Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/1788 E. 2021/2331 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
YAZIM TARİHİ : 03/12/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davasında 11/07/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı ilk derece mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hakkında Konya … İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile ihtiyati haciz alınmak sureti ile takip yapıldığını, bunun üzerine müvekkilinin ilamsız ödeme emrine itiraz edildiğini ve davalı tarafça Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, bu süreçte öğretmen olan müvekkilinin tüm hesaplarına ihtiyati haciz sebebi ile bloke ve tüm taşınmazlarına ihtiyati haciz konulduğunu, itirazı iptali davasının reddedildiğini ve kesinleştiğini beyan ederek, davalı tarafın yapmış olduğu haksız haciz nedeni ile davacının uğradığı manevi zararın tazmini için icra takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın bir manevi tazminat davası olduğundan ve ticari iş sayılmadığından huzurdaki davanın asliye hukuk mahkemesinin bakmasının gerektiğini beyan ederek görev itirazında bulunmuş, davacı müvekkili bankanın borçlusu olan … isimli şahsa kefil olduğunu ve bu sebeple borçluya kredi verildiğini, borçlu borcunu ödemeyince yasal takibe geçildiğini, hem borçluya hem de kefili olan davacıya takip yapıldığını, daha sonra davacı tarafından borca itiraz edilmiş ve Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile itirazın iptali davası görüldüğünü, izah edilen sebeplerden dolayı huzurdaki haksız davanın öncelikle görev yönünden, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; “… Somut olayda ; Davacı, dava dışı …’ya daha önceden kefil olduğu anlaşılmıştır. Davalı elindeki kefalet sözleşmesine istinaden davacı ile dava dışı borçluya icra takibi yapmış olduğu ancak yapılan takibe dayanak olan kefalet sözleşmesinin davacının itirazı ile haksız olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı takibi davacı yönünden itiraz ve sonrasında görülen itirazın iptali davası ile kesinleşmişse de burada davalının izlemiş olduğu yolda hukuki bir haksızlık görülmemiştir.
Davalının itirazı ile takip durmuş diğer davalı açısından takip devam etmiştir. Yapılan işlemler işlemler hukuki prosedür olup dosya kapsamında fiili haciz yapılmadığı anlaşılmıştır. Manevi tazminat şartlarından olan haciz gerçekleşmediği gibi haciz nedeni ile bir zarar meydana gelmesi şartı gerçekleşmemiştir. Davacı ayrıca uğramış olduğu zararı somut olarak ispatlayamadığından davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Davacının davasının REDDİNE, …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin gerek itirazın iptali davası neticesinde dava süresinde, üstelik bu güne kadar en ufak bir haczi yada takibi olmayan kendi halinde bir öğretmen olup hayatının allak bullak olduğunu, müvekkilinin Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, müvekkilinin imza etmediği bir sözleşme sebebi ile icra takibine başlanıldığının sabit olduğunu, müvekkilinin imza etmediği sözleşme sebebi ile hakkında ihtiyati haciz almak sureti ile takip yapmanını açıkça kötüniyet ve saldırı olduğunu, öğretmenlik yapan, hali hazırda bakıldığı vakitte ömrü yaşamını eğitime vermiş bir gün bile icra takibi ile karşılaşmamış müvekkilinin hakkında ihtiyati haciz almak sureti ile imza etmediği sözleşmeden art niyetli kötü amaçlı saldırıların dava süresince devam etmesinin müvekkilinin maddi ve manevi zararlarını gün be gün artırdığını, belirterek usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istinaf ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; haksız icra takibi nedeniyle manevi tazminat isteminden ibarettir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili tarafından kaleme alınan ve asliye ticaret mahkemesine hitaben yazılan dava dilekçesinin gerekli ve yeterli harçlarının yatırıldığı ve davanın … Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edildiği, ilk derece mahkemesince dava dilekçesinin tensip zaptına bağlanarak ön inceleme duruşmasının icra edildiği, 11/07/2019 tarihli 4. duruşmada ise davanın reddine karar verildiği, gerekçeli kararın istinaf eden davacı vekiline 05/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, istinaf dilekçesini ise yasal süresi içerisinde 20/08/2019 tarihinde verildiği, istinaf harçlarının da yatırılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dava dosyası incelendiğinde; davalı banka ile dava dışı … arasında 22/11/2012 tarih … numaralı 50.000,00 TL meblağlı ve 15/10/2014 tarihli 300.000,00 TL meblağlı genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacı ile davalı arasında ilk kredi sözleşmesi ile ilgili olarak bila tarihli “KEFALET SÖZLEŞMESİ” imzalandığı, davalı banka tarafından kredi ve kefalet sözleşmesine dayanılarak dava dışı … ve davacı hakkında Konya … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığı, davacının itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davalı banka tarafından Konya Asliye … Ticaret Mahkemesinin … esası ile itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının takibe konu krediden sorumlu tutulmayacağı gerekçesi ile itirazın iptali talebinin reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay aşamasından geçerek 01/03/2018 tarihinde kesinleştiği,
Davaya dayanak Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı hakkında fiili haciz yapmak üzere adresine gidildiği, adresin kapalı olması nedeniyle herhangi bir işlem yapılmadan dönüldüğü, bunun dışında dava dilekçesinde iddia edildiği gibi davacının tüm hesaplarına ihtiyati haciz sebebiyle bloke konulduğu ve fiili haciz yapıldığı ile ilgili herhangi bir işlemin yapılmadığı,
Yukarıda yapılan tespitler ve dava dosyasındaki deliller doğrultusunda; davacının istinaf sebepleri incelendiğinde; her ne kadar davacı tarafça davalı bankanın haksız olarak bütün hesaplarına bloke konulduğu ve haciz yapıldığı iddiasında bulunulmuş ise de; buna ilişkin herhangi bir kabul edilebilir delil sunmadığı, ayrıca; davalı ile davacı arasında yapılmış bir kefalet sözleşmesi bulunduğu ve bu kefalet sözleşmesine dayanılarak davalı banka tarafından dava dışı … borçlarına kefil olması sebebiyle icra takibi başlatılmasının davalı bankanın kötüniyetli olduğunu göstermeyeceği davalının bu eyleminin, davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olmadığından ilk derece mahkemesinin, davacının manevi tazminat talebine ilişkin talebinin reddine karar vermesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatiyle davacının istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/11/2021 tarihinde oy çokluğu ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır
(muhalif)

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

MUHALEFET ŞERHİ
Davacı vekilinin asliye ticaret mahkemesine hitaben kaleme aldığı dava dilekçesinde, davacı müvekkili hakkında, davalı banka tarafından ihtiyati haciz kararı alınarak Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası vasıtasıyla ihtiyati haciz takibi yapıldığı, takip esnasında müvekkilinin tüm hesaplarına bloke konduğu ve taşınmazlarının ihtiyaten haczedildiği, açtıkları itirazın iptali davasının lehlerine sonuçlandığı, yapılan takip işlemleri nedeniyle müvekkilinin manen zarar gördüğü iddiasıyla 10.000,00 TL üzerinden manevi tazminat davası açıldığı, davanın yargılamasının ticaret mahkemesinde yapılarak yukarıdaki gerekçelerle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. Maddesi “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmünü getirmiştir.
Asliye ve Ticaret Mahkemeleri ancak kanun ile görevli kılınabilir. Göreve ilişkin öngörülen kurallar kamu düzenine ilişkindir ve emredici niteliğe sahiptir, yorum veya kıyas yolu ile genişletilmeleri ya da değiştirilmeleri mümkün değildir. Taraflar aralarında yapacakları anlaşma ile görevli mahkemeyi tayin edemezler ve uyuşmazlığın başka bir mahkemede görülmesini sağlayamazlar. Taraflarca yapılan bu yöndeki bir anlaşma, emredici hükme ve kamu düzenine aykırı olduğundan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 27. maddesi doğrultusunda kesin hükümsüzlük yaptırımına tabidir.
Uyuşmazlıklar bakımından da göreve ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkin olduğundan, uyuşmazlığın kanunen tayin edildiği mahkemede görülmesi bir dava şartıdır (HMK m.114/1, c). Uyuşmazlığın görevsiz mahkemede görülüyor olması, kamu düzeninin ihlali anlamına gelir. Bu sonucun doğumuna engel olmak adına, davanın açıldığı mahkeme, yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını kendiliğinden inceler (HMK m.115/1) ve görevsiz olduğu kanaatine ulaşırsa davanın usulden reddine karar vermesi gerekir. (HMK m.115/2). Görev kurallarına atfedilen değerden ötürü, ilk derece mahkemesinden başka Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay dahi, görevli olup olmadıklarını kendiliğinden gözetmeleri gerekir. (HMK m. 353/1-a-3, 371/1-b). Mahkemenin görevi dava şartı olduğundan (HMK m.114/1, c), davanın açıldığı mahkeme görevli olup olmadığını ön inceleme aşamasında yapar (HMK m.137/1) ve ilk olarak bu konuda karar verir (HMK 138). İnceleme sonucunda görevsiz olduğu sonucuna ulaşırsa görevsizlik kararı verecektir. Görevsizlik kararı, yargılamayı sona erdiren usule ilişkin nihai bir karardır. Bu karar ile görevsiz mahkemenin hakimi dosyadan elini çeker, görevli mahkemeyi bildirir ve dosyanın o mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Ancak dosya, karar verilmesi üzerine görevli mahkemeye gönderilmez, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 20 hükmü gereği taraflardan birinin talebi ve bu hükmün tatbiki gerekir.
Yukarıda anlatılanlar ve dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgeler beraberce değerlendirildiğinde, davacı, kendisine karşı haksız ihtiyati haciz kararı alınarak, Konya … İcra dairesinin … Esas sayılı takip dosyası aracılığıyla, bankadaki hesaplarına ve gayrimenkullerine ihtiyaten haciz konduğu, haksız yapılan işlemler nedeniyle manen zarar gördüğünü belirterek Konya Ticaret Mahkemesine dava açılmış ise de dava dilekçesinde anlatılan işlemlerin haksız fiil niteliğinde olduğu, haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat davalarınında asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiği, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 27/10/2014 tarihli 2014/12811 E. 2014/13983 K. Sayılı içtihadına konu nizanında iş bu dosya ile uyum içerisinde olduğu, taraflar arasındaki ticari krediden kaynaklanan (haksız haciz) fiil nedeniyle açılan manevi tazminat davası yargılamasının asliye hukuk mahkemesinde görüldüğü ve Yargıtay denetiminde de ilk derece mahkemesinin görevine ilişkin bozma yapılmadığı, sadece aşağıda anlatacağımız şekilde haksız hacze muhatap olan davacının kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilerek uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi nedeniyle bozulmasına hükmedilmiştir.
Anayasamızın 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmek temel hak ve hürriyetlerine sahip olduğunu, 17. Maddesinde herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu vurgulanmış, 36. maddesinde ise herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hüküm altına alınmıştır.
4721 sayılı TMK’nın dürüst davranma başlıklı 2. maddesinde herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı, iyi niyet başlıklı 3. maddesinde ise kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığı olduğu, ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyi niyet iddiasında bulunamayacağını hüküm altına almış, hakimin takdir yetkisi başlıklı 4. maddesinde ise kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği hüküm altına alınmıştır.
Dosyadaki niza yukarıda anlatılan hukuk kuralları çerçevesinde değerlendirildiğinde; davalı banka, davacı hakkında ihtiyati haciz kararı alırken davacının, dava dışı kişiye verdiği krediden dolayı sorumluluğunun bulunup bulunmadığını değerlendirmemiş, yine aynı şekilde bila tarihli “KEFALET SÖZLEŞMESİ”nin dava dışı Mustafa Kayraklık’ın davacı bankadan ilk kez kullandığı krediye ilişkin olarak verdiği, kefaletinin sadece bu sözleşmeye ilişkin olduğu Yargıtay’dan onaylanarak kesinleşen Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasıyla sabit hale geldiği değerlendirilmeden, davacının sorumlu olup olmadığını hiç düşünüp araştırmadan dava dışı borçluyla yaptığı kredi sözleşmesinde, davacının kefil olarak imzasının bulunup bulunmadığını araştırmadan, ihtiyati haciz kararına dayalı icra takibine konu (icra dosyasındaki belirtilen kayıtları Uyap’tan çıktı alınarak dosya arasına alınan) belgelerle davacının evine hacze giderek kapısına not bırakmış, sistem üzerinden bankalardaki hak ve alacaklarıyla menkul ve gayrimenkullerine haciz konulması için talepte bulunmuş, talep icra müdürlüğünce yerine getirilerek tüm bankalara ve tapu sicil müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış, davacıya ait Konya ili Karatay İlçesi Selimsultan Mah. …. Ada … parselde bulunan …, Konya ili, Karatay İlçesi Selimsultan Mah., …. Ada … parselde bulunan …. hissesiyle, Konya ili Karatay İlçesi Selimsultan Mah. … Ada … parselde bulunan gayrimenkullerine ihtiyati haciz konulmuş, bilahare davacının gayrimenkulüne konulan ihtiyati haciz sicilden terkin edilmiş, ayrıca icra müdürlüğünce davacının çalıştığı, … Merkezi’ne maaş haczi ve diğer özlük hakları için yazılan müzekkereye istinaden ilgili kurumca cevap verildiği görülmüş, davacının süresinde itiraz etmesi üzerine duran takibi tekrar işler hale getirmek için davalı banka, yukarıda açıklanan sorumluluklarını yerine getirmeden ve özen yükümlülüğüne de ihlal ederek, itirazın iptali davası açmış ve ret kararının Yargıtayca onanması sürecine kadar haklı olduklarını ileri sürmüştür.
Davalı bankanın dürüstlük kurallarına uymadığı, üzerine düşen özeni de yerine getirmediği sabit olmasına rağmen, davacı tarafından açılan manevi tazminat davasında ilk derece mahkemesince, yukarıda anlatılan aşamaların hukuki prosedür olduğu ve fiili haciz yapılmadığı gerekçeleriyle manevi tazminat şartlarının ve zararın oluşmadığı/ispatlanamadığı gerekçesiyle manevi tazminat davasının reddine karar vermekle kalmamış, davacıyı yargılama giderleriyle ücreti vekaletten sorumlu tutarak TMK 4. Maddesine de aykırı gelmiştir.
Hukuk düzeninin koyduğu davranış kurallarına uyulmaması ve/veya hukuk kurallarının kişilere yüklediği edimlerin yerine getirilmemesi zararlı bir sonuç doğmasına neden olmuş ise kişinin eylemleri haksızlık-hukuka aykırılık oluşturur. Haksız eylem, kişilerin mal ve şahıs varlıklarına karşı, kusurlu ve hukuka aykırı olarak zarar verilmesidir. Haksız fiil sorumluluğunda, sorumluluğun temel unsuru kusurlu davranıştır. Kusurun objektif yönü, kusurlu davrananın aynı koşullar altında bulunan kişilerden beklenen ortalama davranış biçiminden sapması, zararı önlemek için gerekli özeni göstermemiş olmasıdır.
Maddi nitelikte olmayan kişisel varlıklar, kişisel değerler ve kişilik haklarıdır. Kişilik hakkı kişisel varlıkların tümünü içeren ve kişinin var olmak, gelişmek, özgür olmak ve saygı görmek konusundaki haklarıdır.
Yasa koyucu kişisel varlıkları tek tek belirtmek yerine genel çerçeve çizmiş, öğretide ise kişinin mesleki ve ekonomik varlığından kaynaklanan kişisel değerleri de bulunduğu kabul edilmiştir. Kişinin ekonomik ve mesleki varlığından kaynaklanan değerleri toplum içerisindeki yeri ve etkinliği, kişiyi diğerlerinden ayıran, tanınmasına yarayan şeref ve saygınlığı, konuşması, yazıları, meslek sanat ve ticari sırları gibi değerleridir.
Davacı açtığı işbu manevi tazminat davasında; davacının kusurlu davranışlarıyla, mesleki ve ekonomik varılığından kaynaklanan değerlerine saldırısı sonucu manevi zarara uğradığını belirterek tazminini talep ve dava etmiştir.
Manevi zarar kişilerin mal varlığı dışında kalan ve manevi varlığına haksız olarak saldırılması nedeniyle oluşan eksilmedir. Zarar görenin şahıs varlığındaki eksilmeler de manevi zarara yol açar. Hukuk düzeni kişinin maddi ve manevi olmak üzere tüm hukuki değerlerini korur. Sosyal ve kişilik değerlerine saldırı nedeniyle kişilerin şeref, haysiyet, onur, özel yaşam, aile birliği ve özgürlükleri zarar görmektedir. Kişilik değerlerine haksız saldırı halinde bu değerlerde azalma olmakta, örselenmekte bunun sonucu olarak da kişinin ruhsal dengesi bozulmaktadır. Bu bozulmaya ise manevi zarar denmektedir.
Manevi değer ve varlıklara saldırılması durumunda gerçek anlamda bir zarardan söz edilmeyeceği gibi uğranılan kayıpların da tam olarak karşılanması da söz konusu olamaz. Manevi tazminat, maddi tazminat gibi mal varlığında meydana gelen eksilme ya da kazanç yoksunluğunu giderme aracı değildir. Amaç çekilen elem, ıstırap ve acıların dindirilmesi, bozulan ruhsal dengenin sağlanması ve zarar görenin tatmin edilmesidir.
Davalı, ihtiyati haciz, icra takibi ve itirazın iptali davası açma aşamalarında TMK 2 ve 3. Maddelerinde belirtilen kurallara uymayarak davacıya karşı haksız fiilde bulunmuştur. Davalının, davacıya karşı haksız fiilde bulunduğu, davalının davacıya karşı Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı …. Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda davanın reddedilmesi ve red kararının da Yargıtay tarafından onanmasıyla kesinleşmiştir.
Davacının ekonomik varlığından kaynaklanan toplum içindeki yeri ve etkinliği, şeref ve saygınlığı zarara uğramıştır. Bu zarar davalının, davacıya karşı yaptığı Konya …. İcra dairesinin … Esas sayılı takip dosyası ve Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı … Esas sayılı itirazın iptali dava dosyalarıyla sabit olduğundan, işbu dosya ile birebir aynı olan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 27/10/2014 tarihli 2014/12811 E. 2014/13983 K. Sayılı içtihadına belirtildiği üzere, haksız icra takibi nedeniyle davacının kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilerek, uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği içtihadı gibi, uygun bir manevi tazminata hükmetmek gerekirken, davalının fütursuzca icra ettiği haksız fiillerin hukuki prosedür olduğunu teyit eden ve kabul eden, manevi tazminata hükmetmek için fiili haczi şart koşan, zarar ve görev konusunda olduğu gibi takdirde de bir çok hata içeren ilk derece mahkemesi kararının, usul ve yasaya uygun olduğuna dair çoğunluk görüşüne katılmadığımı içerir muhalefet şerhimden ibarettir.

Üye …
e-imzalıdır
(muhalif)