Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/561 E. 2022/535 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … –

VEKİLİ : Av. …
[…] UETS
DAVALI : … –

VEKİLLERİ : Av. …
[…] UETS
Av. …
[…] UETS

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 07/04/2022
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 18/04/2022

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP, DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ”Yeşil Alan Tanzimi, Peyzaj ve Çevre Düzenlemesi” iş konulu eser sözleşmesi imzalandığını ve davalı şirketin 60 gün içinde yüklendiği işi eksiksiz ve ayıpsız bir şekilde yapıp teslim etmek borcu altına girdiğini, sözleşmenin 6. Maddesine göre, davalı şirketin dikimlerini yapmış olduğu ağaçların garanti kapsamında olduğunu ve kurumaları halinde ücretsiz olarak ağaçları değiştireceğini kabul ettini, aynı sözleşmenin “Cezai Müeyyide” kenar başlıklı 12. maddesi hükmüne göre de davalı şirketin, işi yapmakta geciktiği her bir gün için 500 TL gecikme cezası ödeyeceğini, ancak davalı şirketin edimlerini zamanında ve sözleşmeye uygun nitelikte yapmadığını ve temerrüte düştüğünü, davalı şirket tarafından dikimi yapılan ağaçlardan 320 adet 3 metrelik Leylandi cins, 32 adet 2 metrelik Leylandi cins, 255 adet 1 metrelik Leylandi cins, 15 adet Spiral Leylandi cins ve 2 adet Konik Ladin cins ağacın tamamen kuruduğunu, toplamda 624 adet ağacın kuruduğunu ve kuruyan ağaçların sayısının her gün daha da arttığını, sözleşmede bir yıl içerisinde kuruyan ağaçların yeniden dikileceği yönünde garanti verilmiş olmasına rağmen davalı şirkete ulaşılamdığını, davalının yaptığı parke ve bordur düzenlemelerinde de ciddi problemler olduğunu, oluk ve parkelerin aynı hizada olmadığını, rögar kapağı konulup üzerine parke döşenmesi gereken 8 adet yerde bu işlemin yapılmadığını, 40 adet villanın önünde 45 derecelik açıyla kesim yapılarak oval dönüşler yapılması gerekirken bu işlem de yapılmadığını, ayrıca 38 numaralı villanın kapı önü parke döşemesinin yapılmadığını, 35 numaralı villa önü basamağının eksik olduğunu, ayrıca 16, 18, 28, 29, 30, 31, 32 ve 33 numaralı villaların kapı önü basamaklarının yapılmadığını, ayrıca parkelerin kırık, eğimsiz ve araları çok açık bir şekilde yerleştirildiğini, bordür taşlarının seviye hataları ile döşendiğini, harç yapılmadığını ve köşelerinin Flex makinesi ile kesildiğini, oluk taşlarının kırık, harçsız ve seviye eğimleri çok kötü bir şekilde olduğunu ileri sürerek, geç teslim ve ayıplı ifalar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 08.09.2021 tarihli ıslah dilekçesinde talebini 251.374,00 TL’ye arttırmış ve dava tarihinden itibaren alacağa yasal faiz işletilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “.Mahkememizce verilen ara karar uyarınca mahallinde keşif icra edildiği, dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, heyet raporunda özetle; avacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği eksik ve ayıplı işler ile garanti kapsamındaki kuruyan araç bedelleri toplamının 251.374,00 TL olarak tespit edildiği bildirilmiş olmakla, mahkememiz dosyası kapsamına göre değerlendirme yapıldığında; dosyadaki tüm bilgi, belge, deliller, bilirkişi raporuna göre davacının, davalı aleyhine açtığı, sözleşmeden kaynaklı tazminat davası nedeniyle 251.374,00 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş olup ayrıca davacı yan süre verilmesine rağmen taleplerini somutlaştırmamıştır, dolaysıyla gecikme bedeli belirsiz kalmıştır, diğer taraftan işin ne zaman teslim edildiği, ne zaman bitirildiği de anlaşılmadığından bu konudaki talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı yanın aralarındaki sözleşmeye göre (teknik şartlara) üstlendiği işleri açık ayıplı yaptığı, bu nedenle davacı yanda bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre 251.374,00 TL zararın oluştuğu, davacı yanın dilekçesinde faiz talep etmediği ” gerekçesiyle davanın kabulüne 251.374,00 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 02.03.2022 TARİHLİ EK KARARINDA;
” ” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde ve ek karar karşı vermiş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin 10.07.2019 tarihinden sonra adresini değiştirdiğini ve bu tarihten sonra sicilde kayıtlı adresin ” … Meram Konya” olduğunu, dava sırasında Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından dosyaya gönderilen müzekkere cevabı ekinde yer alan Ticaret sicil gazetesi örneklerinde de adresin 10.07.2019 tarihinden sonra ”… Meram Konya” olduğunun açık olduğunu, ilk derece mahkemesince bu adrese tebligatların gönderilmesi gerekirken, önceki adrese 35. Maddeye göre tebligat yapıldığını, yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, usulsüz tebliğ nedeniyle davalı şirketin davadan hiçbir şekilde haberdar olmadığını, davalı şirketin davadan menkul mal haczi nedeniyle haberdar olduğunu, mahkemece tebliğin usulsüz olduğunun kendiliğinden incelenmesi gerektiğini, davalı şirketin hukuki dinlenilme hakkının ve savunma hakkının ihlal edildiğini, esas yönelik olarak ise sözleşme ve eklerinin celp edilmediğini, bilirkişi raporunun eksik belgelere göre düzenlendiğini, yapılan ödemelere ilişkin herhangi bir kayıt sunulmadığını, dava konusu sözleşme bedelinin KDV dahil 838.261,,22 TL olduğunu, sözleşmede iş bedeli olarak verilmesi gereken dairenin verilmediğini, davacı şirketin ayıplı ifaya ilişkin TTK’nın 23. Maddesindeki ihbar süresine uymadığını, bu nedenle iş kabul etmiş sayılması gerektiğini, işin eksik ve ayıplı olduğuna dair mahkemeye somut delil ibraz edilmediğini belirterek istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının ve ek kararının kararın kaldırılmasını talep etmiş; 09.03.2022 tarihinde vermiş olduğu dilekçesinde ise; ayrıca HMK’nın 95. maddesi kapsamında eski hale getirme talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan geç teslim ve ayıplı ifa nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.

Davacı tarafın, davalının adresi olarak bildirildiği ”… Selçuklu Konya” adresine dava dilekçesinin tebliğ edilememesi üzerine, ilk derece mahkemesince Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 28.01.2020 tarihinde verilen cevapta davalının şirketin tescilli son adresinin ”… Selçuklu Konya” olduğu belirtilmiş ise de, yazı cevabı ekinde yer alan 17.09.2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi örneğinden anlaşılacağı üzere davalı şirketin adresini bu tarihten sonra değiştirdiği ve davanın açıldığı tarihte davalı şirketinin adresinin ”… Meram Konya” olduğu, müzekkere cevabının hatalı olarak yazıldığı anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında tüm tebligatların ve gerekçeli kararın tebliğinin davalı şirketin dava sırasında tespit edilen ”… Meram Konya” adresine değil, önceki adresi olan ‘… Selçuklu Konya” adresine yapıldığı, bu haliyle yapılan tebligatların 7201 Tebligat Kanunun 35. Maddesinin 4. fıkrsaına aykırı olduğundan usulsüz olduğu anlaşılmıştır.
O halde davalı şirket vekiline yapılan gerekçeli karar tebliği usulsüz olduğuna göre istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilmesi gerekirken, 02.03.2022 tarihli ek kararla istinaf başvurusunun kararın kesinleştiğinden bahisle reddedilmesi doğru olmadığı gibi; davalı tarafın 6100 sayılı HMK’nın 95 ve devamı maddeleri kapsamında Dairemiz’den talep etmiş olduğu eski hale getirme talebi hakkında aynı Kanunun 98/2. Maddesi uyarınca karar verme yetkisi Dairemiz ait olmasına rağmen ilk derece mahkemesince 09.03.2022 tarihli ek kararla red kararı verilmesi de doğru olmadığından, davalı vekilinin ek karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun kabulüne, 02.03.2022 tarihli ve 09.03.2022 tarihli ek kararların kaldırılmasına karar verilmiş ve davalının istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek istinaf itirazlarının incelemesine geçilmiştir.
Yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
Bir davada davalının, davacının açmış olduğu davadan haberdar olması, davaya cevap vermesi ve hatta cevap süresinin işlemeye başlaması için dava dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (Emsal Yargıtay HGK’nın 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir.
Görüldüğü üzere, taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (Emsal Yargıtay HGK’nın .23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar sayılı ilamı)
Eldeki davada, yargılama sırasındaki tüm tebligatların, yukarıda açıklandığı üzere, davalının davadan önce değiştirdiği ve sicil gazetesinde ilan ettiği ”… Meram Konya” adresine gönderilmemesinden dolayı usulsüz olduğu, bu nedenle, davada taraf teşkilinin sağlanmadığı ve davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği anlaşılmıştır.
O halde ilk derece mahkemesince, dava ve ıslah dilekçesinin, bilirkişi raporlarının davalı vekiline tebliğ edilerek, taraf teşkilinin sağlanmasından sonra tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda yeniden yargılama yapılarak bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bir diğer husus ise; davalı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu 19.04.2021 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde, davalı şirketin son sicil adresinin ”… Meram / Konya ” olarak değiştiği görülmüş ve davalı vekili de 09.03.2022 tarihli istinaf dilekçesinde davalının adresini bu adres olarak bildirmiştir. O halde davalı şirketin dosyaya bildirilen son sicil adresi, davalı tarafça yapılacak olan adres değişikliği dosyaya bildirilmediği sürece ”… Meram/KONYA” adresi olarak kabul edilecek olup, bu adres Dairemizce de davalının son sicil adresi olarak Uyapa kaydedilmiş ve karar başlığında da gösterilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE;
Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesinin … tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Davalı tarafından yatırılan 4.373,53 TL istinaf karar ve ilam harcının ilk derece mahkemesine davalıya iadesine,
Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dair, 6100 HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan incelemesonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/04/2022


Başkan

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸