Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/861 E. 2022/740 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2022
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : … ( Yetkilisi … ) – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 20/05/2022
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 23/05/2022
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin ziraat mühendisi olup, Antalya İli Serik İlçesinde tarımsal faaliyette bulunduğunu, davalının ise tohum ve gübre üreticisi olduğunu, müvekkilinin 18/08/2020 tarihinde davalı firmaya ait siteden 10 kg ve 5 kg olmak üzere iki paket şeklinde toplamda 15 kg mor soğan tohumu aldığını, tohumlar kendisine ulaştıktan sonra kendi arazisine 23.11.2020 tarihinde bu tohumların ekimini usulüne uygun şekilde yaptığını, ancak müvekkilinin bir süre sonra arazide ve çimlenme deneylerinde yaptığı gözlemlerinde tohumların çimlenmediğini görmesi üzerine Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne başvurduğunu, müvekkilinin ayrı ayrı aldığı paketlerden 10 kilogramlık olanını kullandığını, diğer paketin ambalajını açmadığını, tohumların çimlenmemesi üzerine açılmamış olan 5 kilogramlık paketi kullanmadığını, müvekkilinin kullanmadığı bu paketi analiz için Antalya Tohum Sertifikasyon Test Müdürlüğü’ne vererek analiz yaptırdığını, analiz sonucunda tohumların tamamen %100 ölü olduğunun belirtildiğini, kapalı ambalaj içinde bulunan ve ekilmeyen tohumların üzerinde davalının sattığı ürün olduğuna dair işaret ve emare bulunduğundan davaya konu tohumların bizzat davalının satmış olduğu tohumlar olduğunu, analizden de anlaşılacağı üzere; çimlenme kabiliyetine sahip olmayan tohumların topraktan çıkması beklenemeyeceği için davalının, müvekkiline ayıplı tohum sattığını, satın alınan tohumdaki bu ayıp nedeniyle müvekkilinin hem boşuna harcama yaptığını, hem de elde etmeyi planladığı ürün ve gelirden yoksun kaldığını, Tohumculuk Kanunu’nun ilgili maddeleri de göz önüne alındığında, davalının ayıplı mal satışından doğan sorumluluğunun Tohumculuk Kanunu’nun 11. maddesine dayanmakta olup, söz konusu zararı gidermekle yükümlü olduğunu, ayıplı satılan tohum nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek zararın satım tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın 21/08/2020 tarihinde davacı yana teslim edilen tohumlarla teslim tarihinden sonra da satış sonrası irtibatı devam ettirerek ekim aşamasıyla bizzat ilgilendiğini, Whatsapp görüşmelerinden de anlaşılacağı üzere 30/11/2020 tarihinde davacı …’un uygulama yaptıkları makinenin yetersiz kaldığını, dekara düşmesi gereken tohum miktarının en az 1.250 gr olması gerekirken ancak 550 gr ekebildiklerini belirttiğini, müvekkili firmanın davacı …’a bu yazışmalara cevaben ” …. dekara giden tohum miktarı çok az , yarı yarıya arazide tohum eksik” ifadeleriyle az tohum ekilmesinin sorun olacağını belirttiğini ama davacı … Bey’in olası durumları göze alarak beklemeye devam ettiğini, ayrıca yine whatsapp yazışmalarında ekim sonrası 13/12/2020 tarihinde tarlanın su basmış haldeki görüntülerini müvekkiline yine whatsapp üzerinden ilettiğini, tohum ekilen tarlanın fazla miktarda yağış alarak su baskını yaşadığını, müvekkili firmanın tüm uyarılarına rağmen yarıdan az ekilen tohumlar için koşulların elverişsiz hale geldiğini, müvekkil firma tarafından davacı yana satılan tohumların gerek satış aşamasında gerekse destek ve bilgilendirme döneminde ve ekim aşamalarında kusuru bulunmayan müvekkili firmanın meydana gelen zararda zarar öncesi dönemde iletişimde bulunarak doğru bilgilendirme yaparak zararı önlemeye çalışmasıyla da tohumların çıkmamasında herhangi bir kusuru bulunmadığını, ayrıca davacı tarafın müvekkili firmanın ekim talimatlarına uymadığını, dekar başına en az 1.250 gr tohum ekilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen 550 gr ektiğini, kusurun tamamen davacıya ait olup kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesi gereği davacı kendi hatasından ve kusurundan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Dava; Davalıdan alınan tohumların ayıplı çıkması iddiasına dayalı uğranılan zararın tazmini davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı tarafça davacıya satılan tohumlarda herhangi bir ayıp olup olmadığı, ayıplı ise davacının zararının ne kadar olduğu hususuna yönelik bulunduğu anlaşılmıştır.
T.T.K.’nun 4. maddesinde ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumu düzenlenmiştir. TTK nun 4. maddesine göre; Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Yine tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; T.T.K.’ndan, T.M.K.’nun 962–969. maddelerinden, T.B.K.’nun 202, 203, 444, 447, 487–501, 515–519, 532–545, 547–554, 555–560 ve 561–580. maddelerinden, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuattan, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerden ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
T.T.K. ‘nun 5. maddesinde de ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi kurumundan hareket ederek asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu dava ve işler düzenlenmiştir. T.T.K.’ nun 5. maddesine göre; Asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Yine özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir.
Bir davaya asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olabilmesi için görülecek dava veya işin; 1-Ya her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davası olması, 2-Ya da T.T.K.’nda düzenlenen bir konudan doğan hukuk davası olması, 3-Veyahut T.T.K. 4/1. maddenin (b), (c), (d), (e), (f) bentlerinde sayılan konulardan doğan hukuk davası olması, 4-Yahut da diğer özel kanunlardan doğan hukuk davası olması gerekmektedir.
Eldeki davada davalı taraf tacirdir. Ancak davacı tacir değildir. Bu nedenle tacir olmayan veya tacir sayılması mümkün olmayan gerçek ya da tüzel kişinin ticari işletmesinin olması da mümkün değildir.
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarına asliye ticaret mahkemeleri bakar. Lakin davacı yan tacir olmadığından, ticari bir işletmeden de söz edilemez.
Eldeki dava TTK nda düzenlenmiş bir dava ve iş de değildir.
Eldeki dava TTK nun 4/1-b-c-d-e-f maddelerinde sayılan dava ve işlerden de değildir.
Eldeki dava özel kanunlarda sayılan asliye ticaret mahkemelerinin bakacağı dava ve işlerden de değildir.
Asliye ticaret mahkemeleri ile asliye ve sulh hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. İşbu davaya sulh hukuk mahkemelerinin bakacağına ilişkin H.M.K.’nun 4. ve 382. maddelerinde ve diğer kanunlarda bir hüküm olmadığından, dava çekişmesiz yargı işi de olmadığından ve davaya bakacak görevli mahkemeyi kanun belirlediğinden, işbu davaya bakmaya sulh hukuk mahkemeleri de görevli değildir. İşbu davaya bakmaya genel görev kuralı gereğince asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.
Aynı yerdeki farklı mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, mahkemelerce görev hususu resen nazara alınır. H.M.K.’nun 114. maddesi gereğince mahkemenin görevli olması hususu dava şartlarındandır. H.M.K.’nun 115. maddesi gereğince de mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün değildir. Mahkemenin görevsizliği halinde de davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmelidir.
Dava her iki tarafı tacir olmayan taraflar arasındaki tazminat davasıdır.
İşbu davaya bakmaya davacı yan tacir olmadığından dolayı mahkememiz görevsiz olup davaya Asliye Hukuk Mahkemeleri bakmakla görevlidir. Bu nedenle H.M.K.’nun 114/1-c maddesi ve H.M.K.’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartlarından olan bu hususun sonradan giderilmesi mümkün olmadığından bu konuda davacıya ek süre vs. verilmesine gerek olmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle açılan davada mahkememiz görevsiz olduğundan davanın HMK 114/1-c ve 115/2 Maddeleri gereğince usulden reddine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının beyanı esas alınarak hiçbir araştırma yapılmadan tacir olup olmadığına karar verilmesinin mümkün olmadığını, mahkemece eksik araştırma yapıldığını, davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava; satım sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve toplanan deliller göre, mevcut delillerin takdirinin ve yazılı gerekçeyle davanın görev yönünden usulden reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararının, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.01.2022 tarih ve … Esas – … Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Davalıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Karar tebliği, avans iadesi ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.20/05/2022


Başkan

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸