Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/1711 E. 2021/2171 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO:…
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA… ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2019
NUMARASI :… Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … -…

DAVALI : … – T.C Kimlik No:…
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 05/11/2021
YAZIM TARİHİ : 09/11/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 25/04/2019 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra; dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından düzenlenen 09/09/2015 düzenleme tarihli 30.09.2015 vade tarihli 150.000 TL’lik senedin davalı … tarafından icra takibine konulduğunu, bu icra dosyasından gönderilen ödeme emrinin davacıya 13/10/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, bu icra dosyasına konu olan 50.000 TL’lik bononun tahrif edilerek 150.000 TL. haline getirildiğini, davacının davalıya herhangi bir borcu olmamasına rağmen, davacının ödemiş olduğu senet yerine sahte bir senet davacıya verilerek müvekkilinin kandırıldığını, davacının ödemiş olduğu ancak davalının teslim etmediği senedin ise bedel kısmında oynama yapılıp, bedelinin artırılarak hakkında takip yapıldığını, bu senet üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasının gerektiğini de beyan ederek, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına konu olan 09/09/2015 düzenleme tarihli 30.09.2015 vade tarihli 150.000 TL’lik bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitini ve davacı hakkında yapılan icra takibinin ve bononun iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı borçlunun dava dilekçesinde bahsettiği aleyhe hususları kabul etmediklerini, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına konu olan 09.09.2015 tanzim, 30/09/2015 vadeli bonoda bulunan imzaların davacı borçluya ait olduğunu, bu senedin kesinlikle tahrif edilmediğini, haksız olarak açılmış huzurdaki davanın reddi ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki takibin devamına, davacı borçlunun davasının reddi ile %20 icra inkar tazminat ve %10 para cezalarına, mahkeme masrafının karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…Davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile ; davacının davaya ilişkin senette 150.000 TL’lik olmakla beraber 100.000 TL. borcun bulunmadığı, kalan 50.000 TL’lik kısmı yönünden talebin reddine….” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının kendi aralarında Kadınhanı ilçesi, … Mahallesinde bulunan … ada.. ve … parsel sayılı taşınmazların satımı konusunda anlaşarak bir alış-veriş ilişkisi içine girdiklerini, satımdan kaynaklanan bir kısım bedelin davalıya peşin olarak ödendiğini, kalan kısım için 50.000 TL’lik ve 10.000 TL’lik iki adet senet verildiğini, 15/09/2015 tarihinde müvekkilinin her iki senedi davalıya ödediğini, aynı gün taraflar arasında “Mukavele Senedi” imzalandığını, davalının bu belge ile taşınmazın satış parasının tamamını aldığını kabul ettiğini, sonrasında Konya … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin şikayeti üzerine Konya …Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında icra takibine konu bono üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığını ve davalı tarafından tahrif edildiğinin ortaya çıktığını, davalının cezalandırılmasına karar verildiğini, Ankara BAM …Ceza Dairesinin… esas sayılı ilamıyla yerel mahkeme kararının kesinleştiğini, davalının ceza dosyasındaki ifadeleriyle müvekkilinin iddialarının doğru olduğunu, yerel mahkemenin tanık dinletme taleplerinin davalının muvafakati olmaması nedeniyle kabul etmemesinin ve başkaca bir değerlendirme yapmadan yemin delili ile ilgili taraflarına ihtarda bulunulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf incelemesi neticesinde davanın talepleri doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklindedir.
Menfi tespit davasında da anılan Yasa hükümlerindeki ispat yüküne ilişkin kuralın uygulanması gerekir. Buna göre, menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davalıya düşer. Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3521 Esas 2019/1844 Karar sayılı ilamı.)
Getirtilip incelenen ve sureti dosyaya konulan Konya .. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyasında sanığın … (Kadınhanı AHM … esas … karar sayılı kararıyla Bekir olan ismin Seyfullah olarak düzeltilmiştir.), müdahil’in …, isnat edilen suçun resmi belgede (takibe konu edilen senet) sahtecilik ve dolandırıcılık olduğu, yapılan yargılama sonucunda; resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı TCK 204/1, 62/1 maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla ve katılan …’ye yönelik dolandırıcılık suçundan TCK 158/1-d, 62, 52/2 maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis, 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 16/07/2018 tarihinde kesinleştiği, yargılama sırasında davalının savunmasında; gayrimenkul alım satımına karşılık düzenlenen 50.000,00 TL senedin ödendiğini kabul ettiği, takibe konu senedin, davacıya 300.000,00 TL karşılığında ev, ambar, eklenti olan gayrimenkul satımı karşılığında alınan senet olduğunu, senedin 150.000,00 TL olarak kendisi tarafından düzenlendiğini, davacıdan 150.000,00 TL alacağı bulunduğunu, mukavele senedinde alım satım akdine karşılık nakit ve senet aldığı için paranın tamamını aldım şeklinde senedi imzaladığını belirtmiştir.
Dosyadaki mevcut deliller değerlendirildiğinde; taraflar arasında gayrimenkul alım – satım akdi düzenlendiği, 40.000,00 TL nakit, biri 10.000,00 TL meblağlı, diğeri 50.000,00 TL meblağlı 30/09/2015 vade tarihli iki ayrı senet düzenlendiği ve bu senetlerin bedelinin ödendiği konularında taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın; takibe konu senedin ödenen 50.000,00 TL meblağlı senedin tahrif edilerek 150.000,00 TL meblağlı hale getirilip takibe konu edilip edilmediği, davalının davacıdan senetten dolayı 50.000,00 TL alacağı bulunup bulunmadığı konusunda olduğu anlaşılmaktadır.
Mevcut delillerden takibe konu senedin 50.000,00 TL meblağlı iken tahrif edilerek 150.000,00 TL haline getirildiği kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile sübut bulduğu, tartışılması gereken hususun, senedin 50.000,00 TL’lik kısmı ile ilgili davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasındadır. Gerek ceza dosyasında ve gerekse mevcut dosyada; davacının şikayet dilekçesinden itibaren davalı ile alım – satım akdi sonucu 10.000,00 TL üzerinden anlaştığı, 10.000,00 TL ve 50.000,00 TL meblağlı 30/09/2015 vadeli iki senet düzenlendiğini iddia ettiği ve bu senetleri ödediğini “mukavele senedi” başlıklı belge ile ve bizzat davalının ceza mahkemesindeki ikrarı ile ispatladığı, bu nedenle gayrimenkul alım – satımına dayalı hukuki ilişkiden davacının davalıya borcu bulunmadığının kabulü gerekir.
Her ne kadar takibe konu senedin sadece 100.000,00 TL’lik kısmının sahteliği ispatlanmış ise de; davalının ceza yargılaması sonucunda; cezadan kurtulmak maksadıyla, gayrimenkul alım – satımının 300.000,00 TL karşılığında yapıldığını belirttiği, bu iddiasını ispata yönelik kabul edilebilir herhangi bir delil dosyaya sunmadığı, açıkça yemin deliline de dayanmadığı nazara alınarak, davacının talebinin kabulü ile; takibe konu senetten dolayı davacının davalıya borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davacının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden karar verilmesine, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü şeklinde hüküm kurarken davacının kötü niyet tazminatı ile ilgili hüküm kurmadığı ve davacı tarafından bu hususun istinaf sebebi yapılmadığı gözönünde bulundurulmak suretiyle davanın kabulüne, 50.000,00 TL üzerinden kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2019 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davacının davasının KABULÜ ile; Konya …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konulan senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Takibe konu edilen alacağın 50.000,00 TL”ik kısmının %20’si oranında hesap edilen 10.000,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 10.246,50 TL harçtan peşin alınan 2.561,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.684,87 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.561,63 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma, 127,30 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 155,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı davada kendisini vekil sıfatı ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 18.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) İlk derece mahkemesince 01/07/2019 tarihinde yazılan harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin ilk derece mahkemesince istenmesine,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince tebliğ işlemlerinin dairemizce yapılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 05/11/2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip … e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

(muhalif)

MUHALEFET ŞERHİ: 6100 sayılı HMK 297/2 maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünün yer aldığı, davacının dava dilekçesinde kötüniyet tazminatı talebinde bulunmasına rağmen ilk derece mahkemesinin bu konuda olumlu ve olumsuz bir karar vermediği, bu nedenle usule uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunmadığı kanaatiyle, (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 15/11/2018 tarih 2017/1203 Esas 2018/11658 Karar sayılı ilamı) istinaf kanun yoluna başvuran davacının istinaf sebepleri incelenmeksizin re’sen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince usulüne uygun hüküm tesis etmek üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Üye …
e-imzalıdır