Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/774 E. 2021/819 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :…
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – […] UETS
(İstinaf yoluna başvuran) Av. … – […] UETS
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. …

DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 26/05/2021
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 03/06/2021
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 05/09/2011, 19/11/2011, 17/05/2012, 08/08/2012, 31/12/2013, 28/02/2014 ve 14/03/2014 tarihli yüklenici sözleşmeleri imzalandığını, bu sözleşmeler gereğince yapılması gereken işlerin teknik şartnameye uygun olarak kusursuz ve noksansız olarak tamamlandığını, geçici ve kesin kabul tutanaklarının hazırlanmasına rağmen davalı … tarafından davacı tarafından verilen teminat mektuplarından 275.000,00-TL ve 90.000,00-TL bedelli olan teminat mektuplarının haksız olarak nakde çevrildiğini, yine …’ta bulunan 448.591,09-TL’lik teminat mektuplarının da davacıya iadesinin şartları oluşmasına rağmen iade edilmediğini beyan ederek, davacı şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, haksız olarak nakde çevrilen teminat mektubu bedellerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve iade edilmeyen teminat mektuplarının da iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; öncelikle pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi ile yapılan işlerin geçici ve kesin kabullerinin davalı şirket tarafından değil, dava dışı … tarafından yapıldığını, teminat mektuplarının iadesi şartlarının oluşmadığını, davacı şirketin tüm işlerin bitirildiği, projelerin onaylandığı iddialarının doğru olmadığını beyan ederek davanın esastan da reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Dava, “menfi tespit, nakde çevrilen teminat mektuplarının bedelinin iadesi ve nakde çevrilmeyen teminat mektuplarının da davacıya iadesi” davasıdır.
Somut olayda; davacı taraf, davalı şirket ile aralarındaki yüklenici sözleşmelerine istinaden yapılması gereken işlerin eksiksiz ve zamanında yapıldığını, kesin kabullerin zamanında yapılmamasının kusurunun kendilerinde olmadığını, davalı tarafa teslim edilen teminat mektuplarından 2 tanesinin nakde çevrilmesinin (tazmin edilmesinin) haksız olduğunu, nakde çevrilmeyen ve halen davalıda bulunan teminat mektuplarının da davacıya iadesi şartlarının oluştuğunu beyan ederek, nakde çevrilen teminat mektuplarının bedelinin faizi ile beraber tahsilini, nakde çevrilmeyen teminat mektuplarının da kendilerine iadesini istemiştir.
Davalı taraf, öncelikle pasif husumet yokluğu itirazında bulunmuş ise de; teminat mektuplarının davalı … lehine verilmesi nedeniyle, davalı …’ın pasif husumet ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Davada çözülmesi gereken sorun, nakde çevrilen 2 teminat mektubunun nakde çevrilmesinin haksız olup olmadığı ve davalıda bulunan 7 adet teminat mektubunun da davacıya iadesinin gerekip gerekmediği sorunudur.
21/02/2018 havale tarihli 1. bilirkişi heyeti raporu ve 18/06/2019 tarihli ek raporu taraflar arasındaki ihtilafın çözümünde yeteri kadar kanaat verici bulunmamış, bu raporlarda bilirkişi heyetinin teminat mektuplarının iadesine ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda yeterli tespit yapamadığı belirlendiğinden, 1. rapor ve ek rapor hükme esas alınmamıştır.
Gerekçeleri ve içeriği itibariyle dosya kapsamına uygun görülerek 2. bilirkişi heyetinin 23/06/2020 tarihli raporu ve itirazları cevaplandıran 21/12/2020 tarihli ek raporu hükme esas alınmıştır. 2. Bilirkişi heyetinin bu rapor ve ek raporuna göre ;
Tarafların her ikisinin özel hukuk tüzel kişisi olup, kamu ihale mevzuatı kapsamına giren tüzel kişiler arasında yer almadıkları, taraflar arasında 11 adet sözleşme ve ayrıca ek protokollerin bulunduğu, bir kısım işlerin ek protokol ile iptal edilip sözleşmelerden çıkartıldığı görülmüştür.
Aynı rapora göre, nakde çevrilen 275.000 TL. ve 90.000 TL. bedelli teminat mektupları yönünden yapılan incelemede;
a) 275.000 TL.’lik teminat mektubu yönünden; Paket-5… tesis yapım işinin, süre uzatım protokollerine rağmen davacı tarafından taahhüt edilen süresinde tamamlanamaması üzerine, davalı …’ın sözleşmenin 14.3 ve ilgili maddelerini uygulayarak 24/03/2016 tarihinde cezai şart işlemi yapması nedeniyle 275.000 TL.’lik teminat mektubunun nakde çevrildiği, taraflar arasındaki sözleşmede teminat mektubunun hangi şartlarda iade edileceğinin düzenlenmesine rağmen, hangi şartlarda nakde çevrileceğinin düzenlenmediği, teminat mektubunun nakde çevirme şartlarının oluşup oluşmadığının teminat mektubunun içeriğine göre tespit edilmesinin gerektiği, 275.000 TL.’lik teminat mektubu içeriğinde “Davacı şirketin taahhüdünü ilgili sözleşme ve şartname hükümlerine göre, kısmen veya tamamen yerine getirmediği takdirde teminat mektubunun nakde çevrilebileceğinin” yazıldığı, taraflar arasındaki 09/02/2011 tarihli …bölgeleri tesis yapım işinin 31/12/2011 tarihinde bitirilmesi gerekirken, 03/01/2012 tarihli ek protokol ile teslim tarihinin 30/06/2012 tarihine ötelendiği, bazı projelerin geçici kabullerinin işin son teslim tarihi olan 30/06/2012 tarihinden sonra yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf, davaya konu sözleşmedeki 113 işin 68 tanesinin ihale tarihinde projesinin mevcut olmadığı, projesi olmayan işin ihalesinin yapılamayacağı, tip projesi bulunmayan aydınlatma direği kullanılacak şekilde ihalede yapılmadığı, ihale keşiflerinde tip projesi bulunan sekizgen kesitli demir direkler kullanılacakmış gibi keşif çıkartıldığı ancak, …’ın yan şirketi olan … Şirketi’nin tip projesi ve onayı olmayan daire kesitli aydınlatma direklerini satın alıp yüklenicilere teslim ettiği, bu işin gecikme sebebinin … değil … olduğunu savunmuş ise de;
Dava konusu işe ilişkin malzemelerin dava dışı … Şirketi’nden alınması gerektiğine ve tip projesi olmadığı iddia edilen yuvarlak aydınlatma direklerinin kullanılacağına ilişkin bir hükmün sözleşmede bulunmadığı, bu konuda başka bir belge de sunulmadığı, malzemelerin …’den alınması konusunda davalı şirketin davacıyı zorladığına dair bir bilgi ve belge bulunmadığı, 3. kişiden satın alınan malzemeden dolayı işin gecikmesindeki sorumluluğun ve kusurun davalıya ait olmadığı, işin gecikmesi nedeniyle de davalı …’ın cezai şart uygulaması yapması karşısında 26/05/2014 tarihli ve 275.000 TL. bedelli teminat mektubunun nakde çevrilmesinin hukuka aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
b) 90.000 TL.’lik teminat mektubu yönünden; davalı …’ın 11 nolu revize kesin hak ediş yönünden davacı tarafa ihtarname göndererek, kesin hesap ve kesin hak ediş işlemlerinin yapımında davacı tarafın hazır bulunmasının ihtar edildiği, davacı tarafın sözleşme ve sözleşme eki özel teknik şartnameye aykırı davrandığı ve geçici kabulden itibaren 60 gün içinde kesin hesap ve kesin hak ediş için hazır bulunmadığı, davalı tarafın ihtarına rağmen de hazır bulunmadığı, bu nedenle 22/12/2015 tarihli 11 nolu revize kesin hak ediş raporunun davalı iş sahibi tarafından düzenlendiği, bu durumda davacı tarafın bu hak ediş raporuna itiraz edemeyeceği, bu hak ediş raporuna göre davalı …’ın davacıdan KDV hariç 817.689,62 TL. alacaklı olduğu, 02/03/2013 tarihli ve 90.000 TL. bedelli süresiz teminat mektubunda da davalı …’ın uğradığı veya uğrayacağı zararın teminat altına alındığının yazıldığı, bu teminat mektubunun tüm sözleşmeleri kapsar şekilde verildiği, davalı …’ın hataen fazla ödediği hak ediş ödemesi nedeniyle, 02/03/2013 tarihli ve 90.000 TL. bedelli teminat mektubunu nakde çevirmesinde de hukuka aykırı bir durumun olmadığı belirlenmiştir.
Aynı rapora göre, henüz nakde çevrilmeyen 7 adet ve toplam 448.591,09 TL.’lik teminat mektupları yönünden yapılan incelemede;
Davalı tarafın elinde olup henüz nakde çevrilmemiş toplam 448.591,09 TL.’lik 7 adet teminat mektubunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmelerin kesin teminat başlıklı 9.1 maddesine göre teminat mektuplarının davacıya iade edilebilmesi için ;
1-Sözleşme kapsamındaki işin (projelerin) kesin kabulünün yapılması (tamamlanması),
2-Kesin kabulü müteakip davacının SGK’dan kendisi ve taşeronları için borçsuzluk belgesi alması ve davalı iş sahibine ibraz etmesi, gerektiğinde teftiş vermesi,
3-Yüklenici davacının sözleşmenin 12.1. maddesinde belirtilen miktarda işçilik bildirmiş olması,
4-Yüklenici davacının davalı iş sahibini kendi personeli ve işçilerinin talep ve alacaklarından dolayı ibra etmesi,
5-Yüklenici davacının kendi personel ve işçilerinin, iş kazası geçirmeleri durumunda açacakları maddi ve manevi tazminat durumlarında kararın kesinleşmesi veya ilgili işçilerden maddi ve manevi tazminat talepleri ile ilgili olarak, davalı iş sahibini ve iş vereni ibra eden ibranameleri alması,
6-İş kazalarının olması durumunda SGK’nın açacağı rücu davalarında ve diğer tazminat davaları ile ilgili olarak kararın kesinleşmesi gerektiği belirlenmiştir.
Sözleşmenin 12.1. maddesinde belirtilen miktarda işçilik bildiriminin yapılıp yapılmadığı ve iş kazasının bulunup bulunmadığı konusunda taraflar arasında her hangi bir çekişme olmadığı anlaşıldığından, iş kazasına bağlı olarak açılacak maddi ve manevi tazminat davalarının kesinleşmesi kesinleşmesinin beklenmesinin, iş kazaları nedeniyle işçilerden ibraname alınması veya SGK’nın açacağı tazminat davasının sonucunun beklenmesinin gerekmeyeceği anlaşılmıştır.
Henüz nakde çevrilmeyen 7 adet teminat mektubunun davacıya ihale edilen 11 adet işten sadece 6 tanesi için verildiği tespit edilmiş, bu teminat mektuplarının iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı yönünden,
a) Her bir iş için kesin hesap ve kesin hak edişin ve akabinde kesin kabulün yapılması,
b) Davacının SGK’dan kendisi ve taşeronları için borçsuzluk belgesi alması ve davalı iş sahibine ibraz etmesi,
c) Yüklenici davacının davalı iş sahibini kendi personel ve işçilerinin talep ve alacaklarından dolayı ibra etmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, taraflar arasındaki sözleşmeye konu her iş için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmiştir.
Kesin hesap ve kesin hak ediş ile kesin kabulün, davacının yokluğunda davalı tarafından yapılmaması her ne kadar sözleşmeye aykırılık teşkil etse de, bu hususun (aykırılığın) tek başına teminat mektuplarının davacıya iadesini gerektirmediği, diğer şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin de incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafın dosyaya sunduğu SGK borçsuzluk belgelerinin incelenmesi sonucu 7 adet teminat mektubundan 4 tane teminat mektubu için SGK borçsuzluk belgesi şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Yüklenici davacının kendi personel ve işçilerinin talep ve alacaklarından dolayı ibra edildiğine ilişkin her hangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı, iadesi istenilen 7 adet teminat mektubundan dolayı personel ve işçilerin alacaklarına ilişkin ibra koşulu gerçekleşmediğinden, SGK borçsuzluk belgesi sunulan 4 adet teminat mektubuna ilişkin olarak da teminat mektuplarının iadesi şartlarının oluşmadığı, dolayısıyla davalı …’ın 7 adet teminat mektubunu davacıya iade etmemesinde hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının davasının bütün talepler yönünden ispat edilemediğine dair gerekçeyle;
1-Davacının davasının REDDİNE,…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; … Genel Müdürlüğünce dava dilekçesinde yazılı ve eki olarak dosyaya sunulmuş olan çeşitli yetki alanlarındaki lokasyonlarda projelendirilmiş elektrik tesisleri yapım işlerinin müvekkili şirkete ihale edildiğini, yer teslimi yapılan projelerir, teknik şartnamelere sözleşme ve eklerinde belirtilen hususlara uygun olarak tamamlandıktan sonra …’ça heyet tarafından işlerin geçici kabullerinin yapıldığını, geçici tutanaklar …’ça onaylandığını, projelerden kesin kabulü yapılanlar olduğu gibi çoğunluğunun geçici kabullerinin de yapıldığını, davacı yüklenicinin hiç bir kusuru olmaksızın kesin kabulleri bu güne kadar halen yapılmadığını, …’ın eksik tutumu olarak kabul edilmesine karşın dosya içerisinde ve ilam içeriğinde dahi çelişkili olarak ele alınan diğer hususların gerçekleşmediği gerekçesi ile ortaya çıkan uyuşmazlığın mahkemece yanlış değerlendirildiğini, sözleşme maddeleri incelendiğinde işlerin bu güne kadar kalan kesin kabullerinin yapılmayışından yüklenicinin sorumlu olmadığını, işverenin bir an önce kesin kabulleri yapmasının gerektiğini, hali hazırda AG-OG Tesisleri, ENH tesisleri ile aydınlatma tesislerinin kabullerinin Bakanlıkça yetki verilen … Bölge Temsilciliklerince yapıldığını, … Bölge Temsilciliğindeki eleman yetersizliği nedeniyle …’ın öncelikle proje onayı ve geçici kabullerin yapılması için … Bölge Temsilciliğinden talepte bulunduğunu, kesin kabullerini ise beklemeye aldığını, yüklenici firmalarda müvekkili gibi kesin kabullerin yapılması için yüklenici talebi olmadan da …’ın kabul talep edebileceğini, …’ın …’ın yüklenicilerini muhatap aldığını, talep için …’ın başvurusunun gerektiğini, bu nedenle işlerin kesin kabullerinin yapılmayışından müvekkilinin değil …’ın sorumlu olduğunu, mahkeme ilamında da bu durumun tespit edildiğini, halihazırda haksız olarak nakte çevrilen teminat mektuplarının sözleşme hükümlerine göre hiçbir dayanağının bulunmadığını, …’ın müvekkilinin sözde bir dava sebebiyle 90.000,00-TL değerinde davaya ilişkin vermiş olduğu teminat mektubunu dahi herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşme ve kamu işlerine ilişkin usul ve esaslara uymadan hukuka aykırı bir şekilde teminatının bozulduğunu ve kendisine irat kaydettiğini, bu durumun gerekçesini ise müvekkiline bildirmeden bir toplantı yaptıklarını ve müvekkili tarafından bu toplantıya katılmadığını ve istenen belgeleri sunmadığını mahkemeye bildirdiğini, fakat bu yönde maddi gerçeği yansıtabilecek bir delil sunmadığını, bu durumun mahkemece kabulünün hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirketin tüm ihale dosyalarında SGK’dan alınmış borçsuzluk yazıları ve işçilerden tüm alacaklarının ödendiğine ilişkin ibra yazılarının da davalı şirkete verildiği halde, davalı şirket tarafından bu yazılar kaybedildiğinden sanki sorumlusu imiş gibi müvekkili şirketin borçlu olduğunun varsayıldığını, müvekkilu şirketin SGK kurumuna yazı yazılarak borcu olup olmadığı sorulsa dahi, müvekkili şirketin o zamandan bu yana hala borçlu olmadığının kurum kayıtlarında belli olduğunu, yine müvekkili şirketten alınan ibraname belgeleri kaybedilmiş olsa dahi, müvekkili şirket aleyhine açılmış tek bir işçi alacağı davasının karar tarihinde dahi olmadığını, ayrıca ispat yükünün davalı şirkette olduğunu, müvekkilinden olmadığının ispatının aranmadığını, ispat yükünün ters çevrilerek müvekkili şirketin işçi borcu olduğu varsayılarak işlem yapılmasını kabul etmediklerini, ayrıca UYAP sorgulamasından davaları olup olmadığının anlaşılabileceğini, olsaydı dahi alt işveren – üst işveren ilişkisi nedeniyle davalı şirketin bu davalardan mutlaka haberinin olacağını, dava dosyasına da buna ilişkin somut delillerin konulacağını, işlerin sonlandığı tarihler dikkate alındığında karar tarihinde alacaklar olsa dahi zamanaşımına uğramış olacağını, bu durumda işçilerin bu tarihe kadar dava açmamış olmasının, alacaklı işçi kalmadığı için olduğunu, faraziye borçlar uydurularak teminat mektuplarının iade edilmemesi veya paraya çevrilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarının hepsi bir arada göz önüne alındığında; olayın aydınlatılmasına yönelik bir tutumdan uzak, meydana gelen olay ve olguları objektif bir şekilde açıklamaktan ziyade adeta bir tarafın çıkarlarını özellikle gözeterek değerlendirme yaptığı ve bu tutumun davanın çözümlenmesinden çok çözümsüzlüğüne sebebiyet verdiğini, müvekkili şirketin taahhütlerinin tamamının geçici kabulleri yapıldığı halde tamamlanan işlerle ilgili kesin kabulleri yapmaktan kaçınan ihale makamının davalı kurumun mevzuat gereği müvekkili şirketin gıyabında dahi olsa 6 ay içerisinde kesin kabul için davetiye gönderip yapması gerekirken yapmamalarının mevzuata göre davalı kurumun kötü niyetle hareket ettiğinin başlı başına göstergesi olduğunu, bu haliyle ve önceki beyanları doğrultusunda hükme esas alınmayacağını, SGK ile ilgili borcu yoktur yazılarının alınmasında, davalı şirketin bağlantılı firmasından malzeme alımının şart koşulmuş olduğu ve doğrudan davalı şirketin bağlı şirketinden dolayı aksamalar yaşandığını, davalı şirketin dolaylı da olsa müvekkili şirket hakkında temerrüt koşullarını oluşturmasını göremeyen çözemeyen bilirkişi heyetinden objektiflik beklenemeyeceğini, Ticaret Sicil Gazetesinden veyahut basit bir internet aramasıyla dahi iki kuruluş arasında ortaklar ve konu noktasında somut illiyet bağı olduğu tespit edilebilecekken ve herhangi bir yükleniciye iş tevdi edilirken kendi bünyesindeki şirketten malzeme teminini şart koşması olayın tabiatı gereği kabul edilmeliyken dosyada buna ilişkin belge olmadığından bahisle müvekkilinin, taahhüdünü kısmen yerine getirmediği dolayısıyla 275.000,00-TL tutarlı Kuveyt Türk Katılım Bankası’na ait teminat mektubunun davalı tarafından nakde çevrilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığına ilişkin kanaat bildirmenin bilirkişinin tarafsızlığını sorgulattığını, geçici kabulleri ve %80 oranında kesin kabulleri yapılmış işlerde müvekkili şirketin gıyabında kesin hesap yapılmasının mümkün olduğu halde bunu yapmayarak teminat mektuplarının paraya çevrilmesine uygunluk veren bilirkişi heyeti raporunun söz konusu ilama gerekçe olmasının büyük hak kayıplarına yol açtığını, somut olayda 120 günlük garanti süresi sonunda işçilik ve imalattaki herhangi bir kusur ve noksan nedeniyle tamirat ve iyileştirme işinin çıktığına dair dosyada herhangi bilgi veya belgenin olmadığı davacı müvekkiline ihale edilen işlerde garanti süresi içinde davacı müvekkilinden kaynaklanan kusur ve noksan nedeniyle tamirat ve iyileştirme ihtiyacının duyulduğuna ilişin davalı şirket tarafından bir iddia da ileri sürülmediği, dolayısıyla 120 günlük garanti süresi içinde davaya konu işlerde tamirat ve iyileştirmeyi gerektirecek bir arızanın çıkmadığının sabit olduğu, bu itibarla işlere ait kesin kabullerin davalı iş sahibi tarafından geri bırakılması ve bir kısım teminatın alıkonmasının mümkün olmadığının hüküm altına alınmasına rağmen mahkeme tarafından bu durum gözetilmeden karar verildiğini, bu nedenlerle ve re’sen gözetilecek nedenlerle sebeplerle kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf talebine cevap dilekçesi ile istinaf talebinin reddini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit, nakde çevrilen teminat mektuplarının bedelinin iadesi ve davalının elinde tuttuğu nakde çevrilmeyen teminat mektuplarının iadesi talebine ilişkindir.
Davacı yüklenici şirket ile davalı iş sahibi şirket arasında projelendirilmiş elektrik tesisleri yapım işleri konusunda bir çok sözleşme yapıldığı, bu sözleşmeler kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirketin lehtar olduğu bir kısım teminat mektubu verildiği, davaya konu edilen teminat mektuplarından 275.000,00-TL ve 90.000,00-TL bedelli teminat mektubunun davalı tarafça nakde çevrildiği, toplam 448.591,09-TL bedelli teminat mektuplarının ise davalı tarafından iade edilmediği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise, 275.000,00-TL ve 90.000,00-TL bedelli teminat mektubunun davalı iş sahibi tarafından nakde çevrilmesinin sözleşmeye uygun olup olmadığı ve bedel iadesinin talep edilip edilemeyeceği ile davalının elinde bulundurduğu nakde çevrilmemiş toplam 448.591,09-TL bedelli teminat mektubunun davacıya iadesinin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller, bu delillerin takdiri, kararın dayanak ve gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde; Nakde çevrilen 275.000,00-TL bedelli teminat mektubu ile ilgili olarak; davacı yüklenicinin … bölgeleri tesis yapım işinin tesliminde geciktiği, gecikmenin dava dışı … Şirketinin sağladığı malzemelerden kaynaklandığı ileri sürülmüşse de, dava dışı şirketin sağladığı malzemeden dolayı davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı, uygulanan cezai şartta yanlışlık bulunmadığı, teminat mektubunun paraya çevrilmesinin sözleşmeye uygun olduğu tespit edilmiştir. Nakde çevrilen 90.000,00-TL bedelli teminat mektubu ile ilgili olarak; 11 nolu revize kesin hak ediş raporunda davacıya gönderilen ihtarnameye rağmen davacının hazır bulunmadığı, dolayısıyla hak edişe itiraz edemeyeceği, bu rapora göre de davalı şirketin alacaklı olduğu ve teminat mektubunun paraya çevrilmesinin sözleşmeye uygun olduğu görülmüştür. Davalının elinde olup iadesi talep edilen nakde çevrilmemiş 7 adet ve toplam 448.591,09-TL’lik bedelli teminat mektupları yönünden; teminat mektuplarına ilişkin sözleşmenin 9.1 maddesi uyarınca 3 adet teminat mektubu açısından SGK borçsuzluk belgesi şartının gerçekleşmediği, diğer teminat mektupları yönünden de personel ve işçilerin alacaklarına ilişkin ibra koşulu gerçekleşmediğinden iadesinin istenmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ilk derece mahkemesi hükmü usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/03/2021 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf nedeniyle davacı taraftan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcı (maktu) peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
5-İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/05/2021

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸