Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1164 E. 2022/1352 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACILAR : 1-… – …

2-… – …

3-… – …

4-… – …

VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …

VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 19/10/2022
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2022
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar ile davalının kardeş olduklarını ve 05/02/2016 tarihinde yaptıkları yazılı sözleşme ile davacıların … Köyünde bulunan ve şu anda davalının ikametgah adresi olan taşınmazdaki miras paylarına ilişkin davalı ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesi düzenlediklerini ve sözleşmede cezai şart olarak her bir kardeşin 40.000,00 TL’lik teminat senedi vereceğinin kararlaştırıldığını, dava konusu taşınmazda sözleşme tarihinden bu yana oturmakta olan davalının kötüniyetli oarak her bir davalı aleyhine senetlerine dayalı olarak icra takibi başlattığını ve sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmemesinden dolayı sözleşmenin geçersiz olduğunu ve geçersiz sözleşmeye dayalı cezai şartta geçersiz olacağından senetler dolaysıyla davacıların borçlu olmadığını ileri sürerek, Konya … İcra Müdürlüğü’nün …, … , … ve … Esas sayılı icra dosyalarında davacıların borçlu olmadıklarının tespitine, takiplerin iptaline, her bir takip için ayrı ayrı en az %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmede davacılara toplamda 200.000,00 TL’nin elden nakit olarak teslim alındığının belirtildiğini, davacıların bugüne kadar hisse devri yapmadıklarını, senetlerin teminat senedi olmadığını, davacılara ayrı ayrı elden verilen 40.000,00 TL bedele ilişkin olduğunu savunarak, davanın reddini, kötü niyetli davacıların asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmelerini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin incelenmesinde; satmayı vaad eden tarafların, … , …, … ve … olduğu, satın almayı vaad eden kişinin … olduğu, sözleşmenin Konya Meram … ada ve … parselde kayıtlı bulunan konutun içinde bulunduğu alanın hisse satım vaadine ilişkin olduğu, sözleşme içeriğinde satmayı vaad edenlerin 40.000,00’er TL bedeli elden nakit aldıklarını beyan ettiklerini, her bir mirasçının satan almayı vaad edeni ayrı ayrı 40.000,00’er TL bono verdiğini, 2 yıl içerisinde tapu devredilmez ise satın almayı vaad edenin bu bonoları istediği gibi kullanmakta ve icra takibine konu etmekte özgür olduğu hüküm altına alınmış olup, taraflarca imza altına alındığı anlaşılmıştır.
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, bir taşınmazın satım sözleşmesinin yapılmasını isteme hakkı veren bir ön sözleşmedir. Taraflar düzenledikleri ön sözleşme ile ana sözleşmenin akdedilmesini hüküm altına almak istemektedirler. Ön sözleşmenin akdedilmesiyle taraflardan biri yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde diğer tarafın ifayı talep etme hakkı doğacaktır. Satış vaadi sözleşmesinin bağlayıcılık unsurunu taşıyabilmesi için kanunda belirtilen şekil şartına bağlı olarak düzenlemektedir. Her ne kadar taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçerlilik kazanması için Noterlik Kanunun 60/3 ve 89.maddelerine göre Noterde düzenlenmesi gerekmekte ise de, taraflar arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde edimlerin yerine getirilmesiyle birlikte, sözleşmenin geçersizliği TMK 2. maddesi kapsamında ileri sürülemeyecektir.
Bu cihetle davacı vekilince taraflar arasındaki sözleşmenin geçerlilik şartına uygun olarak düzenlenmediği belirtilerek sözleşmenin geçersizliği iddia edilmiş ise de; tarafların imza altına aldıkları sözleşme ve mahkeme huzurundaki davalı yemini nazara alındığında davalının her bir davacıya aralarındaki sözleşmeye istinaden 40.000,00’er TL ödeme yaptığı takdir ve kanaatine varıldığından bu aşamadan sonra şekil şartına bağlı sözleşmenin geçersizliğine ilişkin iddialara TMK 2. Maddesi kapsamında olmadığından itibar edilmemiştir. Davacı her ne kadar kendilerine ödeme yapılmadığını iddia etmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin davacıların her biri tarafından ayrı ayrı imzalandığı ve sözleşmedeki imzalara vaki herhangi bir itiraz bulanmadığından ve senede karşı, senetle ispat yükümlülüğü gereği, taraflar arasındaki sözleşmenin aksini gösterir herhangi bir muteber yazılı delil sunulmadığından bedelin ödemediğine ilişkin iddialara itibar edilmemiştir.
Tüm dosya muhtevası birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki sözleşme ve davalı asilin mahkeme huzurundaki yeminli beyanı nazara alınarak, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden davacıların ayrı ayrı, davalıdan 40.000,00’er TL ödeme aldıkları ve bu ödemeler karşılığında vaad edilen taşınmaz tesciline ilişkin sözleşme hükmünü yerine getirmedikleri ve buna istinaden davalının da ödemeler karşılığında aldığı senetleri dava konusu icra takipleriyle tahsilini talep ettiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Davalı her ne kadar icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de; davacıların kötü niyetli olduğuna dair dosya muhtevası itibariyle herhangi bir delille rastlanılmadığından…” gerekçesiyle; davanın ve davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sözleşmede senetlerin cezai şart olarak verildiğinin açık olması nedeniyle davalının ettiği yemine değer verilemeyeceğini, sözleşmenin taşınmaz satışına ilişkin olduğundan geçersiz olduğunu, teminat senetlerinin de bu nedenle geçersiz sayılması gerektiğini, kambiyo vasıflarının olmadığını, teminat veya cezai şart amaçlı verilen bonoların ancak genel haciz yolu ile takibe konu edilebileceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı lehiner alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, miras payının devri sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun miras payı üzerinde sözleşme başlıklı 677. maddesinde; “Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır. Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı böyle bir sözleşmenin geçerliliği, noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır. Sözleşme bu kişiye paylaşmaya katılma yetkisi vermez; sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Taraflar arasındaki 05/02/2006 tarihli taşınmaz satış vaadi isimli sözleşmeye göre, davacılar … , …, … ve … ile dava dışı …’in Konya Meram … ada ve … parselde kayıtlı taşınmazdaki miras hisselerini her bir mirasçı için 40.000,00’er TL bedel karşılığında satış bedeli elden nakit alınarak davalıya satmayı vaad ettikleri, sözleşme gereği her bir mirasçının teminat olarak 40.000,00’er TL bono verdiği görülmektedir.
Miras payının devri sözleşmesine konu … ada ve … parsel sayılı taşınmazın miras bırakan … adına kayıtlı iken, tapuda yapılan 27/01/2016 tarih … sayılı işlemle elbirliği mülkiyeti halinde mirasçılara intikal yapıldığı, 13/01/2020 tarih … sayılı işlemle de paylı mülkiyete geçildiği anlaşılmaktadır.
Uyap vasıtasıyla alınan nüfus kayıtlarına göre davacılar ile davalıların baba bir kardeş olmasına karşın, davacıların annesinin … olduğu, davalının annesinin ise … isimli bir şahıs olduğu, dolayısıyla davalının, davacıların annesi …’nın mirasçısı olmadığı tespit edilmiştir. Bu durumda, TMK’nın 677/2. maddesi uyarınca, davalı 3.kişi konumunda bulunduğundan, miras bırakan …’nın mirasçılarıyla yapılan miras payının devri sözleşmesi noterde resmi şekilde düzenlenmediğinden geçersizdir. Geçersiz sözleşme dolayısıyla, ancak taraflar birbirlerini verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler. Sözleşmede, davalı tarafından, davacılara devir bedelinin ödendiği sabittir. Davacılar tarafından verilen menfi tespite konu bonoların da, satış bedelinin iadesi için teminat maksadıyla verildiği açıktır. Davacılar davalıya satış bedelini iade ettiklerini de ispatlayamadıklarına göre menfi tespit talebi yerinde değildir.
Diğer taraftan, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/4. maddesi uyarıca, icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden davalının icra inkar tazminatı talep etmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, mevcut delillerin takdirinin ve kararın dayandığı gerekçenin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla; davanın reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/06/2021 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Davacı taraftan alınması gereken 322,80 TL istinaf karar harcından alınan 301,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin kendileri üzerine bırakılmasına,
İstinaf aşamasında yatan gider avansından kalan kısmın re’sen yatıran tarafa iadesine,
İstinaf karar tebliği, avans iadesi ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 19/10/2022


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸