Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1430 E. 2023/110 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2022
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 02/02/2023
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 10/02/2023
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait … marka vince ait Teleskopik BOM sürme silindirinin bakımının yapılması ve keçesinin değiştirilmesi için davacının … yetkilisi … ile anlaşıldığını, bu şahsın 2013 yılının Ekim ayında …’e gelerek teleskopik silindir kafasını söktüğünü olduğunu ancak söküm işlemini hatalı olarak ısıtma yoluyla yapmasından dolayı, silindir kafasının kaynama yaptığını ve silindirin bakımının yapılamadığını, davalı şirket ile 25.09.2013 tarihinde iş teklif formunda belirtildiği üzere teleskopik silindirin tamiri, piston kafasının tadilatı ve rod krom tadilatı için 6.000 Euro karşılığı 16.386,60 TL’ye anlaşıldığını, davalıya nakliye yoluyla teslim edilen teleskopik silindirin arızalarının davalı şirket tarafından giderildiğinin belirterek tekrar davacı şirkete teslim edildiğini ve davalı şirkete iş bedeli olan 16.386,60 TL’nin 25.10.2013 tarihinde ödendiğini ancak davalı firmanın pistonu test etmeden göndermesi nedeniyle … tarafından 27.10.2013 tarihinde makineye yapılan monte edilen pistonun aynı gün deneme esnasında bir metre bom sürdükten sonra pistonun yarıldığını, bunun üzerine davalı şirketin pistonun yeniden tamiri için kendilerine tekrara gönderilmesini istediğini ve yeniden yapılacak tamir içinde davacıdan KDVdahil 29.087,00 TL talep ettiğini, davacının daha fazla zarar görmemek için teklifi kabul ederek pistonu yeniden nakliye yoluyla davalı şirkete gönderdiğini, bu sefer davalının pistonu test etmek suretiyle, valflerin fonksiyonunda her hangi bir problem görülmediğini tutanak altına alarak arızaların giderildiğinin tespit ettikten sonra davacıya teslim ettiğini, davacının daha önceden silindiri test etmeden ve daha önce valflerin düzgün takıldığını tutanağa geçirmeden teslimi yapmış olmasından valflerin düzgün takılmadığının ve patlamamın bu yüzden olduğunun anlaşıldığını, davacının ikinci tamirat dolayısıyla davalıya 10.01.2014 tarihinde 29.000,00 TL bedelli çek vererek ikinci bir ödeme daha yapmak zorunda kaldığını ayrıca ekstra nakliye ücreti ödemek zorunda kaldığını ayrıca ilk teslim tarihi olan 27.10.2013 tarihi ile ikinci telim tarihi arasındaki 74 gün için silindiri çalıştıramayan davacının kazanç kaybına uğradığını, davacının ilk tadilatı ayıplı yapmış olmasından dolayı davacının zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek, ikinci tamirat için davalıya verilen 29.000,00 TL tutarındaki çek dolayısıyla borçlu olmadığının tespitine, çekin ödenmiş olması halinde ödenen bedelin davalı şirketten tahsiline, ikinci tamirat için yapılan nakliye gideri olan 5.074,00 TL’nin ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL kazanç kaybının davalı şirketten tahsilini talep ve dava etmiş; 16.05.2022 tarihli ıslah dilekçesinde; ilk onarım bedeli olarak ödediği 16.386,60 TL’nin de davalıdan tahsilini istemiş, ikinci tamirat bedeli yönünden talebini 13.089,00 TL’ye, nakliye bedeli talebini 2.628,00 TL’ye düşürmüş, kar kaybı talebini 16.386,60 TL’ye arttırmıştır.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin teleskopik silindirin arızalanmasında hiç bir kusuru olmadığını, iş emrinde yazılı işlemlerin yapıldığını ve eksiksiz bir şekilde silindirin teslim edildiğini, bunun dışında hiç bir işleme yapılmadığını, davacı taraf valflerin hatalı takılmasından dolayı monte işlmeinden sonra silindirin patladığını ileri sürmüş ise de, silindirin ilk bakım için geldiğinden valflerinin takılı olmadığını, kadı ki valflerin hatalı takılmış olması halinde pistonun hareket etmesinin mümkün olmayacağını oysaki pistonun teleskopik silindirde bir metre hareket ettiğini, ikinci defa meydana gelen arızanın davalının yapmış olduğu bakımla bir ilgisinin olmadığını, davacının ilk bakımda yalnızca teleskopik silindirin arka kapaklarını kromaj ve honlama şeklinde bakımını yaptığını, ikinci arızanın yapılan bu işlemlerden kaynaklı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “Dava, menfi tespit ve tazminat isteminden ibarettir.
Davacı, teleskopik silindirin ilk onarımından sonra test edilmeden teslim edildiğini, silindirinin montajından sonra çalıştırılması esnasında tekrar arızalandığını, bu arızanın giderilmesi için masraflar yapıldığını ve kar mahrumiyeti meydana geldiğini, teleskopik silindir ilk onarımdan sonra test edilmeden gönderildiğinden ikinci kez arızalandığını, davalının ilk onarımdan sonra test işlemlerini yapmaması nedeniyle ikinci onarım masraflarından ve bu süreçte oluşan mahrumiyetten sorumlu olduğunu iddia ederek ikinci onarım bedeline mahsuben verilen çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitini ve nakliye ücretleri ile kazanç mahrumiyetinin davalıdan tahsilini istemiş, davalı ise onarımın anlaşmaya uygun olarak yerine getirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Dava dilekçesine ekli 04/01/2014 çek tevdi bordrosu ile … seri numaralı 29.000,00 TL bedelli çekin davalıya verildiği, çekin bankaya ibraz edildiği ve çek bedelinin ödendiği anlaşılmakla davacının menfi tespit isteminin istirdat istemine dönüştüğü anlaşılmıştır. Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan … tarihli bilirkişi kurulu raporu ile; ilk onarıma ilişkin olan 25/09/2013 tarihli teklif formunda yer alan işlemlerin davalı tarafından eksiksiz olarak yerine getirildiği, yapılan işlemlerin ayıpsız olduğu, ancak yapılan işlemlerden sonra mal üzerinde test yapılması gerekmesine rağmen davalının test yükümlülüğünü yerine getirmeden malı davacıya teslim ettiği, ilk onarımdan sonra test işleminin yapılması halinde davaya konu … tarihinde meydana gelen arızanın oluşmayacağı, davalının test işlemini gerçekleştirmeden malı teslim etmesi nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğu ve sonuç itibariyle mobil vinç teleskopik silindirdirin hasarlanmasında davalının % 45 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.27/01/2022 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu ile ise, mobil vinç teleskopik silindirdirin hasarlanmasında malzeme yorgunluğunun etkisinin olmadığı ve vincin kullanılamamasından kaynaklı günlük zararın 999,81 + KDV olduğu tespit edilmiştir.
Davacının kazanç mahrumiyeti tazminatı istemi yönünden yapılan değerlendirmede, ikinci hasarın … tarihinde meydana geldiği, davalı tarafından ikinci onarımdan sonraki test işleminin 19/12/2013 tarihinde yapıldığı, bu bakımdan ikinci onarımdan sonraki nakliye süreci de dikkate alındığında davacının en az 54 gün süreyle vinci kullanamadığı, vincin günlük getirisinin 999,81 TL + KDV olduğu, 54 günlük kazanç kaybı tutarının 63.707,58 TL olduğu, davalının kusuruna isabet eden zarar tutarının ise 28.668,41 TL olduğu sonucuna varıldığından davacının kazanç mahrumiyeti tazminatı isteminin taleple bağlılık ilkesi gereğince 28.668,00 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının ilk onarım bedelinin istirdadı istemi yönünden yapılan değerlendirmede; dava dilekçesi ile talep edilmeyen alacak kaleminin ıslah suretiyle istenilmesi mümkün olmadığından davacının ilk onarım bedelinin istirdadına yönelik talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının ikinci onarım bedelinin istirdadına yönelik talebi yönünden yapılan değerlendirmede; ikinci onarım bedeline mahsuben … seri numaralı 29.000,00 TL bedelli çekin verildiği, çekin ibraz edilerek ödendiği, her ne kadar davacı ıslah dilekçesinde ikinci onarım bedeli için 29.087,00 TL tutarında ödeme yapıldığını iddia etmiş ise de çek bedelinin 29.000,00 TL olması, haricen ödeme konusunda bir delil ibraz edilmediği gibi bu yönde bir iddiada bulunulmaması karşısında ikinci onarım bedeli olarak 29.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığının kabul edilmesi gerektiği, davalının kusuruna isabet eden bedelin 13.050,00 TL olduğu, çek bedelinin 17/03/2021 tarihinde ödenmesi nedeniyle bu alacağa bu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve bu kalem yönünden talebin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının nakliye giderlerinin tahsiline ilişkin talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; dava dilekçesine ekli nakliye faturaların toplam dört adet taşıma işine ilişkin olduğu, 26/10/2013 tarihli nakliye faturasının ilk onarıma ilişkin olduğu, davacının bu nakliye bedelini talep edemeyeceği, … tarihli faturanın da 2 adet taşıma işine ilişkin olduğu, bu faturaya konu taşıma işlerinden sadece birinden davalının sorumlu olduğu, bu kapsamda ikinci onarım için yapılan nakliye masrafının 944,00 TL + 2.065,00 TL olmak üzere toplam 3.009,00 TL olduğu, davalının kusuruna isabet eden tutarın ise 1.354,05 TL olduğu sonucuna varıldığından, bu alacak kalemi yönünden talebin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 13.050,00 TL’nin 17/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kazanç kaybı tazminatı olarak 28.668,00 TL’nin, 10.000,00 TL’lik kısmının dava tarihi olan 17/02/2014 tarihinden, 18.668,00 TL’lik kısmının ise ıslah tarihi olan 16/05/2022 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, nakliye bedeli olarak 1.354,05 TL’nin dava tarihi olan 17/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 25/09/2013 tarihinde müvekkilinin yaptığı tamir ve tadilat sonrasında silindirin araç üstü ekipmana bağlandıktan sonra patlaması sonrasında davacı şirketin 8 günlük süre içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, … tarihli iş emrinde müvekkilinin yaptığı tamir ve tadilatların belli olduğunu, tamiratla ilgili müvekkiline yalnız silindirin kapaklarının getirtildiği bu kapakların tamir ve bakımı ile kromlanması işleminin yapıldığını, zararın ise bu tamiratlardan değil silindirin bloğunun patlamasından meydana geldiğini, ilk bakım işleminde yalnızca silindir kapaklarının getirildiğini ve silindir kapakları içinde valflerin takılı olmadığını, ayrıca valflerin yanlış akılması halinde pistonun silindirde ilerlemesinin mümkün olmayacağını oysaki pistonun silindir üzerinde bir metre ilerlediğini, bu nedenle valflerin yanlış takıldığından bahsetme imkanın bulunmadığını, ikinci arızanın …’un hatalı monte ve bakım işleminden kaynaklandığından silindirin yan bloklarından patlama meydana geldiğini, müvekkilinin bakımını yaptığı kısımdan kaynaklanmadığından sonraki blok patlamasından müvekkilinin sorumlu olmayacağını, müvekkilinin sadece iş emrinde belirtilen tadilatları yaptığını, müvekkilinin silindirin imalatçısı olmadığını, bilirkişilerin müvekkilinin bu silindirin üreticisi olarak düşündüklerinden dolayı test yapılmadığı gerekçesiyle sorumluluk yüklendiklerini başka bir şirketin imal ettiği bu silindir müvekkili şirkete ünitesiyle birlikte gelmediğinden test yapamadığını, yapılan tamir ve tadilat ile vaki başkaca arızanın olup olmadığının tespiti için ünite üzerinde teleskopik silindirin çalışmasını sağlayan kumandanın olması ve kumanda ile silindirin kontrol edilmesi gerektiği bu ünite ve istem getirilmediği ve müvekkilin bu silindiri monte edeceği ekipmanı bulunmadığından test yapma imkanın da bulunmadığını, silindirin ikinci gelişinde ise ünite ile getiritildiği ve getirtildiğinden test yapıldığını ve testin başarıyla yapıldığından dolayı sorunsuz teslim edildiğini, ilk işlemde ünite ve kumandayla gelmediğinden müvekkiline kusur yüklenemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava; eser sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacıya ait teleskopik silindirin keçelerinin bakımı için kafasının sökülme işlemi sırasında oluşan hasarın giderilmesi için davacı şirket ile davalı şirket arasında davalının düzenlendiği … tarihli teklif formundaki işlerin yapılması konusunda anlaşma yapıldığı ve bu anlaşma kapsamında davacının silindirin bağlandığı ana ünite hariç silindiri davalı şirketin merkezinin bulunduğu …’ya nakliye yoluyla gönderdiği ve davalının silindirin tamiratını yaparak davalıya teslim ettiği anlaşılmıştır. … tarihli tamir kayıt formunda da silindir borsunu hanlanması, yağ borusu krom tamiri boğaz yenileme işleminin yapıldığı görülmüştür.
Silindir üzerinde mahal mahkemesince yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi kurulu raporunda ve alınan diğer tüm raporlarda, hükme esas alınan raporda dahil davacının teklif formundaki işleri usulüne uygun yaptığı ilk onarımın ayıplı olmadığı tespit edildiği gibi, davacı tarafından valflerin hatalı takılmasının söz konusu olmadığı, valfler hatalı takılmış olsaydı silindir üzerindeki pistonun hareket edemeyeceği, oysaki pistonun bir metre kadar piston üzerinde hareket ettiği tespit edilmiştir. Keşif sonucu düzenlenen … tarihli bilirkişi kurulu raporunda ancak silindirde (ana boruda) pistonun bir metre hareketinden sonra oluşan çatlağın pistonun 119 cm önünde oluştuğu belirlenmekle hem bu raporda hem de hükme esas alınan son rapor dışındaki tüm bilirkişi raporlarında pistonun çatlak bölgesine temasının olmadığı ancak hareketiyle birlikte oluşan basınç ve gerilme sonucu silindir ana borusundaki metal yorgunluğundan dolayı patlamanın meydan geldiği belirlenmiştir. Bu halde davacının ilk tamir işleminde ayıp söz konusu olmayıp, mahkemenin bu yöndeki kabulü doğrudur. Davacı tarafta istinaf itirazında bulunmayarak bu hususu kabul etmiştir.
Ancak davacının yapmış olduğu ilk tamir işleminde ayıp bulunmamakla birlikte ilk tamir işlemi sonrasında test yapılmış olmamasının, ana silindir borsunun patlamasına sebebiyet verip vermeyeceği hususuna gelince; hükme esas alınan rapor dışındaki tüm bilirkişi raporlarında, boru da metal yorgunluğu olduğu ve bu sebeple patlama olduğu tespit edilmiş, Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda kaldırma kararından sonra alınan … tarihli bilirkişi raporunda da, davacının ilk tamir işlemleri ilgili olarak test yapmış olsaydı ana ilk tamirat işlemi sırasında borunun metal yorgunu olduğu ve değişmesi gerektiğini anlayacağını, bununla birlikte ilk tamirat sırasında bu husus anlaşılmış olsaydı da bile ilk tamirata konu işlemlerle ilgisi olmayan ortaya çıkan ana boru değişimi işlemi için gerekli malzeme ve işçilik bedelinin ayrı ödeneceğini ve tamir süresinin de gerekli olduğu belirtilmiştir. Bu rapordan sonra alınan hükme esas raporda ise; ana borunun patlama nedeni ile ilgili olarak birçok ihtimal sayılmış, bunlar arasında metal yorgunluğunu da yer verilmiş ancak ana borunun patlama nedeni tam olarak belirtilmemiş ayrıca ilk tamirattan sonra montajı yapan …’un makineyi çalışmaya zorladığı ve patlamaya sebebiyet verdiği gerekçesiyle tam kusurlu olduğu belirtilmekle birlikte hangi sebeplerle olduğu açıklanmaksızın davalının test yapmış olsaydı makine ya çalışacaktı ya da çalışmayacaktı ancak zararlandırıcı olay meydana gelmeyecekti denerek davalının da %45 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, ayrıca ilk teklifte verilen bedelin silindirde ortaya çıkacak tüm sorunlar için verildiği, davacının bu bedeli silindirde ortaya çıkacak tüm tadilatlar için verdiği, davalının yeni bir bedel isteyemeyeceği yorumunda bulunulmuştur. Bu haliyle hükme esas alınan son raporun kusur durumu yönünden kendi içinde çelişki olduğu, ikinci arızanın meydan gelmesi yönünden tam tespiti yapılmadığı gibi davalının ilk tamirat işini usulüne uygun yaptığını belirtmesine rağmen, ilk tamirattan sonra test yapmamış olmasının ikinci zarara nasıl sebebiyet verdiğinin de tam olarak tespit edilemediği görülmekle hükme esas alınamayacağı anlaşılmıştır.
Diğer tüm bilirkişi raporlarının birbiriyle uyumlu oldukları, tarafların anlatımları ve olayın oluş şekline göre anlaşılır ve denetime elverişli düzenledikleri ve birbirlerini doğruladıkları anlaşılmakla; ilk tadilat işleminde her hangi bir hatası ve ayıbı olmayan davacının bu işlemler dolayısıyla test yapması gerekli olmakla ve bu testi yapmamakla kusurlu olduğu kabul edilmekle birlikte, test yapılmış olsaydı bile, ilk tadilata ilişkin bir eksikliğin olmadığının anlaşılacağı ancak bu test ile davacının metal yorgunu olan borunun değişmesi gerekeceğini fark edeceği ve böylelikle ilk tamir işlemi sırasında bu işlemlerinde yapılacağı ve davacı tarafında sonraki nakliye masrafları ile nakliye de geçen süre kadar kar kaybına uğramayacağı açıktır. Ancak daha sonra ortaya çıkan ana borudaki eskimeye bağlı arızanın giderimi için gerekli ana boru ve işçilik bedelinin davacı tarafça ayrıca ödenmesi gerekmektedir. Zira ilk tadilata ilişkin bedel teklif formunda ki işlere ilişkin olup, bu işlerde ayıpsız yapılmıştır. Davacının ilk yaptığı tadilatla ilgisi olmayan ikinci tadilatta geçen süreden de davalı sorumlu değildir. Kaldı ki davacı şirkette ikinci tadilat sonrasın da ikinci tadilata ilişkin bedeli her hangi biri ihtirazı kayıt koymaksızın çek vermek suretiyle davalıya ödememiştir. İhtirazı kayıt konmaksızın rıza ile yapılan ödemelerin daha sonra istenmesi ise mümkün değildir.
O halde ilk derece mahkemesince, ikinci nakliye için ödenen bedele ve nakliyede geçecek bir günlük süre için kazanç kaybına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Açıklanan sebeplerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yapılan hatanın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç bulunmadığından 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca düzeltilerek esas hakkında karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ikinci nakliye için ilk derece mahkemesince 1.354,05 TL’ye hükmedilmiş olması ve davacı tarafça bu hususta istinaf itirazında bulunulmamış olması dikkate alındığında kazanılmış hak ve aleyhe hüküm kuruma yasağı ilkeleri uyarınca 1.354,05 TL nakliye ücreti ile ikinci defa gidiş, geliş için nakliyede geçecek 2 gün için aynı ilkeler doğrultusunda KDV dahil 1.061,79 TL (28.668,41×2/54) kar kaybı olmak üzere toplam 2.415,84 TL yönünden davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/07/2022 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Davanın KISMEN KABULÜNE,
2.415,84 TL tazminat alacağının dava tarihi olan 17/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete ödenmesine,
Fazlaya ilişkin tüm istemlerin reddine,
Alınması gereken 179,90 TL karar ilam harcının peşin ve ıslah yoluyla alınan 1.038,70 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatan 858,80 TL’nin talebi halinde davacıya iadesine (ilk derece mahkemesince düzenlenen 02/09/2022 tarih ve 2022/872 harç nolu harç tahsil müzekkeresinin iptaline, buna ilişkin tahsilat olması durumunda ilgilinin talebi halinde kendisine iadesine),
Davacı tarafça yatan 179,90 TL karar ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafça yatan 2.942,25 TL istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
Davacı tarafça yapılan 25,20 TL harç gideri ve 11.687,10 TL yargılama olmak üzere toplam 11.712,30 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan 465,60 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerine bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan 220,70 TL (istinaf kanun yoluna başvurma harcı) yargılama giderinden 211,93 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerine bırakılmasına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulanan AAÜT’nin 13/2.maddesi uyarınca 2.415,84 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/3.maddesi uyarınca 2.415,84 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Gider avansından kalan kısmın re’sen yatıran tarafa iadesine,
İstinaf karar tebliği, avans iadesi ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 02/02/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip- …
¸e-imzalıdır ¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸