Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/1396 E. 2021/1870 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM . HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE . TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/04/2019
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
YAZIM TARİHİ : 23/09/2021
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 24/04/2019 tarihinde tesis edilen karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’in müvekkili bankanın … Şubesi’nden …’nin kullanmış olduğu ticari krediye müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, davalının geri ödeme tablosunda belirtilen 26/12/2017, 26/01/2018 ve 26/02/2019 tarihli taksitleri ödememesi nedeniyle 27/03/2018 tarihinde hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, davalının müvekkili bankaya hiçbir ödeme yapmadığını, ihtara konu tutarın ödenmemesi nedeniyle Konya .. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas nolu dosyasında ilamsız icra takibine başlandığını, davalının süresi içinde ödeme emrine, asıl alacağa ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiğini, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının bu itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunu, çekilen krediler ve buna ilişkin tüm belgelerin incelenmesi neticesinde davalının borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalının itirazının 03/03/2015 tarihinde …. Bilgisayar şirketinin noter huzurunda tamamen şirket hisselerini devrettiği ve şirket ile ilişiğinin kesildiği yönünde olduğunu ve şirketin yetkilisinin … olması nedeniyle müvekkil bankaya hiçbir borcunun olmadığı yönünde olduğunu, borca itiraz eden davalının genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatı ile yer aldığını, bu nedenle borçlunun itirazının tamamen kötü niyetli olduğunu, zaman kazanma amacı güdüldüğünü, davalının aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, açmış oldukları itirazın iptali davasının kabulüne ve yapılan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı yana hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takip ve dava konusu alacağın müvekkili ile hiçbir şekilde ilgili olmayan bir kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, müvekkilinin 26/03/2015 tarihli 8787 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 894. Sayfasında yayımlanan ilandan da anlaşılacağı üzere takipte borçlu gözüken şirketin ortaklığından ayrıldığını, şirketle hiçbir alakasının kalmadığını, sözleşme kapsamında veya eklerinde hiçbir şekilde müvekkilini ilzam eden bir imzanın, kefalet imzasının veya benzer bir netice doğurabilecek bir dayanağın olmadığını, müvekkilinin imzası olmadığı gibi kefaletin geçerli olabilmesi için zaruri olan eşinin imzasının ve muvafakatinin de olmadığını, bu nedenle yapılan takibin ve açılan davanın haksız olduğunu beyan ederek davanın reddine davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ”…Davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlendiği, Konya ..İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine ilamsız icra yolu ile icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde itirazı üzerine takibin durduğu, dosyanın bankacı bilirkişiye tevdi edilerek; tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği bilirkişi raporunda; davalının 3.000,000,00 TL sözleşmede kefaleti bulunması nedeniyle aynı asıl borçlu gibi 34.645,59 TL borçtan kefalet limiti kapsamında sorumlu olması ve takipte talep edilen 32.578,60 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %27.00 oranında temerrüt faizi işletilmesi gerektiği, davalının itirazlarının gerçeği yansıtmadığı ve yukarıda belirtilen miktarda borçlunun bulunduğunun bildirildiği mahkemece alınan raporun ayrıntılı, denetimine açık ve dosya kapsamına uygun olması nedeniyle hükme esas alındığı, aynı zamanda davalının yapmış olduğu itirazında haksız olduğu da anlaşılarak davanın kabulüne ve davalının hükmedilen meblağ üzerinden icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ( İİK madde 67 Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir) karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.”gerekçesiyle davanın kabulü ile, Konya .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının davalının yapmış olduğu itirazının iptali ile 34.645,59 tl üzerinden takibin devamına, itirazın iptaline karar verilen 34.645,59 TL asıl alacak üzerinden davacı yararına %20 inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflarınca cevap dilekçelerinde belirttikleri üzere müvekkilinin borçlu şirketin ortaklığından daha evvel ayrıldığını, şirketle hiçbir alakası kalmadığını, dosyaya konu kredi sözleşmesinin tarihinin 2017 olduğunu, sözleşme kapsamında veya eklerinde hiçbir şekilde müvekkilinin ilzam eden bir imza, kefalet imzası veya benzer bir netice doğurabilecek bir dayanak olmadığını, müvekkilinin imzası olmadığı gibi, kefaletin geçerli olabilmesi için zaruri olan eşinin imzası ve muvafakati de olmadığını, ancak, 18.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda, geçmiş tarihli Genel Kredi Sözleşmesine (GKS) istinaden müvekkilinin de sorumlu olacağı kanaatinin bildirildiğini, oysa, dosyaya sunmuş oldukları 01.02.2019 tarihli “Uzman Görüşü”nde de belirtildiği üzere, ilk sözleşmedeki kefilin son sözleşmede imzası yoksa, kefaletin geçersiz olduğunu, belirsiz süreli, ardışık GKS’lerin, kendinden önceki GKS’lerin geçerliliğini ortadan kaldırdığını, mahkemece bu hususlar göz önünde tutulmadan eksik inceleme neticesi karar verildiğini, yine uzman görüşü’nde yer alan içtihatlar ve doktrin alıntıları incelendiğinde, bu şekilde bir kefaletin geçersiz olacağına dair hususların da mahkemece göz ardı edildiğini, hukuki nitelemenin doğru yapılmadığını, şeklen bilirkişi raporu doğrultusunda usul ve yasaya aykırı olarak davanın kabulüne karar verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Konya ..İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde davacı tarafından davalı ile dava dışı …. ve …. aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı olarak toplam 34.645,59 TL alacak üzerinden 04/06/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borca itirazı üzerine davalı yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği, icra dosyasına sunulan 07/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde …. asıl borçlu, davalının müteselsil kefil olarak yer aldığı, kefalet limitinin 300.000,00 TL olduğu görülmüştür.
Mahkemece yargılama esnasında alınan bilirkişi raporu ve dosyadaki genel kredi sözleşmelerine göre davalının müteselsil kefil olduğu 07/03/2013 tarihli 300.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi gereğince asıl borçlu şirkete 12/03/2013 tarihinde 10.000,00 TL ve 13/09/2013 tarihinde 15.000,00 TL taksitli ticari kredi kullandırıldığı, bu kredilerin ödendiği davacı bankanın bu kredilerden bir alacağının olmadığı, bu sözleşme ile asıl borçlu şirkete verilen kredi kart borçları ile şirkete açılan kredili mevduat hesabı borçları ödenmediği için bu borçların ödenmesi için asıl borçlu şirket ile davacı banka arasında 26/10/2017 tarihli 40.000,00 TL limitli yeni bir genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede davalının müteselsil kefil olarak yer almadığı, dava dışı …’nin müteselsil kefil olarak yer aldığı, bu ikinci sözleşmeye istinaden asıl borçlu şirkete 31.160,00 TL kredi kullandırılarak 07/03/2013 tarihli kredi sözleşmesine dayalı tüm borçların bu krediden tahsil edildiği, ikinci sözleşmeye istinaden kullandırılan 31.160,00 TL kredinin ilk taksidinin ödendiği, daha sonraki taksitleri ödenmediği için davacı banka tarafından davalı ile dava dışı asıl borçlu şirket ve diğer müteselsil kefil hakkında davaya konu icra takibinin başlatıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık dava konusu icra takibine konu kredi borcunun davacının müteselsil kefil olduğu 07/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca mı, yoksa davacının kefaletinin bulunmadığı 26/10/2017 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca mı doğduğu hususundadır.
Dava konusu kredinin hangi sözleşme kapsamında kullandırılmış olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Zira, kredinin davalının kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmesine dayanılarak kullandırıldığının saptanması halinde cari hesap şeklinde işleyen genel kredi sözleşmesinde borcun bir şekilde sıfırlanmış olması kefaletin sona ermesini gerektirmediğinden aynı sözleşme çerçevesinde yeniden kredi kullandırılması halinde kefil ya da kefillerin kefalet limiti ve kendi temerrüdlerinin hukuki sonuçları ile sınırlı olma kaydıyla sorumlu olduklarının kabulü gerekecektir. Ancak dava konusu kredinin, davalının kefaletinin bulunmadığı kredi sözleşmesi çerçevesinde kullandırılmış olduğunun saptanması halinde ise davalının sorumluluğundan söz edilemeyecektir.
Davacı tarafça takibe konu alacak yönüyle 07/03/2013 tarihli kredi genel sözleşmesi ile 26/10/2017 tarihli kredi genel sözleşmesine dayanılmıştır. Davalının müteselsil kefil olduğu 07/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin, kredi kartı borçlarının ve kredili mevduat hesabı borçlarının ödendiği, dava ve icra takibine konu alacağın davalının müteselsil kefil olarak yer almadığı 26/10/2017 tarihli asıl borçlu şirketle davacı banka arasında imzalanan 40.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan 31.160,00 TL krediye ilişkin olduğu anlaşıldığından davalı …’in başlangıçta imzalanan kefalet limitiyle sorumluluğunun devam ettiği yönündeki değerlendirmede hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
26/10/2017 tarihli kredi genel sözleşmesinde davalı …’in kefalet imzası bulunmamaktadır. Davalının imzasını taşıyan genel kredi sözleşmesinden sonra düzenlenen ve kefaleti bulunmayan sözleşme kapsamında kullandırılan krediden dolayı davalının kefalet sorumluluğundan söz edilemez. (Yargıtay 19.HD 2014/5081 Esas 2015/2214 Karar 19/02/2015 tarihli karar, Yargıtay 19.HD 2015/4619 Esas 2016/379 karar 20/01/2016 tarihli Karar)
Bu sebeple davalının istinaf talebinin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurulması gerektiği, davalı kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; davaya konu icra takibinde davacı alacaklı haksız olmakla birlikte kötüniyetli olduğu kanıtlanmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi gereğince yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin 24/04/2019 tarih …. Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 591,75 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 591,67 TL peşin harçtan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 532,37 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 5.196,83 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine
C) İlk derece mahkemesince 20/06/2019 tarihinde yazılan harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin ilk derece mahkemesince istenmesine,
D)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
E) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/09/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip … e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

A.Ç.