Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2022/1040 E. 2022/1017 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2022
NUMARASI : … Esas

DAVACI : … -…

VEKİLİ : Av. … […] UETS
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … […] UETS

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/07/2022
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 07/07/2022
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen ara kararına yönelik davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP, DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalı şirket arasından davalıya ait Konya İli
Selçuklu İlçesi … ada … parsel sayılı imar parseli üzerine (C12 – C13 – H3 – D6 – E16 – E17 bloklarında toplam 122 daire ve C12 – C13 bloktaki tek daire
150 m², H3 Bloktaki tek daire 165 m², D6 bloktaki tek daire 175 m², E16 – E17 bloktaki tek
daire 200 m²) davacı tarafından inşaat yapılması için sözleşme imzalandığını, sözleşme bedelinin bir kısmı için daire verileceğinin bir kısmının da karşılıklı düzenlenecek hak edişlerden sonra işçiliklere %15 kar payı eklenmek suretiyle ödeneceğini, inşaatın devamı sırasında davacı tarafın kendi edimlerini yerine getirmeye çalıştığını ancak davalının hak edişlere ilişkin edimlerini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle davacının kendi imkanları çerçevesinde inşaatı devam ettiremediğini ve yarım bırakmak zorunda kaldığını, sözleşmeye göre inşaatlarda davalı tarafından karşılanacak malzeme bedelinin de davalı tarafından karşılandığını ileri sürerek, davacının iş bedelinin ve davacıya verilmesi gereken ve işin bırakıldığı tarihte henüz tamamlanmamış olan dairelerini mevcut halleriyle değerlerinin tespit edilerek, davacının iş bedelinden dairelerin bedeli düşülmek suretiyle bakiye iş alacağının şimdilik 20.000,00 TL’nin hakediş tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve müvekkilinin alacağının karşılıksız kalmaması amacıyla dava sonucuna kadar davalı firma adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine
mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati haciz
konulmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 25/04/2022 tarihli ara kararında özeltle;
“Dosya içerisinde yer alan “Birim Fiyat İş Yapım İnşaat Sözleşmesi”nin incelenmesinde özetle; Davalının arsa sahibi sıfatıyla mülkiyeti kendisine ait arsa üzerine 6 Blok 122 Dairenin yapımı karşılığında yüklenici olan davacı ile anlaşmaya vardığı, sözleşme karşılığında 27 adet dairenin davacıya bırakılmasına karar verildiği lakin inşaatın tamamlanmamış olduğu anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde yer alan sözleşmenin “Yüklenici Firmaya Ödeme” şekli başlıklı 10. Maddesinde 27 adet daire fiyatının 4.095,00 TL olarak kararlaştırıldığı, bir takım işçilik ücretlerine kar payının daha sonra ekleneceği, davalı tarafından önceden verilen 8 adet daire fiyatının 860.000,00 TL olarak mutabık kalındığı, ödemelere ilişkin olarak herhangi bir vade tarihi belirtilmediği anlaşılmıştır.
Geçici hukuki korumanın türlerinden olan ihtiyatî haciz, alacaklının para alacağının ödenmesini güvence altına almak için borçlunun mal veya mallarına mahkeme kararıyla konulan geçici haciz işlemidir. Bu nedenle ihtiyati haciz kararı verilebilmesi tam ispata göre kolaylaştırılmış bu ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki yaklaşık ispat aranması, ispat kurallarının dışına çıkılarak her hangi bir emare ile yetinilmesi anlamına gelmez. Bu yüzden ihtiyati haciz talep eden geçerli ispat kuralları çerçevesinde iddiasını yaklaşık da olsa ispat etmelidir. Yaklaşık ispat sağlandıktan sonra, iddianın doğruluğu ağırlıklı olarak kabul edilmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimali de göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, ihtiyati hazce karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak yeterli ölçüde teminat alınmalıdır.
İİK’nın 257. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir.
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, amir kanun hükümleri, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Her ne kadar davacı tarafından ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş ise de alacağın varlığı ve miktarının yargılamaya muhtaç olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmede para borcuna ilişkin bir vade tarihi kararlaştırılmadığı, ödemelerin inşaatta yapılacak dairelerin bir kısmının yüklenici olan davacıya verilmek sureriyle yapılacağının ifade edildiği lakin yüklenici olan davacı tarafından ifade edildiği ve dosya içerisinde yer alan delil tespiti dosyalarından anlaşıldığı üzere inşaatın tamamlanamadığı, bu aşamada vadesi gelmiş bir para borcu bulunduğu konusunda yaklaşık ispata dair kanaate varmanın mümkün olmadığı, İİK’nın 257. maddesinde belirtilen şartların oluşmadığı, ancak yargılama sırasında koşulları oluştuğu takdirde mahkeme tarafından her zaman ihtiyati hacze karar verilebileceği” gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde inşa edilecek proje için, müvekkili ile davalı arasında bir kısım işçiliklerin yapılması hususunda anlaşma yapıldığını, taraflar arasındaki sözleşmede, E14 ve G15 blokların müvekkili tarafından tamamlanıp davalıya teslim edildiği, teslim tarihinden sonra yapılan anlaşmaya göre müvekkili alacağının 26.08.2013 tarihi itibariyle 175.910,63 TL olduğu, müvekkilinin D6 blokun sömel, bodrum, zemin kat, 1. 2. 3. kata kadar kalıbını, E16 blokun ise bodrumunun kalıbını yaptırdığı, yine müvekkilinin D6 bloğun 3. katın demir işçliğinin yarısının demirini ve E16 bloğun bodrum katı demirinin 1/3’nü müvekkilinin yaptırdığının kabul ve ikrar edildiğini, ayrıca müvekkilinin C12-C13-H3-D6-E16-E17 blokların dosya kapsamında değişik iş tespit dosyaları ile belirlendiği üzere belirli seviyeye kadar edimlerini yerine getirdiğinin tespit edildiğini, davaya konu sözleşme ile inşa edilen blokların belirlenen hususlarda işçiliğinin ve malzeme tedarikinin sağlanması hususunda müvekkilinin edimlerine başladığını ve hak edişlere hak kazanmış iken; davalı şirket tarafından müvekkilinin hak edişlerinin ödenmemesi ve hak ediş hususunda anlaşmaya yaklaşmaması nedeniyle müvekkilinin edimlerine devam etmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme içeriğinde belirlendiği üzere hak edişlerin karşılıklı olarak mutabık kalınması ile %15 kar payı eklenerek ödeme yapılacağı belirlendiğini, müvekkilinin tüm inşaatı bitirme ve bitirmeden sonra alacağını alma gibi bir anlaşmanın olmadığını, davalı tarafça hak edişlerinin ödenmemesi ve davalı şirket tarafından gerekli iş yeri teslimi ile malzeme tedariki yapılmaması nedeniyle sözleşmenin ifasının mümkün olmadığını, müvekkilinin edimlerini belirli seviyeye kadar ifa etmiş olduğunu ancak hak edişini tahsil edemediğini, yaklaşık ispat şartının sağlandığını, davalı tarafın müvekkilinin hak edişinin ayni veya nakdi ödendiği konusunda bir savunmasının bulunmadığını, alacağın muaccel olduğunu yargılama ile sadece bu zararın miktarı belirleneceğinden davalı dava konusu alacağı ödememek için de mal varlığını elinden çıkarmaya çalışacağından ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına ve talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Talep; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için borçlunun tüm mal varlığı üzerine alacağa yetecek miktarda ihtiyati haciz konulması istemine ilişkin olup; mevcut delil durumuna göre, alacağın varlığının ve miktarının yargılamayla belirleneceği nazara alındığında ilk derece mahkemesinin bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine dair verdiği ara karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1.maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından verilen 25/04/2022 tarihli ara kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
İstinaf karar tebliği işleminin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; 6100 HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.06/07/2022


Başkan

¸e-imzalıdır.

Üye

¸e-imzalıdır.

Üye

¸e-imzalıdır.

Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸