Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2023/354 E. 2023/297 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/03/2023
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 20/03/2023
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı yüklenici şirket ile davalı iş sahibi şirket arasında 16/08/2016 tarihinde eser sözleşmesi yapıldığını, iş bedelinin KDV hariç 410.000,00 Euro olduğunu, davacının üstlendiği işi yaptığını ve iş bedeli olarak davalı şirkete … tarihli, … nolu, 410.000,00 Euro bedelli fatura keşide edildiğini, davalı şirketin faturadan kaynaklanan borcunun 41.134,91 Euro’sunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sırasında kayıtlı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalı şirketin itirazının iptali ile takibin 41.134,91 Euro üzerinden devamına, alacağın %20’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 16/08/2016 tarihinde yapılan eser sözleşmesi kapsamında davacı şirketin … Mah. … Sok. No: … adresindeki işyeri deposuna davalı şirketin soğuk hava odaları yapılması işini üstlendiğini, iş bedelinin 410.000,00 Euro olarak belirlendiğini, işin bitiş süresinin 15+60=75 gün olarak kararlaştırıldığını, bu süre içerisinde de işin teslim edildiğini ve sözleşme tarihi itibariyle ödemelerin yapıldığını, iş bedeli olan 410.000,00 Euro’nun sözleşme tarihi itibariyle Türk Parasına çevrildiğininde iş bedelinin 1.354,066 TL olarak tespit edildiğini, bu bedelin cevap dilekçesine ekli olan çek ve havale dekontları ile davacı şirkete ödendiğini, davacı şirketin bu ödemeleri kabul ettiğini ve hiçbir ihtirazi kayıt sunmadığını, yapılan ödeme tutarının 1.354,066 TL ödemesi gerekirken davalı iş sahibinin toplamda 1.376.828,65 TL ödeme yaptığını, bu nedenle davacı şirkete bir borcunun bulunmadığını, davacı şirketin, tüm uyarılara rağmen işin faturasını sözleşmeden tam 7 ay sonra fatura tarihi olan 03/03/2017 tarihli kur üzerinden kestiğini, eldeki icra takibinin kur farkından dolayı yapılmakta olduğunu, davalı şirketin 03/03/2017 tarihli fatura ile ilgili olarak davacı şirketi aradığını, fatura bedelinin 1.354,066 TL olması gerektiğini ancak 1.592.399,00 TL üzerinden fatura kesildiğini bunun doğru olmadığını söyleyerek faturaya itiraz ettiğini, ancak davacı şirketin, faturayı kestiklerini, iptalinin zor olduğunu kendilerinin de 1.354,066 TL üzerinden mutabık olduklarını, aradaki farkın kur farkı geliri olarak müvekkili şirketin hanesine yazılmasını istediğini ve müvekkili şirketin de aradaki farkı kur farkı geliri olarak muhasebe kayıtlarına geçtiklerini ve bunun da vergisini ödediklerini, taraflar arasında imzalanan 16/08/2016 tarihli sözleşmede; kur farkı isteneceğine dair bir hüküm olmadığını savunarak davanın reddini ve alacağın % 40’ından aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Dava sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki sözleşmenin varlığına, sözleşme konusu malın teslimine ve yapılan ödemelere dair herhangi bir uyuşmazlık bulunmayıp, tespit edilen uyuşmazlık konusu, davacının kur farkı talep edip edemeyeceğine ilişkindir. Taraflar arasındaki 410.000 Euro bedelli sözleşmede sipariş ile birlikte peşinat olarak 328.000 Euro ödeme yapılacağı ve kalan 82.000 Euro’nun teslimatla birlikte ödeneceği kararlaştırılmış olup, sözleşme sonrası muhtelif tarihlerde davacı tarafından havale ve çek teslimi şeklinde TL bazında ödemeler yapılmış ve davacı tarafından TL olarak yapılan bu ödemelerin, ödeme tarihindeki Euro kuru üzerinden bakiye borçtan mahsup edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar çeklere ilişkin olarak davalı kur farkı talep edilemeyeceği savunmasında bulunmuş ise de; yukarıda da izah edildiği üzere çeklerin hangi tarihte teslim edildiği ispatlanamadığından, çeklerin ödeme tarihlerindeki kur üzerinden bakiye borçtan mahsubu gerektiği, bu cihetle davacının davalıdan toplam 41.101,05 Euro alacaklı olduğu takdir ve kanaatine varılmış olup; takip öncesi davalının temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir delil sunulmadığından, vaki itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak üzerinden devamına karar verilerek fazlaya ilişkin talepler reddolunmuştur. Alacak likit olduğundan asıl alacağın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı üzerinden %20 İcra inkartazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile Antalya 8. İcra Müdürlüğünün 2018/11801 esas sayılı takip dosyasındaki itirazın kısmen iptali ile takibin 41.101,05 Avro (Euro) asıl alacak üzerinden, takip tarihinden itibaren 3095 s. Yasa’nın 4/a md. uyarınca değişen oranlarda faiz yürütülmek suretiyle devamına. hükmolunan 41.101,05 Avro (Euro) asıl alacağın takip tarihindeki TL karşılığı üzerinden taktiren, % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılması gerektiğini, taraflar arasında düzenlenen ve dosya arasında da mevcut 16/08/2016 tarihli sözleşmede kur farkı alacağı talep edileceğine dair bir hüküm bulunmadığını, bu konuda taraflar arasında ticari bir teamül de olmadığını, işin tesliminden çok sonra tanzim edilen 03/03/2017 tarihli faturadaki malların karşılığının döviz olarak değil TL olarak gösterildiğini ve faturanın da TL üzerinden düzenlendiğini, faturadaki her birim malın döviz karşılığının gösterilmediğini, bu nedenle davacının kur farkı alacağı talebinde bulunamayacağını, davacı tarafça, müvekkili şirkete öncesinden kur farkı alacağına ilişkin temerrüde düşürme amacıyla bir ihtarname gönderilmediği gibi TL üzerinden yapılan tahsilatlara ses çıkarmayan, bu anlamda ihtirazi kayıt dahi ileri sürmeyen, tercihini TL üzerinden kullanan, TL üzerinden yapılan ödemeleri kabul eden davacının uzun bir süre sonra döviz üzerinden kur farkı talebinde bulunmasının dürüstlük kuralına uygun olmadığını, çekle yapılan ödemelerde kur farkı alacağı istenmesi mümkün olmadığını, faturanın, malın teslim tarihinden çok sonra kesilmiş olup bu yönüyle de davanın reddi gerektiğini, bilirkişin Av. Ramazan Fahri Ercan tarafından verilen 26/10/2020 tarihli ek rapor dikkate alınmadan karar verildiğini, kabule göre de; alacağın belirlenmesi yargılama ve tartışmayı gerektirdiğinden inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf talebinin kabulü ile davanın öncelikle reddine, olmaz ise; davacı şirketin, müvekkili şirketten talep edebileceği kur farkının 26/10/2020 tarihli ek bilirkişi raporuna göre 2.564,92 Euro olduğu kabul edilerek bu miktara göre hüküm kurulması gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir.
TBK’nın“Ülke parası ile” başlıklı 99. maddesinde “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm uyarınca, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde, alacaklının bu alacağını aynen, vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceği kabul edilmiştir.
Ancak İİK’nun 58. maddesine göre alacağın Türk parası ile tutarının takip talebinde gösterilmesi zorunlu olup, aynı zorunluluk İİK’nun 41. maddesi delaletiyle ilamlı takiplerde çıkartılacak olan icra emri için de geçerlidir. Anılan noksanlık kamu düzeni ile ilgili ve devletin hükümranlık haklarına ilişkin olması nedeniyle takibin her safhasında re’sen göz önünde tutulmalıdır (HGK’nun 12/05/1999 tarih 99/12-271 E, 99/301 K. sayılı kararı).
Diğer yandan itirazın iptali davalarında, usulüne uygun başlatılmış bir icra takibi, takibe süresi içinde itiraz edilmiş olması özel dava şartıdır. HMK’nın 114/2. maddesine göre, diğer kanunlardaki özel dava şartlarına ilişkin hükümler saklı tutulmuştur. HMK’nın 115/1. maddesine göre, mahkemece, dava şartları kendiliğinden araştırılır.
Hal böyle olunca, somut olayda yabancı para alacağının tahsili talebi ile davalıya yabancı para üzerinden ödeme emri gönderildiği anlaşıldığından İİK’nin 58/3. maddesine aykırı olarak başlatılan icra takibinin usulüne uygun başlatılmış kabul edilemeyeceğinden dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddi yerine esasının incelenmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …tarih, … Esas – … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

Davalı tarafça yatan 4.239,30 TL istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
İstinaf karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/03/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸