Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/68 E. 2021/234 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/11/2020
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI : … – -…

VEKİLLERİ : Av. … –
Av. …

DAVALI : … – …

VEKİLLERİ : Av. … –
(İstinaf yoluna başvuran)
Av. … –
Av. … –
Av. … –

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 10/02/2021
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 11/02/2021
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında … adresinde bulunan mülkiyeti …’ya ait büyükbaş hayvan çiftliğinin yemlik kilidi, yatak durak demiri, gübre sıyırıcı, karıştırıcı ve pompa satışı ile söz konusu çiftliğe montajı hususunda kdv dahil 90.000,00 TL bedelli 13/10/2015 tarihli anlaşma yapıldığını, sözleşmeden sonra sekiz aylık bir zaman geçmesine rağmen davalı tarafından işin büyük kısmının yapılmadığını, bunun üzerine taraflarınca noter vasıtası gile senetlerin iadesini talep ettiklerini, davalı tarafta noter kanalıyla müvekkilinin talebini reddettiğini, senetlerin iade edilmemesi üzerine …Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını, müvekkili tarafından farklı tarihlerde bonolar verdiği, tespit dosyasında bilirkişice işin süresinin 90 gün olarak taraflarınca ortalama süresinin 30 gün olacağını, söz konusu işin 8 aylık zaman geçmesine rağmen işin %5 lik kısmının yapıldığını, davalı tarafa fazla ödemenin olduğunu, bu nedenle eksik ve tamamlanmamış 56.185,40 TL eser bedelinin sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini, bedelsiz bono senetlerin iadesine ve bu bonolarla ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bonoların bedellerin ödenmesi halinde bedellerin ve uğranılan zararların davalıdan tazminine, davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, tespit dosyasındaki 842,40 TL tespit giderlerinin işleyecek yasal faizi ile birliktetahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 22/08/2016 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen 13/10/2015 tarihli anlaşma gereği yerine getirilmesi gereken yükümlülükleri müvekkilinin yerine getirdiğini, davacı tarafın ticaret mahkemesinde açmış olduğu davanın görevsizlik nedeniyle reddi gerektiğini, görevsiz mahkeme tarafından verilen tedbir kararın kaldırılması gerektiğini, ayrıca davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemeninin Konya Asliye Hukuk Mahkemesi ve icra dairelerinin olduğunu, ihtiyati tedbire yönelik karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından kötü niyetli olarak ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, tedbir kararının verilmesi için davacının haklılığını ispat etmesi gerektiğini, davacının haklılığını ispat edecek hiçbir delil sunmadığını, tespit dosyasında yeterli bilirkişi incelemesinin yapılmadığını ve eksik bilirkişi raporu verildiğini, davacı tarafından müvekkilinin teslim ettiği malzemelere müdahele edildiğini, bu duruma …’ın tanık olduğunu, davacı tarafın iddiaların asılsız olduğunu, hükmedilen teminat miktarının da yüksek olduğunu, bu nedenle icra takibinin tedbiren tamamen durdurulmasına ilişkin kararına karşı itirazlarının kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 29/08/2016 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla öncelikle yetki itirazlarının olduğunu, davacının kötü niyetli olarak eksik harçla dava açtığını, harç eksikliğinden davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesini beyan etmiş, esasa ilişkin cevaplarında; davacının 19/04/2016 tarihli 10.000,00TL bedelli senedin 5.000,00TL’lik kısmına ilişkin ve 19/08/2016 tarihli 10.000,00TL’lik senedin bedelsizlik iddiası açısından davayı kısmen kabul ettiklerini, davanın açılmasına sebebiyet vermeyen müvekkil aleyhine kabul beyanları açısından vekalet ücreti takdir edilmemesini, iş bu davada ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, davacının kötü niyetli olarak müvekkili tarafından teslim edilen malzemelere ve yapılan montaja mahkemece yapılan tespitten önce müdahale edildiğini, davacı tarafça sözleşme gereğine yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, müvekkile yazılı bildirimde bulunulmadığını, davaya konu işlere ilişkin taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinde davacı tarafın fesih hakkının doğmadığını, sözleşme gereğince edimlerini yerine getirmeyen davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmesini, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, mahkemece aksi kanaat olması durumunda takas-mahsup taleplerinin olduğunu, davacı tarafın tespit dosyasında yaptığı masrafları talep edemeyeceğini beyanla açılan davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Davacı tarafından dava dışı …nın Büyükbaş hayvan çiftliğindeki ahıra yemlik kilidi, gübre sıyırıcı gibi bazı makine ve ekipmanların satışı ve montajı konusunda yapılan anlaşmaya rağmen işin süresinde tamamlanmayarak zarara uğradıkları iddiasıyla ödenen paranın geri alınması ve bedelsiz kalan bonoların iadesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı cevaben dava dilekçesinde sözü geçen 19/04/2016 tarihli senedin 5.000,00TL’lik kısmı ile 19/08/2016 tarihli 10.000,00TL bedelli senedin tamamına ilişkin bedelsizlik iddiası kabul ederek diğer talepler yönünden aradaki anlaşma uyarınca edimlerin gereği gibi yerine getirildiğini, işin tamamına yakınının yapılıp bitirilmesine rağmen davacının kötü niyetli olarak teslimi ve montajı yapılan malzemeleri yapıdan kaldırdığını, bu sebeple kalan kısma ilişkin davanın reddini savunmuştur.
Dava tarafları arasında bir örneği dosyada mevcut 13/10/2015 tarihli dava dışı 3.kişinin hayvan çiftliğine davacı tarafından temin edilecek çeşitli makine ve ekipmanların montajı konusunda mutabık kalındığı ve işin bedeli olarak dava dilekçesinde sözü edilen her biri 10.000,00TL bedelli 10 adet bononun davalıya verildiği ve bu bonolara ilişkin olarak 65.000,00TL davalıya ödeme yapıldığı anlaşmazlık konusu değildir, Anlaşmazlık, davalının ayıplı ve eksik ifada bulunup bulunmadığı, sözleşmeden dönme şartlarının oluşup oluşmadığı, yapılan ödemenin ve bonoların davalıdan geri alınmasının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmede işin bedeli yani davalının alacağı ücret 90.000,00TL olarak gösterilmesine rağmen davalıya verilen senetlerin toplam bedeli 100.000,00TL’dir. Bu husus tarafların da kabulündedir. Zira vadesi 19/08/2016 olan senet için davalı davayı kabul beyanında bulunmuştur. Davalı aynı zamanda 19/04/2016 vadeli senedin 5.000,00TL’lik kısmına yönelik de davayı kabul etmiştir. Bu açıdan davanın 15.000,00TL’lik kısmı aşağıda belirtilecek hususlar hiç dikkate alınmadan mahkememizce kabul edilmiştir. Bahse sonu 15.000,00TL’lik kısım yönünden dava ilk duruşmadan önce kabul edildiğinden ve bu miktara ilişkin dava açılmasında davalının kusuru bulunmadığından yargılama giderine hükmedilirken bu husus gözetilmiştir.
Davalının kabul beyanında bulunmadığı kalan kısım yönünden yapılan değerlendirmede ise;
Taraflar arasında 6098 sayılı BK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunmakta olup sözleşme hükümlerine göre iş sahibinin borcu iş bedelini ödemek (TBK’nın 479/1.md.), yüklenicinin borcu ise, eseri iş sahibinin amacına uygun, haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmektir (TBK’nın 471/1.). Ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumluluğunun düzenleyen TBK’nın 474. maddesi uyarınca açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde, gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca da, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğu bulunmaktadır. Ayıbın bildirilmemesi halinde eser kabul edilmiş sayılır. Ne var ki, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının da mahkemece re’sen gözetilmesi mümkün değildir. Diğer bir anlatımla, ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı mahkemece re’sen gözetilmeyip, yüklenicinin bu hususu def’i olarak ileri sürmesi gerekir. Ayrıca, eksikler yönünden ise ayıp ihbarına gerek olmayıp, zamanaşımı süresi içerisinde eksikler yönünden istemde bulunulması mümkündür. (Konya BAM 5. H. D. 2019/414 E. 2019/432 K.)
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre, eser sözleşmesi ilişkisinde konunun uzmanı yükleniciler olduğundan gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü de yüklenicilere aittir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine göre, zararlandırıcı olayın gerçekleşmesine etkili olan yüklenici kusurunun tespitinde, iş güvenliği mevzuatından da yararlanılması olanaklı ise de, sadece bu mevzuata göre yüklenicinin kusuru belirlenemez. Çünkü, yüklenici işinin uzmanı sayılan, sorumlu meslek adamıdır. Yüklenici, eser sözleşmesi ile yüklendiği edimini yerine getirirken veya sözleşmenin hazırlanması aşamasında gerekli tüm tedbirleri almakla ödevlidir. Yüklenici, işçi sayılamayacağından iş sahibinin denetimine de tâbi değildir. Yüklenicilerin, iş sahibine karşı Türk Borçlar Kanunu’nun 472. maddesi hükmünden kaynaklanan sadakat borcu ve aynı Kanun’un 471. maddesi hükmüne dayalı özen borcu söz konusudur. Türk Borçlar Kanunu’nun 471. maddesi hükmüne göre, yüklenicinin sorumluluğu, aynı Kanunu’nun 396. maddesinde belirtilen işçinin hizmet akdindeki sorumluluğu gibidir. Ancak, iş sahibine nazaran bağımsız çalışması, işin ehli olması da gözönünde bulundurularak sorumluluğu hizmet akdine göre çalışan işçiye nazaran daha ağır kabul edilmektedir. İş sahibinin zarara uğramasına neden olmaktan kaçınması, yüklenicinin “özen borcu” kapsamındadır. Kural olarak eser sözleşmesi ile yüklenilen edimlerin ifası sırasında veya sözleşmenin hazırlanması aşamasında gerçekleşen zararlı olayların oluşumunda etkili olan yüklenicinin kusurunun, daima iş sahibinin kusurundan daha ağır derecede olması gerekir. (Yargıtay 15.H.D. 2019/516 E. 2019/3842 K.)
Dava tarafları arasındaki eser sözleşmesi 13/10/2015 tarihlidir. Sözleşmede satımı ve montajı yapılacak makine ve ekipmanların teslim süresi belirlenmemiştir. Davacı iş sahibi tarafından Konya … Noterliğinin 20/06/2016 tarih, .. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile işin sadece %5 seviyesi tamamlandığından bahisle eksik ifa iddiasıyla sözleşmeden dönme beyanını davalı yükleniciye iletmiştir. Davacının talep sahibi olduğu … Sulh Hukuk Mahkemesinin … d.iş sayılı dosyasında 21/06/2016 tarihinde icra edilen keşif sonrası Makine Mühendisi bilirkişinin düzenlediği raporda; dava konusu yapının %9’nun tamamlandığı, tamamlanan kısmın bedelinin 7.470,00TL + KDV olduğu, işin tahmini teslim süresinin en fazla 90 gün olabileceği tespiti yapılmıştır. Davacı mahkememizdeki davasında bu raporda belirtilen yapılan işin değeri ve vergisi toplamı olan 8.814,60TL’yi düşerek ödenen 56.185,40TL ile henüz bedeli ödenmeyen 19/04/2016, 17/06/2016, 18/07/2016 ve 19/08/2016 tarihli her biri 10.000,00TL bedelli bononun davalıdan geri alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizin talimat yoluyla Karapınar Asliye Hukuk Mahkemesinden aldırdığı bilirkişi heyet raporunda; davacının ticari defterlerinin davada ileri sürdüğü iddialarla uyumlu olduğu, yani davalı ile aralarındaki sözleşmeye istinaden 10 adet 10.000,00TL tutarlı bononun sözleşme bedeli olarak kayıt altına alındığı, bu bonoların 65.000,00TL’lik kısmının ödendiği, kalan 35.000,00TL’sinin ise ödenmediği, buna karşılık davalının ticari defterlerinde davacı ile kurulan bir alacak borç ilişkisi olduğuna dair bir kayda rastlanmadığı SMMM bilirkişi tarafından rapor edilmiştir.
Davalı taraf işin neredeyse tamamının yapılıp bitirilmesine rağmen davacının teslimini ve montajını yaptığı makine ve ekipmanları hayvan çiftliğinden kaldırdığını ve Sulh Hukuk Mahkemesindeki tespiti yaptırdıktan sonra kendinin kurduğu makine ve ekipmanların davacı tarafından tekrar hayvan çiftliğine kurulduğunu belirtmiş ve dinlettiği tanıklarda bu yönde beyanda bulunmuşlardır. Davacı ise davalının bu iddialarını inkar ederek davalıyı bir çok kez uyarmasına rağmen anlaşma yapıldıktan sonra aradan geçen yaklaşık 8 aylık süre boyunca işin çok küçük bir kısmının yapıldığını geri kalan kısmın tamamlanmadığını, bu sebeple işin başka bir firmaya yaptırıldığını belirtmiş dosyaya bildirdiği tanıklarda bu yönde beyanda bulunmuşlardır. Özellikle hayvan çiftliğinin sahibi olan ve bu çiftlikteki ahıra dava konusu makinelerin satımı ve montajı işinin asıl sahibi olan … talimat mahkemesindeki tanık sıfatıyla alınan beyanında davalının işi süresinde yapmadığını, işin başka bir firmaya davacı tarafından yaptırılıp kendisine teslim edildiğini, davalının işe 2015 yılının Kasım ayında başlamasına rağmen Kırsal Kalkınma Projesi Kapsamında taahhüt edilen 5 ay 3 günlük sürede iş bitirilemeyince 2 ay süre almak zorunda kaldıklarını ifade etmiştir.
Görüleceği üzere davacının ve davalının bildirdikleri tanıklar birbirlerine tamamen zıt ifadede bulunmuşlardır.
Davalı ve tanıkları kendi yaptığı işin davacı tarafından sökülüp, sökülmüş haliyle mahkemeden tespit yaptırıldığını ileri sürmüş ise de, işin teslimi olgusunu ispat yükü kendisinde olmasına rağmen bu iddiasını yazılı delille kanıtlayamamıştır. Bu duruma ilişkin ceza soruşturması yürütüldüğüne dair bir iddiası da yoktur. Hatırlatılmasına rağmen davacıya yemin teklifinde bulunmamıştır. Delil olarak dayandığı tanık anlatımlarına karşı davacının tanıkları ve özellikle işin sahibi …, davalının işi zamanında bitirmemesi nedeniyle davacının başka bir firmaya işi tamamlattırdığını ifade ederek aksi yönde beyanda bulunduğundan davalının dinlettiği tanıkların beyanlarına itibar edilmemiştir.
Dava konusu eser sözleşmesinde her ne kadar işin teslim süresi belirtilmemiş ise de dosyaya ibraz edilen raporlar ve tanık anlatımlarından işin en fazla bitirilebileceği sürenin 90 gün olduğu anlaşıldığından ve teslim hususu davalı tarafından ispatlanamadığından aradan geçen yaklaşık 8 aylık sürede işin bitirilmemesi nedeniyle davacının sözleşmeyi feshetmesinde haklı olduğu kabul edilerek yapılan iş bedeli düşüldükten sonra geri kalan miktarın ve bedeli ödenmeyen 4 adet bononun davalıdan geri alınmasına dair gerekçe ile;
DAVANIN KABULÜ ile;
56.185,40TL’nin 28/06/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dava konusu 19/04/2016 vade tarihli 10.000,00TL bedelli, 17/06/2016 vade tarihli 10.000,00TL bedelli, 18/07/2016 vade tarihli 10.000,00TL bedelli ve 19/08/2016 vade tarihli 10.000,00TL bedelli bonoların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafından eksik harç alındığını, davaya konu bedelsiz kalan senet bedeli 353.000,00-TL olduğunu, ancak mahkemenin hataya düşerek 19/04/2016 vadeli 10.000,00-TL, 17/06/2016 vadeli 10.000,00-TL, 18/07/2016 vadeli 10.000,00-TL ve 19/08/2016 vadeli 10.000,00-TL senet olmak üzere toplam 40.000,00-TL bedelli senedin davalı müvekkilinden alınarak davacı tarafa verilmesine karar verildiğini, davacı tarafın, 35.000,00-TL’lik senet için harç ödediğini, bu nedenle mahkeme kararının bu kısmının hatılı olup kaldırılmasının gerektiğini, davaya konu sözleşmede taraflar arasında herhangi bir teslim tarihi belirlenmediğini, davacı taraf, davalı müvekkili temerrüde düşürmediğinden davacının fesih hakkının doğmadığını, taraflar arasında yapılan anlaşma tam iki tarafa borç yükleyen eser sözleşmesi olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun eser sözleşmesine ilişkin hükümlerinde yüklenicinin temerrüdüne yer verilmemesi nedeniyle genel hükümler esas alınarak “Karşılıklı Borç Yükleyen Sözleşmelerde” borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümlerin uygulanacağını, alacaklının ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebileceğini veya sözleşmeden dönebileceğini, Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümlerinde de belirtildiği üzere taraflar arasında teslim tarihinin sözleşmede kararlaştırılmadığı durumlarda sözleşme süresiz olarak edildiğinden yüklenicinin iş sahibi tarafından TBK. 101 ve 107.maddelerine uygun olarak ihtar ile temerrüde düşürülmesinin gerektiğini, söz konusu ihtarın içeriğinde iş sahibinin, yükleniciden inşaatı tam olarak tamamlayıp teslim edilmesine yönelik beyanın var olması gerektiğini, ancak, ileride çıkması muhtemel ihtilafta ihtarın varlığını ispat için noter kanalıyla yapılmış olmasının daha uygun olacağını, yargılama aşamasında davacı taraf müvekkili temerrüde düşürdüğünü ispat edemediğini, bu nedenle davacının sözleşmeden dönmesinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, davacı tarafın müvekkili temerrüde düşürmediğini dolayısıyla müvekkil aleyhine sözleşmeden dönerek menfi tespit ve istirdat davası ikame edemeyeceği taraflarınca ileri sürüldüğünü, lakin mahkeme cevaplarında ileri sürdükleri iddialarını dikkate almadığını, mahkemenin eksik inceleme sonucu verdiği kararının kaldırılmasının gerektiğini, davacının sözleşmeden dönebilmesi için davalı müvekkile ek bir süre verilmesinin gerektiğini, TBK’nın 123.maddesi gereği tam iki tarafa borç yükleyen eser sözleşmelerinde yüklenici eseri teslim/montaj borcunda temerrüde düştüğünde iş sahibi tarafından eseri teslim etmesi/montaj işlemini yapması için kendisine ek süre verildiğini, alacaklının menfaatlerini ona edimin aynen ifasından vazgeçerek ifa edilmeyen edimin ve sözleşmenin akıbetini belirleme yetkisi tanıyarak koruyan kanun koyuca, borçluya da tümüyle korumasız bıraktığını, kanun koyucu, aynen ifadan vazgeçmek isteyen alacaklıyı borçluya ifada bulunması için ek süre vermeye mecbur ederek, borçluyu da aynen ifada bulunarak borcundan kurtulma olanağının beklenmedik bir biçimde sona ermesinden koruduğunu, ancak davacı tarafından müvekkili temerrüde düşürülmediği gibi usulüne uygun ek süre tayini de yapılmadığını, müvekkili ek süre vermeden onu temerrüde düşürmeyen davacının sözleşmeden dönme talebinin reddinin gerektiğini, davalı müvekkil tarafından sözleşmeye konu tüm malzemelerin teslimi ve montaj işleminin tamamına yakınının yapıldığını, davacı tarafından teslimi ve montajı yapılan malzemelere kötü niyetle müdahale edildiğini, mahkeme kararında dava dosyasından alınan 20/10/2018 tarihli bilirkişi raporu üzerinde durulduğunu, raporda davacının müvekkile borçlu olduğu ticari defterlerindeki kayıtlarla sabit olduğunu, yine raporda, davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşmeye konu yemlik kildi, yatak durak demiri, gübre sıyırıcı, karıştırıcı ve pompaların bir kısmının “…ve … firmalarının ürünleri olduğu belirtilmişse de müvekkilinin bahse konu çiftliğe yemlik kilidi, yatak durak demiri gübre sıyırıcı, karıştırıcı ve pompa montajını yaptığı delil dilekçeleri ile sundukları resimlerde net bir şekilde görüldüğünü, rapora karşı itirazlarını belirttikleri 17/11/2018 tarihli dilekçelerinde müvekkilinin davaya konu işi teslim ve montajını yaptığı resimler sunulduğunu, bu resimlerde davaya konu çiftlikte … ve … firmalarına ait ürünlerin olmadığı, bahse konu ürünlerin dava dışı çiftliğe satıldığının fatura ve benzeri evrak ile ispat edilmesinin gerektiğinin belirtildiğini, bilirkişinin de bahse konu menkullerin ayırt edici bir özelliği bulunmadığından müvekkili tarafından yapıldığı yönünde görüş beyan edilmediğini, beyanları ve savunmalarının mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, yargılama yasaya ve usule aykırı şekilde dilleri ve iddiaları dikkate alınmadan yapıldığını, bu nedenle davanın kabulüne yönelik kararın kaldırılmasının gerektiğini, davacının iddiaları haksız ve mesnetsiz olup kötü niyetli olarak müvekkili tarafından teslim edilen malzemelere ve montaj işlemine müdahale edilmiş olup malzemelerin söküldüğünü, davacı tarafından müvekkilinin temerrüde düşürülmediği ve mehil verilmemiş olup sözleşmenin feshi için gerekli şartlar sağlanmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul edilmesinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, davanın kabulü kararının kaldırılması için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine veya yeniden karar verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin istinaf talebine cevap dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili ve senet iadesine ilişkindir.
Taraflar arasında 13/10/2015 tarihli makina-ekipman alımıyla kurulumuna dair 90000.00 TL bedelli, birim fiyatlı sözleşme yapıldığı, sözleşmeye konu bedelin 65000.00 TL’sinin davalı yükleniciye ödendiği, sözleşmede teslime ilişkin bir sürenin kararlaştırılmadığı, asıl iş sahibinin davacının aynı zamanda tanığı olan … olup Kırsal Kalkınma desteğiyle işi yaptırdığı anlaşılmakta, davacının asıl yüklenici olup davalının ise alt yüklenici olduğu noktasında ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı tarafça 20/06/2016 Tarihli davalıya keşide edilen ihtarnameyle, ürünlerin ortalama teslim süresinin otuz gün olabileceği taleplerine rağmen sözleşme konusu işin %5’nin ancak yapıldığı bu nedenle haklı nedenle sözleşmenin feshedildiği iletilmiş daha sonra dosyaya ibraz edilen söz konu işin başka birine yaptırıldığı belirtilen fatura ve fiili sevk tarihinin ise fesih tarihinden önceki bir tarih olan 13/06/2016 tarihi olduğu görülmüş, davalı yüklenici de 24/06/2016 tarihli cevabi ihtarnameyle sözleşmeye konu tüm malzemelerin teslim edildiğini feshin haksız olduğunu savunmuştur. Davacı iş sahibi aynı zamanda 21/06/2016 Tarihli delil tespiti talebinde bulunarak aynı tarihli Karapınar Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş Sayılı dosyasında davalının yokluğunda yapılan tespit neticesi sunulan bilirkişi raporunda; sözleşmeye konu işin yaklaşık %9’unun yerinde tespit edildiği rapor edilmiş davalı tespit dosyasındaki rapora da itiraz etmiştir.
Davalı tarafça sözleşme konusu malzemelerin kurulumunun yapılarak çok az bir kısmı dışında teslim edildiği, davacının delil tespitinden önce kurulan malzemeleri sökerek başka bir yere naklettirdiği, sözleşmede teslim süresinin kararlaştırılmayıp, ileri sürülen teslimle ilgili de temerrüde düşürülmediği, ek bir süre de verilmediği , sözleşmedeki hüküm nedeniyle teslim edilen malların bedellerinin de kendisine ödenmesi/mahsup edilmesi gerektiği savunulmuştur.
Taraf delilleri toplanmış tanıkları dinlenmiş davalının bildirmiş olduğu aynı zamanda davacının yeğeni olan tanık ve diğer tanık beyanlarına göre; işin %80’lik kısmının tamamlandığını sadece beyanlarda geçen malzemelerin tamamlanmadığını davacının delil tespitinden önce malzemelerin davacı talimatıyla sökülüp kamyona yüklendiğini mahkeme tespitinden sonra malzemelerin işin yapılacağı alana tekrar getirildiği beyanlarında bulunmuşlar, davacının asıl iş sahibi olduğu ileri sürülen tanığı ve diğer tanığı işin tamamlanmadığını beyan etmişlerdirdir. Davacı işin kalan kısmını başka bir yükleniciye yaptırdığına dair fatura sunmuş, mahallinde talimat mahkemesi aracılığıyla yeniden keşif yaptırılmış keşif neticesi alınan bilirkişi raporunda “… marka 112 adet yemlik kilitlerinin bu firmaya ait olduğu, … marka gübre sıyırıcı sisteminin davacının üçüncü kişiye yaptırdığı ve üçüncü kişi tarafından davacı adına düzenlenen faturada da bulunduğu tespiti yapılmış, ilk derece mahkemesince taraf tanıklarının beyanlarının çelişkili olduğunu, davalı yüklenicinin teslim savunmasını yazılı delille kanıtlayamadığını, davacı tanık beyanlarına özellikle asıl iş sahibinin beyanlarıyla davacının işi başkasına tamamlattığını beyanına itibar edildiği gerekçesiyle yapılan işin oransal bedeline ilişkin yapılan hesaplama kadar ödenen bedelden mahsubuyla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Eser Sözleşmeleri 6098 Sayılı TBK’nın 470 vd.maddelerinde düzenlemiş olup, eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü kural olarak yükleniciye aittir. Yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir. Sözleşmede eserin teslim tarihi kararlaştırılmamış ise, sözleşmenin kurulmasından itibaren kararlaştırılan işin yapılması için geçmesi gereken makul süreden sonra iş sahibince eserin teslimi talep edilmek suretiyle alacak istenebilir hale getirilmelidir.
Aynı Kanunun 123.maddesinde; karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hakimden isteyebilir hükmü getirilmiştir. Bu süre verilmesi temerrüt için değil borçlunun temerrüde düşmesinden sonra alacaklının TBK’nın 125 ve 126.maddesi uyarınca sahip olduğu seçimlik hakları kullanabilmesi için gereken süredir. Buradaki süre kanunda da açıkça belirtildiği üzere uygun bir süre olacaktır. Uygun bir sürenin belirlenmesi de kalan veya yapılması gereken işin normal şartlara göre tamamlanıp teslim edilmesine yeteceği kadar olması gerektiği dikkate alınarak yapılmalıdır. Süre verilmesini gerektirmeyen durumlar ise aynı kanunun 124.maddesinde sayılmıştır. Makul süre verilmesi gereken durumlarda makul süre yani tahammül süresi geçmemiş ise haklı nedenle dönme hakkı kullanılamayacaktır.
Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü somut olaydaki savunmaya göre taşeronlarda olmakla, bu teslimin nasıl kanıtlaması gerektiği davanın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir.
Somut olayda talimat mahkemesi aracılığıyla keşifte dinlenen davalı tanığı ve davacının yeğeni olan … ve davacı yanında çalıştığını beyan eden …; davacının delil tespiti yapılmasından evvel sözlemeye konu ürünleri söktürerek mahkeme tespitinden sonra yeniden davacı tarafça aynı yere getirildiği beyan etmiş, aynı zamanda tanık … ile tanık … 10-12-13 yemlik haricinde işin %80’lik kısmının yapıldığını, tanık … sözleşmeye konu makinelerin %80’lik kısmının geldiğini, yatak durak sisteminin yarıya yakın kısmının kurulumun tamamlandığını, yemlik kilit sisteminin de yaklaşık %25’lik kısmının kurulumunun tamamlandığını beyan etmiş, davacı tanığı aynı zamanda asıl iş sahibi … ise; kırsal kalkınmadan kendisine 5 ay 3 gün süre verildiğini davalı tamamlamadığı için 2 ay ek süre almak zorunda kalındığını, daha sonra davacının işi başka firmaya yaptırıp kendisine teslim ettiğini beyan etmiş, fakat tanık beyanları arasındaki çelişki mahkemece gidertilmemiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için asıl iş sahibi ve davacı tanığı olan …’nın Kırsal Kalkınma desteğiyle yaptırdığı söz konusu işe ilişkin kurum kayıtlarındaki dosyanın bir örneği dosyaya celbedilerek iş sahibine verilen bir süre ve ek süre bulunup bulunmadığı tarihleriyle, süreye uyulmamasının sonuçlarının ne olduğu da sorulmalı, davacı tanığı … ile davalı tanıkları … ile davacı çalışanı ve damadı olduğunu beyan eden …’ın HMK’nın 261.maddesi gereğince gerekirse yüzleştirme yapılarak, davacı tarafın sunmuş olduğu resimlerde tanıklara gösterilerek yeniden beyanlarının alınması ve beyanlardaki çelişkilerin giderilmesi için bulundukları yer mahkemesine talimat yazılarak tanıkların yeniden ayrıntılı beyanları aldırılmalı, duruşmada dinlenen davalı tanıkları … ile …’ın da yeniden dinlenerek teslim tarihine ilişkin somut beyanları alınmalı, teslim ve davacı müdahale iddiasının tereddüte yer vermeyecek suretle aydınlatılmasıyla çelişkinin giderilmesine, çalışılmalı, itibar edilebilir tanık beyanlarındaki delil tespiti dosyasına yansımayan davalının yapmış olduğu işlemlerin sözleşmeye göre fiziki oranının ve değerinin ne olduğuna ilişkin bilirkişiden de ek rapor alınarak celbedilecek kırsal kalkınma desteğine ilişkin dosya ve teslimle ilgili uyuşmazlığın neticesine göre yeniden hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeninden sayılan hallerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6.maddesi uyarınca kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/11/2020 tarihli, … Esas – .. Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6.maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davalı vekili tarafından yatan 1.642,61-TL karar harcının (nispi) ilk derece mahkemesince talep halinde sahibine iadesine,
4-İstinaf eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 10/02/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸