Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/1624 E. 2021/2144 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :…
KARAR NO :…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2019
NUMARASI : … Esas -… Karar

DAVACI : … Endüstriyel Don. ve Otom. Sis. San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …
Av. … -…

İSTİNAF EDEN DAVALI
: … Makine Metal Dök. Plastik San. Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/11/2021
YAZIM TARİHİ : 01/11/2021
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas -… Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan aldığı malzemelerin hatalı çıkması nedeniyle anılan malzemeleri 24/01/2014 tarihli iade faturalarıyla davalıya ambar tesellüm fişi ile gönderdiğini ve iadelerin davalı tarafından kabul edildiğini, malların davalıya iade edilmesinden sonra müvekkilinin 10.889,68 TL alacaklı hale geldiğini, davalıya gönderilen ihtara rağmen ödeme yapılmaması nedeniyle aleyhine takip başlatıldığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin faiziyle birlikte devamını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davaya itirazın iptali değil ancak alacak davası olarak bakılabileceği, davacı ihtarına cevabi ihtarname de gönderildiğini, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, müvekkilinin iade talebi ya da iadeyi kabule yönelik bir beyanının bulunmadığını, müvekkilinin onayı ve kabulü olmamasına rağmen kargo yetkilisinden işçi tarafından zuhulen alındığını, paketin açılmadığını, cevabi ihtarda da paketi geri teslim alınmasının bildirildiğini, gönderilen mallara ilişkin iade faturası da gönderilmediğini, faturaların müvekkiline teslim ya da tebliğ edilmediğini, fatura içeriğine süresinde itiraz etmeyen davacının sonradan itiraz ve iade hakkının bulunmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın süresinde açıldığı, 24/01/2014 tarihinde sevk olunan malzemenin 25/01/2014 tarihinde teslimatının yapıldığı, davalının 2014-2015 yılları yevmiye defterinin noter kapanış onaylarının bulunmaması nedeniyle davalı lehine delil teşkil etmeyeceği, dava konusu emtiaların değerinin 10.889,68 TL olup, davalının itirazının haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalının itirazının iptali ile 10.889,68 TL üzerinden takibin devamına, takip tarihi olan 22.07.2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, asıl alacak üzerinden davacı yararına inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, davanın itirazlarına rağmen itirazın iptali davası değil ayıplı mal satışından kaynaklanan adi satım gibi görüldüğünü, TTK’nın 23/c maddesinde belirtilen 8 günlük ihbar şartına uyulmadığını ve müvekkilinin bir kabulü olmaksızın teslim alındıktan aylar sonra malları iade edildiğini, hakimin reddi talebinde bulunulmasına rağmen dilekçenin işleme konulmayarak bekletilmesi reddedilen hakimin yasaklı olmasına rağmen usuli işlemlere ve özellikle keşif ve bilirkişi incelemesine girişilmesinin taraflı davranışın sonucu olduğunu, bilirkişi raporuna itirazlarının da değerlendirmeye alınmadığını, davacının elinde kalan malları müvekkilinin kabulü olmamasına rağmen geri gönderdiğini, müvekkili işçilerinden birinin kargo ile gelen paketi içeriğini bilmeden teslim aldığını, paketi alan işçinin müvekkilini teslim yetkisinin bulunmadığını, müvekkilinin durumdan haberdar olması sonrası düzenlenen cevabi ihtarname ile iade edilen malları kabul etmediğini ve iade faturalarının da bulunmadığını bildirdiğini, davacının keşif ve bilirkişi incelemesi ve ayıplı mal iddiasında bulunmadığı halde mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığını, iade faturalarının müvekkiline teslim edilmediğini, bilirkişi raporlarının yönlendirme ile düzenlendiğini, iade faturalarının TTK’nın 23/c maddesine aykırı olduğunu, müvekkili defterlerinde davacıdan alacaklı görünmesine rağmen borçlu olduğuna hükmedildiğini, davacının müvekkilinden bir alacağı bulunmadığına dair bilirkişi raporunu varlığına rağmen aksi yönde hüküm kurulduğunu, icra inkar tazminatına ve avans faizine hükmedilmesinin de yerinde olmadığını, müvekkilinin defterleri de elektronik ortamda tutulduğu halde kapanış kaydının bulunmaması nedeniyle aleyhine delil teşkil ettiği yönünde rapor düzenlediğini ileri sürerek, hakimin reddi talebinin kabulüne ve reddi istenen hakim ile reddi istenen hakimin aynı mahkemeye başkan olmasından sonra diğer üye tarafından yapılan tüm işlemlerin iptaline ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Öncelikle, davalı tarafça yargılama sırasında reddi hakim talebinde bulunulmuş, reddedilen hakim tarafından talep incelenerek HMK’nın 41/1.b maddesi gereğince geri çevrilmesine karar verilmiştir. Mahkemece, yetki itirazı bulunmamasına rağmen yetki itirazının reddine dair ara karar kurulması yerinde değil ise de, davalı tarafından red sebebi olarak ileri sürülen sebepler geri çevirme kararında da belirtildiği üzere hakimin reddini gerektirir sebepler olmayıp ve ayrıca soyut iddiadan ibaret hususlar olduğundan geri çevirme kararının ve sonrasında yapılan usuli işlemlerin yerinde olduğu kanaatine varıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Ayrıca, malların ayıplı olduğu iddiasıyla iade edildiği anlaşıldığından malların ayıplı olup olmadığına yönelik olarak yapılan bilirkişi incelemesi de dava ya da talep dışı değildir. Kaldı ki, anılan inceleme neticesinde de malların ayıplı olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu, bu kapsamda davacının davalıdan mal satın aldığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacı tarafından satın alınan bir kısım malların ayıplı olup olmadığı ve ayıplı ise, süresinde ayıp ihbarının ve iadenin yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Zira takip ve dava konusu fatura alacağı iade faturalarına dayanmaktadır.
Davacı tarafça ayıplı malların iade faturaları ile birlikte kargoyla davalıya gönderildiği ve davalı tarafından iade alınmasına rağmen ödeme yapılmadığı iddia edilmiş, davalı tarafça ise, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı, davacının kötüniyetli olarak malları iade ettiği, malların çalışan tarafından sehven iade alındığı, iade faturalarının gönderilmediği, malların geri alınması konusunda ihtarname de gönderilmesine rağmen davacı tarafından geri alınmadığı savunulmuştur.
Her ne kadar mahkemece davacının ayıp ihbarının süresinde olup olmadığının tespiti yönünden, malların davacıya ne zaman teslim edildiği hususunda bir araştırma yapılmamış, bu konuda davalı tarafça da sadece mal faturaları ibraz edilmiş ve bu malların davacıya teslim tarihlerini ispata yarar bir belge sunulmamış ise de, davacı tarafça müşteriler tarafından da malların ayıplı olduğu belirtilerek iade edildiği iddia edilerek delil olarak müşteri e-maili sunulmuştur. Malların davacıya teslim tarihi dosyadan anlaşılamamakla birlikte davacı tarafından ibraz edilen işbu e-mail tarihi ile malların iade faturalarıyla davalıya gönderildiği ve teslim edildiği tarih nazara alındığında ihbarın süresinde yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça iade faturalarının kendisine gönderilmediği savunulmuş ise de, davacının mallarla birlikte faturaları kargo ile davalıya gönderdiği ibraz edilen kargo teslim belgelerinden tespit edilmektedir.
Mahkemece yargılama sırasında, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve davalı defterlerinde takip ve dava konusu iade faturalarının kayıtlı olmadığı tespit edilmiş ise de, davalıya iade faturaları ile mallar 25.01.2014 tarihinde teslim edilmiş, davacı tarafından davalıya 15.5.2014 tarihli ödeme ihtarı gönderilmiş, davalı ise, 08.07.2014 tarihli cevabi ihtarnamesi ile malların elinde olduğunu kabul etmiş ve davacı tarafından malların alınması istenilmiştir.
Bu itibarla, her ne kadar davacı tarafça bizzat kendisi tarafından ibraz edilen mail ile ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı anlaşılmakta ise de, davalı tarafça mallar teslim alınmış ve teslim alındıktan yaklaşık 6 ay, davacının ödeme ihtarından da 2 ay sonra gönderilen cevabi ihtarname ile malların iade alınmasının istenildiğinin anlaşılması karşısında, davalının ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına yönelik savunması MK m. 2 ‘ye aykırı olduğu gibi, malları teslim alan davalının, çalışanı tarafından malların sehven teslim alındığına yönelik savunmasına da, TTK’nın 18/2 maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğinden itibar edilmemiştir.
Bu durum karşısında, davacının iade faturaları nedeniyle, iade edilen malları teslim alan ve elinde bulunduran davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmakla, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesinde ”Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır. ” hükmü düzenlenmiştir.

Yukarıda da açıklandığı üzere, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, davacının icra inkar tazminatı talebi bulunmamasına rağmen icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerinde olmadığından, davalı vekilinin sair istinaf istemlerinin reddi ile ilk derece mahkemesi kararının, talep olmamasına rağmen, HMK’nın 26. maddesine aykırı olarak talep aşılmak suretiyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerinde görülmediğinden kaldırılarak, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde yeninden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2019 tarih, … Esas- … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 186,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya iadesine,
2- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile yapılan 4,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 125,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın KABULÜ ile, Konya … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında davalının yapmış olduğu İTİRAZININ İPTALİ ile takibin 10.889,68 TL üzerinden DEVAMINA, alacağa takip tarihi olan 22/07/2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gereken 743,87 TL harçtan peşin alınan 185,97 TL harcın mahsubu ile bakiye 557,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve istinaf eden aleyhine karar verilemeyeceğinden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince takdir edilen 2.725,00 TL ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 185,97 TL peşin harç, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 962,90 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.978,17 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C) İlk derece mahkemesince 26/07/2019 tarihinde yazılan harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin ilk derece mahkemesince istenmesine,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
E) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/11/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır