Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/2105 E. 2022/1758 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … .

VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVANIN KONUSU : Sebepsiz Zenginleşmeden Kaynaklanan Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 28/12/2022
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında yapılan … tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile Konya ili … İlçesi … Mah. … Pafta … Ada … Parselde yapılacak olan dairelerden … Blok … Kat … nolu daire için 616.800,00 TL’ye anlaştıklarını, davacının satım bedelinin 50.000,00 TL tutarını 26.02.2016 tarihinde, 50.000,00 TL tutarını … tarihinde, 516.800,00 TL tutarını ise 30.06.2016 tarihinde ödediğini ancak davalı şirketin daireyi sözleşme gereği 28/02/2019 tarihinde teslim edemediğini, davacının sözleşmeyi … tarihinde feshederek ödediği tahsili amaçlı olarak ihtarname gönderdiğini, satım bedelinin ödenmediğini ileri sürerek 616.800,00 TL bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacının dava konusu taşınmazın devir tarihi gelmeden sözleşmeden döndüğünü, söz konusu dönmenin sözleşmeye uygun olmadığını, dava konusu taleplere ilişkin hak düşürücü ve zamanaşımı itiraz ve def’ini ileri sürdüklerini, TMK’nın 2. maddesi göre tarafların dürüstlük kuralına uygun davranması gerektiğini, davacıya dava konusu taşınmaz yerine ikame bir daire teslim etmeyi teklif etmelerine rağmen bunu kabul etmediğini, davacı ile davalı şirketin sözleşmeden dönme nedeniyle davacıya ödenecek beledin belirlenmesinde uyuşmazlık çıktığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 12.2. maddesine göre satıcının temerrüdü halinde alıcının aylık 500,00 TL kira parası talep edebileceğinden sözleşmeden dönme amaçlı eldeki davanın reddinin gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” Dava “adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince ödenen bedele ilişkin alacak” davasıdır.
Yargıtay 3. HD’nin 01.12.2015 gün ve 2015/11260 E. 2015/19233 K. sayılı emsal içtihadına göre, “Davada, geçersiz (harici) sözleşme gereğince ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme koşullarına göre tahsili talep edilmektedir. Geçersiz sözleşmelerde 07.06.1939 tarih ve 1936/31 E.- 1939/47 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince ve TBK’nun 146. (BK’nun 125.) maddesine göre zamanaşımı süresi 10 yıldır.”
Yargıtay 3. HD’nin 07/06/2017 gün ve 2016/524 E. 2017/9222 K. sayılı emsal içtihadına göre de, “Taraflar arasındaki 05/07/2012 tarihli satış vaadi sözleşmesi haricen düzenlenmiştir. TMK 706, TBK 237 (BK 213.md.), TK 26 ve Noterlik Kanununun 60 ve 89. maddeleri gereğince gayrimenkul mülkiyetinin nakline ilişkin sözleşmeler resmi şekilde yapılmadıkça geçersiz olup, hukuken alıcıya her hangi bir hak bahşetmez. Bu nedenle, taraflar arasında düzenlenen harici satış sözleşmesi mülkiyetin nakli bakımından geçersiz olup, taraflar aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler… Geçersiz sözleşmeye göre bir bedel ödenmiş ise, 10.07.1940 tarih ve 1939/2 E.,1940/77 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, taraflar satışın kanıtlanması durumunda verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca isteyebilirler.”
Somut olayda ; taraflar arasındaki … tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin noterden yapılmayıp haricen düzenlenmesi nedeniyle yukarıda yazılı emsal içtihatlarda da belirtildiği gibi, geçersiz olduğu belirlenmiştir.
Her ne kadar her iki tarafın edimlerini yerine getirmesinden sonra sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması teşkil edecek ise de, davalı tarafın edimini yerine getirmediği sabit olup, sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması teşkil etmeyecektir. Taraflar, sözleşmenin geçersizliği ileri sürmemiş ise de bu hususun re’sen de değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılarak sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edilmiştir.
Davalı taraf her ne kadar zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazı ile hukuki yarar yokluğu itirazında bulunmuş ise de ; yukarıda yazılı emsal içtihatta da belirtildiği üzere geçersiz sözleşmelerden dolayı da zamanaşımı süresi 10 yıl olup, dava tarihi itibariyle bu sürenin geçmemesi nedeniyle zamanaşımı itirazı reddedilmiştir. 6098 s. TBK’nın 82. maddesi gereğince zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunun kabul edilmesi halinde de taşınmazın teslimi için öngörülen 28/02/2019 tarihinden itibaren de dava tarihine kadar 2 yıl geçmediği için zamanaşımı süresinin yine dolmadığı sonucuna varılmıştır. Bu davaya uygulanacak hak düşürücü süre olmadığı gibi davacının alacağın tahsili için dava açmakta hukuki yararı da olduğu belirlendiğinden davalı tarafın zamanaşımı, hak düşürücü süre ve hukuki yarar yokluğu yönündeki itirazları reddedilmiştir.
Yine yukarıda yazılı emsal içtihatlarda belirtildiği üzere, geçersiz sözleşmeye göre bir bedel ödenmiş ise, 10.07.1940 tarih ve 1939/2 E.,1940/77 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, taraflar satışın kanıtlanması durumunda verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca isteyebilirler.
6098 s. TBK’nın 117/2. maddesi gereğince de, davalı tarafın kötü niyeti ispat edilemediğinden sebepsiz zenginleşme yönünden temerrüt için ihtar gerektiği sonucuna varılmış, davacı tarafından davalıya Konya … Noterliği’nin 20/09/2018 gün ve … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek, bedel iadesi için 1 günlük süre tanındığı, ihtarnamenin davalıya … tarihinde tebliğ edildiği ve … tarihinde temerrüdün gerçekleştiği belirlenmiştir.
Davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödediği bedeli temerrüt tarihinden itibaren işleyecek talep gibi avans faiziyle beraber davalıdan isteyebileceği sonucuna varılarak, davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ancak, feri nitelikteki faiz yönünden talep gibi ödeme tarihinden itibaren değil, ihtarnameyle sağlanan temerrüt tarihinden itibaren faiz istenebileceği sonucuna varılmış ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
” gerekçesiyle davanın kabulüne, 616.800 TL alacağın, temerrüt tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının feri nitelikteki fazlaya ilişkin faiz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davacı tarafından geçersiz sözleşme uyarınca davalıya ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre uyarlanması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak denkleştirici adalet ilkesini uyarınca 26.02.2016 tarihli 50.000,00 TL ödeme için 26.02.2016 tarihinden, 28.04.2016 tarihli 50.000,00 TL için 28.04.2016 tarihinden, 30.06.2016 tarihli 516.800,00 TL ödeme için 30.06.2016 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin … tarihli Gayrimenkul (Konut) Satış Vaadi Sözleşmesi olup davacı davasını açarken sözleşmenin geçersiz olduğuna dayanmadığını, davacının sözleşmenin geçersiz olduğu yönünde herhangi bir iddiası bulunmadığını, mahkemece bu yönde bir iddia olmaksızın sözleşmenin geçersizliğine karar verilmesinin hatalı olduğunu ayrıca Konya BAM … HD’nin … Esas ve … Karar sayılı ilamına göre; somut olayda TBK’nın 184. maddesindeki alacağın temliki hükümlerinin uygulanması gerektiğini ve alacağın temlikinin adi yazılı şekle tabi olduğunu, müvekkil şirketin, davacıya ödediği bedeli ödemeyi kabul etmesine rağmen, davacının fazladan haksız kazanç elde etmek için, haksız ve kötü niyetli olarak eldeki davayı açma yoluna gittiğini, bu nedenlerden ve özellikle inşaatın devam etmesinden dolayı davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını bu nedenle dava şartı eksikliğinden davanın usulden reddinin gerektiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmenin satıcının temerrüdü başlığını taşıyan 12.2. maddesinde; mücbir sebep halinin, satıcının sözleşmede belirlenen sürede teslim yapamamasından dolayı temerrüde düşmesini engellediğini, bu nedenle somut olayda mücbir sebep olduğu için sözleşmedeki sürelerin işlemesinin mümkün olmadığından davalı şirketin temerrüde düşmediğini, davacının sözleşmenin 13.2 maddesinde düzenlenen 6 aylık cezalı sürenin dolmasını beklemeden, sözleşmeyi feshettiğinden feshin haklı fesih olmadığını, davayı kabul etmemekle birlikte, davacının, ticari avans faizi isteminin hukuka aykırı olduğunu, ve zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden davanın reddi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen dikkate alınarak yapılan incelemede;
Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre iadesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasında … tarihinde adi yazılı şekilde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi akdedildiği, sözleşme kapsamında davacı alacı tarafından davalı satıcı şirkete 618.000,00 TL ödeme yapıldığı, satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın davacıya tapu devrinin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri TBK’nın 29, Noterlik Kanunun 60/3 ve 89. maddeleri uyarınca resmi senet şeklinde düzenlenmesi ve noter huzurunda iki tarafça imzalanması suretiyle geçerlilik kazanır. Sözleşmenin şekil şartı kamu düzeni ile ilgili olup noter tarafından düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Resmi şekilde yapılmayan sözleşmeler geçersiz olup, geçersiz sözleşmeler uyarınca, taraflar sözleşme kapsamında birbirlerine verdiklerini her zaman geri isteyebilirler. Sözleşme geçersiz olduğundan sözleşme hükümleri değerlendirilerek tarafların sorumlulukları belirlenemez. Geçersiz sözleşme hükümlerine dayalı talep de bulunulması mümkün değildir.
Taraflar arasında geçersiz de olsa sözleme ilişkisi bulunduğuna göre sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak isteminde zamanaşımı süresi 6098 sayılı TBK’nın 146. maddesi uyarınca 10 yıldır. Mahkemece zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu belirlenerek zamanaşımı savunmasına itibar edilmeyerek işin esasına geçilmesi yerinde olmuştur. Bu itibarla, davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiş ve reddine karar verilmiştir.
Eldeki davada geçersiz sözleşme uyarınca ödenen bedelin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili talep edildiğine göre; bu talebin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince ve denkleştirici adalet ilkesinin esas alınması suretiyle tahsiline ilişkin olduğu kabul edilmelidir. (Emsal Yargıtay 3. HD’nin 24/12/2019 tarih, 2019/5630 esas 2019/10470 karar sayılı ilamı) Bu bakımdan mahkemece uzman hesap bilirkişinden rapor alınarak ödenen bedelin ödeme tarihlerinden davacı tarafından gönderilen … tarihli ihtarname tarihine kadar denkleştirici adalet ilkesine göre ulaşacağı bedel belirlenmeli ve mahkemece belirlenen bedelin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalıdır. (Emsal Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/13611 E. 8597 K. Sayılı ilamı)
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine, davacı vekilinin istinaf başvuru talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2022 tarih ve … Esas – … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının davacıya iadesine,
Davalı tarafından alınması gereken 42.133,61 TL istinaf karar ve ilam harcınından peşin alınan 10.534,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 31.599,31 TL7nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
İstinaf karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan incelemesonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi 28/12/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip – …
¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸