Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/18 E. 2019/335 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : …
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE …. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Konut Yapı Kooperatifi
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasında … tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı, davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin meskenlerinin en geç bitirilenleri 1995 yılı sonunda teslim alındığını, 1993’te noter huzuruyla kuraları çektirildiğinden diğer hak sahipleri gibi müvekkilininde kendisine ait ikinci kısım inşaatındaki … Blok … nolu … tipi küçük dubleks meskenine hak zilyed olduğunu ve bugüne kadar da alınan mesken müvekkilinin tasarrufunda bulunduğunu, davalı kooperatifin 14/11/1996 ‘dan sonraki yönetiminin müvekkilini taciz anlamına gelecek şekilde taraf tutum takınıp bunu sürdürdürdüklerini, müvekkilinin borcu olmadığını, ancak davalı kooperatif tarafından müvekkilinin davalı kooperatife borçlu olduğuna dair 1. sonrada 2. ihtarnameleri gönderip çıkarma kararını verdiklerini, davalı kooperatif müvekkilinin hak sahibi olduğu meskenin ferdi tapusunu vermeye yanaşmadıklarından müvekkilinin 30/05/2016 tarihinde Konya ….ATM … Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, davalı kooperatif müvekkilinin yaptığı ödemeleri hesaba katmadığını ve müvekkiline yüksek miktarda borç çıkardığını ve bu borca yüksek miktarda faiz uyguladığını, davalı kooperatif iddia ettiği asıldan ve temerrüd faizinden doğduğunu iddia ettiği alacaklarını icra takibi yapma yolunu izlemesi gerektiğini, ancak davalı yönetim bu yola başvurmadan yasaya aykırı olarak çıkarma kararı aldığını, davalı kooperatif 21 yıl önce biten sadece genel giderler için toplanan aylık 100,00 TL civarındaki aidatlarını zamanında ödemediği için müvekkilini ortaklıktan çıkardığını, dava konusu çıkarma kararının üstün hukuk normlarına aykırılık sebebiyle yok hükmünde olduğundan bahisle, öncelikle davalı kooperatifin kesin hükme kadar Ticaret Sicil Müdürlüğünden sicilden terkinin engel olacak içerikte ve yine kesin hükme kadar müvekkili yerine ortak alınmasına engel olacak içerikte ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına dair 28 numaralı 20/07/2016 tarihli Yönetim Kurulu Kararının iptalini, müvekkili …’ın davalı kooperatifin bir adet ortaklığı olduğunu ve yine Noter huzurunda çektirilen kurada payına isabet eden Konya, …, ….. Mah. … pafta, … ada, … parsel numaralı arsanın üzerindeki küçük dubleks meskenlerden … Bloktaki … bağımsız bölüm numaralı 1998’den bu yana haklı zilyedi de olduğu anılan meskenden yasal öncelik hakkına sahip olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı kooperatif başkan ve başkan yardımcısı cevap dilekçesinde özetle; kooperatif genel kurullarınca alınan aidat kararları doğrultusunda kooperatif üyelerinin aidat ödemelerini düzenli olarak yapmaları yasal zorunluluk olduğunu, aksi takdirde sabit gelirli üyelerin dayanışması esasına dayanan kooperatiflerin amacına ulaşması ve varlığını sürdürebilmesinin mümkün olmadığını, davacının kendisine karşı husumetle davrandığı düşüncesinin hiçbir hukuki ve ahlaki dayanağı olmadığını, davacının genel kurul kararlarını ciddiye almadığını ve aidat ödeme sorumluluklarını yerine getirmediğini, aidatlarının ödenmesi hususunda davacının defalarca uyarıldığını, 12/05/2014 tarihinde asıl aidat borçlarını hemen ödemesi halinde gecikme faizi alınmayacağını ve adına tapu tahsisinin yapılacağının bildirildiğini, ancak davacının aidat ödememe tavrının devam ettiğini, bunun üzerine Kooperatif Yönetim Kurulunun Yasa ve Anasözleşme hükümleri kapsamında Temmuz 2006 ile Nisan 2016 tarihleri arasında aidat ve gecikme faizi borçlarını ödemesi aksi takdirde ihraç edileceği ihtarı yapıldığını ve neticeten ihraç kararı alındığını, davacının yüksek oranlı faiz yürüttüğü iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğundan bahisle, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “…davacının davalı kooperatiften ihracına ilişkin yönetim kurulunun 20.07.2016 tarih 28 nolu kararının iptalini talep ettiği, davalı kooperatif tarafından gönderilen 1. İhtarnamede borç miktarının 4.369,43 TL asıl alacak 5.222,05 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 9.591,48 TL olarak gösterildiği, 2. ihtarnamede borç miktarının ise 4.119,43 TL asıl alacak 5.068,30 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 9.187,73 TL olarak gösterildiği, ihtarnamelerdeki borç miktarlarının farklı olduğu, (her ne kadar davalı tarafınca ilk ihtarnamedeki miktar Konya ….Noterliğinin 31/05/2016 tarih …. yevmiye nolu ihtarneme ile düzeltilerek davacıya yeniden ihtar çekilmişsede karar verilirken bu hususun sehven gözden kaçırıldığı) her ne kadar ilk ihtarnamedeki borç miktarı düzeltilmiş kabul edilse bile davacıya bir ay ara ile farklı borç miktarı gösteren ihtarname çekilmesinin davacının ne kadar borcu olduğu hususunda tereddüte yol açacağı ayrıca bilirkişinin belirlediği borç miktarı ile ihtarnamelerdeki borç miktarlarının farklı olduğu, bu ihtarnamelere dayalı olarak ihraç kararı verilemeyeceği anlaşıldığından… davacının davasının kabulü ile davacının davalı kooperatifin ihracına ilişkin davalı Kooperatif Yönetim Kurulunun … tarih … nolu ihraç kararının iptaline” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme hükmünün eksik incelemeyle verildiğini, davacının iptalini istediği … nolu 20/07/2016 tarihli 1.ihtarname ile 14/06/2016 tarihli 2.ihtarnameye dayandığını, her iki ihtarnamede davalı tarafça dosyaya sunulduğunu, mahkemece resen bu 2 ihtar üzerinden de inceleme yapılması ve hüküm kurması gerektiğini, ancak mahkemece 31/05/2016 tarihli ihtarnamenin ve içeriğinin gözden kaçırıldığını, 31/05/2016 tarihli 1.ihtarname ile 14/06/2016 tarihli 2.ihtarnamenin borç miktarlarının aynı olduğunu, kooperatifin bizzat iptal ettiği ve ihraç kararına dayanak göstermediği ihtarnamelerin hükme esas alınamayacağını, davacının kooperatife asıl aidat ve gecikme faizi bulunduğu hususu 15/01/2018 tarihli kök rapor ve 05/06/2018 tarihli ek raporda belirlendiğini, davacının Temmuz 2006 – Nisan 2016 arasındaki 10 yıllık döneme dair aidat borçlarını ödemediğini, davacının borçlu olduğunu, ihraç kararının yerinde ve usulüne uygun olduğunu, haksız kararın davalı lehine bozulmasına, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasıdır.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı … karar sayılı … tarihli birleştirme kararı ile dosyanın Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi … esas sayılı kooperatif ortaklığına dayanan hak sahipliğinden tescil davası ile birleştirildiği, birleşen davanın … tarihli ara kararı ile ayrılmasına karar verildiği, ayrılmasına karar verilen kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali dava dosyasının Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi … esasına kaydedilip yargılamasının yapılarak karar verildiği görülmüştür.
Kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali davalarında 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27.maddesi ve kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı usulü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda 1 aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği tespit edilerek tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığı belirlenerek yargılama sonuçlandırılmalıdır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda ihtarlara konu borcun tespitinde gecikme zammına ilişkin hesaplamanın bulunmadığı ihtarlara konu borcun gerçek borç olup olmadığının denetlenmediği görülmüştür.
İlk derece mahkemesi hüküm gerekçesinde “…ihtarnamelerdeki borç miktarlarının farklı olduğu, (her ne kadar davalı tarafınca ilk ihtarnamedeki miktar Konya ….Noterliğinin 31/05/2016 tarih …. yevmiye nolu ihtarname ile düzeltilerek davacıya yeniden ihtar çekilmişse de karar verilirken bu hususun sehven gözden kaçırıldığı) her ne kadar ilk ihtarnamedeki borç miktarı düzeltilmiş kabul edilse bile davacıya bir ay ara ile farklı borç miktarı gösteren ihtarname çekilmesinin davacının ne kadar borcu olduğu hususunda tereddüte yol açacağı ayrıca bilirkişinin belirlediği borç miktarı ile ihtarnamelerdeki borç miktarlarının farklı olduğu, bu ihtarnamelere dayalı olarak ihraç kararı verilemeyeceği…” şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Anayasanın 141/3. maddesinde, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmü yer almaktadır. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı 10.04.1992 tarihli kararı)
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır.
Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetim yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de, somut olayda, mahkeme kararının gerekçesi ve hüküm fıkrası çelişkili olduğundan, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle; 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile kararın gerekçesi ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde ihtarname ile bildirilen borç miktarının gerçek borç miktarı olup olmadığına ilişkin gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor veyahut yeni bir bilirkişiden rapor alınmadan delillerin tam olarak toplanmadığı kanaatiyle HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına, dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye … Ticaret Mahkemesinin … tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.a maddesi gereğince delillerin yeniden değerlendirilip hüküm verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davalı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda … tarihinde oybirliği ile HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır