Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/130 E. 2019/362 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : …
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE …TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Konut Yapı Kooperatifi
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali ile Üyeliğin Tespiti
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali ile üyeliğin tespiti davasında … tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı, davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatife borcunun bulunmadığını, davacının kooperatife borcunun bulunduğundan bahisle ihracına karar verildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, davalı kooperatifin …. tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısının 7 nolu maddesindeki davacının ihracına ilişkin kararın iptali ile davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ihracına genel kurul tarafından değil, genel kurulun verdiği yetkiye istinaden yönetim kurulu tarafından karar verildiğini, davacının ise genel kurul kararının iptalini istediğini, iptali istenilen genel kurul kararının iddia edildiği gibi davacının ortaklıktan çıkarılmasına dair olmadığını, yönetim kuruluna aidat borcu ödemeyen üyeleri ortaklıktan çıkarma yetkisi veren ve başka üyeleri de kapsayan bir karar olduğunu, genel kurul kararına karşı ortaklıktan çıkarılmanın iptali yönünden dava açılmasının hukuki bir dayanağının olmadığının, davacının ana sözleşmenin verdiği yetkiye dayanarak yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığını, kararın kesinleştiğini, süresinde açılmayan davanın reddine, ortaklıktan çıkarılma kararının kesinleştiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ : İlk derece mahkemesince “…Davalı kooperatif tarafından davacıya, Konya … Noterliği’nin … gün ve … yevmiye nolu 1. ihtarnamesinin, … gün ve … yevmiye nolu 2. ihtarnamesinin gönderildiği, davalı kooperatifin …. tarihinde yapılan 2015 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında da davacının ihracı için yönetim kuruluna yetki verilmesine karar verildiği, davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından da …. gün ve … sayılı karar ile davacının borcunu ödemediği gerekçesi…. Konya …. Noterliği’nin … gün ve …. yevmiye nolu ihraç ihtarnamesi ile de ihraç kararının davacıya gönderildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafından, davacının ihraca ilişkin genel kurul kararının iptalini istemesine rağmen, ihraca genel kurulun değil yönetim kurulunun karar vermesi ve ihraç işleminin usulüne uygun olması gerekçesi ile davanın reddi istenilmiş ise de ; dava dilekçesinde … tarihinde yapılan genel kurulda alınan ihraç kararının iptalinin istenilmesi, genel kurulda davacının ihracı konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi ve yönetim kurulu tarafından da ihraç kararı verilmesi karşısında, davacının asıl isteğinin, davacının ihracına ilişkin (yönetim kurulu kararının) iptali olduğu sonucuna varılmış ve bu çerçevede inceleme yapılmıştır.
…. tarih ve …. yevmiye nolu 1. ihtarnameye ilişkin ilgili noterlikten getirtilen tebligat parçasının incelenmesi sonucu, tebligatta “adres kapalı olduğundan tebligat evrakının Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi gereğince muhtara teslim edildiği, ihbar kağıdının muhatabın kapısına yapıştırıldığı ve komşu …. (muhtemelen)….’a haber verildiği” yazılmasına rağmen, adresin kapalı olduğunun hangi komşu, kapıcı, yönetici gibi bilmesi gereken kişilerden sorulup öğrenildiğinin tebligata yazılmadığı, bu kişilerin imzalarının tebligata alınmadığı, varsa imzadan imtina sebeplerinin belirtilmediği belirlenmiştir. Sadece ihbar kağıdının yapıştırıldığının komşuya bildirilmesi, başlangıçtaki tebligat usuli eksikliklerini gidermeye yetmediği, 1. ihtarnamenin davacıya tebliğinin bu haliyle geçersiz olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına uygun görülen bilirkişi ….’ın 03/07/2018 tarihli raporuna göre, 1. ve 2. ihtarnamede yazılan borç miktarlarının davacının gerçek borcu ile uyumlu olmasına rağmen, davalı kooperatif yönetim kurulunun 20/07/2016 tarihli ihraç kararına dayanak teşkil eden, …tarihli 1. ihraç ihtarnamesinin davacıya usulüne uygun tebliğ edilmemesi sebebiyle kooperatif yönetim kurulunun davacının ihracına ilişkin kararının usulsüz olduğu….” gerekçesi ile davacı …’in, kooperatif üyeliğinden ihracına ilişkin, davalı … Konut Yapı Kooperatifi’nin …. gün ve 29 sayılı yönetim kurulu kararının iptali ile davacı …’in davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının talebi ve iddiası olmadığı ve tebligat usulünün davacı 1.ihtara muttali olduğu halde 1.ihtarın usule aykırı tebliğ edildiğini, davacının talebi düzeltilerek yönetim kurulu kararının iptali olduğu ve davanın bu yönden süresinde açıldığına dayanarak usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, 1.ihtarnamenin usulüne uygun şekilde davacıya tebliğ edildiğini, tebligat işleminin TK 21.maddesine uygun yapıldığını, davacı tarafından kendisine tebliğ edildiği kabullenilen tebliğin resen geçersiz sayılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, TK 32.maddesi uyarınca öğrenme tarihi itibariyle tebligatın geçerli olduğunu, davacının talebinin genel kurul kararı hakkında olmasına rağmen yönetim kurulu kararının mahkemece ele alındığını, davacının davalı kooperatife 10 yıldır ödemediği aidat aslı ve gecikme zammı olmak üzere borcu bulunduğunu, mahkemece de hükümde belirtildiğini, ancak hukuka aykırı şekilde gerekçelendirme yapılan hükmün yükümlülük ve sorumluluklarını yerine getirmeyen üyeyi ödüllendirip , kooperatifi cezalandırmak anlamına geldiğini, hukuk ilkelerine teamüle ve içtihatlara uygun olmadığını, istinaf taleplerini kabulü ile usul ve kanuna aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali ile kooperatif üyeliğinin tesbiti istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi (mülga HUMK md. 76) uyarınca olayların açıklanması taraflara, hukuki nitelendirmesi hakime ait bir görev olduğundan (Hakim Türk Hukuku’nu re’sen uygulayacağından) dava dilekçesinin tümünün değerlendirilmesi sonucunda davanın davacının kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali ile kooperatif üyeliğinin tesbiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve davalı kooperatif Anasözleşmesi’nin 14. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, ilk ihtarnamenin ödemesi 30 gün geciktirilmiş borcu içerip içermediği, böyle bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda 1 aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği tespit edilmelidir. Ortağa gönderilecek her iki ihtarda da ortağın ödemesi gereken anaparanın ve varsa işlemiş faizinin açıkça gösterilmesi, diğer anlatımla borcun ne kadarının anapara toplamı, ne kadarının işlemiş temerrüt faizi toplamı olduğunun anlaşılabilmesi gerekli ve yeterlidir. Davacının, kooperatifin ortağı olarak, kooperatifin en yetkili organı olan genel kurulca kararlaştırılan ve kesinleşen aidat ve temerrüt faizi oranını genel kurula katılsın ya da katılmasın bilmesi gerektiğine, tüm ortakları ilgilendiren bu tür genel kurul kararının tebliği gerekmediğine, aidat borcu toplamı ile bunun faizi toplamı ortak tarafından hesap edilebilir ve belirlenebilir olduğuna göre bu toplamların hangi aylara ilişkin aidat ve işlemiş temerrüt faizi borcu olduğunun ayrıca belirtilmesi zorunlu değildir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir (Yargıtay 23.HD’nin 2014/3560 esas 2014/7852 karar 04/12/2014 tarihli karar, Yargıtay 23.HD’nin 2016/6548 esas 2019/226 karar).
İlk derece mahkemesince kooperatif üyeliğinden çıkarma kararının iptaline ilişkin davada emsal nitelikteki Yargıtay 23.HD’nin 2014/3560 esas 2014/7852 karar 04/12/2014 tarihli kararda belirtildiği gibi gerçek borç araştırması aşamasına gelinmeden önce 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27.maddesi ve ana sözleşmenin 14.maddesi uyarınca parasal yükümlülüklerine yerine getirmeyen üyeye aidat borcunun ödenmesi için iki ihtar gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, borcun ödenmesi için 1.ihtarda 10 gün, 2.ihtarda bir aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde parasal yükümlülükleri ödememe halinde müeyyidesinin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği, ihtarların usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğine ilişkin şekli inceleme yapılmadan gerçek borç ilişkisine dayalı değerlendirmeye geçilmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır (Yargıtay HGK 2006/11-631 Esas 2006/609 Karar 04.10.2016 tarihli karar). Bu sebeple davalı kooperatifçe davacı tarafından kendisine tebliğ edildiği kabullenilen tebliğin resen geçersiz sayılmasının usul ve hukuka aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi SMMM …. tarafından düzenlenen …. tarihli rapor uyarınca; 1. İhtarnameye esas olan Nisan/2016 tarihi itibariyle ödenmesi gereken 8.780,00 TL aidattan aynı dönemde ödediği 4.660,00 TL nin çıkarılması sonucunda 4.120,00 TL ana para borcu ve ödemediği aidat tutarlarına hesaplanan gecikme faiz tutarının 5.035,97 TL olduğu belirtilmiştir.
Davalı kooperatif tarafından davacı üyeye;
-1.İhtara ilişkin davalı kooperatifçe Konya ….Noterliği 31/10/2016 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamenin keşide edildiği,
-2.İhtara ilişkin davalı kooperatifçe Konya ….Noterliği 14/06/2016 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamenin keşide edildiği,
-3.Çıkarma ihtarına ilişkin davalı kooperatifçe Konya ….Noterliği 27/07/2016 tarihli …. yevmiye sayılı ihtarnamenin keşide edildiği anlaşılmıştır.
Davacı kooperatifçe keşide edilen 31/05/2016 tarih ve … yevmiye nolu 1. ihtarnameye ilişkin tebligat parçasının incelenmesi sonucu, tebligatta “adres kapalı olduğundan tebligat evrakının Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi gereğince muhtara teslim edildiği, ihbar kağıdının muhatabın kapısına yapıştırıldığı ve komşu …. (muhtemelen) ….’a haber verildiği” yazılmasına rağmen, adresin kapalı olduğunun hangi komşu, kapıcı, yönetici gibi bilmesi gereken kişilerden sorulup öğrenildiğinin tebligata yazılmadığı, bu kişilerin imzalarının tebligata alınmadığı, varsa imzadan imtina sebeplerinin belirtilmediği belirlenmiştir. Sadece ihbar kağıdının yapıştırıldığının komşuya bildirilmesi, başlangıçtaki tebligat usulü eksikliklerini gidermeye yetmediği, 1. ihtarnamenin davacıya tebliğinin Tebligat Kanunu’nun 21.maddesi uyarınca usulüne uygun yapılmadığı, davalı tarafın ihraç kararının şekli incelemesine ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığından ihraç kararın esasına ilişkin istinaf sebepleri incelenmeden ilk derece mahkemesinin dava dosyasındaki delilleri değerlendirmesinde ve davanın kabulüne yönelik hüküm kurmasında bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatiyle istinaf kanun yoluna başvuru sebeplerinin reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine … tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır