Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/1302 E. 2021/2282 K. 19.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO:…
KARAR NO :…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/04/2019
NUMARASI : … Esas…Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 19/11/2021
YAZIM TARİHİ : 23/11/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davasında 24/04/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili ilk derece mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davaya haksız işgal tarihlerinde, davacı müvekkil kooperatifin şantiyesindeki ve kooperatife ait kuraların çekilmemiş, oturma izinleri alınamamış toplam 48 adet meskenden dubleks 3 adet mesken ile 1 adet normal meskeni 2008 yılı Ağustos ayının ilk haftasında davalı kooperatif ortağının haksız işgal ettiği, bu nedenle Konya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında önceden dava açıldığı ve davanın yargılaması bitirilerek 26/03/2015 tarihinde … karar numarası üzerinden davanın kısmen kabulüne, dava konusu meskenlerdeki haksız işgalin kaldırılmasına, davalının meskenlerden tahliyesine, 06/10/2010’a kadar olan dönemi kapsayan (…) haksız işgal tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verildiğini, karara haksız işgalin gerçekleştiği, 2008 yılının Ağustos ayından itibaren tazminat verilmesi gerektiği düşüncesiyle temyiz ettiklerini, dosyanın Yargıtay 23. Hukuk Dairesine gönderildiğini, dairenin… Esas numarası üzerinden 19/04/2016 tarihinde… karar sayılı ilamı ile dosyanın talepleri doğrultusunda bozulduğunu, davalının karar düzeltme talebinin reddedildiğini, haksız işgali aralıksız sürdüren davalının, dava tarihinden sonra ki haksız işgalinden doğan ecrimisil tazminatını dava ettiklerini Konya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas… Karar sayılı dosyasındaki raporların güncellenmesiyle alınacak raporlar doğrultusunda karar verilmesini talep etiklerini belirterek davacı müvekkili kooperatifin şantiyesinde bulunan … Sk. 2/3 numaralı muhdesat mesken ile … Sk. 16/6, 20/5 ve 20/6 numaralı toplam 3 adet dubleks meskene haksız olarak işgalinde tutan davalının 07/10/2010 tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için her bir dubleks mesken için 36.000,00 TL olmak üzere, toplam 108.000,00 TL ve ayrıca 1 adet mesken için 30.000,00 TL olmak üzere, toplam 138.000,00 TL haksız işgal tazminatının dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesini talep ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekilinin sunduğu cevap dilekçesinde özetle; ticaret mahkemesinin görevli olmadığını, davanın görevli mahkemede açılmadığını, davacı kooperatifin ecrimisil istenen taşınmazların maliki olmadığını, malikin S.S. … Yapı Kooperatifi olduğunu, davanın husumet nedeni ile reddi gerektiğini, bu konuya ilişkin çevre ve şehircilik ilk müdürlüğünün inceleme raporunun bulunduğunu, davacı kooperatif ile … kooperatifinin davalık olduğunu, ecrimisil davalarının geriye dönük 5 yıl olarak işlenebileceğini, bu nedenle zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin peşin ödemeli ortak olduğunu, kendisine gösterilen daireye oturduğunu, dairenin parası peşin ödenerek kooperatifin o tarihteki temsilcisi … Ltd. Şti’den satın aldığını, daha sonraki kooperatif genel kurulunda kooperatife kayıtlı olduğunu, kooperatif 30/06/2000 tarihli genel kurulunda bahsi geçen şirkete daire satma yetkisi verdiğini, hak sahibi olduğunu doğrular nitelikte Yargıtay 23. H.D.’nin 2015/7080 Esas ve 2016/5129 sayılı kararının bulunduğunu, kooperatifin süresinin 20 yıl olduğunu, süre uzatımının ana sözleşmeye aykırı olarak 20 yıllık sürede yapılmadığını, kooperatife usulsüz üyeler alındığını, bu nedenlerle kooperatifin tasfiye edilmesi gerektiğini, tüzel kişiliğinin olup olmadığının dahi tartışmalı olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olup mağdur olduğunu, işgalci olmadığını, parasını ödediği dairelere oturduğunu belirterek davanın reddini savunduğu görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; “… Mahkememizce verilen 26/12/2018 tarihli duruşma ara kararı uyarınca mahallinde 02/01/2019 da mahkemeden hareketle keşif icrasına karar verilmiş olduğu fakat davacı taraf vekilinin yeterli gider avansını mahkememiz veznesinde depo etmediği, keşif harcını da yatırmadığı anlaşıldığından keşfe gidilemediğine dair tutanak tutulduğu görülmüştür.
Davacı vekili 24/04/2019 tarihli celsede ” Biz aşamalardaki beyanlarımızı tekrar ediyoruz, keşif için delil avansı yatırmayacağız, keşife gidilmesini istemiyoruz, sadece önceki raporlardan güncellenme yapılmasını talep ederiz” dediği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili talebinde dava ve haksız işgal tarihinde müvekkili kooperatifin şantiyesindeki müvekkili kooperatife ait ve kuraları çekilmemiş, oturma izinleri alınamamış toplam 48 adet meskenden dubleks, üç adet meskeni ile ayrıca bir adet normal mekenini 2008 Aoğustos ayının ilk haftasında haksız işgal ederek dava konusu Arabalı Sokak da bulunan meskenlerde haklı sebeple ve malik sıfatıyla oturduğunu, bu sebeple tahliye edilemeyeceğini, haksız işgalci olmadığından kendisinden haksız işgal tazminatı da istenemeyeceğini vb durumları savunan davalının savunmasının yerinde görülmediğini, Konya .. Asliye Hukuk Mahkemesinin …… Esas,…… Karar sayılı ilamıyla davanın kısmen kabulüne davaya konu meskenlerdeki haksız işgalin kaldırılmasına, davalının her dört meskenden de tahliyesine meskenlerin boş ve sağlam olarak müvekkili kooperatife teslimine davalının Cumhuriyet Başsavcılığına ifade verdiği tarihten 06/10/2010 a kadar olan dönemi kapsayan haksız işgal tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine dair karar verildiğini, mahkemenin bu kararını temyiz ettiklerini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin mahkemenin bu kararını bozduğunu, ve davalının anılan kararın düzeltilmesini talep ettiğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi ise karar düzeltme talebini reddettiğini, davalının haksız işgalini ralaksız olarak sürdürdüğünü, müvekkili kooperatifin toplam 4 adet meskeninde dava tarihinden sonraki haksız işgalinden doğan ecrimisil tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili kooperatifin şantiyesindeki haksız işgalin münferid bir olay olmadığını, davalının da aralarında bulunduğu yaklaşık 40 kişi tarafından hepsi birlikte olarak dayanışma içinde şantiyenin bekçisine baskı yaparak tehditle bir yandan da anılan bekçiye de bir adet meskeni işgal ettireceklerini vaad ederek zorla ve baskı ile olayın gerçekleştirildiğini, bu haksız işgalden yaklaşık beş buçuk ay sonra 21/12/2008 tarihinde toplanan 2007 yılı olagan genel kurul toplantısında oybirliğiyle anılan karara rağmen haksız işgalcilerin haksız işgallerini onbir yıldan bu yana sürdürdüklerini, genel kurulun kararına rağmen haksız işgalcilerin meskenleri tahliye etmeyeceklerini anladıklarını ve yaklaşık 46 tane dava açarak tahliyeyi, teslimi ve ecrimisili talep ettikleri, davalı …’in müvekkili koopetaifin ortağı olduğunu, tarafları davet, duruşması yapılmasını, önceki kararın dayanağı olan 03/04/2012 günlü kurul raporu ile bu rapordaki eksikliği tamamlayan aynı kurulun 04/04/2012 günlü kurul raporu ile anılan rapordaki eksiği tamamlayan aynı kurulun 04/04/2012 günlü ek raporundaki değerlenir güncellenmesiyle bilirkişi raporu sağlanması ve tüm delillerin toplanması ile birlikte iddia sabit olacağından davalarının kabulüne müvekkili kooperatifin adresi yazılı olan şantiyesindeki fiili muhdesat niteliğindeki … Sokak 20/3 numaralı normal meskenin ve yine üçü de … Sokak adresideki 16/6, 20/5 ve 20/6 numaralı toplam üç adet dubleks meskenini haksız işgalinde tutan davalı …’den 07/10/2010 dan dava tarihine kadar olan dönem için her bir dubleks daire için 36.000,00 TL olmak üzere toplam 108.000,00 TL ve ayrıca bir adet normal mesken için 30.000,00 olmak üzere toplam 138.000,00 TL haksız işgal tazminatının dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istedikleri görülmüş, davalı yan yasal süresi içerisinde cevap dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde ve taleplerini içerir diğer dilekçelerinde başka mahkeme kararlarının güncellenip karar verilmesini istediği, ancak başka mahkeme kararlarının güncellenerek karar verilemeyeceği, toplanan ve toplanacak delilerin tarafların bulunduğu ortamda (yani mahkemesinde) tartışılıp yargılama yapılmasının gerektiği, taraf dahi olmayan mahkeme kararlarının güncellenip hükme esas alınmasının adil yargılanma hakkının ihlali, savunmanın kısıtlanacağı sonucunu doğuracağı anlaşılmıştır, yine davacı tarafın talebinin değerlendirilmesi açısından mahkememizce keşif kararı verilmiştir, Her ne kadar 24/04/2019 tarihli duruşmada “gider avansı” şeklinde ara karar geçmiş ise de aslında istenilenin delil avansı mahiyetinde olduğu, teknik olarak isimlendirmede yanlışlık olsa bile fiilen davacının verilen kesin süre içerisinde istenilen ücreti yatırmadığı ve delil avansını yatırmayacaklarını da mahkememizin 24/04/2019 tarihli celsesinde kesin bir dille beyan edip, imza ile tasdik ettikleri, davanın çözümünün ise keşif sonucuna mutlak suretle bağlı olması nedeniyle mahkememizce 02/01/2019 tarihinde keşif icrasına dair karar verildiği fakat davacı taraf vekilinin yeterli delil avansını mahkememiz veznesinde depo etmediği, keşif harcını da yatırmadığı anlaşıldığından keşfe gidilemediği anlaşıldığından bu durumda davacı tarafın davasını ispat edemediği anlaşılmakla davacı tarafından davalı aleyhine açılan ecri misil davasının ispat edilememesi ve HMK ( HMK 266 Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.) , HMK 90 (Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. (2) Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.) , HMK 94 ( (1) Kanunun belirlediği süreler kesindir. (2) Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. (3) Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.) , HMK 324 ((1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. (3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.) hükümleri ile Yüksek Yargıtay’ın 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/2955 Esas, 2017/5572 Karar sayılı ilamı da dikkate alındığında açılan davanın reddine dair oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : GEREKÇESİ YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ÜZERE
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan ecri misil davasının İSPAT EDİLEMEDİĞİNDEN REDDİNE, …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; aynı davalının önceki haksız işgal döneminde ödeyeceği ecri mislin belirlendiği davadan verilip ve kesinleşen karar varken, kesinleşen davanın dayanağı olan bilirkişi raporundaki miktarların tefe tüfe ortalamalarına göre güncellenmesinden başka çare olmadığını, aynı sebeple keşfine gitmeye sebep bulunmadığını, 3 4 bilirkişi götürmeye ise hiç gerek olmadığını, 02/01/2019 günlü dilekçeleriyle sadece hesap bilirkişisi tayin edilerek yerinde keşif yapılmasına hiçbir zaman itiraz etmediklerini hatırlatarak dosyada buna yeter miktarda keşif avansı ve bilirkişi ücret avansının bulunduğunu, yeterli görülmediği takdirde kalemle görüşüp tamamlatacaklarını bildirdiklerine rağmen yararlı olmadığını, sayın mahkeme yeterli avans bulunduğu halde dosyaya yeterli avans yatırmadıklarını karar gerekçe yaparak davalarını reddettiğini, tam emsal niteliğindeki 33 adet karardan birkaç örneğinin ve bu davanın tam emsali olan ikinci haksız işgal dönemi için açtıkları davalarda diğer ticaret mahkemelerinin yasaya uygun görüşleri yönünde kesinleşen kararlardan birkaçını sunduklarını, kesinleşen karar ile birlikte kesinleşen savunmalar, olgular, olayların yeniden tahkik edilemeyeceğinin bu husus için ikinci davada bilirkişi atanarak gider ödetilmesi yasaya aykırı haksız yük yüklemek olduğunu, sonrasında ısrarla davanın reddine karar verilmesinin ise açıklanamaz olduğunu, usul ekonomisi ile ilgili HMK hükümlerinin emredici olup, kamu düzeni ile ilgili olduğunu, gerekçeli kararda başka kararlara dayalı karar verilemeyeceği gerekçesinin iddia ve savunmalarına ters düştüğünü, taraflar arasında görülen ve önceden kesinleşen kararlardan bahsettikleri halde, gerekçeli kararda başka kararlara dayalı karar verilemeyeceğinin gerekçe gösterilmesinin hakimin sorumluluğunu gerektirebileceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.

Dava açılırken yeterli miktarda başvuru ve peşin harcın alındığı, dava dilekçesi tensip zaptına bağlanarak taraf teşkili sağlandığı ve ön inceleme duruşmasının icra edildiği, taraf vekillerinin de bulunduğu 26/12/2018 tarihli 2 nolu celsede “… Mahallinde 02/01/2019 tarihinde saat 10:00’da Mahkemeden hareketle keşif icrasına, keşifte refakate 1 fen, bir nitelikli hesap bilirkişisi, 1 malimüşavir bilirkişisi, alınmasına, teknik bilirkişiler için ayrı ayrı 450’er TL keşif giderlerinin davacı yan tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına, Eksik olduğu takdirde ikmal edilmesi için HMK 120/1-2 maddesi gereğince 2 HAFTA KESİN SÜRE VERİLMESİNE kesin sürenin sonuçlarının ihtarına (ihtar edildi)…” şeklinde ara karar kurulduğu, 24/04/2019 tarihli üçüncü celsede ise davacı vekilinin “keşif için delil avansı yatırmayacağız, keşfe gidilmesini istemiyoruz. Sadece önceki raporlardan güncelleme yapılmasını talep ederiz.” şeklinde beyanı bulunduğu ve beyanını imzaladığı, duruşmanın devamında ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği, gerekçeli kararın istinaf eden davacı vekiline 12/05/2019 tarihinde e-tebliğ edildiği, kararın ise davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde 09/05/2019 tarihinde istinaf edildiği aynı tarihte de istinaf harçlarının yatırıldığı görülmüştür.
Dosyanın UYAP üzerinden incelenmesinde; 16/03/2018 tarihinde dava açılırken davacı tarafından 525,00 TL delil avansı yatırıldığı, keşif ara kararının verildiği 26/12/2018 tarihinde dosyada 414,00 TL gider avansının kaldığı anlaşılmıştır.
2018 yılı keşif harcı 253,80 TL’dir. Ara kararda bir bilirkişi için 450,00 TL ücret takdir edilmiştir. Belirtilen miktarlar karşısında dava açılırken yatırılan gider avansının keşif giderlerine yetmeyeceği ortadadır. Her ne kadar davacı vekili istinaf dilekçesinde bir hesap bilirkişisiyle keşfe gidilmesine karşı olmadığını belirtmiş ise de davacı vekilinin 3 nolu karar celsesinde delil avansı yatırmayacaklarını, keşfe gidilmesini istemediklerini net bir şekilde ifade etmiş, ifadesi zapta geçirilmiş, zabıt da davacı vekili tarafından imzalanmıştır.
Yukarıda yapılan tespitler ve açıklamalar doğrultusunda dava dosyasındaki deliller değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı vekili tarafından daha önce yapılan keşif sırasında belirlenen ecri misil miktarının bilirkişi marifetiyle güncellenmek suretiyle davaya konu tarihlerle ilgili ecri misil miktarının belirlenmesi talep edilmiş ise de; güncellemeye esas alınmasını istediği bilirkişi raporunun 2010 yılında tanzim edildiği, rapor tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre itibariyle güncelleme yapılmak suretiyle ecri misil bedelinin belirlenmesinin gerçek bir değer olmayacağı, bu nedenle taşınmazın bulunduğu mahalde keşif yapılıp, varsa emsalleri de görülmek suretiyle belirlenmesi gerektiği, bunun için asgari ölçülerde dava konusu edilen ecri misil’in belirlenmesi bakımından taşınmazın tespiti, bilirkişiye gösterilmesi için fen elemanı ve ecri misil bedelinin belirlenmesi konusunda uzman bir bilirkişi olmak üzere en az iki bilirkişinin görevlendirilmesi gerektiği, davacı tarafın dosyadaki mevcut delil avansı miktarının ara kararının yerine getirilmesi için yeterli olmadığı, davacı vekilinin yargılamanın karar duruşmasında açıkça bir bilirkişi ücreti dışında delil avansını ve keşif avansını yatırmayacağını açıkça belirtmesi nedeniyle ilk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, her ne kadar istinaf aşamasında bir hesap bilirkişisi marifetiyle keşif yapılmasına karşı olmadığını belirtmiş ise de; bu beyanın ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ve kararın kaldırılmasını gerektirmediği sonuç ve kanaatiyle davacı tarafın istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 19/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır