Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/1068 E. 2019/775 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : …. (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Yem Sanayi A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında … tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili tarafından Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 11/07/2018 tarihinde davalı/borçlu aleyhine icra takibi başlattığını, davalı/borçlu tarafından söz konusu icra dosyasına usul ve yasaya aykırı şekilde 25/07/2018 tarihinde yetki yönünden ve borç miktarına itiraz edildiğini, yapılan itirazın hukuki dayanakta uzak olduğunu ve müvekkilinin haklı alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla haksız ve kötü niyetli şekilde yapıldığını, davalı/borçlu itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ise de takibe konu alacağın taraflar arasında gerçekleşen ticari alım-satım ilişkisinden kaynaklandığını, yetki itirazının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tarafça itiraz dilekçesinde 23 Mart 2018 tarihli … ve … başlıklı 2 adet sözleşmeden kaynaklı olarak fiyat farkı faturası kesildiği ve bu kesilen fatura tutarı kadar olan borca itiraz edildiğinin belirtildiğini, ancak davalı tarafça yasal süresi içerisinde faturaya itiraz edilmediğini ve bu nedenle faturanın içeriğinin ve muhteviyatının kabul edildiğini, davalı tarafça itiraz dilekçesinde müvekkili firmadan 2 adet mısır sözleşmesinden kaynaklı müvekkili firmadan alacağı bulunduğunu ve bu alacak miktarının mahsup edilerek kalan kısmının ödendiğini ve borçlu olmadığını belirttiğini, ancak bu ödemenin icra takibinden sonra gerçekleştiğini, söz konusu ödemenin taraflarınca kabul edildiğini ve hukuki yarar bulunmaması sebebiyle de dava konusu yapılmadığını, davalının ödemesini icra takibinden sonra gerçekleştirmesi ve kötü niyetli olarak itiraz etmesi sebebiyle kötü niyet tazminatının icra takip dosyasındaki alacak miktarı üzerinden hesaplanmasını talep ettiklerini, taraflarca imzalanan mısır sözleşmelerinin 20/06/2018 tarihli protokol ile yenilenerek ortadan kalktığını, yürürlükte olmayan sözleşmelere istinaden davalı tarafından kesilen ve taraflarınca da itiraz edilmiş olan faturanın usul ve yasaya aykırı olduğunu,davalı/borçlu tarafından likit olmayan bir alacak iddiası ile müvekkilinin haklı alacağını sürüncemede bırakmak ve kalan miktarı uhdelerinde tutarak kendilerine haksız kazanç sağlamak amacıyla bu tür usule ve yasaya aykırı çabalara girdiğini, bu nedenlerle davalının haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle icra takibini durduğundan bahisle davanın kabulüyle borçlunun itirazının iptaline, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından başlatılan takip ve talep edilen tutarın, davacı ile müvekkili arasında 20/04/2018 tarihinde akdedilen mısır tedarikine ilişkin alım-satım sözleşmesine dayandığını, bu sözleşmenin genel hükümler başlıklı maddesinin “Diğer tüm şartlar ve bu sözleşmeden doğan olumsuzlukları için G.A.F.T.A. 48/125 maddelerine göre hareket edilecektir” hükmünü içerdiğini, dolayısıyla bu madde atfı ile tarafların açık kabulü üzerine, bu sözleşmeden kaynaklanan her türlü ihtilaf konusundaki talep, bu sözleşme tarihinden yürürlükte bulunan 125 nolu GAFTA tahkim kurallarına uygun olarak tahkim yoluyla Hububat ve Yem Ticaret Birliği Tahkim Mahkemesi huzurunda çözüme kavuşturulması gerektiğini, görevli mahkemenin müvekkili şirketin merkezinin bulunduğu yer olan Bandırma/Balıkesir olduğunu, mahkememizin yetkisiz olduğunu, davacı tarafından dava dilekçesinde sunmuş ve iddia ettiği hususların yasal dayanaktan yoksun olduğunu, somut bir delile dayanmayan soyut iddialardan ibaret olduğunu, bu beyanlara itibar edilmemesi gerektiğini, bu nedenlerle tahkim itirazlarının kabul edilerek davanın usul yönünden reddine karar verilmesini, yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın Bandırma Mahkemelerine gönderilmesini, ilk itirazlarının yerinde görülmediği takdirde haksız ve yersiz olarak müvekkiline açılan davanın reddini, davacının takip konusu tutarın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” davalı şirketin tahkim ilk itirazının kabulü ile davanın 4686 sayılı Kanun’un 5. Maddesi gereğince usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının itirazının dayandırdığı takas – mahsup iddiasının, yerel mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini, davalının tahkim itirazı ile davanın reddedilmesinin hukuka ve usule aykırı olduğunu, davaya konu esas uyuşmazlığın tahkime elverişli bir uyuşmazlık olmadığını, tahkim incelemesi yapılması durumunda inceleme ardından davalının itirazına konu olan 23/03/2018 tarihli sözleşmelere ilişkin takas- mahsup iddiasına ilişkin ayrıca bir yargılama yapılması gerektiğini, davalının tahkim itirazının esas uyuşmazlık konusunu kapsamaması sebebiyle hukuka aykırılık oluşturduğunu, tahkimde yapılacak yargılamanın davalı tarafın takas- mahsup iddiasını inceleyemeyeceği, inceleme yapılmaması durumunda uyuşmazlığın sonlanmayacağı, yerel mahkemece kabul edilen tahkim maddesinin bulunduğu sözleşmenin, taraflar arasında uyuşmazlığa ilişkin olması nedeniyle davanın esasına girilerek karar verilmesi gerektiğini, davanın usulden reddinin hukuka ve usule aykırı olduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptaline ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunun 1. Maddesinde kanunun amaç ve kapsamının düzenlendiği, 4686 sayılı Kanun’un 1/3. maddesinde;”Bu Kanunun 5 ve 6 ncı madde hükümleri, tahkim yerinin Türkiye dışında belirlendiği durumlarda da uygulanır.” şeklinde, 4686 sayılı Kanunun 4. maddesinde;”Tahkim anlaşması, tarafların, sözleşmeden kaynaklansın veya kaynaklanmasın aralarında mevcut bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tümünün veya bazılarının tahkim yoluyla çözülmesi konusunda yaptıkları anlaşmadır. Tahkim anlaşması, asıl sözleşmeye konan tahkim şartı veya ayrı bir sözleşme ile yapılabilir. Tahkim anlaşması yazılı şekilde yapılır. Yazılı şekil şartının yerine getirilmiş sayılması için, tahkim anlaşmasının taraflarca imzalanmış yazılı bir belgeye veya taraflar arasında teati edilen mektup, telgraf, telek, faks gibi bir iletişim aracına veya elektronik ortama geçirilmiş olması ya da dava dilekçesinde yazılı bir tahkim anlaşmasının varlığının iddia edilmesine davalının verdiği cevap dilekçesinde itiraz edilmemiş olması gerekir. Asıl sözleşmenin bir parçası haline getirilmek amacıyla tahkim şartı içeren bir belgeye yollama yapılması halinde de geçerli bir tahkim anlaşması yapılmış sayılır. Tahkim anlaşması, tarafların tahkim anlaşmasına uygulanmak üzere seçtiği hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna uygun olduğu takdirde geçerlidir. Tahkim anlaşmasına karşı, asıl sözleşmenin geçerli olmadığı veya tahkim anlaşmasının henüz doğmamış olan bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu itirazında bulunulamaz.” şeklinde; 4686 Sayılı Kanun’un 5. maddesinde;”Tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa; karşı taraf, tahkim itirazında bulunabilir. Tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin uyuşmazlıkların çözülmesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tâbidir. Tahkim itirazının kabulü halinde, mahkeme davayı usulden reddeder.Yargılama sırasında tarafların tahkim yoluna başvurma konusunda anlaşmaları halinde,dava dosyası mahkemece ilgili hakem veya hakem kuruluna gönderilir”şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, takibe konu alacağın davacı-alacaklı ve davalı borçlu arasında akdedilen 20/04/2018 tarihli alım-satım sözleşmeye istinaden kesilen faturadan kaynaklı alacak olduğu, bu sözleşmenin Genel Hükümler (General Conditions) başlıklı maddesinin “Diğer tüm şarklar ve bu sözleşmeden doğan olumsuzluklar için G.A.F.T.A. 48/125 maddelerine göre hareket edilecektir” şeklinde taraflar arasında tahkim şartına ilişkin düzenleme yapıldığı, ilk itirazlara ilişkin düzenlemenin; HMK’nın 116. ve 117. Maddesinde düzenlendiği, HMK’nın 116. maddesinde;”(1) İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir: a) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı. b) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı. c) İş bölümü itirazı.” şeklinde, HMK’nın 117. maddesinde;” (1) İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.(2) İlk itirazlar, dava şartlarından sonra incelenir. (3) İlk itirazlar, ön sorunlar gibi incelenir ve karara bağlanır.” şeklinde düzenlemeler yapıldığı davalının cevap dilekçesinde süresi içinde tahkim itirazında bulunduğu, bu nedenle; ilk derece mahkemesince delillerin değerlendirilerek yasal düzenleme doğrultusunda dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddi şeklinde hüküm tesisi hukuka uygun olduğundan (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 02/07/2014 tarih 2014/6231 Esas 2014/12176 Karar sayılı ilamı) davacı tarafın istinaf kanun yoluna başvurma sebeplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşuma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- Davacının istinaf başvuru sırası yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5- Kararın tebliği işlemlerinin HMK 359/3 maddesi gereğince dairemizce yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine … tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır