Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/897 E. 2023/463 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/02/2022
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – …

VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 13/04/2023
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2023
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin almış olduğu peyzaj işlerine ilişkin davacı tarafından … ve … tarihli faturaların düzenlendiğini, davacı şirketin … tarihli 23.600,00 TL bedelli faturaya ilişkin herhangi bir ödeme yapmadığını, 10/07/2018 tarihli kesin hakediş faturasının ise 10.219,92 TL’lik kısımına ilişkin ödeme yapmadığını, davacının düzenlediği ve davalıya gönderdiği faturalara davalı şirketin TTK’nın 21/2. maddesinde gösterilen sürede itirazının olmadığını, bu sebeple fatura borcunun kesinleştiğini, davalı şirketin fatura bedellerini ödememesi üzerine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sırasında yapılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının borca itirazının iptaline, takibin devamına ve takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacağa ilişkin zamanaşımı def’i ve hük düşürücü süre itirazında bulunduklarını, davalı şirketin … Konutları isimli sitenin yüklenici firması olduğunu, … Evleri … Etapta gri-yeşil peyzaj düzenlemesindeki bir kısım eksikliklerin giderilmesi işine ilişkin olarak davacı şirket ile … tarihinde yazılı sözleşme yapıldığını, sözleşmenin bedeli KDV hariç 190.859,00 TL olup davacının yapması gereken işlerin ve üstlendiği yükümlülüklerin sözleşmenin 3.6. maddesinde tek tek belirtildiğini, sözleşmenin 7. maddesine göre davacının işi … tarihine kadar eksiksiz ve ayıpsız olarak bitirip teslim etmesi gerektiğini, bu bağlamda … Konutları site yönetimi talepleri doğrultusunda davacının üstlendiği işleri yapacağını, site yönetiminin yapılan işi yazılı olarak teslim alması halinde işin kesin kabulünün yapılması ile davacının sözleşme bedelinin tamamına hak kazanabileceğini, davacının işi … tarihinde bitirmesi gerekirken … tarihinde … Konutları Site Yöneticiliği ile davacı arasında 9 kalemden oluşan eksik iş listesi oluşturulduğunu ve söz konusu eksik iş listesinin davacı tarafından da imzalandığını, davacının, halen söz konusu işi eksiksiz ve tam olarak teslim edemediğini, dava dışı … Yönetimi tarafından işin eksiksiz ve tam teslim edilmediği bildirildiğinden davacının takip konusu alacağı talep hakkı bulunmadığını, müvekkili şirketin, takipten önce temerrüde düşürülmemiş olup takip tarihine kadar faiz talebinin hukuken mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacının tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mali müşavir bilirkişi tarafından sunulan rapora göre; davalı tarafın defterlerinin incelenmesi neticesinde, davalı şirketin takip tarihi itibariyle, hala davacı tarafa 33.819,52 TL borcunun bulunduğu, davacı tarafından sunulan 09/07/2018 tarihli kesin kabul tutanağı başlıklı belgeden anlaşıldığı üzere; her hangi bir şerh düşülmeden yapılan işin ayıpsız ve eksiksiz olduğuna yönelik … Evleri Site Yöneticiliği tarafından kesin kabul yapıldığı, … San. ve Tic. A.Ş. tarafından düzenlenen, üzerinde tarih bulunmayan belgede “not: teminat kesintisi … yöneticisinden işin bittiğine dair yazı gelinceye kadar bekletilecektir” yönünde not düşüldüğü, mahkememizce tanık … ‘nun ve …’in alınan beyanında işin tamamlandığı yönünde beyanda bulunulduğu, tanık …’ın ise bir kısım işin tamamlanmadığına yönelik beyanda bulunduğu, her ne kadar davalı tarafından işin geç teslimi nedeniyle sözleşmeye dayanarak takas mahsup talebinde bulunulmuş ise de, cevap dilekçesinden sonra davalının takas mahsup talebinde bulunamayacağı, ayrıca yapılan işin teslimi esnasında kesin kabul tutanağına bu yönde bir şerh düşülmediği, davalı tarafın yetkilisi tarafından düzenlenen ve sonrasında … site yöneticiliği tarafından düzenlenen belge, işin yapıldığı tarihin üzerinden uzun zaman geçmesi ve davalı tarafından ayıp ve eksik iş bulunduğuna yönelik mahkemeden alınan bir tespit kararı bulunmaması dikkate alındığında yeniden keşif yapılmasının da dosyaya bir katkı sağlamayacağı anlaşıldığından, mahkemede işin tamamlandığı yönünde kanaat oluştuğu ve davanın kabulüne karar vermek gerektiği” gerekçesiyle; davanın kabulü ile davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 33.819,92 TL üzerinden devamına, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin icra inkar tazminatı talebini reddetmesinin doğru olmadığını belirterek, bu yönden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak icra inkar tazminatı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında yapılan sözleşme kapsamında davacının üstlendiği işleri yapmadığını, mahkemece aldırılan mali müşavir bilirkişi raporunda, ticari defterlere göre, davacının alacaklı gözükmesinin, gerçekte davacının alacaklı olduğu anlamına gelmeyeceğini, zira müvekkili şirketin, davacı ile sözleşme imzaladığı için, ticari defter ve kayıtlarına sözleşme bedelini işlemek zorunda olduğunu, ticari defterde alacak-borç kaydı gözükmesinin gerçekte alacak-borç bulunduğu anlamına gelmeyeceğini, mahkemece dava konusu işin … tarihinde … Evleri Site Yöneticiliği tarafından kesin kabul yapıldığı kabul edilmiş ise de bu hususun yanlış olduğunu, kesin kabul tutanağında, iş sahibi şirket olan müvekkili şirketin kaşesi ve yetkilisinin imzası olması gerektiğini, ayrıca kesin kabul tutanağında, taahhüt eden davacının da imzasının olması gerektiğini, site yöneticiliğinin, kesin kabul yapma yetkisi bulunmadığını, davacının bu belgeyi HMK’ya aykırı olarak delillerin ibrazı için öngörülen süresinden sonra yani ikinci cevap dilekçesinin sonuna kadar sunmadığından bu belgenin içeriğinin iddianın genişletilmesi mahiyetinde olduğunu, mahkemece tanık olarak dinlenen … ve …’nin davacı tanığı olup tanık …’ın, sitede kapıcı olarak çalıştığını, kapıcı olarak çalışan tanığın, davacının işi süresinde ve eksiksiz olarak bitirip bitirmediğini bilmesinin mümkün olmadığını, tanık …’ın, kendisine öğretilmiş şekilde beyanda bulunduğunu, tanık …’nin davacının işçisi olduğunu, bu tanık beyanında … tarihli tutanağın, şantiye şefi sıfatıyla çalıştığını bildiği ancak ismini bilmediği bir kişinin imzaladığını bildirdiğini, davacının tek taraflı olarak sunduğu, … tarihli tutanakta, sadece … Evleri … Etap Site Yöneticiliği adına …’in imzası bulunduğunu, tanığın beyanının gerçeğe aykırı olduğunu, kararda “her ne kadar davalı …Ş.’nin, işin geç teslimi nedeniyle, sözleşmeye dayanarak takas-mahsup talebinde bulunulmuş ise de, cevap dilekçesinden sonra takas-mahsup talebinde bulunamayacağı, ayrıca kesin kabul tutanağına bu yönde bir şerh düşülmediği” kabul edilmiş ise de cevap dilekçesinden sonra takas-mahsup talebinde bulunamayacaklarına ilişkin gerekçe bulunmadığını, mahsup hakkının itiraz olup, yargılamanın her aşamasında, ileri sürülebileceğini, sözleşmeden kaynaklanan mahsup hakkının ileri sürülmesinin, savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olmadığını, geç teslim nedeniyle, müvekkili şirketin davacıdan alacağı bulunduğunu, sözleşme gereği mahsup haklarını ileri sürdüklerini, mahsup hakkı yönünden dosyanın hesap bilirkişine gönderilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini, sözleşmenin 9.4. üncü maddesinde gecikme halinde uygulanacak gecikme cezasının belirlendiğini, davacının sözleşme gereği işi 30.10.2017 tarihinde bitirmesi gerekirken, 16.08.2018 tarihinde bitirdiğini, söz konusu işin 290 gün geciktiğini, sözleşme bedelinin 190.859,00 TL olup günlük gecikme cezasının 190.859,00x%0,5 = 954,29 TL olduğunu, bu hesaba göre davacının alacağının bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, eser sözleşmesine dayalı bakiye ücret alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemini ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanan … tarihli sözleşme uyarınca, davacı taraf … ve … tarihli faturalara dayalı bakiye ücret alacağının tahsilini istemekte olup, davalı taraf davacının sözleşme kapsamında işi eksik yaptığını ve ayrıca süresinde işi teslim etmediğinden gecikme cezasınından sorumlu olduğunu belirterek borçlu olmadığını savunmuş ise de; davaya konu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalının kendi defterlerine göre davacıya 33.819,92 TL borçlu olduğu görülmekle davalının savunmalarına itibar edilmemesi ve işin davacı tarafından tamamlanarak davalıya teslim edildiğinin ve davacının davalıdan bu miktar kadar alacaklı olduğunun kabulü doğrudur.
Davaya konu icra takibinde 969,73 TL işlemiş faiz alacağı da talep edilmiş ve bu alacakta dava konusu yapılmış olmasına rağmen mahkemece işlemiş faiz alacağı yönünden her hangi bir değerlendirme yapılmadan takibin sadece 33.819,92 TL asıl alacak yönünden kısmen iptaline karar verildiği belirtilmiş ise de, davacı vekilinin işlemiş faiz alacağı ile ilgili istinaf başvurusu olmadığından artık davanın sadece asıl alacağa yönelik olduğunun da kabulü gerekecektir. Ancak hüküm altına alına 33.819,92 TL’nin asıl alacak olduğunun hükümde belirtilmemesi infazda tereddüt oluşturacağından doğru olmamıştır.
Öte yandan; davalının gecikme cezasının iş bedelinden tenziline ilişkin talebi mahsup itirazıdır. Mahsup talebi itiraz niteliğinde olduğuna göre, takas def’inin aksine davanın her aşamasında ileri sürülebilecek olup, mahkemece de dosyadan analaşılması halinde re’sen dikkate alınması gerekir. Ne var ki; davalının mahsubunu talep ettiği ve sözleşmede kararlaştırılan ceza 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/II maddesinde tanımlanan ifaya ekli cezai şart niteliğindedir. TBK’nın 179/II. maddesinde ifaya ekli cezanın istenebilmesi için ifanın çekincesiz olarak kabul edilmiş olmaması ya da sözleşmede ihtirazî kayda (çekinceye) gerek olmaksızın bu cezanın istenebileceğinin kararlaştırılmış olması şartı aranmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmede teslim anında her hangi bir ihtirazı kayıt konulması bile her halükarda gecikme cezasının ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Davalı taraf peyzaj işini teslim alırken 11/05/2018 tarihli teslim tutanağına sözleşme kapsamında gecikme cezası alma hakkını saklı tuttuğuna ilişkin her hangi bir ihtirazı kayıt koymadığı görülmüştür. Davacı taraf ihtirazı kayıt konulduğuna ilişkin başkaca bir belgede sunamazsa, gecikilen süre için sözleşmelerdeki hüküm doğrultusunda hesaplanacak olan gecikme cezasını talep etme hakkı bulunmamaktadır. Bu itibarla; ilk derece mahkemesince açıklanan bu gerekçe ile davalının mahsup talebinin reddi gerekirken, cevap süresinden sonra ileri sürüldüğü gerekçesiyle reddi hatalı olmuştur.
Ayrıca; davacının alacak miktarı sözleşmeye dayalı olup, davalını ticari defterlerine de kayıtlı olduğu düşünüldüğünde davalı yönünden belirlenebilir nitelikte olduğu açıktır. Bu halde davalının takibe itirazı haksız olduğuna ve borçta davalı yönünden belirlenebilir nitelikte olduğuna göre İcra İflas Kanunun 67/2. Maddesin uyarınca davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmemesi de doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, yapılan hatanın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/02/2022 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın KABULÜNE;
Davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasında 33.819,92 TL asıl alacağa yaptığı itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden üzerinden devamına,
Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Alınması gereken 2.310,23 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 426,94 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.883,29 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına (ilk derece mahkemesince 21/04/2022 tarih ve … harç nolu harç tahsil müzekkeresi düzenlendiğinden yeniden harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine yer olmadığına),
Davacı tarafça yatan 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
Davalı tarafça yatırılan 577,56 TL harcın talebi halinde kendisine iadesine,
Davacı tarafından ilk derece aşamasında yapılan 462,84 TL harç gideri ile 1.049,00 TL masraf gideri ile istinaf aşamasında yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 39,00 TL posta giderinden oluşan toplam 1.771,54 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan tüm yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Gider avansından kalan kısmın re’sen yatıran tarafa iadesine,
İstinaf karar tebliği, avans iadesi ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 13/04/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸