Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/512 E. 2021/572 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – …

VEKİLİ : Av. …
(İstinaf yoluna başvuran) […] UETS

DAVALI : … – …

VEKİLİ : Av. …
[…] UETS

DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 07/04/2021
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 12/04/2021

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili ile davalı şirket yetkilisi … ın kardeş olduklarını, müvekkilinin kendi şahsi işletmesi ile nakliye işleri yaptığını, müvekkilinin ekonomik yönden zor duruma düşmesi üzerine kardeşinin/abisinin müvekkiline maddi yardımlarda bulunarak büyük güven tesis ettiğini, kardeşinin müvekkiline borçları nedeniyle sahibi olduğu menkul ve gayrimenkullerin yok pahasına elinden çıkacağını, bunu önlemek için mallarını kendisine ve kardeşinin oğlu … e devretmesini ve böylelikle malların ucuza gitmesini önlemek istediklerini, kardeşine güvenen müvekkilinin dava dilekçesinde ayrıntısını belirttiği 12 adet çekici, 26 adet dorse ve 2 adet daireyi bedelsiz olarak davalı şirkete veya şirket yetkilisi ve yeğeni olan … … a satış göstererek devrettiğini, zaman içinde müvekkilinin taşıtları çalıştırarak ve gayrimenkulleri kullanarak borçlarını ödemek için devrettiği malları iade istediğini, ancak kardeşinin ve yeğeninin bu talebe davranış değişikliği göstermelerini anlayan müvekkilinin davalı şirketten sözü geçen araçlar ve taşınmazlarla ilgili 05/10/2018 tarihli protokol başlıklı belgeyi aldığını, protokolde şirket yetkilisi … ile müvekkilinin imzalarının olduğunu, belgeye göre davalı şirketin 2 adet taşınmaz ve 38 adet taşıtın müvekkiline 15/01/2020 tarihine kadar iadesini kabul ettiğini, iade gerçekleşmezse müvekkilinin 1.500.000,00 TL miktarındaki borcu düşültükten sonra şirket tarafından müvekkiline 1.750.000,00 EURO nun ödeneceğinin şirket tarafından kabul edildiğini, davalı şirketin bu protokoldeki sözlerini yerine getirmediğinden bahisle 1.750.000,00 EURO nun ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 29/07/2020 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının dayandığı 05/10/2018 tarihli protokol başlıklı belgenin müvekkili şirket açısından tamamen sahte olduğunu, müvekkilinin resmi yollardan satış yoluyla edindiği malları davacının iade istemesinin yazılı ve kesin delillerle mümkün olabileceğini, … … a devredilen Gebze ilçesindeki taşınmazın/dairenin muhatabının müvekkili şirket olmadığını, 38 adet taşıtın ve 2 adet taşınmazın değerlerinin fahiş olduklarını ayrıca müvekkilinin idare merkezi adresinin İzmir ilinin Kemalpaşa ilçesi olduğunu, davaya bakmaya mahkememizin yetkisiz olup Kemalpaşa ilçesinin ticari nitelikteki davalarına bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan bahisle öncelikle davanın yetki yönünden olmadığında husumet, usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…İşbu inanç sözleşmesine dayalı alacak davasına bakmaya her ne kadar para alacaklarında alacaklının yerleşim yeri mahkemeleri yetkili ise de taraflar arasında temel ilişkinin çekişmesiz olduğu durumlarda uygulanabilecek bu kural temel ilişkinin çekişmeli olduğu hallerde uygulanamaz. Yerleşik Yargıtay kararları da bu yöndedir. Davacının dayandığı protokol başlıklı belge davalı tarafından tamamen inkar edilmiştir. Belgedeki imzanın ve belgenin içeriğinin geçerliliği ve gerçekliği yetkili mahkeme tarafından çözülmelidir. İnkara uğramış belgeye dayalı olarak yetkili mahkeme belirlenemez. Bu nedenlerle taraflar arasındaki temel ilişki ve yazılı belge tamamen yargılamaya muhtaç ve çekişmeli olduğundan işbu davaya bakmaya mahkememiz yetkisiz olup davalının idare merkezi adresi olan Kemalpaşa ilçesinin yargı çevresi içinde kalan İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri bakmakla yetkilidir. Davalı tarafın ilk itirazı doğru olduğundan yetki ilk itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine ve İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir…” gerekçesiyle “…Davalının yetki ilk itirazının kabulü ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
HMK nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, verildiği anda kesin olan kararlarda kararın tebliği tarihinden, süresinde kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşen kararlarda kararın kesinleştiği tarihten ve kanun yoluna başvurulan kararlarda da kanun yolu başvurusunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren yasal iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce re ’sen davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
*Yerel mahkemece yetkisizlik kararı verildiğini,
*Davanın, 05/10/2018 tarihli protokol gereğince alacak davası olup, kesin yetkinin söz konusu olmadığını, HMK.m.19/2 uyarınca belirtildiği üzere yetkili itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesinin gerektiğini, davalı tarafından cevap dilekçesinde İzmir ve yine İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiş olmakla HMK.m.19/2 son cümlesinde belirtildiği üzere davalının yetki itirazının dikkate alınmaması gerektiği halde aksi düşünce ile yetkisizlik kararı verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini,
*Bu nedenlerle ve re’sen dikkate alınacak sebeplerle yerel mahkemenin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kaldırılarak davalının yetki itirazının reddi ile Konya Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakması gerektiğine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; inanç sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece davaya konu inanç sözleşmesinin çekişmeli olup davalının sözleşme ilişkisini tümünden inkar ettiği, bu nedenle sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin yetkeli olduğuna dair hükmün uygulanamayacağını, yetkili mahkemenin genel kural uyarınca davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından davalının yetki itirazında birden fazla yetkili mahkemeyi göstermesi nedeniyle yetki itirazının geçersiz olduğu gerekçesiyle istinaf edilmiştir.
Yetki, bir davaya hangi yerdeki görevli mahkeme tarafından bakılacağını belirler. Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir mahkeme önüne çıkarılamaz (2709 sayılı T.C. Anayasası, m. 37). Mahkemelerin yetkisi kanunla düzenlenir (Anayasa, m. 142) ve hukuk mahkemelerinin yetkisi, diğer kanunlarda yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, medeni usul kanunlarındaki hükümlere tâbidir.
Kural olarak her davada, HMK’nın 6. maddesi uyarınca davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Bazı hâllerde ise kanun koyucu bu genel yetkinin yanında, özel yetki kuralları ile de yetkili mahkemeyi belirlemiştir.
Kural olarak özel yetki kuralı, genel yetkiyi kaldırmaz. Fakat, taşınmaz üzerindeki aynî hakka ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin 12/1. madde düzenlemesinde olduğu üzere, bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması kanunla öngörülebilir ki, bu hâlde kesin yetki söz konusu olur. HMK’ya göre yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir (HMK m. 19/1). Zira kesin yetki HMK’nın 114/1-ç maddesi gereğince dava şartıdır. Yetkinin kesin olmadığı davalarda ise yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir (m. 19/2-1. cümle). Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir; aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz (m. 19/2-2. ve 3. cümle) ve davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir (m. 19/4).
Hemen belirtmek gerekir ki HMK’nın 10. Maddesindeki yeki hali özel yetki hallerinden olup maddeye göre; Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Bu maddede yer alan sözleşme ifadesi ile malvarlığı hakkı olan borçlar hukukundan doğan sözleşmeler kastedilmektedir. Aile, kişiler ve miras hukukuna ilişkin sözleşmeler bakımından bu madde uygulanmaz; çünkü evlenme, evlat edinme nişanlanma sözleşmelerinin borçlar hukuku anlamında ifasından söz edilemez. Aynı şekilde bir sözleşme olmadığı için sebepsiz zenginleşme, haksız fiil ve vekâletsiz iş görme gibi hallerden doğan uyuşmazlıklarda, vasiyetname gibi tek taraflı hukukî işlem neticesinde doğan borçlar bakımından da bu özel yetki kuralı uygulama alanı bulmaz. Ayrıca bu madde geçerli sözleşmeler bakımından uygulanacak olup sözleşmenin yazılı olması gerekmez. Ancak sözleşmenin geçerli olup olmadığına ilişkin davalarda da 10. maddeye göre belirlenen mahkemenin yetkili olacağı ifade edilmiştir. Borcun esası çekişmeli olup davalı sözleşmeyi inkâr ederse maddeye göre yetkili mahkeme belirlenemez.

Somut olayda davacının iddiasına dayanak teşkil eden inanç sözleşmesinin tümüyle inkar edildiği, davalı vekilin cevap dilekçesinde usule ve esasa ilişkin itirazlarını ayrı ayrı maddelerde başlıklar halinde dermeyan ettiği, bu bağlamda usule ilişkin itirazlar bölümünde “A-DAVA YETKİLİ MAHKEMEDE AÇILMAMIŞTIR” başlıklı itirazında yetki itirazında bulunduğu ve yetkili mahkemeyi İzmir Mahkemeleri olarak gösterdiği, buna göre davalının yetki itirazının bu maddede hasredildiği, bu maddede farklı bir yer mahkemesinin yetkili olarak gösterilmediği, davalının usule ilişkin itirazlar bölümünde “B-MÜVEKKİL ŞİRKETİN TAŞINMAZLAR YÖNÜNDEN AÇILAN DAVADA PASİF HUSUMET EHLİYETİ YOKTUR” başlıklı itirazında husumete yönelik itirazlarda bulunduğu, husumete ilişkin itirazların yerinde görülmemesi halinde taşınmazlar yönünden kesin yetki kuralının uygulanması gerektiği ve İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğu bildirilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davalının yetkiye yönelik itirazlarını hasrederek dermeyan ettiği maddede davalının yerleşim yeri olan İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğunu bildirerek yetkili mahkemeyi seçtiği, yetki itirazının geçerli olduğu, taraflar arasında kabul edilmiş bir sözleşme bulunmadığından HMK’nın 6. Maddesindeki genel kural uyarınca İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla yerel mahkemece yetkisizlik kararı verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Açıklanan gerekçelerle, hükmü istinafa getirenin sıfatına göre HMK 355.maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı yapılan incelemede; ilk derece mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesinin … tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcı (maktu) peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) Arta kalan gider avansının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
5-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, 6100 HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/04/2021


Başkan

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸