Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/314 E. 2022/1627 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 08/12/2022
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 08/12/2022
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin … Belediyesine ait Hizmet Binasını inşa eden yüklenici firma olduğunu, davalı şirket ile müvekkili firma arasında Belediye binasının asansörlerinin yapımı ve bakımı hakkında davalı şirket ile yazılı bir anlaşma yapıldığını, müvekkili davacı firmanın anlaşma gereğince 7 tane asansörü eksiksiz bir şekilde yaptığını ve bu asansörlerin İdare … Belediyesi tarafından 23/06/2015 tarihinde tescil edildiğini, teslim alındığını, kabullenildiğini, ruhsatlandırıldığını, … Belediyesinin dava konusu asansörlere ruhsat vermesi ve teslim alması davacı şirketin söz konusu edimini eksiksiz bir şekilde ifa ettiği/yerine getirdiğini gösterdiğini, davalı şirketin ise edimi olan ticari iş karşılığını/bedelini ise ödemediğini, söz konusu asansörlerin belediye binasında 23/06/2015 tarihinden beri hala kullanılmaya devam ettiğini, ayrıca müvekkili firma ile davalı arasında 25/06/2014 tarihinde imzalanan satış vaadi sözleşmesine göre … İli … İlçesi … Mah. … ada … pafta … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde yapılmakta olan … Konutları … kodlu dairenin müvekkili firmaya satılacağını ve semenin 675.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, satış bedeli karşılığında davalıya bono verildiğini, teslim tarihinin sözleşmede 31/12/2015 olarak belirlendiğini, ancak müvekkiline dairenin zilyetliği ve mülkiyetinin devredilmediğini, davacı şirketin davalıya asansör yapım ve bakımından kaynaklanan 30/11/2017 tarihli fatura bedeli alacağı olan 517.430,00 TL’nin, müvekkili davacı şirketin 25/06/2014 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinden kaynaklanan 675.000,00 TL tutarındaki borcundan takas edilerek, bakiye kalan 157.570,00 TL’nin davalı şirket hesabına ödenmesi için depo kararı verilmesini, taşınmazın adlarına tescilini talep ettiklerini ileri sürerek, ilk olarak 517.430,00 TL’nin, müvekkili davacı şirketin 25/06/2014 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinden kaynaklanan 675.000,00 TL tutarındaki borcundan takas edilerek, bakiye kalan 157.570,00 TL’nin davalı şirket hesabına ödenmesi için depo kararı verilmesini, müvekkili davacı şirket tarafından bakiyenin yatırılmasından sonra söz konusu Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesine konu evsafı nitelikleri bağımsız bölümü bildirilen … İli … İlçesi … Mah. 37360 ada … pafta … parseldeki davalı adına kayıtlı … kodlu gayrimenkulün tapusunun, davalı şirket üzerinden iptali ile müvekkili davacı şirket adına tesciline karar verilmesini, işbu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kapsamında verilmiş olan borçlusu davacı şirket alacaklısı davalı şirket olan toplam bedeli 675.000,00 TL olan 16 adet bonoların ödenmiş/tahsil edilmiş olması nedeniyle iptalini talep ettiklerini, terditli olarak asansör yapım ve bakımından kaynaklanan 30/11/2017 tarihli fatura bedeli alacağı olan 517.430,00 TL’nin asansörlerin teslimi olarak kabul edilen … Belediyesi tarafından ruhsat tarihi olan 23/06/2015 tarihinden geçerli olmak üzere ticari avans faizi üzerinden taraflarına ödenmesine/tahsiline, davacı taraf ile davalı taraf arasında akdedilen gayrimenkul satış sözleşmesinin karşılıklı edimlerini yerine gelmemiş/getirilmemiş olması nedeniyle taraflar arasındaki muarazanın giderilerek 25/06/2014 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin başından geçerli olmak üzere feshine, işbu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi için davacı şirket tarafından verilen borçlusu davacı şirket, alacaklısı davalı şirket olan söz konusu 16 adet bononun bedelsiz olması nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile bonoların iptaline, taraflar arasında akdedilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince daire zamanında teslim edilmiş olsa idi, müvekkili tarafından kiraya verileceğini, bu itibarla teslim tarihi olarak taahhüt edilen 31/12/2015 tarihinden, dava tarihine kadar mahkeme tarafından hesap ettirilecek rayiç dönemlerine ait kira bedelinin 28 ay için toplam miktarının tespitine kadar şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi davalı tarafından haksız ve kötüniyetli olarak yerine getirilmediğini, dairenin satın alınma bedeli ile dava tarihideki rayiç değer arasında çok ciddi fark olduğunu, müvekkilinin dairesini teslim alamadığı için mağdur olduğunu ve zarara uğradığını, davalının da bu miktar kadar zenginleştiğini, bu itibarla gerçek zararın tespitine kadar şimdilik 1.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 01/03/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle; talebini 587.180,00 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında … Belediyesi Hizmet Binasının asansörlerinin yapımı için sözleşme imzalandığını, davacının işbu sözleşmede yüklenmiş olduğu sorumlulukları süresinde ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre; davacının yüklenmiş olduğu işi sözleşmenin imza tarihinden (17/06/2014)itibaren 90 gün içinde tamamlanması gerekirken bunu süresinde yapmadığını, sözleşme şartlarından bir çok kısmını ihlal ettiğini, sözleşmeye göre; işin süresinde yapılıp teslim edilmesi ve diğer sorumlulukları için cezai şartlar bulunmakta olup bu hususunda dikkate alınması gerektiğini, davalı belediye tarafından ihaleyi alan .. Tic. Ltd. Şti.’ye işin gecikmesi nedeniyle ceza kesildiğini, bu husustaki gecikmeden davacının da sorumluluğunun olduğunu, taraflar arasında yapıldığı iddia edilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin hukuki anlamda geçerli bir sözleşme olmadığını, geçerli bir sözleşme olmadığı için sonuç doğurmasının da mümkün olmadığını, bu sebeple sözleşmeye dayanılarak hak sahibi olmasının mümkün olmadığını, işbu sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse bile davacının daire ile ilgili hiçbir ödeme yapmadığının anlaşıldığını, hiçbir edimini yerine getirmeyen davacının daire teslimi talep etmesi veya iş bu sözleşmeye istinaden gecikme bedeli veya başkaca bir bedel talep etmesinin mümkün olmadığını, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersizliği ve bu hususta herhangi bir ödeme yapmamış olması, davacının muaccel olmuş ve kesinleşmiş bir alacağının bulunmadığı, takas işlemine konu olabilecek taraflar arasında kesinleşmiş bir alacak/borcun bulunmadığını, müvekkilinin temerrüde düşürülmesinin de söz konusu olmadığını, bu sebeple vadesi gelmemiş ve temerrüde düşürülmemiş ihtilaflı bir konu üzerinden alacak talebinde faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını, faizin başlangıç ve oranına ilişkin iddialarının da kabulünün mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Davacı ile davalı şirket arasında 25/06/2014 tarihinde ” … İli … İlçesi … Mah. … Ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak … kodlu dairenin KDV dahil 675.000,00 TL karşılığında davacıya satımı konusunda “Taşınmaz Satışı Vaadi Sözleşmesi” imzaladıkları, sözleşmenin 5.1. Maddesinde satış bedelinin sözleşme ekinde yer alan Ek:1 Ödeme Tablosu’na göre yapılacağının kararlaştırıldığı, sözleşme ekinde bulunan EK:1 ödeme tablosunda 30/06/2014 vade tarihli 155.000,00 TL ile başlayan ve 30/09/2015 vade 34.676,00 TL ile biten 16 adet sıralı bono bilgilerinin yer aldığı, yine sözleşmede taşınmazın teslim tarihinin 31/12/2015 tarihi olarak kararlaştırıldığı, dava dilekçesi ve cevap dilekçesindeki ve aşamalarda sunulan taraf beyanlarından dava konusu edilen taşınmazın davacıya fiili olarak teslim edilmediği gibi davacı tarafça sözleşme ekinde kayıt altına alınan ve davalı tarafa teslim edilen bono bedellerinin de ödenmediği, TBK 237.,TMK’nun 706., NK. 60., ve TK’nun 26.maddeleri ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu içtihadı ve Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin kararı birlikte değerlendirildiğinde davalının yap-satçı konumunda olduğu, tapu sicil müdürlüğü kayıtlarına göre dava konusu edilen taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, davacı ile davalı arasında yapılan 25/06/2014 tarihli “Taşınmaz Satışı Vaadi Sözleşmesi”nin TBK m. 184. Maddesi kapsamında geçerli olduğu, davacının taşınmaz satış vaadi sözleşmesine bağlı ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi davalı yüklenici yap-satçı konumunda bulunan şirketin de eseri teslim borcunu (iskan alınmış haliyle) yerine getirmediği, 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 E., 1988/2 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma imkanının bulunmadığı, bu nedenle davacı tarafın davalıdan iddia ettiği alacağı takas etmek ve arta kalan bedelin depo edilmek suretiyle davalı adına kayıtlı sözleşmeye konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline yönelik birinci terditli talebinin yerinde olmadığı…
Terditli talep bakımından… davacı ile davalı şirket arasında 25/06/2014 tarihinde ” … İli … İlçesi … Mah …. Ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılacak … kodlu dairenin KDV dahil 675.000,00 TL karşılığında davacıya satımı konusunda “taşınmaz Satışı Vaadi Sözleşmesi” imzaladıkları, sözleşmenin 5.1. Maddesinde satış bedelinin sözleşme ekinde yer alan Ek:1 Ödeme Tablosu’na göre yapılacağının kararlaştırıldığı, sözleşme ekinde bulunan EK:1 ödeme tablosunda 30/06/2014 vade tarihli 155.000,00 TL ile başlayan ve 30/09/2015 vade 34.676,00 TL ile biten 16 adet sıralı bono bilgilerinin yer aldığı, yine sözleşmede taşınmazın teslim tarihinin 31/12/2015 tarihi olarak kararlaştırıldığı, davacı ile davalı arasında yapılan 25/06/2014 tarihli “Taşınmaz Satışı Vaadi Sözleşmesi”nin TBK m. 184. Maddesi kapsamında geçerli olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin her iki tarafa borç yükleyen sözleşme olduğu, davacının taşınmaz satış vaadi sözleşmesine bağlı ödeme yükümlülüğü, davalı yüklenici yap-satçı konumunda bulunan şirketin de eseri teslim borcu (iskan alınmış haliyle) bulunduğu, dava dilekçesi ve cevap dilekçesindeki ve aşamalarda sunulan taraf beyanlarından davacının taşınmaz satış vaadi sözleşmesine bağlı ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediği, davalı yüklenici yap-satçı konumunda bulunan davalı şirketin de eseri teslim borcunu (iskan alınmış haliyle) yerine getirmediği, taraflar arasında yapılan sözleşmenin ve her iki tarafın belirlenen yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için belirlenen sürenin üzerinde uzunca bir sürenin geçtiği, tarafların sözleşmenin ifası için uzunca bir süre beklenti içerisinde olmasının her iki taraf yönünden de beklenemeyeceği, davalının sözleşmenin geçersiz olduğu iddiası ile davacının sözleşmeden dönme yönündeki iradeleri değerlendirildiğinde sözleşmenin feshinin her iki tarafında yararına olduğu, davacı şirket eldeki dava ile sözleşmeden dönme yönünde iradesini açıkladığı, sözleşmeden dönme halinde tarafların TBK’nun 125.maddesi gereğince karşılıklı olarak birbirlerine vermeyi taahhüt ettikleri şeyi vermekten kaçınabilecekleri ve verdiklerini de geri isteyebilecekleri, bu nedenle davacının terditli taleplerinden sözleşmenin feshi ve sözleşme kapsamında davalıya verilen bonoların bedelsizliği nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve bonoların iptali yönünden talebinin yerinde olduğu,
Sözleşmeden dönme halinde TBK’nun 125. Maddesi kapsamında ancak menfi zararın talep edilebileceği, davacının terditli taleplerinden 28 aylık kira bedelinin tespiti ve tahsili ile taşınmazın rayiç değerinin tespiti ve zararın tazminine yönelik taleplerinin müspet zarar kapsamında olduğu, Müspet zararın; kusursuz olan tarafın, temerrüde düşen taraftan, sözleşmenin yürürlükte kaldığı sürece isteyebileceği tazminat türü olduğu, davacı şirkette sözleşmeden döndüğünden ve bu konuda her iki tarafında karşılıklı edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle davacının müspet zararını davalıdan isteyemeyeceği…
Makine Mühendisi …, İnşaat Mühendisi …, … ve sözleşmeler konusunda uzman Av. … tarafından düzenlenen 12/01/2021 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacının ticari defterlerinde, taraflar arasında hizmet/mal alım satımından kaynaklanan bir ticari ilişkinin var olduğunu, davalının davacıya dava tarihi itibari ile 517.430,00 TL tutarında bakiye borcunun bulunduğu, davalının ticari defterlerinde; Taraflar arasında hizmet alım satımından kaynaklanan bir ticari ilişkinin var olduğunu, dava tarihi itibariyle davalının davacıya dava tarihi itibari ile vade tarihi geçmiş ve tahsil edilmeyen bonolardan kaynaklı 675.000,00 TL tutarında bakiye borcunun bulunduğunun, taraflara ait defterlerin karşılaştırılması sonucunda ihtilaf konusu olan davacının davalıya kestiği 30/11/2017 tarih … no’lu 517.430,00 TL tutarındaki faturanın davacının ticari defterlerinde yer almasına rağmen davalının ticari defterlerinde yer almadığını, davacının davalıya verdiği toplam bedeli 675.000,00 TL olan 16 adet bononun davalının ticari defterlerinde yer almasına rağmen davacı ticari defterlerinde yer almadığının tespit edildiğini, makine mühendisi bilirkişisinin tespitlerine göre; Davacıya ait 7 adet asansöre … Belediyesi ve Şehircilik Müdürlüğü Asansör Tescil Belgesi ve at uygunluk belgesinin verildiğini, takastan dolayı … no’lu dairenin bedelinin 675.000,00 TL, 7 adet asansörün toplam bedelinin 517.430,00 TL, 7 adet asansörün ayıplı parçaların değiştirilmesi ve işçilik 46.776,40 TL davalının alacağı miktarın 675.000,00 + 46.776,40 = 721.776,40 TL olduğunu, davacının toplam alacağı bedelin 517.430,00 TL olduğu, tarafların itirazları doğrultusunda mahkememiz dosyasının Makine Mühendisi …, İnşaat Mühendisi …, SMMM … ve sözleşmeler konusunda uzman Av. …’e tevdi edilerek; bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmış, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 07/06/2021 havale tarihli bilirkişi heyet ek raporunda; Makine mühendisi bilirkişi tespitlerine göre; Asansörlerin çalışması esnasında bazı arızaların olduğu, … Tic. A.Ş. tarafından giderilerek toplam KDV dahil 46.776,40 TL bakım ve onarımının yapıldığını, davalı şirketin bahsettiği gibi asansörlerin çalışmadığını söylemesinin mümkün olmadığını, davacının asansörleri yaptığının anlaşıldığını, gecikmelerin inşaatla ilgili olduğunu, kök raporda bahsedildiği gibi 517.430,00 TL – 46.776,40 TL (asansörlerden çıkan ayıplar) = 470.653,60 TL davacı şirketin alacaklı olduğunun bildirildiği, mahkememizce sözleşmeye konu asansörlerle ilgili olarak … Belediyesi tarafından Asansör Tescil Belgesi ve alt uygunluk belgesinin verildiği, davacı tarafından sözleşmeye konu asansörlerin kurulumunun yapılarak teslimin gerçekleştiği, ancak asansörlerin bir kısım parçalarının ayıp nedeniyle değiştirildiği, değiştirilen parçaların ve işçilik ücretinin 46.776,40 TL olduğu, davalı tarafça dosyaya sunulan 17/06/2014 tarihli sözleşmenin eki mahiyetinde olan ve tarafların imzalandığı belgeye göre sözleşmeye konu asansörlerin bedelinin KDV dahil 507.399,99 TL olduğunun kararlaştırıldığı, her ne kadar davacı tarafından davaya konu alacağın 30/11/2017 tarihli 517.430,00 TL’lik fatura kesilmiş ise de taraflar arasında düzenlenen 17/06/2014 tarihli sözleşme ekinde belirtilen 507.399,99 TL miktarda tarafların anlaştıklarının mahkememizce kabul edildiği, davacının 17/06/2014 tarihli sözleşme nedeniyle davalıdan 507.399,99-46.776,40 TL=460.623,59 TL KDV dahil alacaklı olduğu, davalı tarafın sözleşme bedelini ödediğini ispat edemediği, davacının sözleşme gereğince alacağının ödenmesi konusunda Konya … Noterliğinin 28/11/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile alacağını davalıdan talep ettiği, ihtarnamenin davalı tarafa 30/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 08/12/2017 tarihinde temerrüde düştüğü, tarafların ticaret şirketi olup, aralarındaki hukuki ilişkinin ticari iş olduğu, bu nedenle avans faizinin uygulanması gerektiği, davacı tarafın 01/03/2021 tarihinde davasını ıslah ettiği ve aynı gün ıslah harcını mahkememiz veznesine yatırdığı…” gerekçesiyle birinci talebinin reddine, terditli talebinin kısmen kabulüne, davacı şirket ile davalı şirket arasında yapılan 25/06/2014 tarihli 25/06/2014 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi’nin feshi ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kapsamında verilmiş olan borçlusu davacı şirket alacaklısı davalı şirket olan bonolardan dolayı davacı şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine ve bu bonoların davalı şirket yönünden iptaline, davacı şirketin davalı şirket ile yapılan 25/06/2014 tarihli 25/06/2014 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince teslim edilmeyen taşınmazdan kaynaklı kira bedelinin tespiti ve tahsiline yönelik talebinin reddine, davacı şirketin davalı şirket ile yapılan 25/06/2014 tarihli 25/06/2014 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince teslim edilmeyen taşınmazdan kaynaklı gerçek zararının tespiti ve tahsiline yönelik talebinin reddine, davacı şirketin davalı şirketten 460.623,59 TL (KDV dahil) alacağının temerrüt tarihi olan 08/12/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacı şirkete verilmesine, davacı şirketin fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi tarafından ilk talepleri olan takas, tapu iptali tescil belirterek taleplerinin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, gayrimenkul satış sözleşmesinin geçerli olduğunu, bilirkişilere tespit edilen 46,776,40 TL’nin asansörlerdeki ayıptan doğmadığını, tadilat masrafı olduğunu, asansörlerin tescil ve teslim tarihinden sonra davalı şirket bakım ve onarım işlemlerine ilişkin olarak başkaca şirketlerle anlaşmış olup bu faturalar yapılan bakım ve kullanımdan kaynaklı arızalara ilişkin olarak yapılan ödemelere ilişkin olduğunu, davalının ayıplı olduğunu iddia ettiği parçalar ile ilgili olarak bugüne kadar müvekkilinden ne değişim talep ettiğini, ne alacak talep ettiğini, ne de bu tutarı ticari defterlerine işlediğini, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde yer alan dairenin bedelinin arttığını, davalının sözleşmenin ifasından kaçınarak sebepsiz zenginleştiğini, taşınmaz teslim edilmediği için kira gelirinden mahrum kalındığını, bu zararlarının tahsiline karar verilmesi gerektiğini, asansör yapım bedelinin 517.430.00 TL olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre; davacının yüklenmiş olduğu işi sözleşmenin imza tarihi olan 17/06/2014’den sonra 90 gün içinde tamamlaması gerektiğini, bu sürenin bitiminde asansörlerin geçici kabule hazır hale getirilmesi gerektiğini, ancak hiçbir zaman geçici kabule hazır hale getirildiğine ilişkin olarak müvekkiline herhangi bir bilgi gelmediğini, geç teslimden dolayı sözleşme gereğince uygulanması gereken gecikme cezasının uygulanması gerekirken bunun yapılmamış olmasının yerinde olmadığını, davacının geç teslimi nedeniyle işin asıl müteahhidi … Tic. Ltd. Şti.’ye belediye tarafından ceza uygulaması yapıldığını, bu durumda bu şirketin zararını müvekkili şirketten isteyeceğini, bu şekilde oluşacak zararlarının değerlendirilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile dosya kapsamında bulunduğu belirtilen ve 13/02/2015 tarihinde imza altına alındığı belirtilen 4 Acil Servis Asansörünün teslimine ilişkin belge tarihi itibariyle 242 gün sonra imzalandığını, bu belgeye göre asansörlerin tamamından bahsedilmediğini, davacının geçici kabul yaptırılması için müvekkiline başvurmadığı gibi şantiye alanını terk ettiğini, eksik işlerin müvekkili tarafından tamamlanmış ve kullanılabilir hale getirmiş olduğunu, taraflar arasında sözleşmenin 6.3. Maddesinde işin süresinde tamamlanamaması durumunda gecikilen her gün için keşfin yüzde biri (%1) oranında ceza ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, gecikmeye yönelik bedelinde tespit edilip en azından şayet davacının alacağı var ise bundan mahsup edilmesi gerektiğini, bu yöndeki itirazlarının dikkate alınmadığını ve bu yönde bir araştırma yapılmadığını, dosya içerisinde bulunan tescil belgelerinin teslimi göstermeyeceğini, davacının teslimi ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafından hiçbir hakediş raporu düzenlenmediğini, hiçbir proje getirilmediğini, bu durumda işin usulüne uygun olarak tamamlandığının iddia edilmesinin mümkün olmadığını, protokolün 3. maddesinde sunulan hakediş raporunun 20 gün içinde inceleneceği ve uygun bulunması halinde onay sürecinden sonra faturanın düzenlenmesi ile muaccel olacağının belirtildiğini, bu nedenle alacağın muaccel hale gelmediğini, sunulan bilgi ve belgelere göre asansörlerin tamamlanması için 46.776,40 TL’den daha fazla harcama yaptıklarını, bu husustaki itirazlarının değerlendirilmediğini, davacı vekilin yaptığı işlerin bedelinin KDV dahil 438.000,00 TL olduğunun müvekkiline göndermiş olduğu Konya … Noterliği’nin 28/11/2015 tarih ve … sayılı ihtarname ile belirttiğini, işlerin eksik olduğunu da zımmen kabul ettiğinin anlaşıldığını, davacının daha sonra faturayı ise KDV dahil 517.430,00 TL. olarak düzenlediğini, bu farkın açıklanamadığını, davacının eksik iş yaptığını kabulle yaptığı işin değerinin esasında KDV dahil 438.000 TL olduğunu kabul ettiğini, şayet davacının bir alacağının olduğu kabul edilecekse ( 438,000,00 – 46.776,40 ) 391.223,60 TL. (KDV dahil) olarak kabul edilebilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Taraflar arasında, … Belediyesi Hizmet Binası ve sosyal Tesis İnşaatının A,B,C,D ve E Blokları asansör temini ve montaj işi için 25.06.2014 tarihinde sözleşme imzalandığı, aynı tarihli sözleşmenin eki sayılan taraflarca imzalanmış birim fiyat listesi olarak adlandırılan belge de 7 adet asansörün bedelinin KDV dahil 507.399,99 TL olarak belirlendiği, yine ödemelere ilişkin ”hakediş, ödemeler protokolü başlıklı” belge imzalanarak ödemelere ilişkin puantaj cetveli düzenlendiği ve ödemelerin nasıl yapılacağının kararlaştırıldığı, yine bu protokolün 3.2.mamddesinde iş bedelinin yüklenicinin …’nın … Konutları projesinden alacağı ”B-09” nolu daireye ait alıcılar hesabına virman yapılmak suretiyle ödeneceği belirtilmiştir.
Taraflar arasında yine aynı gün 25.06.2014 tarihinde yapılan adi yazılı sözleşme ile, davalı şirketin … İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa ettiği … Konutları … kodda kayıtlı taşınmazın davacıya 675.000,00 TL bedelle satışının yapıldığı ve davacının sözleşmede kararlaştırılan vade tarihleri ve ödeme miktarlarına göre davalıya bono senetleri düzenleyerek verdiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalana tüm bu sözleşmelerden, davacının yapacağı asansör imalatı bedelinin, davacıya satışı yapılan daire bedelinden düşüleceği anlaşılmış olup, davalı şirketin de satış bedeline konu senetleri tahsil etmediği görülmüştür.
Davacı taraf eldeki davada öncelikle olarak, iş bedelinin ödenmediğini, iş bedelinin daire bedelinden düşülerek, bakiye bedelin depo edilmesi karşılığında dairenin tapusunun iptalini ve daire bedeline ilişkin olarak verilen senetlerin ise bedelin ödenmiş olması nedeniyle iptalini istemiş; talebinin kabul görmemesi halinde ise, iş bedelinin işin teslim tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsilini, ayrıca dairenin teslim edilmemesi nedeniyle kira tazminatı ve satış bedeli ile dairenin rayiç bedeli arasındaki farkı tazminat olarak talep etmiştir.
Tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin Türk Medeni Kanunun 706,Türk Borçlar Kanunun 237, Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 60. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılması, geçerlilik koşuludur. Dolayısıyla, yasa hükümlerinin öngördüğü biçimde yapılmayan sözleşmeler hukuken geçersiz olup, geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar ancak verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilirler.
Ancak; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30.09.1988 tarih ve 1987/2. E. 1988/2. K. Sayılı kararı uyarınca, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunun göre yapımı başlanan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmaksızın tarafların anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi, satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullandığı durumlarda satıcının tapuyu devretmeye yanaşmaması durumunda TBK’da düzenlenen alacağın temliki hükümleri uyarınca, satıcının sözleşmenin şekle aykırı olduğunu ve geçersizliğini ileri süremeyeceği alıcının tapu kaydının kendi adına tescilini isteyebileceği istisnai olarak kabul edilmiştir.
Eldeki davada, taraflar asındaki satım sözleşmesine konu daire bedelinin tamamının, davacının asansör işine ilişkin iş bedeli alacağı daire bedeline sayılsa bile, davalı tarafa ödenmediği, dairenin davalının elinde olup, davacının kullanımında bulunmadığı, buna göre, yukarıda açıklanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında ki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, davalı taraf resmi şekle aykırılığı ve sözleşmenin geçersizliğini ileri sürebilecek ve geçersiz sözleşmeye dayalı davacı tarafın tapu iptal tescil talebinin reddi gerekecektir. Yukarıda açıklandığı üzere geçersiz sözleşmeye dayalı olarak taraflar ancak birbirlerin verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceğinden, sözleşmeye dayalı kira tazminatı veya mahrum kalınan kara ilişkin tazminat talebinde de bulunulamaz.
Bu itibarla; ilk derece mahkemesince taraflar arasındaki 25.06.2014 tarihli daire satış sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, satış sözleşmesinin feshine karar verilmesi doğru olmadığı gibi; sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesiyle davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine, sözleşme kapsamında verilen ve davalı da bulunan senetler dolayısıyla davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve senetlerin iptaline, yine terditli olarak talep edilen kira tazminatı ile mahrum kalınan kara ilişkin tazminat talebinin de aynı gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Aksinin kabulü halinde başka bir ifadeyle sözleşmenin geçerliliğinin kabulü halinde aynen ifa mümkün olacağından satış bedeli depo ettirilerek taşınmazın tesciline karar verilmesi gerekirdi.
Davacının eser sözleşmesi kapsamında iş bedeli alacağı yönünden ise; davacının sözleşme kapsamında 7 adet asansörün imalatını tamamladığı ve asansörlere ilişkin 23.06.2005 tarihinde tescil belgelerininde alınarak davalı tarafa teslim edildiği ve davalı Belediye’nin kullanımında olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafın asansörlerin bakımına ve arızalarının giderimine ilişkin davacı dışından başka bir firmayla 02.07.2015 tarihinde sözleşme imzaladığı dikkate alındığında davalının asansörleri teslim aldığı açıktır. Davacı taraf hem davalıya gönderdiği 17.08.2015 tarihli ihtarnamede hem de eldeki davada asansörlerin tescil işleminden önceki eksikliklerinin davacı firma dışında başka bir firmaya tamamlattırıldığını savunmuş ise de, buna ilişkin dosyaya hiç bir belge sunmamış, bu husustaki iddiasını ispatlayamamıştır. Bu halde işin tamamının davacı tarafından yapıldığı kabul edilecektir. Sözleşmenin eki niteliğindeki her iki tarafça imzalı birim fiyat listesi olarak adlandırılan belge de 7 adet asansörün bedeli KDV dahil 507.399,99 TL olarak belirlendiğine göre davacının talep edebileceği iş bedeli alacağı 507.399,99 TL’dir. İş bedelinin ödenmediği uyuşmazlık dışı olup, davacı işi yapıp teslim ettiğine göre bedelin tamamının davacıya ödenmesi gerekecektir. Mahkemenin iş bedelinin 507.399,99 TL olduğuna ilişkin kabulü doğru olduğu gibi, sözleşmenin 6.3. Maddesi kapsamında işin geç teslim edildiğinden bahisle cezai şart alacağının da iş bedelinden düşülmesini isteyen davalı tarafın, asansörlerin tesliminde cezai şart isteme hakkını saklı tuttuğunu ispatlayamadığı dikkate alındığında, ifaya ekli cezai şart niteliğindeki bu cezanın da iş bedelinden düşmemesine yönelik mahkeme kanaati doğru olmuştur.
Ancak; dava konusu asansörler davalıya teslim edilip, dava dışı Belediye’nin kullanımına sunulmasından sonra dava dışı Belediye tarafından 10.08.2015 ve 02.12.2015 tarihleri arasında asansörde ortaya çıkan arızaları davalıya bildirdiği ve davalının arızalara sebep veren ayıplı malzemeleri garanti kapsamında asansör bakımı için anlaştığı firma olan dava dışı … Tic AŞ’ye yaptırdığı anlaşılmış olup; mahkemece bu arızaların giderim bedeli olan 46.776,40 TL işin ayıplı yapıldığı gerekçesiyle iş bedelinden indirilmiş ise de, davalı tarafın sonradan ortaya çıkan bu ayıplarla ilgili olarak davacı tarafa, yaklaşık 2,5 yıl sonra açılan eldeki dava tarihine kadar her hangi bir ayıp ihbarında bulunmadığı, bu hususta her hangi bir ihtarname göndermediği anlaşılmıştır. Davacı taraf süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını savunma olarak ileri sürdüğüne göre, bu miktarın iş bedelinde düşülmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan sebeplerle; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, kanunun olaya uygulanmasında yapılan hatanın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından 6100 sayılı HMK2nın 353/1b-2. Maddesi uyarınca düzeltilerek esas hakkında karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/11/2021 tarih, … Esas – … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Taraflar arasındaki 25.06.2014 tarihli daire satış sözleşmesinin GEÇERSİZ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
Davacının tapu iptal ve tescil isteminin REDDİNE,
Davacı tarafından daire satış sözleşmesi kapsamında davalıya verilen borçlusu davacı şirket alacaklısı davalı şirket olan 30/06/2014 vade tarihli 155.000,00 TL bedelli, 30/07/2014 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/08/2014 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/09/2014 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/10/2014 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/11/2014 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/12/2014 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/01/2015 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/02/2015 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/03/2015 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/04/2015 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/05/2015 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/06/2015 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/07/2015 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/08/2015 vade tarihli 34.666,00 TL bedelli, 30/09/2015 vade tarihli 34.676,00 TL bedelli bonolardan dolayı davacı şirketin davalı şirkete BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE ve bu bonoların davalı şirket yönünden İPTALİNE,
Davacının kira tazminatı ve satış bedeli ile dairenin rayiç bedeli arasındaki farka dayalı tazminat talebinin REDDİNE,
Davacının alacak talebinin kısmen kabulüne, 507.399,99 TL alacağın alacağının temerrüt tarihi olan 08/12/2017 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacı şirkete VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Alınması gereken 34.660,50 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 8.836,42 TL ile 1.200,00 TL ıslah harcı toplamı 10.036,42 TL’nin mahsubu ile bakiye 24.624,07 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, (İlk derece mahkemesince 21/02/2022 tarih, 2022/87 nolu harç tahsil müzekkeresi ile 21.428,78 TL harcın davalıdan tahsili talep edildiğinden eksik kısım olan 3.195,29 TL harcın davalıdan tahsili için Dairemizce harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine)
Davacı tarafından yatırılan 8.936,62 TL başvurma ve peşin harç ile 1.200,00 TL ıslah harcı toplamı 10.136,62 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafından ilk derece aşamasında yapılan 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 384,90 TL keşif harcı, 158,00 TL keşif taksi ücreti ile 421,50 TL tebligat, müzekkere gideri ile karar tebliğ ve istinaf aşamasında yapılan 220,70 TL başvurma harcı ile 22,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 3.607,10 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 2.711,45 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 220,70 TL istinaf başvurma harcı ile 5,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 225,70 TL yargılama giderinin davanın red oranına göre hesaplanan 56,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafça yatan 80,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince talebi halinde kendisine iadesine,
Davalı tarafça yatan 7.866,22 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince talebi halinde kendisine iadesine,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 73.814,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 26.140,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde re’sen ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
Kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/12/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸