Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/2055 E. 2022/1755 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2022
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : ….

VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVALILAR :1-…- …
2-… – … …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVANIN KONUSU : Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden ve Vekilin Özen Yükümlüğünden Kaynaklanan Gecikme Tazminatı
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 28/12/2022
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … tarihinde imzalan sözleşme uyarınca, davalının sözleşmede kararlaştırılan bedel karşılığında 3 adet daire ve 450 m2 büyüklüğünde 4 dükkanı 31.12.2017 tarihine kadar bitirip teslim etmeyi, süresinde teslim yapılmazsa daire ve dükkanlar için hakkaniyete uygun kira bedeli ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşmenin 7. maddesi uyarınca, tarafların üstlendikleri sorumlulukları zamanında yerine getirmesi ve sürecin daha hızlı ilerlemesi için davacıyı temsil etmek üzere diğer davalı … adına Konya … Noterliğinde 15/01/2016 tarihinde … yevmiye sayılı vekaletname düzenlendiğini ve diğer davalı yüklenici şirketi yetkilisi …’in oğlu olan …’in vekalet yetkisini kötüye kullanarak yüklenici şirket ile birlikte menfaat birliği içinde hareket ederek … tarihinde düzenlenen sözleşmede kararlaştırılan hükümlere aykırı ve davacının aleyhine bir şekilde davalı yüklenici şirketle Konya … Noterliğinde … tarihinde resmi şekilde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, oysaki … tarihinde yapılan sözleşmenin, noterde resmi şekilde yeniden düzenlenmesinin amaçlandığını, … tarihli sözleşmede daire ve dükkanların teslim süresi 31.12.2017 olarak belirlenmesine rağmen noterde yapılan 31.01.2017 tarihli teslim süresinin arsa sahiplerince arsa hisselerinin %53’ü devredildikten sonra en arsa sahibinin hissesinin alınmasından sonra altı ay içinde inşaat ruhsatının alınacağı ve ruhsat tarihinden 36 y içinde de inşaatın tamamlanacağı kararlaştırılarak teslim süresinin davacı aleyhine değiştirildiğini, yine cezai şarta ilişkin hükümler de de değişiklik yapıldığını, davalı … diğer davalı … Tic. Ltd. Şti. yetkilisi ve hissedarı …’in oğlu olduğundan davalılar arasında menfaat birliği bulunduğunu, vekilin, vekil edenin daima yararına ve çıkarına hareket etme, vekil edeni zararlandırıcı, onun iradesine aykırı eylem ve işlemlerden kaçınma yükümlülüğü altında olduğunu, bu nedenle davacının uğradığı gecikme tazminatına ilişkin zararlardan davalıların müştereken sorumlu olduğunu, davalı yüklenicinin dava konusu taşınmazda davacıya vereceği bağımsız bölümleri süresinde teslim edemediğini ileri sürerek, HMK’nın 107/1.maddede yazılı belirsiz alacak davası hükümlerinin uygulanması yapılacak yargılama sonrasında artırılmak üzere 4 adet bağımsız bölümün gecikme tazminatı bedeli olarak 1000,00 TL’nın 31/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 21/09/2022 tarihli ıslah dilekçesinde ; taraflar arasında yapılan … tarihli sözleşmeye göre, 4 dükkan için toplam 423.456,00 TL kira tazminatı, 31.01.2017 tarihli sözleşmeye göre ise, 4 adet dükkan için toplam 174.668,000 TL kira tazminatı hesaplandığını davalılardan …Şirketi yönünden 174.668,00 TL’ye arttırmıştır.
Davalı … Ltd. Şti vekili davaya cevabında özetle; davacı şirketin davalı yüklenici ile yaptığı sözleşme kapsamında davacıya verilecek bağımsız bölümleri üçüncü kişilere sattığından davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, … tarihinde noterde resmi şekilde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafların karşılıklı irade beyanlarına uygun olarak imzalandığını ve taraflar arasında geçerli olan sözleşmenin … tarihli sözleşme olduğunu, … tarihli sözleşmenin ise resmi şekilde yapılmadığından herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığını, davacının haksız menfaat elde etme peşinde olduğunu, davalı şirket ile diğer davalı …’in menfaat birliği içinde olduğu iddiasının doğru olmadığını, müvekkili şirketin dürüstlük kurallarına aykırı herhangi bir davranışta bulunmadığını, … tarihli sözleşmenin taraflar arasında halen geçerliliğini korumakta olup müvekkili şirketin işbu sözleşme ile üzerine düşen tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, dolayısıyla davacı şirketin müvekkili şirketten talep edebileceği hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, davacı şirket tacir sıfatını haiz olup TTK’nın 18/2. maddesi uyarınca basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, davacı şirketin taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından 15/01/2016 tarihinde Konya … Noterliğinde … Yevmiye No’lu düzenleme şeklinde vekaletnamesi ile davalı …’e vekalet verildiğini, davalının kanununda açıkça belirtilen menfaat ilişkisi dışında hiçbir şekilde kötü niyetli olarak hareket etmediğini, davacı şirketin talepleri doğrultusunda noterde resmi şekilde sözleşme yapıldığını, vekalet ilişkisi kurulduktan sonra dava konusu taşınmazlarda kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulması işlmelerinin, ruhsat alma işlemlerinin davalı tarafından vekaleten yerine getirildiğini, vekalet ilişkisinin sözleşmenin imzalanmasında üç yıl boyunca sona erdirilmediğini, bu nedenle vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasının kötüniyet göstergesi olduğunu, davacı şirket tarafından davalıya verilen vekâletnamede dava konusu taşınmazlar üzerinde yapılacak sözleşmeler için açıkça cezai şartları dilediği gibi tespite, sözleşme esaslarını, cezai şart maddelerini, sözleşme bedelini dilediği gibi tespit ve tayine dair yetkiler verildiğini, davacı şirket tarafından geniş yetkilerin davalıya verilmesinin sebebinin ise işbu davada olduğu gibi vekâlet görevini kötüye kullandığı iddiası ile müvekkilinden haksız kazanç elde etmek olduğunu, davacının iddia ettiği vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını ispatlaması gerektiğini, davayı kabul etmemek kaydıyla davacı şirketin tacir sıfatını haiz olduğunu ve TTK’nın 18/2. maddesi gereği basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Dava, taraflar arasındaki sözleşmeye konu taşınmazın geç teslimi iddiasına dayalı gecikme tazminatı isteminden ibarettir. Taraflar arasındaki ihtilaf; davacı ile davalı şirket arasında imzalanan … tarihli sözleşmenin geçerli olup olmadığı, bu sözleşmeye istinaden davacının cezai şart alacağı talep etmesinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise davacının talep edebileceği tutarın ne kadar olduğu, davalılardan …’in vekalet görevini kötüye kullanıp kullanmadığı, vekalet görevini kötüye kullanmış ise davacının zararlarından sorumlu olup olmadığı, taraflar arasında imzalanan … tarihli düzenleme şeklindeki sözleşme uyarınca davalı şirketin bu sözleşmeden kaynaklanan edim yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, davalı şirketin dava tarihi itibariyle temerrüde düşüp düşmediği hususlarından ibarettir.
Davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan … tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalı şirket tarafından yapılacak inşaattan 450 m2 alana sahip 4 dükkan ile 3 ayrı dairenin 31/12/2017 tarihinde davacıya devredileceği ve belirtilen tarihte teslim edilmemesi halinde davalı şirketin kira tazminatı ödeyeceği hüküm altına alınmıştır. Taşınmaz devirlerinin (ya da devir vaadi içeren sözleşmelerin) resmi yazılı şekilde yapılmasının gerekmesine rağmen … tarihli sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığı, bu bakımdan geçersiz olduğu açıktır. Dolayısıyla geçersiz sözleşmeye dayalı olarak davalı şirketten gecikme tazminatı isteminde bulunulması mümkün değildir.
Davacı Konya … Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı noterlik evrakı ile davalı …’e davacı şirket adına davalı şirket ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalama yetkisini içerir vekaletname verildiği anlaşılmıştır. Bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak, davacı davalı …’e … tarihli adi yazılı satış vaadi sözleşmesi hükümlerine uygun bir sözleşme yapma konusunda talimat verdiğini, davalı …’in vekalet görevini kötüye kullanarak … tarihli sözleşmeyi imzaladığını ve oluşan zarardan sorumlu olduğunu iddia etmiştir. Davalı …’e verilen vekaletname içeriğinde bu yönde bir açık talimatın bulunmadığı ve …’e kendi istediği şartlar altında davacı adına sözleşme yapma yetkisi verildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı davalı …’in vekalet görevini kötüye kullandığını ispatlamak zorundadır. Her ne kadar … tarihli sözleşmede …’e vekaletname verileceği belirtilmekte ise de; …’in bu sözleşmeyi imzalamadığı, bu sözleşmeden yaklaşık 2 yıl sonra resmi yazılı sözleşmenin yapıldığı, bu süreçte davalı …’e … tarihli sözleşme hakkında bilgi verilip verilmediğinin belirsiz olduğu, her ne kadar davacı … ile davalı şirket arasında yakın bağlantı bulunduğu iddia edilmiş ise de davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığı, davacının iradesinin … tarihli sözleşme hükümlerine göre resmi sözleşme yapılması konusunda vekalet verebilecekken bunu yapmadığı, davalı …’in vekalet görevini kötüye kullandığını ispatlayamadığı sonucuna varıldığından davalı …’e yönelik davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
… tarihli resmi yazılı sözleşme ile, davalı şirket tarafından yapılacak inşaattan 450 m2 alana sahip 4 dükkan ile 3 ayrı dairenin davacıya devredileceği, inşaat süresinin inşaat ruhsat tarihinden itibaren 3 yıl ve teslim tarihinin ise ruhsat tarihinden itibaren 37 ay olduğu konusunda tarafların anlaştıkları anlaşılmıştır. Sözleşme ile teslim tarihinin açıkça belirlenmesi nedeniyle davalı şirketin anılan sürenin sonunda temerrüde düşeceği ve temerrüt tarihinden teslim tarihine kadarki süreçte oluşan gecikme tazminatından sorumlu olacağı kabul edilmiştir. Her ne kadar davalı şirket dükkanların dava dışı üçüncü kişilere devredildiğini iddia ederek davacının gecikme tazminatı isteminde bulunamayacağını savunmuş ise de bu dükkanlar dava tarihinden sonra devredildiğinden davalı şirketin bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan … tarihli bilirkişi raporu ile davacının gecikmeden kaynaklı zararının 174.668,00 TL olduğu belirlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının davalı …’in vekalet görevini kötüye kullandığını ispatlayamaması nedeniyle bu davalıya yönelik davanın reddine karar verilmesinin gerektiği, … tarihli sözleşmenin adi yazılı şekilde düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olduğu, davacının bu sözleşme hükümlerine dayalı olarak gecikme tazminatı isteminde bulunamayacağı, … tarihli sözleşme hükümlerine göre davaya konu dükkanların en geç 05/05/2020 tarihinde davacıya devredilmesi gerekirken keşif tarihi itibariyle dahi tamamlanmamış olduğu, 05/05/2020 tarihinden dava tarihine kadarki sürece ilişkin olarak davacının gecikme tazminatı isteminde bulunabileceği, gecikme tazminatı tutarının ise 174.668,00 TL (kısa karara sehven 174.768,00 TL olarak yazılmıştır.) olduğu gerekçesiyle davacının davalı …’e yönelik davasının reddine, davacının davalı … San. Tic. Ltd. Şti.’ye yönelik davasının kabulü ile, 174.768,00 TL’nin dava tarihi olan 27/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …San. Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; … tarihli sözleşmenin geçersiz kabul edilemesinin hakkın kötüye kullanılmasına izin verilmesi anlamına geldiğini, davalı yüklenici şirketin uzunce bir süre uygulanan bu sözleşmeye ses çıkarmadığını, sonradan şekil şartına aykırılığı ileri sürmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağını, ilk derece mahkemesinin … tarihli sözleşmeye itibar etmemesinin hukuka aykırı olduğunu, … tarihli sözleşmenin 7. Maddesi uyarınca, davalı …’e inşaatla ilgili işlemleri yerine getirmesi için vekaletname verildiğini, davalı …’in diğer davalı şirketin yetkilisi …’in oğlu olduğunu ve davalı şirkette çalıştığını, kendisine gönderilen ihtarnameninde davalı şirket adresinde kendisine tebliğ edildiğini, bu sebeple davalı …’in … tarihli sözleşmeyi bilmemesinin mümkün olmadığını, … tarihli sözleşmenin talimat niteliğinde olduğunu ve davalı vekilini bu sözleşmeye aykırı hareket etmekle vekillik görevini kötüye kullandığını belirterek, yasal faize hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek , davalı … yönünden davanın reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, davalı … İnş.Ltd.Şti. ve davalı … bakımından … tarihli sözleşmenin dikkate alınmamasına ilişkin hükmün kaldırılmasına, yasal faize hükmedilmesi yerinde olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … San. Ltd. Şti vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ispat yükü üzerinde olan davacının yemin deliline dayanmayacağını da bildirmesi üzerine iddialarını ispat edemediğini, davacı ve müvekkili arasında … tarihinde imzalanan düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde gecikmeden kaynaklı tazminat isteneceğine ilişkin bir hüküm yer almadığını, bu sebeple davacının kira tazminatı isteyemeyeceğini, taraflar arasındaki geçerli sözleşmenin … tarihli sözleşme olduğunu kabul eden mahkemenin, sözleşmede yer almamasına rağmen kira tazminatına hükmetmesinin doğru olmadığını, gecikme tazminatı talebini kabul etmemekle birlikte … tarihli bilirkişi raporunda dava tarihi ile temerrüt tarihi (27/01/2021 – 05/05/2020) arasında 8 ay 22 gün olduğu, aylık dükkan kira bedelinin 5.000 TL olacağından bahisle gecikme tazminatı hesabı yapılmış ise de yerel mahkemece hak ve nesafet ilkesi gereğince taraflara, emsal kira sözleşmelerini sunmaları için süre verilmeden hazırlanan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, davayı kabul etmemek kaydıyla dava konusu dükkanların üçüncü kişilere satılmış olmasından taraf teşkilinin sağlanması adına üçüncü kişilerin resen davaya dahil edilmeleri gerekirken bu yönde bir karar verilmemesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava; kira kaybı (gecikme tazminatı) tazminatı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Gecikme tazminatı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 125/2. maddesinde düzenlenmiş olup, borçlunun edimin süresinde yerine getirmemesi ve temerrüte düşmesi halinde alacaklının gecikme tazminatı talebinde bulunabilmesi için bu hususta sözleşede ayırca hüküm bulunmasına gerek yoktur. Sözleşmede hüküm bulunmasa bile alacaklı anılan kanun maddesi uyarınca talepte bulunabilir.
Davacı tarafta, davalı şirketin süresinde dükkanları teslim etmemesinden dolayı TBK’nın 125/2. maddesi kapsamında kira kaybı istemektedir. Sözleşmede kararlaştırılmayan hallerde kira kaybı taşınmazların bulunduğu bölgedeki rayiç kira miktarına göre belirlenecektir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin sözleşmede hüküm bulunmasa bile davalı şirketi kira kaybından sorumlu tutmasında usul ve yasaya aykırı bir durum yoktur. Bu itibarla davalı şirketin istinaf itirazı yerinde görülmemiş ve reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazının incelenmesinde;
Davacı şirket ile davalı şirket arasında … tarihinde adi yazılı şekilde düzenlenen sözleşme de davacının 2.000.000,00 TL bedel ödemesi karşılığında davalı tarafından Konya İli … İlçesi … Mahallesi … ada …,…, …ve … parselde bulunan arsa hisselerinden 1000 m2 arsanın davacıya satışının yapılacağı ve bu parseller üzerine davalı tarafından inşa edilecek binadan 3 adet daire ve 450 m2 dükkan verileceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Bu haliyle sözleşmenin, davalının yapacağı inşaattan 3 adet daire ve dükkan satışına ilişkin olduğu, taşınmazlar üzerinde kat irtifakı bulunmadığından bu taşınmazlara isabet eden arsa payı kadar arsanın davalıya devredilmesinin öngörüldüğü, başka bir ifadeyele taşınmaz satımına ilişkin sözleşme olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmenin 7. Maddesinde, bu sözleşme kapsamında arsa devri yapılarak tapuda arsa sahibi konumuna gelecek olan davacı adına inşaatın yapılabilmesi için gerekli resmi işlemleri takip etmek üzere diğer davalı …’e vekalet verilmesinin kararlaştırıldığı ve davacının da bu madde uyarınca davalı … adına Konya … Noterliğinde 15/01/2016 tarihinde … yevmiye sayılı vekaletname düzenlediği ve inşaat ilişkin resmi işlemlerin bu vekaletname ile yerine getirildiği anlaşılmıştır.
Tapulu taşınmazların devrine ilişkin tüm sözleşmelerin, TMK’nun 706, TBK’nun 237, Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılması zorunlu olup, haricen düzenlenen satış sözleşmeleri geçersizdir. Ancak adi yazılı sözleşme kapsamında taşınmazların tapuda devri sağlanmış ise, sözleşmelerin geçersizliğini ileri sürmek hakkın kötüye kullanılmaması ve dürüstlük ilkesine aykırılık oluşturur. Artık tapuda devir yapılmakla sözleşme hükümlerinin geçerli hale geldiği kabul edilecektir.
Eldeki davada tapu kayıtları incelendiğinde, davalı şirketin, sözleşmeye konu inşaatın yapıldığı tevhid öncesi parsellerden Konya İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parsel sayılı taşınmazda … hissenin davacı şirkete tapuda 27.11.2015 tarihinde devrettiği ve davacıya devredilen bu payların kat irtifakı tesisinde sözleşmeyle verilmesi kararlaştırılan daire ve dükkanlar olarak davacı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Bu halde tapu devri yapılmakla davalı yüklenici şirket … tarihli sözleşmenin ve bu sözleşmedeki hükümlerinin geçersizliğini ileri süremeyecek ve sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilecektir.
Bununla birlikte, davacı şirket ile davalı şirket arasında aynı konuda yaklaşık 16 ay sonra Konya … Noterliğinde … tarihinde resmi şekilde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği ve bu sözleşmede … sözleşmede kararlaştırılan teslim süresine ilişkin hüküm ile sair bazı hükümlerin değiştirildiği görülmüştür. Davacı adına bu sözleşmeyi davalı …’in davacıdan bir yıl önce aldığı vekaletnameye istinaden imzaladığı anlaşılmıştır. Sözleşmeyi imzalayan …’in diğer davalı yüklenici şirketin yetkilisi …’in oğlu olduğu ve inşaatın resmi işlemlerinin davacı adına takip edilebilmesi için yüklenici şirketin yetkilisinin oğluna vekalet verilmesinin kararlaştırılması ve vekilinin de inşaatla ilgili tüm resmi işlemleri davacı adına yaptığı dikkate alındığında davalı …’in, davaya konu inşaatın yapımında davalı şirket ile birlikte hareket ettiği ve … tarihli sözleşmeden haberdar olduğu kabul edilecektir. O halde davacının bilgisi ve talimatı doğrultusunda daha sonra noterde yapılan sözleşmeyle önceki sözleşmede değişik yapıldığını ve teslim süresinin değiştirildiğini davalılar ispat etmek zorundadır. Aksi halde davacıya karşı … tarihili sözleşme hükümlerine göre sorumlulukları söz konusu olacaktır.
Ancak; vekil olan davalı …’in, davalı yüklenici şirketle işbirliği içinde hareket ettiğini belirterek … tarihli sözleşmede kararlaştırılan teslim süresine göre, hesaplanacak olan gecikme tazminatını her iki davalıdan talep eden davacı tarafın, ıslah dilekçesinde, bu sefer açıkça bilirkişinin noterde yapılan … tarihli sözleşme doğrultusunda hesap ettiği kira tazminatını sözleşmenin tarafı olan davalı şirketten talep ettiklerini belirterek, talebini belirli hale getirdiği ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf, davalı yüklenici şirket ile daha sonra noterde yapmış olduğu resmi sözleşme hükmü doğrultusunda talepte bulunduğuna göre, resmi şekilde yapılan ikinci sözleşmeyle ilk sözleşmede değişiklik yapıldığını kabul etmekte olup sözleşmenin tarafı olan davalı yüklenici şirket yönünden daha sonraki sözleşme kapsamında talepte bulanan davacının, artık bu sözleşmeyi imzalayan vekilin görevini kötüye kullandığından bahisle önceki sözleşme kapsamında vekilden talepte bulunması dürüstlük kuralına aykırılık oluşturur. Resmi şekilde yapılan ikinci sözleşme kapsamında talepte bulunmakla davacı bu sözleşmeyi imzalayan vekilini işlemine de onay vermiş olmaktadır.
Açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesince, davalı … yönünden yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine, davalı yüklenici şirket yönünden de yine yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, … tarihli sözleşmenin geçersiz olduğu ve ispat yükü davacı tarafa yüklenerek vekilini görevinin kötüye kullandığının ispatlanamadığı gerekçeleriyle davalı … yönünden davanın reddine, davalı yüklenici şirket yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1b.2 maddesi uyarınca kararın gerekçesinde hatanın düzeltilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yukarıda açıklanan gerekçe ile davalı … yönünden davanın reddine, davalı şirket yönünden kısmen kabulüne, 174.768,00 TL’nin dava tarihinden itibaren “dava dilekçesinde faiz türü gösterilmediğinden” yasal faiz işletilmek suretiyle tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE;
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/10/2022 tarih, … Esas – … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davacının davalı …’e yönelik davasının REDDİNE,
Davacının davalı … Tic. Ltd. Şti.’ye yönelik davasının KABULÜNE, 174.768,00 TL’nin dava tarihi olan 27/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 11.938,40 TL karar ve ilam harcından, peşin ve tamamlama olarak alınan 3.027,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.911,10 TL eksik harcın davalı …Tic. Ltd. Şti.’den alınarak hazineye irat kaydına,
Arabuluculuk (… numaralı arabuluculuk dosyası) görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320 TL yargılama giderinin davalı … Ltd. Şti.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Arabuluculuk (… numaralı arabuluculuk dosyası) görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.360 TL. yargılama giderinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla 492 s. Harçlar Kanunu’nun 28/a maddesi gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Davacı tarafından ilk derece yargılaması için yapılan 3.756,20 TL harç gideri ve 3.678,40 TL ile karar tebliği ve istinaf aşamasında yapılan 256,70 TL olmak üzere toplam 7.691,30 TL yargılama giderinin davalı … Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
Davacı taraf kendini vekille temsil ettiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 27.215,20 TL vekalet ücretinin davalı … Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
Davalı … kendini vekille temsil ettiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve taktir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan 81,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
Davalı … Şti.’den alınması gereken 11.938,40 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 2.984,60 TL’nin mahsubu ile kalan 8.953,80 TL harcın bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf aşamasında yatan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince re’sen yatıran tarafa iadesine,
İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/12/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸