Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA . ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/06/2022
NUMARASI : Esas – Karar
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVANIN KONUSU : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/11/2023
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2023
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 23.03.2018 tarihli sözleşme ile Konya İli Selçuklu İlçesi… Beldesi… Ruhsat nolu alana ilişkin sözleşmede belirtilen ruhsat bilgileri çerçevesinde devir işleminin yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını, müvekkili şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmesine rağmen davalı tarafın haklı bir sebep olmaksızın devir almaktan ve gerekli işlemleri yaparak faaliyete geçmekten ısrarla kaçındığını, taraflar arasında imzalanan 23.03.2018 tarihli sözleşmenin 7. Maddesinde, satın alan ya da devir yapan firmanın sözleşme hükümlerinden herhangi birine uymaması veya yükümlülüklerini kısmen veya tamamen yerine getirmemesi veya her iki taraftan birinin devir işleminden vazgeçmesi halinde vazgeçen tarafın karşı tarafa 500.000,00 TL ceza bedeli ile birlikte tüm zarar masraf ve gelir kayıplarını ödemesinin kararlaştırıldığını, davacının sözleşme tarihinden itibaren alanı kullanamadığını ve söz konusu ruhsat ile ilgili maddi beklentilerinin karşılanmadığını ileri sürerek, 23.03.2018 tarihli sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedeli olarak şimdilik 10.000,00 TL ile taraflar arasında imzalanan sözleşmeler nedeniyle davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle davacının uğradığı zarar için şimdilik 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak ticari faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; maden haklarının devrinin kanunda özel şekle bağlandığını, sözleşmenin Maden İleri Genel Müdürlüğünde yetkili memurun önünde düzenlenmesi gerektiğini, bu şekil şartının sözleşmenin geçerlilik şartı olduğunu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin ise geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunulamayacağını, davacı şirketin 23/03/2018 tarihli satış sözleşmesindeki edimlerini yerine getirmeden yani maliki olduğu ve devrini gerçekleştireceği maden sahasını kullanıma hazır hale getirmeden, müvekkili şirketten edimlerini yerine getirmesini beklediğini, müvekkili şirket tarafından, davacı şirketin ilgili sözleşme kapsamında edimlerini yerine getireceğine inanarak iş bu zamana kadar beklediğini ne var ki davacı şirkete çekilen tüm ihtarlara rağmen edimlerini yerine getirmediğini, devir işleminin tamamlanmamasına müvekkili şirketten ziyade davacı şirketin sebebiyet verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda;” Davacı vekili davalı aleyhine Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davası açmıştır.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan kök rapor ve ek raporda; “Davacı şirket tarafından mahkemeniz nezdinde açılan işbu dava; taraflar arasında imzalanan birinci sözleşmenin 7. Maddesinde belirtilen cezai şart ile sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan müspet ve menfi zararların tahsili talebidir. İşbu davanın halledilebilmesi için tarafların sözleşmedeki edimlerini yerine getirip getirmedikleri hususunun irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre; davacı şirket, maden ruhsatını devire hazır hale getirmiş ve davalı şirket devir almamış ise; sözleşmeye göre davalı şirketin edimlerini yerine getirmediği söylenebilir. Yok, eğer davacı şirket, maden ruhsatına devire hazır hale getirmemiş ise, maden ruhsatının devrinin engelleyecek durumlar var ise, davalı şirketin edimlerini yerine getirmediğini söylemek yerinde değildir. Mahkemeniz münderecatına göre bu hususta bir kanaat belirtmek mümkün olmamıştır. Bu nedenle az yukarıda zikredilen eksikliklerin tamamlanmasından sonra tarafların edimlerine ilişkin kanaat beyan etmenin daha uygun olacağı, sonuç ve kanaatlerine varılmış, devir işleminin gerçekleşmesi için, hem davalı şirket hem de davacı şirketin yasa gereği yaptırımları bulunduğu için, dosya muhteviyatına göre devrin neden gerçekleşmediğine yönelik bir tespit yapılamamıştır. Mahkemeniz dosyasının hali hazırdaki münderecatına göre; sözleşmede belirlenen maden ruhsatı devir işleminin gerçekleşmemesinin hangi şirketin kusurundan kaynaklandığı heyetimizce tespit edilememiştir. Buna göre de; davacı ve davalı şirkete kusur atfı yapılamamıştır. Kök rapordaki tespit ve kanaatlerimiz aynen geçerlidir.” dedikleri görülmektedir.
Somut olayımızda; tarafların edimlerini yerine getirilmesi-getirilememesi noktasında taraflara atfedilecek bir kusurunun bulunamaması (bilirkişi raporu), başka bir ifade ile davacı yan davalının kusurlu olduğunu ispat edememiştir, dolaysıyla davacı yanın, dosyadaki tüm deliller, bilirkişi raporu, yasal düzenlemeler ve konuya ilişkin öğretideki bilgiler bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacının, davalı aleyhine açtığı cezai şart ve zarar (menfi ve müspet zararlar) davasının reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre …” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sözleşme konusu maden işletme ruhsatının devrinin gerçekleşmesine yönelik hukuki sürecin usulüne uygun bir şekilde müvekkili şirket tarafından başlatılmış olduğunu ve devire hazır hale getirildiğini, davalı şirketin üzerine düşen edimleri haklı bir neden olmaksızın yerine getirmekten kaçındığını, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Konya İl Müdürlüğünün 28.12.2021 tarihli yazısında “ÇED Gerekli Değildir” kararının bulunduğunu, kaldı ki taraflar arasındaki sözleşme gereği müvekkilinin ÇED raporu veya GSM ruhsatı alma gibi bir ediminin de bulunmadığını, davalının ÇED raporu alınmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığı gibi ruhsatın devrine engel teşkil eden davaların olduğu iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, davalının, müvekkili şirketin sözleşmenin hangi maddesindeki hangi edimine aykırı hareket ettiğini belirtemediğini, müvekkili şirketin edime aykırı bir işlemi ya da ihmalinin bulunmadığını, Petrol İşleri Genel Müdürlüğünden “ruhsatın 21/01/2020 tarihi itibariyle devrine engel hukuki bir durum bulunmamakla” şeklinde belirlemede bulunulmasına rağmen alınan 07.04.2022 tarihli raporda yine “devrin gerçekleşmemesinin hangi şirketin kusurundan kaynaklandığı tespit edilememiştir” şeklinde görüş bildirilmesinin hatalı olduğunu, devrin gerçekleşmemesine davalının sebebiyet verdiğinin açıkça ortada olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, adi yazılı şekilde düzenlenen maden ruhsatının devri sözleşmesine dayalı cezai şart ve tazminat talebi istemine ilişkindir.
3213 sayılı Maden Kanunu’nun 38/4 maddesi uyarınca “Madenler üzerinde iktisap edilecek haklar tescil edilmedikçe hüküm ifade etmez.” Yine 06/07/1970 günlü Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında “arama ruhsatının devrine dair ön sözleşmenin de kanundaki şekle göre yapılması gerektiği” belirtilmiştir.
21 Eylül 2017 gün ve 30187 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Maden Yönetmeliği madde 82/1; “Maden ruhsatları ve sertifikaları talep halinde, hukuki bir sakınca bulunmadığı takdirde, Kanunun 6 ncı maddesindeki maden haklarını kullanma ile ilgili şartları taşıyan gerçek veya tüzel kişilere devredilebilir. Devir Bakanlık onayı ile gerçekleşir. Devir işlemi maden siciline şerh edilmesi ile tamamlanır. Buluculuk hakkı sahibi, bu hakkını ruhsat ile birlikte devredebilir.
(2) Devir işlemleri yapılacak ruhsatların/sertifikaların yıllık ruhsat bedellerinin, ruhsatla ilgili 6183 sayılı Kanuna tabi borçların, Devlet haklarının eksiksiz ödenmiş olması, devredildiği tarihe kadar geçen süre için, işletme faaliyet raporunun ve kullanılmayan sevk fişlerinin devralana verildiğine ilişkin tutanağın Genel Müdürlüğe verilmesi zorunludur.
(3) Ruhsatı veya sertifikayı devralacak kişinin; devralacağı ruhsata/sertifikaya ait Kanundan doğan bütün hak ve vecibelerini, ruhsata uygulanmış yaptırımlar ile yükümlülükleri kabul ettiğini; ruhsat sahibinin de ruhsatını bütün hak ve vecibeleri ile devretmek isteğini belirten Ek-21’deki örnek dilekçe ile Genel Müdürlüğe müracaat etmeleri gerektiği” düzenlenmiştir.
Ruhsat devirleri Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair 7164 sayılı Kanunla Değişik 3213 sayılı Maden Kanununun 5., 6., 13., 27., 38. ve 43. maddeleri ile Maden Yönetmeliğinin 82., 84., 95., 96., 97., 99. maddeleri ve 94/7. ve 94/8. fıkrasına göre yapılmaktadır.7164 sayılı Kanunla Değişik 3213 sayılı Maden Kanununun 13. maddesinin dördüncü fıkrası; aynı maddenin beşinci fıkrası hükümlerine uygun olarak yapılan devir taleplerinin değerlendirmeye alınabilmesi için; devreden ve devralan tarafından imzalanan Ek-Form 21 ile müracaat edilmesi gerekmektedir.
Devir talebi Maden Kanununun 5. Maddesi kapsamında Bakanlık onayına sunulur. Genel Müdürlükçe yapılacak inceleme neticesinde ruhsatın tahakkuk eden ve devir tarihine kadar tahakkuk edecek devlet hakkı borcu bulunmaması, ruhsat harcı, çevre ile uyum teminatı, ruhsat bedellerinin tam olarak yatırılmış olması, varsa idari para cezasının yatırılması, işletme izni olan sahalar için son bir yıl içerisinde mahallinde denetiminin yapılmış olması, ruhsat üzerine konulmuş ihtiyati tedbirin olmaması ve istenen belgelerin Genel Müdürlüğe verilmesi ve devir zaptının sicil memurunun huzurunda taraflarca imzalanması halinde resmi devir işlemi gerçekleşecektir.
Taraflar arasında 23.03.2018 tarihli sözleşme ile, Konya İli … İlçesi….. Ruhsat nolu alana ilişkin, sözleşmede belirtilen ruhsat bilgileri çerçevesinde devir işleminin yapılması hususunda cezai şart içeren adi yazılı sözleşme akdedilmiştir. Maden ruhsatının devrinin yetkili memur huzurunda resmi şekilde düzenlenmesi gerekir. Resmi şekil geçerlilik şartı olup, aksi halde yapılan sözleşme geçersizdir. Geçersiz sözleşme nedeniyle taraflar ancak verdiklerini sebepsiz sözleşme hükümlerine göre geri isteyebilir. Geçersiz sözleşmelerde kararlaştırılan tazminat ve cezai şart hükümleri de geçersizdir.
Bu kapsamda davacının sözleşmede yazılı cezai şart alacağını talep etmesi mümkün değildir. Dosya kapsamı uyarınca davacının menfi ve müspet zarar talebi de ispat edilememiştir. İlk derece mahkemesince açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kararın gerekçesinde yapılan hatanın düzeltilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE;
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Konya . Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/06/2022 tarihli, .. Esas – … Karar sayılı kararının
KALDIRILMASINA,
Davacının, davalı aleyhine açtığı cezai şart ve zarar (menfi ve müspet zararlar) davasının REDDİNE,
Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 341,55 TL’den mahsubu ile fazla yatan 260,85 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT’ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, (Kazanılmış hak ilkesi gereğince)
6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurulduğundan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin 6235 sayılı kanunu 18/a-13. maddesi gereğince davacıdan alınarak hazine’ye gelir kaydına, (İlk Derece Mahkemesince harç tahsil müzekkeresi düzenlendiğinden yeniden düzenlenmesine yer olmadığına)
Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
Kararın mahiyeti gereği davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı bulunması halinde ilgilisine iadesine,
İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023
Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸