Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/806 E. 2021/874 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … (İstinaf yoluna başvuran)

DAVANIN KONUSU : İpotek (Tescil İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
G. KARAR YAZIM TARİHİ : …
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 30/07/2018 tarihinde akdedilen eser sözleşmesi uyarınca davacı firma davalı tarafın taşeronu olduğu Konya ili, Karatay ilçesi, … Mah. … Sok. … Ada, 1 numaralı parselde bulunan … isimli projeye duş kabini satılması ve montajı işini yeklendiğini, davacının bu projeye ait 180 adet duş kabinini teslim ettiğini, bunlardan 125 adetinin montajının tamamladığını, geri kalan diğer montaj işlemlerinin davalının taşeronu bulunduğu … İnş. Mob. Gıda Nak. San. Tic. Ltd. Şti. yetkilileri tarafından davacının şantiyeye girişi kötü niyetli bir şekilde engelledindiği için tamamlanamadığını, davacının alacağının dava dışı yüklenici … İnş. Mob. Gıda Nak. San. Tic. Ltd. Şti. ile imzaladığı taşeronluk sözleşmesi uyarınca yaptığı imalatlardan kaynaklandığını, sözleşmeler ancak tarafları arasında hak ve borç doğurduğunu, davacının sözleşmeden kaynaklanan bir alacağı varsa bu alacağın muhatabı ve borçlusu sözleşmenin tarfı olan dava dışı yüklenicinin olduğu, davacının taşınmaz maliki … İnş. Mob. Gıda Nak. San. Tic. Ltd. Şti.ye karşı kanuni ipotek hakkını kullanabilmesi için davalı taraftan olan yapı alacağının mahkeme ilamına bağlanması gerektiğini beyan ederek, davacının davalı firmadan olan duş kabini satış ve montajından kaynaklanan yapı alacağının davalıdan tehsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekilinin aynı mahkemenin … E. sayılı dosyası ile birleştirilen yine aynı mahkemenin … E. sayılı dosyasına sunduğu dilekçesiyle; davacının faaliyet alanının banyo malzemeler imalatı satışı ve montajı olan bir şahıs şirketi olduğunu, 30/07/2018 tarihinde davacı ile davalı firmanın taşeronu dava dışı … Metal Alüm. İnş. Otom. Tic. Ltd. Şti arasında 180 adet dış teknesinin satımı ve davalı firmanın … isimli şantiyesine montajına ilişkin bir eser sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme uyarınca davacının 01/10/2018 tarihine kadar mezkur şantiyeye 180 adet duş kabini teslimi ve montajı işini üstlendiğini, davacı sözleşme uyarınca 180 adet duş kabinini davalı firmaya ait Konya İli Karatay İlçesi … Mah. … ada … numaralı parselde bulunan … isimli projenin şantiyesine teslim ettiğini, bunlardan 125 adetinin montaj işlemini gerçekleştirdiği montajı tamamlanmayan malzemeler hala davalı firmaya ait şantiyede bulunduğununu, davacı firma montaj işlemlerinin geri kalanını tamamlamak için 17/09/2018 tarihinde şantiyeye girmeye çalıştığı ancak erişimi davalı firma yetkilileri tarafından engellendiğini, bunun üzerine duş kabinlerinin tarip edilmesi veya başka yere taşınması tehlikesini bertaraf etmek üzere Konya … Sulh Hukuk Mahkemesi … D.İş dosyası ile delil tespit isteminde bulunulduğunu, 20/09/2018 tarihinde davalı firmanın yukarda adresi verilen şantiyesine gidildiği ve duş kabinlerinin markası, sayısı kaç tanesinin montajının tamamlandığı hususları tespit edildiğini, davacı firmanın bir kez daha 25/08/2018 tarihinde sözleşmede yer alan işin teslim tarihinden önce montaj işini tamamlamak için şantiyeye gittiği ancak şantiyeye erişim de kötü niyetli olarak engellendiği, davali firmadan montaj işlemlerinin tamamlanabilmesi için şantiyenin davacının erişimine açılması 26/09/2018 tarihinde Konya …. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarı ile talep edildiğini, ancak davalı firma cevaben gönderdiği ihtarnamede davacıya herhangi bir akdi ilişkisi bulunmadığını, kalan montaj işlemlerini başka bir firmadan alacağını ve davalının yalnızca ürünlüerin garanti hizmetini vermekle yükümlü olduğunu belirttiği davacının malzeme ve emek vermek suretiyle mezkur inşaata katkıda bulunnduğu ancak eser sözleyşmesini tarafı dava dışı … Metal Ltd. Şti’nin ödeme gücünden yoksun kaldığını, davacıya yapılan imalatlara karşılık olarak herhangi bir ödeme yapılmadığı bu durumdan dolayı da mahkemeden TMK md. 893/3 uyarınca yapı alacaklısı ipoteğinin (inşaatçı ipoteği) geçici tescili talebinde bulunma zorunluluğu hasıl olduğunu belirttiği görülmüş, davacının hak kaybına uğramaması için davalı tarafın Konya ili, Karatay İlçesi, … Mah, … ada, ….numaralı parselde bulunan taşınmazlarına, Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesindeki dosyanın kesinleşmesinden sonra 15 gün içerisinde dosya üzerinden inceleme yapılarak inşaatçı ipoteğinin geçici tesciline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Dava, “Geçici yapı ipoteği konulması talepli” davasıdır.
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Dosya muhtebiyatında davacının daha önceden Sulh Hukuk Mahkemesinde tespit yaptırdığı, bu tespite göre davacı vekilince, davalı şirketin inşaatında 3. kişi ve taşeron olarak hizmet verildiği, yapılan duşakabinlerin miktarı ve durumları bilirkişi raporu tarafından tespit edildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı ile davacı arasında resmi bir anlaşma mevcut olmasa da; alt taşeron olarak davacının hizmet verdiği emareleri görüldüğünden, Türk Medeni Kanunu’nun 893/3. 895. ve 1011. maddeleri uyarınca kanuni ipotek hakkının geçici tesciline imkan sağlayacak şartların oluştuğu anlaşıldığından, bu şartlara A) yapı alacağının mevcut olması, B) alacağın çekişmeli olmaması, alacağın taşınmaz maliki tarafından kabul edilmiş veya Mahkemece karara bağlanmış olması (Mahkememizin … E. sayılı davasının açılmış olması) nedeniyle, yukarıda sayılan nedenlerle davacının her ne kadar alacağını belgeye bağlamayamamış olması dikkate alınmış ise de; bu nedenle kesin ipotek hakkı değil, geçici ipotek konulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 15. HD.nin 2016/1924 E. 2016/3111 K. sayılı kararı gözönüne alınarak kanuni ipotek tescili yapılabilmenin şartları izah edilmiş olup, davamızda her ne kadar kesin kanuni ipotek şerhi konulması şartları gerçekleşmemiş ise de; talep edilen hakkın geçici bir tedbir olarak bağımsız bölüm üzerine geçici yapı ipoteği konulabileceği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar Mahkememizin verdiği bu karar daha önce Mahkememizin … E. … K. Sayılı ilamı ile benzer olarak gözükse de zaten dosya incelendiğinde, daha önce vermiş olduğumuz yukarıda esas ve karar numarası verilen ilam Konya BAM … HD.nin 20/02/2019 tarih … E. … K. Sayılı kararı ile gerekçe olarak davacının mahkememizde açmış olduğu … E.sayılı dosyanın ilamı bağlanması için bekletici mesele yapılması nedeniyle, yapı alacağı geçici tescilinin bozulmasına karar vermişti.
Mahkememiz yapmış olduğu incelemede … E.sayılı dosyanın karara çıktığı anlaşılmış olup dolayısıyla Bam ‘ın daha önceden vermiş olduğu bekletici mesele sorunu nihayete ermiştir.
Mahkememizin daha önceki ve bu esas sayılı dosyasında davacının talep etmiş olduğu geçici ipotek tescilinin şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı taraf gerek önceki dosyada gerek se bu dosyada yapı ipoteğinin oluşum şartlarında kişinin küçük esnaf olması, zanaatkar sınırını aşmaması gerektiği ve bu yapı ipoteklerinin imkanın zanaatkarlara küçük ölçekli işletmelere, el işi yapan zanaatkar ve kişilere tanındığını, yapılan işin el işi veya zanaat olmayıp sanayi ve seri üretime tabi olduğu ve bu konuların öncelikli olarak irdelenmesi ve bu konu ile ilgili bilirkişi raporlarının alınmasını talep etmiş ise de; söz konusu taleplerin ilerde açılabilecek muhtemel kesin yapı ipoteği davası içerisinde incelenmesi gerektiğinden verilen kararın geçici mahiyetli olup ve tarafın kesin ipotek davasını süresi içerisinde açmasına bağlı olduğundan davalının talepleri reddedilmiştir.
Yukarıda açıkladığımız kanun maddeleri uyarınca şartlar oluştuğundan davacının kesin yapı ipoteği davası açması için talep etmiş olduğu geçici yapı ipoteği talebi kabul edilerek, davacının davasının kabulü ile mülkiyeti davalıya ait dava konusu Mahkememizin Konya ili, Karatay İlçesi, … Mah.,…… Kat, … Pafta, … Ada nolu, …. Parsel, …. Nolu Bağımsız bölüm üzerine Medeni Kanunun ilgili maddeleri gereği ve Tapu Sicil Tüzüğünün 37. maddesi gereği ve devamı maddeleri gereğince 90.000,00 TL alacak miktarı üzerinden davacının kesin yapı ipoteği şerhi davası açılıp kesinleşinceye kadar geçici yapı ipoteği şerhi konulmasına ve davacının kesin yapı ipoteği davasını açması için davamız dosyasının kesinleşmesinden itibaren 15 günlük süre verilmesine, aksi takdirde verilen kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulduğuna dair gerekçeyle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
2-Mülkiyeti davalıya ait dava konusu Mahkememizin Konya ili, Karatay İlçesi, … Mah., ….. Kat, … Pafta, … Ada nolu, ….Parsel, …. Nolu Bağımsız bölüm üzerine Medeni Kanunun ilgili maddeleri gereği ve Tapu Sicil Tüzüğünün 37. maddesi gereği ve devamı maddeleri gereğince 90.000,00 TL alacak miktarı üzerinden davacının kesin yapı ipoteği şerhi davası açılıp kesinleşinceye kadar geçici yapı ipoteği şerhi KONULMASINA,
3-Davacının kesin yapı ipoteği davasını açması için davamız dosyasının kesinleşmesinden itibaren 15 günlük süre VERİLMESİNE, aksi takdirde verilen kararın KALDIRILMASINA,…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; söz konusu hukuki uyuşmazlığın davacı taraf ile … Metal Ltd. Şti aralarındaki ilişkiden kaynaklandığını, husumet ve taraf sıfatının yanlış değerlendirildiğini, davacı yan ile … Metal Ltd. Şti aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklanan sözleşmeye bağlı olarak mal temini yapıldığını, iki taraf arasındaki bu ilişkinin davacı yan ile müvekkili şirket arasında hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığı ve … Metal Ltd. Şti ile müvekkili şirket arasında temsilcilik veya vekalet ilişkisi bulunmadığı da gözetilerek müvekkili şirketi bağlamasının gerektiğini, Türk Borçlar Hukuku’nda sözleşmenin tarafları bağladığı ve taraflar arasında hüküm ve sonuç doğuracağını, bu hususun içtihat ve doktrinde de çelişki olmaksızın kabul edildiğini, Yargıtay kararlarında da bu hususun çoğu kez işlendiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 31.5.2016 tarihli 2016/1924 Esas sayılı kararında da sözleşmelerin ancak taraflar arasında hak ve borç doğurduğunun belirtildiğini, mahkemenin TMK 893 ve sair mevzuatı yanlış uyguladığını, eser sözleşmeleri ve satım sözleşmelerinin değerlendirilmediğini, emek verme ve zanaatkar kavramları üzerinde durulmadığını, TMK 893.m 3. fıkrasındaki hükme göre bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici veya zanaatkârlardan bahsettiğini, davacı şirketin bu hükme göre hangi rolü üstlendiğinin açık olmadığını, davacının bu hükmün esas alınarak şerh konulması talebinde bulunduğunu, davacının emek ve zanaatkar erbabı olmayıp fabrikasyon üretim yapan, mal satan bir şirket, bir tacir olduğunu, davacının zaten davasını ticaret mahkemesinde açmakla kendisini emek ve zanaatkar erbabı olarak değil sermaye sahibi ve tüccar olarak tanımladığını, sadece mal temin eden kişilerin TMK 893 hükmünden faydalanmayacağı hem mevzuatın kendinden hem doktrinden hem yerleşik içtihatlardan anlaşılmakta olduğunu, ilk derece mahkemesinin davacı yanın sunmuş olduğu mal ve veya hizmetin zanaat ve veya emek noktasında olup olmadığı hususunda ki itirazlarını ve taleplerini kesin ipotek davasında değerlendirileceğini gerekçesinde yazdığını, haliyle kendisi bu hususta hiç bir araştırma, inceleme, bilirkişi raporu ve değerlendirme içinde olmadığını, zanaatkarı ve emeği korumak amacı ile uygulanması gereken kanunun böylelikle fabrikasyon ve seri üretim işlerde dahi uygulama alanı bulduğunu, günümüzde inşaat sektörünün gelmiş olduğu noktanın, hizmet ve işin çeşitliliği ve hızı dikkate alındığı takdirde taşeron ve tedarikçilerin böylesi kendi içinde anlaşarak, kötü niyetli davranmaları halinde tahsil edilmiş bir ücreti dahi tekrar tahsil etmelerinin önü açılacağı, aynı şekilde taşeron ile malzemeyi satanın ya da monte edenin böylesi sözde alacak davalarında birbiri ile müşterek hareket ederek kötü niyetli olabileceği, bir hizmet ve malın bedelinin hem taşeronun hem de o malı satan ve veya tedarik edenlerin tekrar tekrar ücret tahsil edeceği hususlarının mahkemece hiç dikkate alınmadığını, eser sözleşmelerinin kanun lafzına göre yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi üstlendiği iş sahibinin de buna karşılık bir bedel ödemeyi taahhüt ettiği sözleşme olduğunu, sermayeden çok nitelikli emeğe dayalı; öğrenimin yanı sıra el becerisi ve ustalık gerektiren meslek erbâbına ise zanaatkâr denildiğini, buna göre TMK 893’te belirtilen emek gösterme veya zanaatkar niteliğinde yapılan iş olarak bakmaya imkan olmadığını, bu açıklamalar altında satış sözleşmesi dolayısıyla inşaata yalnızca malzeme temin eden ve bir kısım montajını yaptıran davacı şirketin, malzemeyi imal etmiş olsa dahi, kanunda bahsi geçen emek gösteren veya zanaatkar sınıfına girmeyeceğini, bu sebeplerden ötürü de davacı şirketin müvekkili şirket zimmetinde alacaklı olmadığını, çünkü davacı şirketin faaliyetini kendileri dışında satım sözleşmesi gereğince yerine getirmeye çalıştığını, bu şirketin inşaata yalnızca malzeme temin ettiğini, yoksa inşaatın yapımında inşaatın yapısıyla alakalı herhangi bir emek sarf etmesinin söz konusu olmadığını, alacak hakkının doğumunu sağlayan faaliyetin, yapının inşasına emeği ile veya hem emeği hem de malzemesi ile katkıda bulunma veya bunu sağlama olduğunu, davacı şirketin yapmış olduğu faaliyetin servis hizmetinden farklı olmadığını, bu yüzden sadece malzeme tedarikinin kanuni ipotek hakkının oluşumunu sağlamayacağını, adi bir alacağı oluşturacağını, bu adi alacağın muhatabının da müvekkili şirket olmadığını, sözleşme düzenleme tarihi ile işin başlama tarihinin peşpeşe günler olduğunu, haliyle bir eser ve bir emek olmadığı sunulan malın hazır, üretilmiş, fabrikasyon bir mal olduğunun davacı yanın kendi sundukları sözleşme ile ve beyanları ile sabit olduğunu, söz konusu şüpheli sözleşmenin 30/07/2018 tarihinde düzenlendiğini, ifa başlangıç tarihinin ise 01/08/2018 olarak belirtildiğini, davacının yan bu hususları göz önünde bulundurmadan yapının inşasındaki emekten bahsettiğini, daha önceden satılmak için imal edilmiş duş kabinlerinin sözleşmeden bir gün sonra teslim edilmeye başlanan duş kabinlerinin satımından dolayı inşaatın yapımında verildiği söylenen emeğe katılmadıklarını, kabul edilirse inşaata alınan her ürünün üretimini yapının inşasındaki emeğe bağlamanın gerektiğini, bu durumu da kabul etmediklerini, üretilen malzemelerdeki emeğe inşaatın yapısındaki emek olarak bakmanın oldukça zor olduğunu, inşaatın yapımında birçok ürün kullanıldığını, bu ürünlerin üretiminde emek bulunduğunu, lakin her ürünün üzerindeki emeği inşaatın yapımındaki emek olarak görmenin yanlış olacağını, eldeki davaya konu, duşa kabinlerin bir eser olmadığını, sözleşmenin imza edildiği tarihten bir gün sora ifanin taahhüt edildiğini, duşa kabinin kapı, pencere, asansörden farklı olup, bunlar sadece bir ölçü dahilinde bir binaya mahsus olabilecekken, öncesinde üretilmiş hali hazırda satışa konu edilmiş, mevcut binadan başka daha bir çok binaya da montesi mümkün olan duşa kabinlerin eser kapsamana girmeyeceğini, hükümde ipotek hakkının tescili için alacağın malik tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması şartlarının bulunduğunu, bahse konu olan alacağın müvekkili tarafından kabul edilmediğini ve davacı tarafından alınan bir mahkeme hükmünün de bulunmadığını, bu şartların gözetilmeden karar verilmesinin yanlış olduğunu, TMK 895 devamında teminattan bahsedildiğini, hükümde malikin yeterli teminat göstermesi durumunda tescilin yapılamayacağının da belirtildiğini, yaptıkları itirazlarda bu husustan da bahsedildiğini fakat değerlendirilmeye alınmadığını, eldeki davada teminattan geri kalmış bir malikin de olmadığını, tescil için gerekli şartlardan hiçbirinin oluşmadığını, mahkemenin davalıdır şerhi/geçici yapı ipoteği kararını davacı yandan hiçbir teminat almadan koyduğunu, teminat alıp almamanın mahkemelerin takdirinde olduğunu, fakat mahkeme tarafından kötüniyet değerlendirilmesinin yapılması en azından müvekkili şirketin bu tescil sebebiyle uğrayabileceği zararların göz önünde bulundurulmasının gerektiğini, alınan karardan sonra müvekkilinin elindeki dairelerin satışını yapamadığını, pazarlığını bitirdiği satışları dahi yapamadığını, sözleşmede geçen bir satış bulunmamasına rağmen davanın sözleşmeye dayandırıldığını, davacının 31.07.2018 tarihli bir sözleşme sunarak dava açtığını, ancak dava dilekçesinde ürünlerin bu sözleşmedeki ürünler olmadığını zaten beyan ve ikrar ettiğini, sözleşme ile belirlenen duş kabinlerinin sonradan değiştirildiğini belirttiğini, bu ifadelere göre ortada şüpheli bir satış bulunduğunu, sözleşmenin içeriğindeki değişikliğe bağlı olarak yeni bir sözleşme yapılmadığına veya eldeki sözleşme yenilenmediğine göre sözleşmenin içeriğindeki malzemelerin yapılan işte kullanılan malzemelerle aynı olmamasına rağmen eldeki sözleşmeye dayanarak dava açmanın yanlış olduğunu, davacının vadesi gelmemiş alacağını tahsil etmek için yasal yolları zorladığını, kendi iddiasına göre alacağını almadığı için müvekkili firmaya yöneldiğini, belki alacağını aldığını, belki de almadığını, sunulan sözleşmeye göre de sözde ürünlere karşılık almış olduğu bonoların daha hiçbirinin vadesinin bile gelmediğini, belki de bonoların vadesinde ödeneceğini, bu durumda mükerrer tahsilat oluşacağını, bu hususların değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kedi muhatabı olan kişi/şirkete ödemelerini yaptığını, dahası hatırı sayılır miktarda da alacaklı olduğunu, müvekkilinin davacı yanın muhatabı olan … Ltd. Şti.ye hiçbir isim ve nam altında borçlu olmamakla bir milyon liraya yakın da alacağının olduğunu, mahkemenin tensiben vermiş olduğu kararda, ücreti vekalete ve yargılama giderlerine hükmettiğini, bu hususunda düzeltilmesinin gerektiğini, geçici tescil talebininde ayrı kesin tescil talebinde ayrı doğacak şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin yanlış olduğunu, kararda davacı ile mevcut davada dava dışı 3.kişi olan, müvekkili firmanın taşeronu halinde olan … Metal. Şti. ile davacının aralarında hükme bağlanmış bir alacaktan bahsettiğini, haliyle kesinleşmiş bir alacaktan bahsettiğini, oysa ki söz konusu ilamda müvekkili firmanin doğrudan taraf olmadığını, davacı ile mevcut davalarında dava dışı 3.kişi arasında bir ilam olduğunu, davalının (… Metal Şti.) yargılamada çok aktif olmadığını, mahkemenin Konya BAM. 5.HD’nin … E.-… K. sayılı hükümde geçen mahkeme ilamı ibrazı gerekçesini dar yorumlayıp, sadece taşeron (… Metal Şti.) ile davacı arasında ele aldığını, bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf talebine cevap dilekçesinde özetle; istinafa konu kararın “yapı alacağının ipoteğinin geçici tesciline” ilişkin olduğu göz önünde bulundurularak, emek ve malzeme vermek suretiyle inşaatta değer artışı yaratan alt yüklenici konumundaki müvekkilinin, alacağını alabilmesi için tek kanuni yol olan kanuni ipotek hakkını ileri sürebilme imkanının yok olmaması için usul ve yasaya uygun olan iş bu karar hükmünün kaldırılması istemli istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan yapı ipoteği geçici tescil şerhi konulması talebine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı alt yüklenicinin, dava dışı asıl yüklenici şirket ile imzaladığı sözleşme uyarınca yaptığı imalâtlardan kaynaklı alacağın, taşınmaz tapu kayıtlarına geçici tescil şerhi konulması talebinin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
İlk derece mahkemesinin 07/12/2018 tarihli, … Esas – … Karar sayılı davanın kabulüne ilişkin kararının; dairemizin 20/02/2019 tarihli, … Esas – … Karar sayılı ilamı ve;
“4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 893/3. maddesi gereğince bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici veya zanaatkarlar kanuni ipotek hakkının tescilini isteyebilirler. Dolayısıyla yüklenici ipoteği, tescile tabi kanuni ipoteklerdendir. Madde hükmüne göre aralarında doğrudan bir eser sözleşmesi olmadığı halde taşınmaz maliki, alt yüklenicinin yükleniciden olan yapı alacaklarından kanun gereği sorumlu tutularak alt yükleniciye ipotek vermekle yükümlü kılınmıştır.
TMK’nın 895. maddesi hükmüne göre yüklenicinin kanuni ipotek hakları, eser sözleşmesine bağlı olarak çalışmayı veya malzeme vermeyi yüklendiği andan başlayarak tapu kütüğüne tescil olunabilir. Ancak tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması gerekir. Belirtilen süre hak düşürücü nitelikte olduğundan üç ayın sonunda tescil isteme hakkı sona erer. Öte yandan, tescilin yapılması için alacağın taşınmaz maliki tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması şarttır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/27 Esas ve 2016/1944 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği gibi yüklenicinin alacağının miktarının işe başlarken kesin olarak belli olmaması, teminatta anlaşılamaması, alacağın miktarının taşınmaz mal sahibince kabul edilmemesi ve yüklenici ipoteğinin tesciline ilişkin davanın kesinleşmesinin uzaması ihtimali gibi durumlarda TMK’nın 1011 ve Tapu Sicili Tüzüğü’nün 48 ve 50. maddeleri hükümleri gereğince, yüklenici ipoteğinin tescili ile ilgili geçici şerhin verilmesi mahkemeden talep edilebilir. Mahkemece, taraflar dinlenerek veya dosya üzerinden inceleme yaparak şerhe konu hakkın varlığının kabul edilebileceği kanısına varılırsa; şerh kararı verir ve kararda şerhin etki bakımından süresi ve içeriği belirlenip; gerektiğinde mahkemeye başvurulması için bir süre verilir. Böylelikle geçici şerh, TMK’nın 896 ve 897. maddelerine göre yüklenicinin, kanuni ipotekten yararlanma bakımından sıra almasını sağlar. Ancak geçici şerh davası, diğer koşullar bakımından yüklenici ipoteğinin tescili davası ile aynı koşulları taşımaktadır. Bu koşullar bir yapı alacağının mevcut olması, alacağın taşınmaz maliki tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması, malik tarafından yeterli güvencenin gösterilmemiş olması ve yüklenilen işin tamamlanmasından itibaren en geç 3 ay içinde tescil talebinde bulunulmasıdır.
Somut olayda; alacak davalı iş sahibi-taşınmaz maliki tarafından kabul edilmediğinden davacı alt yüklenicinin yükleniciden olan alacağı konusunda mahkeme ilamı ibraz etmesi gereklidir. Ancak mahkeme ilamı bulunmamaktadır. Bununla birlikte aynı ilk derece mahkemesinde, iş bu davadan önce açılmış … esas sayılı dosyasında, alt yüklenici ile yüklenici arasında görülen alacak davası bulunmaktadır. Mahkemece bu dava HMK’nın 165. maddesi gereğince bekletici mesele yapılıp sonucuna göre diğer delillerle birlikte değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerekirken, alacak konusunda mahkeme ilamı bulunmamasına rağmen yapı alacağının geçici tesciline karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiş, ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller, bu delillerin takdiri, kararın dayanak ve gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde; davacı alt yüklenicinin davaya konu yapıya ilişkin olarak dava dışı yükleniciden alacaklı olduğuna ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararının bulunduğu, TMK’nın 893/3. maddesi gereğince yükleniciden alacaklı olan alt yüklenicinin kanuni ipotek hakkının tescilini isteyebileceği gibi, TMK’nın 1011 ve Tapu Sicili Tüzüğü’nün 48 ve 50. maddeleri hükümleri gereğince yüklenici ipoteğinin tescili ile ilgili geçici şerhin verilmesi de mahkemeden talep edebileceği nazara alındığında ilk derece mahkemesinin kaldırma kararımız gereği işlem yaptığına, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre inceleme konusu kararda usul ve yasaya aykırılık saptanmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesinin … tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf nedeniyle davalı taraftan alınması gereken 6.147,90-TL istinaf karar harcından (nispi) peşin alının 1.536,98-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.610,92-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
5-İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. …


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

Alınması gereken harç: 4.610,92-TL davalıdan
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸