Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/1435 E. 2021/2350 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … –
İSTİNAF EDEN DAVALI : … -(T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … – İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ :…
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile açılan tazminat davasında … tarihinde tesis edilen karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin değirmencilik sektöründe dünyada bulunan 3 büyük şirketten biri olduğunu, 1954 ‘den bugüne kadar 90’dan fazla ülkede anahtar teslim işler yaptığını, davalının … ile … tarihleri arasında ” Montaj Mühendisi ” olarak davacı şirkette çalıştığını, … ile .. tarihleri arasında ise yönetim kuruluna direkt bağlı olan ” Proje Koordinasyon ve Kontrat Müdürü” olarak çalıştığını, davalının bu görevi dolayısıyla davacı şirketin bir çok ticari sırrına vakıf olduğunu, ihale ve satış fiyatlarını öğrendiğini, davalının davacı şirketten … tarihli istifa dilekçesi ile ayrılarak bu sektörde rakip konumunda bulunan “…” isimli şirkette “Genel Müdür Yardımcısı” sıfatı ile çalışmaya başladığını, davalının çalışmaya başladığı şirkette benzer görevi yürütmeye başladığını ve davacı şirkette edinmiş olduğu tüm bilgi ve deneyimlerini kullanmaya başladığını, davalının bizzat imza altına almış olduğu rekabet yasağı ve gizlilik sözleşmesini ihlal ettiğini ve şirketin …ını rakip firmaya taşıdığını, davalının istifa etmeden önce tedarikçi listelerini satın alma bölümünden talep edip aldığını ve akabinde istifa ettiğini, rekabet yasağına aykırı hareketlerine devam ettiğini davacı şirketin iş yaptığı temsilcilerine mail atarak “…” de çalıştığını bu şirketle çalışmaları konusunda teklif de bulunduğunu, davalıya haksız rekabet ve sözleşme ihlaline son vermesi için … tarihinde … … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, ancak davalının rekabet yasağına uymamaya devam ettiğini, bu nedenlerle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile davalının devam etmekte olan haksız rekabetinin menine ve davalının görevden uzaklaştırılmasına, rekabet ve gizlilik yasağı sözleşmesinin mahkemece TBK kapsamında uyarlanmasına, davalının bu sözleşmeye aykırılığı dolayısıyla 100.000,00 TL tutarında cezai şartın mevduata uygulanan en yüksek faizi ile müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; esas bakımından müvekkilinin değirmen kurulma sürecinde “Montaj Mühendisi” olarak çalıştığını, bu sürecin önce müşterinin bulunması sonra projenin çizilmesi ve onaylanması ve ilgili parçaların ve makinelerin projeye göre yerine monte edilmesinde davalının ” Montaj ” kısmında çalıştığını, yani bu planların her projede farklı olduğunu, alıcıların arsasının ya da binasının farklılık göstermesi nedeniyle burada elde edilen bilgilerin başka bir yerde kullanılmasının çok mümkün olmadığını, ancak daha sonra davalı müvekkilinin Proje Sorumlusu olduğunu ancak bu kısımda sadece 1 projede çalıştığını, davacı şirket tarafından imzalatılan Rekabet Yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu, kanunda belirtilen koşullara ve yasal sınırlamalara uyulması gerektiğini, ancak sözleşmede davalı müvekkilinin tüm Türkiye de 5 yıl süreyle çalışamayacağının hüküm altına alındığını, ….karar sayılı kararında söz konusu çalışma yasağını tanımadığını, müvekkilinin elden maaş aldığını ve SGK primleri eksik ödenmesi sebebiyle iş akdini fesihte haklı olduğunu, bu sebeple rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu, işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlaması koşulunun gerçekleşmediğini, işçinin çalışmasının önemli bir zarara sebep olması koşulunun gerçekleşmediğini, usul yönünden görevli Mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, yetki yönünden ise yetkili mahkemelerin davalı müvekkilinin yerleşim adresi olan Konya Mahkemelerinin olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “..her ne kadar davalı iş sözleşmesinin işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı nedenle feshedildiği savunmasında bulunmuş ise de; davalının, davacı işveren nezdindeki işinden … tarihinde ayrılmasına rağmen iş bu davanın açılmasına kadarki süreçte herhangi bir talepte bulunmaması ve bu iddianın ispatı yönüyle bir delil sunulmaması nedeniyle davalının savunmasına itibar edilememiştir. Davalı, rekabet sözleşmesinin yer, iş ve süre yönünden sınırlandırılmadığını ve cezai şartın işçinin ekonomik olarak mahvına sebeb olacak şekilde yüksek olduğunu ileri sürerek sözleşmenin geçerli olmadığı savunmasında bulunmuştur. Her ne kadar TBK’nın 445. Maddesine göre rekabet sözleşmesinin yer, iş ve süre yönünden sınırlandırılması yasal zorunluluk ise de aynı maddenin 2. Fıkrasına göre aşırı nitelikteki rekabet yasağının hakim tarafından sınırlandırılabileceği kabul edilmiştir. Bu bakımdan davalının geçersizlik savunmasına itibar etmek mümkün olmamıştır. Davalının, davacı şirket nezdinde çalıştığı dönemde montaj mühendisi ve proje koordinasyon ve kontrat müdürü olarak çalışması nedeniyle pozisyonunun TBK.’nın 444/2.maddesi uyarınca davacıya önemli bir zarar verecek konumda olduğu kanaatine varılmıştır. Somut olayda davalının davacı şirket nezdindeki işinden ayrıldıktan yaklaşık 1 ay sonra dava dışı şirket nezdinde çalışmaya başladığı, davalının işten ayrıldıktan sonra davacı şirket müşterileri ile irtibata geçerek kendi çalıştığı firma ile çalışma teklif ettiği yazışmalardan ve tanık anlatımlarından anlaşılmaktadır. Davalının bu davranışlarının rekabet sözleşmesinin ihlaline yol açtığı noktasında bir tereddüt bulunmamaktadır. Cezai şarta hükmedebilmek için davacının zarara uğrama ihtimalinin bulunması şart ise de zarara uğraması şart değildir. Somut olayda davalının vakıf olduğu ticari sırlar ve sergilediği davranışlar bu şartın gerçekleştğini ortaya koymaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere; rekabet yasağı sözleşmesinin süresi 2 yılı aşamaz. 2 yıllık sürenin aşılması halinde mahkemece süre resen uyarlanacaktır. Somut olayda davalı, davacı şirket nezdindeki işinden … tarihinden ayrılmış ve … tarihinde de dava dışı şirket nezdinde çalışmaya başlamıştır. Bu süreler dikkate alındığında davalının dava dışı işveren nezdinde çalışmaya başladığı tarihte rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir. Ayrıca, cezai şartın miktar itibariyle fahiş olması halinde mahkemece uyarlama yapılmak suretiyle uygun bir meblağa karar verilebilecektir. Somut olayda; davalının, davacı nezdinde çalıştığı süre, bu süreçte elde ettiği ekonomik ve sosyal faydalar ile sergilediği davranışlar dikkate alınarak cezai şartın 70.000 TL olarak belirlenmesine ve davanın bu tutar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile rekabet sözleşmesi yasağının ihlali nedeniyle 70.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talep ile davalının görevinin sonlandırılmasına yönelik feri nitelikteki taleplerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğunu, mahkemenin görev yönünden itirazlarını dikkate almadığını, rekabet yasağı sözleşmesinin birden fazla nedenle geçersiz olduğunu, rekabet yasağı anlaşmasının irade eksikliği sebebiyle geçersiz olduğunu, rekabet yasağı anlaşmasının TBK m. 27 çerçevesinde batıl olduğunu ve Anayasanın 48. maddesine aykırı olduğunu, yer, süre ve konu bakımından yasal sınırlamalara uymayan rekabet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, kanunda yer bakımından sınırlama getirildiğini, davaya konu olayda rekabet yasağı, yer bakımından belirli bir şekilde sınırlamaya da tabi tutulmadan tüm Türkiye’yi kapsar şekilde düzenlendiğini, sözleşmenin tek taraflı olarak davacı firma tarafından işçi aleyhine düzenlendiğini, genel işlem şartlarına dair hükümler gereği rekabet yasağı maddesinin geçerli olmadığını, Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyetine aykırılık sebebiyle rekabet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, müvekkili elden maaş almakta ve SGK primleri eksik ödenmesi sebebiyle iş akdini fesihte haklı olduğunu, bu sebeple de rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının uyarlama talebinin kabulünün hukuka aykırı olduğunu, zira hakimin geçersiz rekabet yasağı anlaşmasını uyarlama yetkisi bulunmadığını, müvekkilinin iş yerindeki görevi gereği haksız rekabette bulunmasının mümkün olmadığını, yapılan işin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlaması koşulu gerçekleşmediğini, işçinin çalışmasının “önemli bir zarara” sebep olması koşulunun gerçekleşmediğini, haksız rekabet eylemi bulunmadığını,… A.Ş.’ nin de sektörün öncü firmalarında olduğunu, haksız rekabet halinin oluşabilmesi için aranan “önemli bir zarar” unsuru oluşmadığını, aynı sektörde çalışmanın haksız rekabet tehlikesi oluşturmadığını, … A.Ş. yönetim şemasında 12 birim bulunduğunu ve montaj ve kontrat biriminin bunlardan biri olduğunu, müvekkilinin montaj biriminde çalıştığını, müvekkilinin tek bir birimde çalışarak tüm ticari sırlara vakıf olması ve haksız rekabet halinde bulunmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin davacı müşterisi ile görüşmesi, e-posta ve bilgisayardaki bilgilerle ilgili iddialar, boyahane kurulması, tedarikçi listesi, müvekkiline eğitim verildiği, diagram çizimlerine vakıf olması ve benzeri iddialara karşı dosyada bulunan dilekçelerinde tafsilatlı açıklamalar bulunduğunu, yerel mahkemece bu savunmalarının dikkate alınmadığını, neden dikkate alınmadığı yönünde gerekçeli kararda yer verilmediğini ve sadece haksız rekabetin oluştuğuna kanaat getirildiğinden bahisle müvekkili aleyhine karar verildiğini, cezai şart koşulunun geçersiz olduğunu, hükmedilen 70.000 TL’lik cezai şartın fahiş olduğunu, tenkis ve uyarlama taleplerinin yeterli olarak dikkate alınmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, aksi takdirde uyarlama ve tenkis taleplerinin kabulü ile yerel mahkemece verilen fahiş tazminat ve cezai şart miktarının hakkaniyete uygun olarak tenkisine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılığa dayalı ceza-i şartın tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre davalının değirmencilik sektöründe faaliyet gösteren … İlinde bulunan davacı şirket nezdinde …- … tarihleri arasında montaj mühendisi, …- … tarihleri arasında da proje koordinasyon ve kontrat müdürü olarak çalıştığı, taraflar arasında … başlangıç tarihli belirsiz iş sözleşmesi yapıldığı, daha sonra yine taraflar arasında … tarihli bir iş sözleşmesi daha yapıldığı, ayrıca taraflar arasında bir de gizlilik sözleşmesi bulunduğu, … tarihli iş sözleşmesinde sır saklama zorunluluğu, rekabet yasağı ve cezai hükümlere ilişkin maddeler olduğu sözleşmenin cezai hükümler başlıklı 29.maddesinde, sözleşmenin 11, 12, 25 ve 26. Maddelerinde belirtilen sır saklama yükümlülüğüne ve rekabet yasağına aykırı hareket halinde işçinin, işverenin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinin, tarafların bu tazminat miktarında indirim talep edemeyeceklerinin düzenlendiği, davalının … tarihli istifa dilekçesi ile kendi rızası ile işten ayrıldığını davacı şirkete bildirdiği, … tarihinde davalının işten ayrılışının SGK’ya bildirildiği, daha sonra davalının … tarihinde aynı sektörde faaliyet gösteren Konya’da bulunan … San.Tic.A.Ş.’de işe başladığı anlaşılmıştır.
Ticari davaları düzenleyen TTK’nın 4/1-c maddesi gereğince, işçinin rekabet yasağına ilişkin TBK’nın 444 ilâ 447. maddelerinde düzenlenen uyuşmazlıklar mutlak ticari dava olup, bu tür dava ve uyuşmazlıklara ticaret mahkemelerince bakılması gerekir (Yargıtay 9. HD’nin 2015/33389 E- 2019/2979 K sayılı, 07.02.2019 tarihli kararı. Yargıtay 11. HD’nin yerleşik içtihadı da bu yöndedir: Yüksek 11. HD’nin 2014/19137 E- 2015/1379 K sayılı, 06.02.2015 tarihli kararı; aynı Dairenin 2015/4187 E- 2015/5893 K sayılı, 27.04.2015 tarihli kararı; aynı Dairenin 2016/11603 E- 2018/3697 K sayılı, 17.05.2018 tarihli kararı; Yargıtay HGK’nun 29.02.2012 tarih ve 2011/11-781 Esas, 2012/109 karar sayılı kararı). Bu sebeple davalının göreve yönelik istinaf sebebi yerinde değildir.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında iş yerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir iş yerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki iş yerinde edindiği bilgileri yeni iş yerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır. 6098 sayılı TBK’nın 445/2 fıkrasına göre de “Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” Bu hükümden ve konuya ilişkin diğer hükümlerden de anlaşılacağı üzere, 6098 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile 818 sayılı Kanundan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı ve süresi bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 26/11/2019 tarih, 2018/1961 Esas-2019/7515 Karar sayılı ilamı)

Bu nedenlerle somut olayda davalının davacı şirketten ayrıldığının SGK’ya bildirilmesinden yaklaşık 1 ay sonra aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkette işe başladığı, davalının davacı şirkette iş yeri bilgilerine ve ticari sırlara vakıf olabilecek bir pozisyonda çalıştığı ve kendi isteği ile işten ayrıldığı, rekabet yasağı sözleşmesinin mutlak geçersizliğinin söz konusu olmadığı, davacının davalıdan cezai şart talep edebileceği anlaşılmıştır.
Cezai şartın miktarına gelince; 6098 sayılı TBK 182/son “…Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir”. Bu düzenleme uyarınca hakim, sözleşmeyle belirlenen ceza koşulunun aşırı olup olmadığını, sözleşmenin mahiyetine uygun düşüp düşmediğini resen denetlemek zorundadır. İlk derece mahkemesince, davalının, davacı nezdinde çalıştığı süre, bu süreçte elde ettiği ekonomik ve sosyal faydalar ile sergilediği davranışlar dikkate alınarak cezai şart 70.000,00 TL olarak belirlenmiş ise de bu miktarın da fahiş olduğu, 40.000,00 TL cezai şartın somut olayda uygun olacağı kanaatine varıldığından davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğince yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 1.195,50 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret- i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 40.000,00 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talep ile davalının görevinin sonlandırılmasına yönelik feri nitelikteki taleplerin reddine,
2- Alınması gereken 2.732,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.707,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3- Davacı tarafından yatırılan 1.707,75 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilnmesine,
4- Kabul ve red oranına göre davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 218,85 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.748,05 TL yargılama giderinin 699,22 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Kabul ve red oranına göre davalı tarafından yapılan 82,45 TL posta masrafı olan yargılama giderinin 49,47 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince 6.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- İstinaf talebinde bulunanın sıfatı ve davalı yönünden usulü kazanılmış hak nazara alınarak ilk derece mahkemesi kararı gereğince 3.600,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8- İstinaf talebinde bulunanın sıfatı ve davalı yönünden usulü kazanılmış hak nazara alınarak ilk derece mahkemesi kararı gereğince; Çorum … Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas … Karar … tarihli yetkisizlik kararı nedeniyle davalı vekili için A.A.Ü.T’nin 7/1.maddesine göre tayin ve taktir olunan 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

9-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) İlk derece mahkemesince … tarihinde yazılan harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin ilk derece mahkemesince istenmesine,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
E) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/12/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip … e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır