Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE .. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2019
NUMARASI : Esas – Karar
DAVACI :
BİRLEŞEN DAVACI :
VEKİLLERİ :
İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
İSTİNAF KARARININ :
KARAR TARİHİ : 08/07/2020
YAZIM TARİHİ : 28/07/2020
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile birleşen Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 26/02/2019 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı tarafın yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa bir miktar para verdiğini, müvekkili davacı tarafa yatırdığı para karşılığı belge verildiğini, bu parasının müvekkiline iadesinin gerektiğini ancak müvekkili davacı tarafın verdiği paraları geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkili davacı tarafın parasının iade edilmediğini, davalı şirket yetkililerinin TTK, BK, SPK ve sair kanun hükümlerini ihlal ettiklerini, Konya .. Ağır Ceza Mahkemesi … esas … karar sayılı ve Konya .. Ağır Ceza Mahkemesi … esas … karar sayılı dosyalarındaki iddianame ve gerekse Sermaye Piyasası Denetleme Kurulu raporlarında 1995, 1996, 1997 yıllarında ortak olmak amacıyla para toplanan tasarruf sahiplerine Alman Markı bazında sırasıyla yıllık %18, %18 ve %20 oranında kar payı dağıtımlarının şirket faaliyet sonuçlarından bağımsız gerçekleştirildiği, anılan yıllarda şirketin önemli ölçüde zarar ettiği halde bu oranda kar payı dağıtılmasının ancak sisteme yeni giren katılımcılardan toplanan paralarla karşılanmasının mümkün olduğunu, holdingin aracı rol üstlendiği ancak aracı kurum yetki belgesinin olmadığı, Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı aynı konulardaki davalarla ilgili dosyada sermaye piyasası kurulundan gelen 31/03/2014 tarih … sayılı yazısı ekinde geçen davalı tarafın 28/04/2003 tarih ve … ve … sayılı yazılar ile Sermaye Piyasası Kuruluna yaptıkları başvurular üzerine Sermaye Piyasası Kurulunca 09/02/2005 tarih … ve … sayılı yazılarında ve ekindeki CD’lerde yeralan ve ortaklardan hisse karşılığı tahsil edilen tutarlar ile ortaklar arasındaki hisse değişimi nedeniyle tahsil edilmiş gibi gözüken meblağlara ilişkin listelerde müvekkilinin davalı şirketlere yaptığı ödemeler ve miktarların tespit edilebileceğini, müvekkilinin davalı şirkete ortaklık belgesi karşılığında ödemiş olduğu 119.940,00 DM’nin dava tarihindeki TL karşılığından fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20.000 TL’sinin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı tarafın yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa bir miktar para verdiğini, müvekkili davacı tarafa yatırdığı para karşılığı belge verildiğini, bu parasının müvekkiline iadesinin gerektiğini ancak müvekkili davacı tarafın verdiği paraları geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkili davacı tarafın parasının iade edilmediğini, davalı şirket yetkililerinin TTK, BK, SPK ve sair kanun hükümlerini ihlal ettiklerini, Konya .. Ağır Ceza Mahkemesi … esas … karar sayılı ve Konya .. Ağır Ceza Mahkemesi …. esas … karar sayılı dosyalarındaki iddianame ve gerekse Sermaye Piyasası Denetleme Kurulu raporlarında 1995, 1996, 1997 yıllarında ortak olmak amacıyla para toplanan tasarruf sahiplerine Alman Markı bazında sırasıyla yıllık %18, %18 ve %20 oranında kar payı dağıtımlarının şirket faaliyet sonuçlarından bağımsız gerçekleştirildiği, anılan yıllarda şirketin önemli ölçüde zarar ettiği halde bu oranda kar payı dağıtılmasının ancak sisteme yeni giren katılımcılardan toplanan paralarla karşılanmasının mümkün olduğunu, holdingin aracı rol üstlendiği ancak aracı kurum yetki belgesinin olmadığı, Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı aynı konulardaki davalarla ilgili dosyada sermaye piyasası kurulundan gelen 31/03/2014 tarih … sayılı yazısı ekinde geçen davalı tarafın 28/04/2003 tarih ve … ve … sayılı yazılar ile Sermaye Piyasası Kuruluna yaptıkları başvurular üzerine Sermaye Piyasası Kurulunca 09/02/2005 tarih … ve … sayılı yazılarında ve ekindeki CD’lerde yeralan ve ortaklardan hisse karşılığı tahsil edilen tutarlar ile ortaklar arasındaki hisse değişimi nedeniyle tahsil edilmiş gibi gözüken meblağlara ilişkin listelerde müvekkilinin davalı şirketlere yaptığı ödemeler ve miktarların tespit edilebileceğini, müvekkilinin davalı şirkete hisse senetleri karşılığında ödemiş olduğu meblağ sebebiyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20.000 TL’sinin ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 23/07/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 20.000 TL üzerinden açtıkları dava değerini 199.360,00 TL artırarak 219.360,00 TL olarak ıslah etmişlerdir.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, davalı yönünden belgelerin bağlayıcı olmadığını, davacının davasına dayanak yaptığı hisse senetlerine davacı ve …nın müşterek sahip olduğunu, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, hile iddiasının yasal dayanağı bulunmadığını, iş bu uyuzmazlıkta haksız fiil hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığı gibi bunun da mümkün olmadığını, aynı şekilde müvekkilinin SPK, TTK ve BK hükümlerini de ihlal etmediğini, hakdüşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının dürüstlük kurallarına aykırı davranarak bu davayı açtığını, davacının kuruluşta yada sermaye artırımında şirketten doğrudan hisse alarak ortak olmadığını, bu bağlamda davacının ticari faiz talep etmesinin mümkün bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davanın ve Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin birleşen … E. … K.sayılı dosyasından açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 189.412,43 TL’nin dava tarihi olan 24/01/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ve birleşen dosyanın davacısına eşit oranda verilmesine, davacının ve birleşen dosyanın davacısının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece dava tarihindeki yabancı paranın değeri üzerinden zarar hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığına yönelik talebin kabulünün TTK 329 ve 405 maddelerine aykırı olduğunu, birleşen davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının elinde bulunan hisse senetlerinin iadesine karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin yemin delilini kullanma haklarını engellediğini ve isticvap isteminin de usul ve yasaya aykırı bir şekilde reddedildiğini, ıslah ile artırılan miktar bakımından talebin kabul edilmesi sanki birleşen dosya için ıslah talebi varmış gibi hesaplama yapılarak hüküm verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin, yasal faiz yerine avans faize hükmedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve Birleşen Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu …’nin ünvanının …. olarak değiştirildiği, bilahare ….’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının …. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra dairemizce henüz istinaf sebepleri esastan incelenmeden; 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4. madde eklenmiştir.
Yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacı talebi yapılan müzakereler sonucunda uygun görülmemiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davalının istinaf talebinin KABULÜNE; Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2019 tarih … Esas – …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 3.264,69 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında yapılan yargılama giderinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince asıl ve birleşen davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Açılan asıl dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Açılan birleşen dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
3- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 341,55 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 3.405,00 TL olmak üzere toplam 3.746,55 TL harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 3.692,15 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde asıl davacıya iadesine,
4- Birleşen davacı tarafından dava açılırken yatırılan 341,55 TL peşin harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 287,15 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde birleşen davacıya iadesine,
5- Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 54,40 maktu karar harcı, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 218,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.553,80 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
6- Birleşen davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 54,40 maktu karar harcı olmak üzere toplam 85,80 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak birleşen davacıya verilmesine,
7- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 3.400,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
9- Birleşen davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 3.400,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak birleşen davacıya verilmesine,
10- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Ankara … İcra Dairesinin …. Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
D) İlk derece mahkemesince davalıdan tahsiline karar verilen tamamlama harcı ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise; müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk derece mahkemesince yapılmasına,
E) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
F) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 08/07/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır
E/Y