Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2018/174 E. 2019/139 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : …. (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :
TARİHİ :
NUMARASI :

DAVACILAR :

VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ :
YAZIM TARİHİ :
Davacılar tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 15/10/2018 tarihinde tesis edilen davanın kabulü kararına karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilleri hakkında Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine ilişkin olmak üzere icra takibi yapıldığını takip konusu icra dosyasında bulunan bonodaki imzaların müvekkilleri ne ait olmadığından dolayı müvekkillerinin borçlu bulunmadığının tespiti istemi ile İİK 72. md. uyarınca menfi tespit davası açmak gerektiğini, takip dayanağı teşkil eden bono altındaki ve bono arkasındaki imzaların müvekkillerinin el ürünü olmadığını müvekkilleri açısından bono sahte olup müvekkillerinin bu bonoya istinaden yapılan takipten dolayı sorumlu tutulamayacaklarından bahisle müvekkillerinin sözü geçen icra dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespitine ve davalının alacağın %20 sinden az olmamak üzere haksız ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacının mesnetsiz açmış olduğu davadaki iddia ve beyanları kabul etmediklerini, davaya konu bononun bizatihi davacılar tarafından imzalanmış ve bononun diğer borçlusu … tarafından müvekkiline verildiğini, ödenmemesi üzerine Konya … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını davacılardan … ile diğer davacılar ve icra borçlusu …’nun babası olduğunu şahısların bonodan haberlerinin olmadığını ve imzanın kendilerine ait olmadığı yönündeki savlarının hayatın olağan akışına aykırı olup tamamen müvekkilini zarara uğratmak kastıyla söylenen ve hukuki anlamda kötüniyetlerini ortaya koyan iddialar olduğunu, evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan Konya C.B.S…. Sor. sayılı dosyası üzerinden soruşturmanın halen derdest olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından Adli Tıp Kurumu Raporu ve Erzurum Emniyet Kriminal Polis Laboratuvar Müdürlüğü uzmanlık raporlarına göre takip ve dava konusu bonodaki imzaların hiçbirinin davacıların eli ürünü olmadıklarını, bu haliyle bonodan dolayı davacıların herhangi bir sorumlulukları olmadığı kabul edilerek davanın kabulüne davacıların Konya …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının kötü niyetli olduğu hakkında delil olmadığından davacıların haksız takip tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı taraf istinaf dilekçesinde özetle; takip ve dava konusu olan bonoyu müvekkilinin ticari ilişkide bulunduğu …’ndan ciro yoluyla aldığını, ödeme olmaması üzerine takibe konu edildiğini, bononun keşidecisi olan …’nun müvekkiline bonoyu ciro eden …’nun babası olduğu hususu göz önüne alındığında davacıların bonodan haberdar olmadıklarını ve imzaların sahte olduklarını dile getirmelerinin kötüniyetli yaklaşımda olduklarını gösterdiğini, Konya C.B.S.’na müvekkili aleyhine sahtecilikten suç duyurusunda bulundukları … nolu soruşturma dosyasında müvekkili hakkında ek takipsizlik kararı verildiğini, … hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kamu davası açıldığını ve Konya …ASCM … esas sayılı dosyanın da derdest olduğunu, yerel mahkemenin ceza dosyasının sonucunu beklemesi gerekirken yazılı şekilde karar vermesinin doğru olmadığını, müvekkilinin yapmış olduğu, Konya CBS … soruşturma nolu dosyasında 22/12/2017 tarihinde davacı …’in oğlu …’nun vermiş olduğu ifadede imzayı bizzat kendisinin attığını ikrar ettiğini, dava dosyasına konu bonolarla ilgili hem savcılık soruşturması hemde ceza dosyası derdest iken ilgili menfi tespit davasında taraflar menfaatleri göz ardı edilerek, dosyaya bildirdikleri tanıklar dahi dinlenilmeden verilen usul ve yasaya aykırı bulunan yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 778/1.d – 677.maddeleri uyarınca bir kambiyo senedi bonoda kendisine atfedilen imzanın sahte olduğunu ileri süren ve bu iddiasını kanıtlayan kişi kambiyo senedi bonodan dolayı sorumlu tutulamaz. Bu husus senedin hükümsüzlüğüne ilişkin mutlak def’ilerden olup, herkese karşı ileri sürülebilir. Ancak senetteki imzasını inkar etmeyen bir kişi diğer imza sahiplerinden birinin imzasının sahte olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz. Bu husus kambiyo senetlerinde imzaların bağımsızlığı ilkesinin gereğidir.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda (mülga) 818 sayılı Borçlar Kanununun 53. maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.74) düzenlenmiş olup; hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını; öngörmesi esasına dayanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun “Ceza Hukuku ile Medeni Hukuk Arasında Münasebet” başlıklı 53. maddesinde: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmü yer almaktadır (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi) Gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.1.975 gün ve E:1971/T-406, K:1975/1; HGK’nın 23.1.1985 gün ve E:1983/10-372, K:1985/21; 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231; 03.04.2013 gün ve E:2012/19-873, K:2013/433 sayılı ilamları)
Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının dava dışı şüpheli 3.kişi … hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık maddi eylemi sebebiyle açıldığı, TBK 74 (BK 53) maddeleri uyarınca menfi tespit davasına konu maddi olay ile ceza davasına konu maddi olayların farklı olması sebebiyle davacıları bağlayıcılığı olmayacağından, davacılar hakkındaki Konya CBS … sayılı soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek kesinleşmesi karşısında 6100 sayılı HMK’nın 165. maddesi uyarınca 3.kişi hakkında açılan ceza davasının sonuçlanmasının ilk derece mahkemesi karar gerekçesinde dayanılan vakıalara ve buna bağlı olarak varılan hukuki sonuca etkisi bulunmadığından davalı tarafın bekletici mesele yapılmasına ilişkin ve HMK 194 maddesi uyarınca tarafların dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmaları, hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmelerinin zorunlu olması, HMK 240/2 madde ve bendi uyarınca tanık gösteren tarafın tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenmesi istenilen tanıkları adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi sunmalarının zorunlu olması karşısında davalı tarafça gösterilen tanıkların hangi maddi vakıaların ispatı yönüyle dinlenmesinin talep edildiğinin açıklanmadığı, davacılar tarafından senedin hükümsüzlüğüne ilişkin imzaların sahteliği mutlak def’isine dayanıldığından davalı tanıklarının dinlenilmemesi uyuşmazlığın çözümüne etkili olmayacağı kanaatiyle, davalının bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.

İlk derece mahkemesince alınan ATK Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinden 20/09/2018 tarih ….sayılı rapor ve Konya … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası arasındaki Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’ nün 22/12/2017 tarihli yazısı ekindeki uzmanlık raporuna göre bonodaki 1.ciro … na atfen atılı imza ile mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği, borçlu imzaları ile … ve … mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği belirtilmekle, bonodaki imzaların davacılar …, … ve …’ nun eli ürünü olmadıkları ve davacılar adına bononun ön yüzündeki imzaların ve senedin arka yüzündeki 1 ve 2.cirolara ilişkin atılı bulunan imzalar ile dava dışı …’ nun mukayese imzaları arasında benzerlikler gözlenmiş, bahse konu imzaların …’nun elinden çıkmış olmasının mümkün ve muhtemel olduğu değerlendirilmiştir.
Senedin hükümsüzlüğüne ilişkin imzaların sahteliği mutlak def’isinin herkese karşı başvurulabilecek mutlak def’ilerden olması sebebiyle ATK Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi raporu uyarınca bonodaki imzaların davacılara ait olmadığının tespit edilmesi karşısında ilk derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve taktirinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı kanaatiyle; davalının istinaf kanun yoluna başvuru taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 26.810,85 TL nispi harçtan peşin alınan 6.702,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.108,14 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemizce yapılmasına,
6- Karanın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 14/02/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır