Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/1328 E. 2020/780 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE .. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2019
NUMARASI : Esas – Karar

İSTİNAF EDEN
DAVACILAR : 1- … – (T.C. Kimlik No: …)
2- … – (T.C. Kimlik No: …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … –

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … –
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 10/07/2020
YAZIM TARİHİ : 27/07/2020
Davacılar tarafından davalı aleyhine Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 27/03/2019 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin istediği an müvekkiline geri ödeneceği garantisi ile müvekkilinden bir miktar para tahsil edildiğini, karşılığından usulsüz olarak hisse senetleri ve ortaklık belgeleri çıkardığını, ancak müvekkilinin şirkete ortak olmak gibi bir amacının olmadığını, davalının Bankalar Kanununa aykırı hareket ettiğini, verilen hisse senetlerinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin şirket ortağı olmadığını, davalının hukuka aykırı davranışlarının hem SPK’nın hem diğer resmi kurum ve kuruluşların raporlarında hem de yerel mahkemelerce bilirkişilerce tespit edilmiş olduğunu, davalı tarafından SPK ya sunulan listeler incelendiğinde müvekkilden tahsilat yapıldığının açık olduğunu, faiz başlangıç tarihinin haksız fiilin gerçekleştiği tarih olduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmakla şimdilik geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile 11/03/2000 tarihli ortaklık belgesi esas alınmak suretiyle davacıların davalı şirkete yatırdığı paralardan şimdilik 1.000 Euro’nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek, 3095 s. Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro cinsinden açılacak vadeli hesaplara uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara eşit oranda verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 20/02/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını 26.205,84 Euro arttırarak 27.205,84 Euro’ya çıkartmıştır.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, davalı yönünden belgelerin bağlayıcı olmadığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, müvekkili şirketin bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığı gibi bunun da mümkün olmadığını, aynı şekilde müvekkilinin SPK, TTK ve BK hükümlerini de ihlal etmediğini, hakdüşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının Türkiye’de mutad meskeni olmadığını, teminat yatırılması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davacılar … ile …’ın davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile, davacılar … ve … ile davalı …Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, 16.784 Euro alacağın, dava tarihi olan 20/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek 3095 s. Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro cinsinden açılan mevduat hesaplarına uygunanan en yüksek faizi ile birlikte davalı …Ş.’den alınarak davacılara eşit oranda verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya vermiş olduğu paranın yalnızca SPK listelerinin dikkate alınarak belirlenmesinin hatalı olduğunu, davacının yatırdığı paralar belirlenirken taraflarınca sunulan belgenin dikkate alınmadığını, … Inc başlıklı belgenin ödeme belgesi olmadığını, müvekkilinin davalıdan hiçbir şekilde nakit olarak kar payı almadığını, kar payı karşılığında hisse senedi verildiğini, davalı tarafından sunulan belgelerin ödeme belgesi olmadığını ve davalının ticari defterinde yer almadığını, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi değil paranın müvekkilince verildiği tarih olması gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davacının ödeme ve hile iddiasını ispat ettiğine yönelik kabulünün yasaya aykırı olduğunu, zamanaşımı definin dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesinin usul ve yasa aykırı olduğunu, davalı tarafından SPK’ya sunulan CD ve üst yazı içeriklerinin yanlış değerlendirildiğini, zamanaşımına uğrayan dava hakkında kabul kararı verilmesinin hukuki izahının bulunmadığını, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığına yönelik kabulün TTK 329 ve 405 maddelerine aykırı olduğunu, davacının taleplerini hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden reddetmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının elinde bulunan hisse senetlerinin iadesine karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, bir kısım ödeme belgelerindeki miktarın düşülmemesinin hukuka aykırı olduğunu, ıslah ile artırılan miktar bakımından ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava tarihindeki yabancı paranın değeri üzerinden zarar hesabı yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin yemin delilini kullanma haklarını engellediğini ve isticvap isteminin de usul ve yasaya aykırı bir şekilde reddedildiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu …’nin ünvanının …. olarak değiştirildiği, bilahare ….’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve tarafların istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra dairemizce henüz istinaf sebepleri esastan incelenmeden; 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4. madde eklenmiştir.
Yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacı talebi yapılan müzakereler sonucunda uygun görülmemiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacıların yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiklerini, verilen para karşılığında kendilerine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen paralarının iade edilmediğini verdikleri paraların faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacılar tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendilerine verdikleri para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini, davacıların şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacılar lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince tarafların istinaf talebinin KABULÜNE; Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2019 tarih … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 1.305,42 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2- İstinaf talebinde bulunan davacılar tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacılar tarafından yatırılan 121,30 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 31,40 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 2.692,16 TL olmak üzere toplam 2.723,56 TL harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 2.669,16 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3- Davacılar tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 54,40 maktu karar harcı, 253,80 TL keşif harcı, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 173,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.912,60 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacılar davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 3.400,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) İlk derece mahkemesince davalıdan tahsiline karar verilen tamamlama harcı ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise; müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk derece mahkemesince yapılmasına,

D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 10/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G.