Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/1233 E. 2021/1399 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 18/06/2021
YAZIM TARİHİ : 18/06/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 11/04/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekilinin ilk derece mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalının borcunu ödememesi nedeniyle Konya … İcra Müdürlüğünü … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlattıklarını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, takip konusunun para borcu olduğunu ve TBK 89/1 maddesinde borcun alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinin hüküm altına aldığını, bu nedenle yetki itirazının usul ve yasaya aykırı olduğunu, aralarında cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, 5 adet fatura nedeniyle toplam 87.884,74 TL alacaklarının olduğunu, sevk irsaliyelerini de dosyaya sunduklarını, mevcut borç durumunu görüşmek üzere müvekkili şirketin satış müdürü …’ı 27/07/2017 tarihinde iş yerine davet eden davalı şirket yetkilisi … ve beraberindekilerin zorla faturalar ve gerçeğe aykırı tutanak imzalattıklarını, imzadan sonra satış müdürlerinin davalının iş yerinden ayrılabildiğini ve ayrılır ayrılmaz jandarma komutanlığına şikayette bulunduğunu, ilgili şikayetin … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasına kaydedildiğini ve soruşturmanın halen devam ettiğini, neticeten 27/07/2017 tarihli iki adet fatura ve tutanağın davacı müvekkilinin satış sorumlusuna zorla imzalatıldığını, fatura ve tutanağın Konya … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesiyle yasal süre içerisinde davalıya iade edildiğini, müvekkili şirkete hiç bir mal teslimi yapılmadığını, bahsi geçen ihtarnameye, davalının İstanbul … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle cevap verildiğini, şirketlerine sonradan ulaşan diğer faturanın da Konya … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle yine yasal süre içerisinde iade edildiğini, davalı tarafın baskı altında imzalattığı tutanak konusu ile ilgili malların ayıplı olduğunun ispatlanmadığı, mahkemeden tespit kararı da alınmadığını, ayrıca 6762 Sayılı Kanun’un 20/3 ve 25. maddelerine uygun şekilde süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, müvekkiline bilgi verilmediğini, müvekkili şirketin, davalı şirkete konu ürünlerin en son 30/06/2017 tarihinde teslim edildiğini, baskı altında imzalatılan tutanağın ise tarihinin 27/07/2017 olduğunu, bu nedenle ihbar süresinin çoktan geçtiğini iddia ederek itirazın iptaline ve %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini dava ve talep ettiği, yemin deliline de dayandıkları görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekilinin sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, yetkili icra dairesinin borçlunun ikametgahı icra dairesi olduğundan takip dosyasını ilgili icra dairesine gönderilmesi gerektiğini, davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacının takibe konu edilen faturaya dayalı alacağı olduğu iddiasının doğru olduğunu, ancak gönderilen malların tamamının bozuk olması nedeniyle kullanamadıklarını ve iade edildiğini, hatta diğer siparişlerin de iptal edildiğini, bu nedenle fabrikalarının bir hafta çalışmadığını, bundan kaynaklı uğranılan zararın 600.000 TL olduğunu, bayilerine ödeme de yapamadıklarını, anlatılanların davacı şirket yetkilisi …’a bildirilmesi üzerine fabrikaya geldiğini ve 100.000 adet su üretiminde kullanılan bardak üst folyosunun hatalı olduğunun bildirilmesi üzerine söz konusu kişi ile malların bozuk olduğuna dair tutanak tutulduğunu, tüm malların iade faturaları kesilerek davacıya iade edildiğini, davacı şirket yetkilisi …’un kendisini aklamak için karakola giderek şikayetçi olduğunu, İstanbul … Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 04/08/2017 tarihli ihtarnamesiyle kendilerine bu durumu bildirdiklerini, bu aşamada karşılıklı birbirlerine ihtar çektiklerini, iş yerinde bulunan kamera görüntülerinin incelenmesinde davacı şirket yetkilisinin iddia ettiği olayların meydana gelmediğinin görüleceğini, malların bozuk olduğuna ilişkin tespit davası raporunu dosyaya sunacaklarını belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: ilk derece mahkemesince “…Anılan yasal düzenlemeler gereğince; ayıp bildirimlerini kabul etmek için özel yetki verilmesine gerek bulunmamaktadır. Somut olayda; davacı, …’ın satış müdürü olduğunu dava dilekçesinde ve gönderilen ihtarnamelerde beyan etmiş olup, ilgilinin davacı şirket çalışanı olduğu noktasında ve TBK’nın 551-552. Maddeleri uyarınca ayıp bildirimlerini şirket adına kabul etme yetkisinin bulunduğu noktasında tereddüt bulunmamaktadır. Bu bakımdan davacının, …’ın yetkisi olmadığına yönelik iddiasına itibar edilememiştir. Tutanağın ve iade faturasının zor kullanmak suretiyle imzalatıldığı iddiası ise usulünce ispatlanamamıştır. Nitekim konuya ilişkin yapılan soruşturma neticesinde … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … S. … K. Sayılı dosyasında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır. Özetle; ayıba ilişkin tutanak ile iade faturasının davacı şirket yönünden bağlayıcı olduğu sonucuna ulaşılmış olup, davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı, % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İİK’nın 67/2. maddesine göre; İtirazı iptali davasında borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Anılan yasal düzenleme gereğince, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.

İSTNİAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle şirketlerinin pazarlama sorumlusu …’a tutanakların ve iade faturalarının zorla imzalatıldığını, bu konuda Cumhuriyet Savcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmiş olsa da işbu kararın mahkemeyi bağlamayacağını, davalının baskı altında imzalatmış olduğu … seri nolu fatura ve gerçeğe aykırı tutanak ile 27/07/2017 tarihli … seri nolu faturanın Konya …Noterliğin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile yasal süresi içerisinde itiraz edilerek davalıya iade edildiğini, iade faturalarındaki malların müvekkiline iade edilmediğini, 6762 sayılı kanunun 25.maddesi uyarınca davalıya teslim edilen ürünlerin teslim tarihinin 30/06/2017 olmasına rağmen baskı altında imzalatılan tutanak ve diğer belgelerin tarihinin 27/07/2017 olduğunu, bu nedenle 6762 Sayılı Kanun’un 20/3 ve 25. maddesine uygun şekilde süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, davalının malların ayıplı olduğunu ispatlayamadığını, ayıba ilişkin olarak açılan … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını, ancak dosyanın celbi sonucunda tarafların farklı olduğunun ve dava konusu olay ile ilgisi olmadığının anlaşıldığını, bunun üzerine mahkemece değişik iş dosyasının mahkemesi ve numarasının bildirilmesi için davalıya süre verildiğini, ancak ara kararının yerine getirilmediğini ve bu hususun sorgulanmadan sözlü yargılamaya geçilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece ayıbın ne olduğunun ispatlanamadığının kabul edildiğini, mahkeme kararına göre süresinde ayıp ihbarı yapan herkesin borcunu ödemekten kurtulacağı anlamını taşıdığını, kararın eksik inceleme sonucunda verildiğini, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya içerisinde bulunan Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde alacaklının davacı şirket olduğu, borçlunun ise davalı şirket olduğu, takibin 87.884,74 TL asıl alacak üzerinden 04/08/2017 tarihinde yapıldığı, takip dayanağının dava dilekçesinde belirtilen faturalar olduğu ve ilgili beş adet faturanın takip talebine eklendiği, örnek 7 ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 13/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu şirket vekilinin yasal süre içerisinde 14/09/2017 tarihinde icra dairesinin yetkisine ve faturalara konu malların standartlara uygun olmaması nedeniyle kullanılamadığı, iade faturası kesilerek iade edildiği ve şirket yetkilisiyle mutabakat yapıldığı, malların bozuk olmasından dolayı siparişlerin iptal edildiği, alacaklının şirketi zarara uğrattığı iddialarıyla itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin icra müdürlüğünce durdurulduğu, durma kararının davacı alacaklıya tebliğ edildiğine dair dosya içerisinde bilgi ve belge bulunmadığı, işbu davanın ise hak düşümü süre içerisinde 24/10/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde bulunan mali müşavir bilirkişi raporunda özetle; tarafların 2017 yılında ticari ilişkide bulundukları, davacının 2017 yılı defter ve belgelerinin incelenmesiyle davaya konu edilen 5 adet fatura ve bir adet iade faturası ile davaya konu edilmeyen bir adet faturanın deftere kayıtlı bulunduğu, davacının defter kayıtlarına göre 04/08/2017 takip tarihi itibari ile davalı şirketten 87.884,74 TL lik alacağının bulunduğunu, defter kayıt ve belgelerinin birbirini teyit ettiği, 2017 yılı defterlerinin muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak tutulduğu ve açılış ve kapanış tastiklerinin kanuni sürelerde yapıldığını bildirdiği görülmüştür.
Talimat Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda ise özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 13/02/2017 tarihiyle başladığı, davalı şirketin 2017 yılında kullandığı ticari defterlerin noter açılış ve kapanış onaylarının bulunduğu ve zamanında yaptırıldığı, defterlerin muhasebe usullerine uygun olarak tutulduğu, davaya konu olan 27/07/2017 tarih ve … nolu 472.000 TL’lik faturanın davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, aynı tarih ve … nolu 141.357,68 TL tutarlı diğer faturanın davalı şirketin ticari defterinde kayıtlı olduğu, faturanın açık olarak düzenlendiği, davacı şirket tarafından düzenlenen beş adet 139.457,05 TL tutarlı faturaya karşılık 45.000 TL ödendiği ve 6.572,31 TL tutarında iade faturası düzenlendiği, davalının iade ve ayıp iddiasıyla düzenlediği faturalar dikkate alınmadığında icra takip tarihi itibari ile davacının kayıtlarına göre 87.884,74 TL, davalının kayıtlarına göre 94.907,74 TL borçlu olduğu, davalı tarafça ayıp iddiasına ilişkin iade ve ayıp fatura miktarları dikkate alındığında davalının takip tarihi itibari ile davacıdan 46.449,94 TL alacaklı olduğunu rapor ettiği görülmüştür.
Yukarıda yapılan tespit ve incelemeler doğrultusunda deliller değerlendirildiğinde; taraflar arasında alım – satım akdine dayalı hukuki ilişkinin varlığı konusunda ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın; davacı tarafından davalıya gönderilen emtianın ayıplı, ayıbın gizli olup olmadığı ve süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı hususlarında olduğu, her ne kadar ilk derece mahkemesince davacı tarafın ayıplı malların kabul edildiği ve sevk irsaliyelerinin zorla imzalattırıldığına ilişkin yapılan soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığı gerekçesiyle bilirkişi raporunda ayıplı malların iadesine ilişkin fatura bedeli düştükten sonra davalının davacıdan alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemece, davanın taraflarının tacir olduğu nazara alınarak, bizzat davalı tarafça 16/02/2018 tarihli dilekçe ekinde sunulan “… Ticaret Limited Şirketi” antetli 15/06/2017 tarihli siparişlerinin iptal edildiğine ilişkin dilekçe ile herhangi bir unvan içermeyen yine aynı dilekçeye ekli davalı şirkete hitaben el yazısı ile yazılmış 01/06/2017 tarihinden itibaren “… 200 cc bardak su” alımının durdurulduğuna ilişkin dilekçedeki tarihler, davacı şirket yetkilisine zorla imzalattırıldığı belirtilen tutanak ve sevk irsaliyesi düzenleme tarihleri (27/07/2017) ile davalı şirket adına davacı şirket temsilcisi … arasında gerçekleşen (Whatssap üzerinden yapılan) yazışma tarihleri araştırıldıktan sonra; öncelikle ayıp ihbarının 6102 Sayılı TTK’nın 18 ve 23. maddelerindeki düzenlemelere uygun ve süresinde yapılıp yapılmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile esastan değerlendirme yapılması hukuka uygun olmadığından davacının istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ayıp ihbarının usulüne uygun, süresinde yapılıp yapılmadığı ve iade faturasındaki malların davacıya teslim edilip edilmediği hususları araştırıldıktan sonra değerlendirme yapılmak üzere dava dosyasının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince mahkemesine iadesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/04/2019 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
7- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/06/2021 tarihinde oyçokluğu ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
(muhalif)
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

MUHALEFET ŞERHİ

Davacı alacaklı … Sanayi Ticaret A. Ş. Nin, davalı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden faturaya dayalı ilamsız takip başlattığı, davalı borçlu aleyhinde yapılan takibe; malların bozuk olduğu, siparişlerin iptal edildiği, iade faturası kesilerek alacaklı davacı şirket yetkilisiyle mutabakat yapıldığı iddialarıyla borçlu tarafından itiraz edildiği ve takibin durduğu, takibin durması üzerine işbu itirazın iptali davası açıldığı, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada; davacı alacaklı şirket satış müdürüyle davalı borçlu şirket arasında, malların bozuk olduğuna dair tutanak tutulduğu ve tutanağa konu malların borçlu şirket tarafından düzenlenen irsaliyeli iade faturasıyla alacaklı şirket yetkilisine teslim edildiği, konu malları satan alacaklı şirket yetkilisinin irsaliyeli iade faturasını imzalayarak malları teslim alması nedeniyle davanın reddine karar verdiği anlaşılmaktadır.
TTK nın 23/1.c fıkrasında; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde, açıkça belli değilse teslimden sonra 8 gün içerisinde ayıplı olduğunun ortaya çıkması halinde, haklarını korumak için satıcıya ihbar etme yükümlülüğü altında olduğunu, hüküm altına aldığı anlaşılmaktadır. Aynı yasanın 18/2 maddesinde, her tacirin ticarethanesine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, üçüncü fıkrada ise tacirler arasında temerrüde düşürme, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarların noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenlikli elektronik imza kullanarak kayıtlı elektronik posta işlemiyle yapılacağını da hüküm altına almıştır.
Taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu ve alacağın 13.02.2017, 11.03.2017, 26.05.2017 ve 30.06.2017 tarihli faturalardan kaynaklandığına ilişkin ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı satıcı tarafından üretilen folyoların, davalı alıcı borçluya birden değil de peyderpey teslim dildiği de dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Alacak iddiası, takibe karşı yapılan itirazda belirtilen iki adet fatura ve tutanağın, şirketleri satış müdürünün baskı ve tehdit altında tutularak zorla imzalatıldığı bu nedenle geçersiz olduğu ve davalı borçludan alacaklı oldukları iddiasına dayanmaktadır.
Ayıp ihbarının yukarıda belirtilen kurallar çerçevesinde ve süresinde yapıldığına dair ne iddiada ne de savunmada açık ve net bir şekilde yer almamıştır. Yer almasına da gerek yoktur. Çünkü taraflar arasında bu konuya ilişkin mutabakat bulunmaktadır. Her ne kadar davacı alacaklı şirket tarafından, tutulan tutanak ile irsaliyeli faturaların baskı altında imzalatıldığı iddiasında bulunmakta ise de yapılan yargılamada bahsi geçen belgelerin baskı altında alındığı iddiaları çürütülmüş, davacı şirketçe alacaklı oldukları başkaca delillerle ispatlanamamış, bu nedenle de davaları reddedilmiştir.
İlk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup isabetlidir. Çoğunluğun görüşündeki hususların araştırılması nafile olacağı görüş ve kanaatinde olduğuma dair muhalefet şerhimden ibarettir.
Üye …
e-imzalıdır
(muhalif)