Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/350 E. 2021/517 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …/..
KARAR NO : ../…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2020
NUMARASI : ../.. Esas – ../… Karar

DAVACI : … -…
VEKİLLERİ : Av. …..
Av. ….
(İstinaf yoluna başvuran) Av. … ..
Av. ….

DAVALI : … – …

VEKİLLERİ : Av. … .
(İstinaf yoluna başvuran) Av. ..

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 31/03/2021
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 02/04/2021
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın müvekkili kooperatifin arsa sahiplerinden olduğunu, arsa sahiplerine ait dairelerin geç tesliminden dolayı doğan kira bedelleri nedeniyle tarafların Nisan ayı 2008 tarihinde bir araya gelerek protokol imzaladıklarını, müvekkili tarafından davalıya 1.325.000,00-TL tutarında bono teslim edildiğini, 12 adet 15.000,00-TL tutarındaki bono senetlerinden üçünün elden ödendiğini, senetlerin müvekkili tarafından teslim alındığını, kalan 9 adet 15.000,00-TL tutarındaki senetlerin ise alacaklıları tarafından ayrı ayrı icra takibine konu edildiğini ve icra dosya borçlarının müvekkili tarafından ödendiğini, 11 adet 75.000,00-TL tutarındaki senetlerin altısının müvekkili tarafından elden ödendiğini ve senetlerin teslim alındığını, kalan 5 adet bono senedine karşılık davalı arsa sahibi ve diğerlerine kooperatif üye senetlerinin verildiğini ve bu senetlerin tahsil edildiğini, 4 adet 80.000,00-TL tutarındaki senetlere karşılık yine alacaklılara kooperatif üye senetlerinin verildiğini ve ayrıca nakit ödeme yapıldığını, müvekkili kooperatifin davalı alacaklı ve diğer arsa sahiplerine olan borçlarının tamamını ödediğini, ancak davalı tarafından müvekkili aleyhine Konya … İcra Müdürlüğünün ../.. esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, bu nedenle haksız olarak başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulmasına, ayrıca müvekkilinin borçlu olmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenle davacı tarafça açılan haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Dosyada mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderici nitelikte olduğu kabul edildiğinden hükme esas alınan 28/09/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere davacı 713.746,00 TL tutarında ödeme yaptığını iddia etmesine rağmen 33.130,00 TL’lik ödeme yönünden herhangi bir ödeme belgesi sunamamıştır. Bu kapsamda davacının belgeli ödeme tutarlarının toplamı 680.616,00 TL’dir. Davalı ödeme belgelerinde yer alan toplam 133.487,00 TL tutarındaki ödemenin davaya konu bono bedellerine istinaden yapılmadığını, başkaca borcun tasfiyesine istinaden yapıldığını savunmuştur. Bu hususta ispat yükü davalının üzerinde olup bu ödemelerin başkaca borcun tasfiyesi için yapıldığını ispat etmek zorundadır. Ancak davalı bu savunmasını usulünce ispatlayamadığından davalının bu savunmasına itibar edilmemiştir. Ayrıca davalı ödeme belgelerinde yer alan toplam 99.400,00 TL tutarındaki ödemenin de kendisine yapılmadığını, ödeme belgelerinde imzasının bulunmadığını savunmuştur. Davalının bu savunması değerlendirildiğinde ödeme belgesi olarak sunulan ancak davalının isim ve imzasının yer almadığı ödeme belgeleri yönünden ispat yükü davacıda olup, davacı bu ödemelerin davalıya yapıldığını ispat yükü altındadır. Bu kapsamda 09/03/2011 tarihinde yapılan 8.000,00 TL, 23/06/2009 tarihinde yapılan 5.000,00 TL, 13/07/2009 tarihinde yapılan 2.500,00 TL, 02/06/2009 tarihinde yapılan 23.900,00 TL, 21/07/2009 tarihinde yapılan 15.000,00 TL, 03/05/2010 tarihinde yapılan 5.000,00 TL, 30/04/2010 tarihinde yapılan 5.000,00 TL, 28/06/2010 tarihinde yapılan 15.000,00 TL ve 01/07/2010 tarihinde yapılan 15.000,00 TL tutarındaki ödemelerin başka kişilere yapıldığı, bu şahısların davalı adına hareket ettiğinin davacı tarafça ispatının gerektiği, ancak bunun usulünce ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda her ne kadar davacı tarafça anılan belgelerde yer alan ödemelerin davalıya yapıldığı iddia edilmiş ise de bu belgelerde davalının isim ve imzasının bulunmaması nedeniyle davalıya 94.400,00 TL tutarında ödeme yapıldığı kabul edilmemiştir. Bu açıklamalardan sonra 28/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda toplam 94.400,00 TL tutarındaki ödemeye ilişkin ödeme belgeleri dikkate alındığında davalının alacak tutarının 177.582,00 TL olduğu tespit edildiğine ve bu 94.400,00 TL tutarındaki ödeme Mahkememizce kabul edilmediğine göre davalının toplam alacak tutarı (177.582,00 + 94.400,00 =) 271.982,00 TL’dir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 28/09/2020 tarihli bilirkişi raporu ile davalının davacıdan 177.582,00 TL tutarında alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu alacağın 99.400,00 TL tutarındaki ödemenin de davalıya yapıldığı kabul edilerek tespit edildiği, ancak bu ödemelere ilişkin ödeme belgelerinde davalının isim ve imzasının bulunmadığı, davacı tarafça bu ödeme belgelerinde ismi ve imzası bulunan kişilerin davalı adına hareket ettiği ispatlanamadığından 94.400,00 TL tutarındaki ödemenin davalının alacağından mahsubunun mümkün olmadığı, bu kapsamda davalının 271.982,00 TL tutarında davacıdan alacaklı olduğu ve davalının davaya konu bonolar nedeniyle (300.000,00 – 271.982,00 =)28.018,00 TL tutarında davalıya borçlu olmadığı anlaşılmakla davanın bu tutar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK’nın 72/4. Maddesine göre; Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. Her ne kadar davalı İİK’nın 72/4. Maddesi uyarınca tazminat talebinde bulunmuş ise de Mahkememizce ihtiyati tedbir kararı verilmemesi nedeniyle tazminat şartları oluşmadığından davalının bu talebinin reddine karar vermek gerekmiş
2004 sayılı İİK’nın 72/5. Maddesine göre; Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Her ne kadar davacı da tazminat isteminde bulunmuş ise de takibin haksız ve kötüniyetli olduğunun kabulü mümkün olmadığından davacının da tazminat isteminin reddine karar vermek gerektiğine dair gerekçeyle;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile Konya …. İcra Müdürlüğü’nün ./.. E sayılı takibi nedeniyle ve bu takibe dayanak teşkil eden 23/05/2008 keşide tarihli, 30/09/2010 vade tarihli, 75.000 TL bedelli;23/05/2008 keşide tarihli, 30/10/2010 vade tarihli, 75.000 TL bedelli,; 23/05/2008 keşide tarihli, 30/11/2010 vade tarihli, 75.000 TL bedelli ve 23/05/2008 keşide tarihli, 30/12/2010 vade tarihli, 75.000 TL bedelli olan 4 adet senet nedeniyle TAKİP TARİHİ İTİBARİYLE DAVACININ DAVALIYA 28.018,00 TL TUTARINDA BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının ve davalının tazminat istemlerinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece haksız ve hukuki mesnetten yoksun olarak karar verildiğini, davacı müvekkilinin yapımcı firma olduğunu, davalı alacaklının, davacı müvekkili kooperatifin arsa sahiplerinden olduğunu, taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, geç teslim nedeniyle tarafların Nisan 2008 tarihinde bir araya gelerek davacı müvekkili tarafından davalı arsa sahibine geç teslim nedeniyle 1.325.000-TL gecikme tazminatı ödenmesi konusunda anlaşmaya varıldığını ve ek protokolün imzalandığını, anlaşma gereğince davacı kooperatif tarafından davalıya-davaya konu edilen senetlerin yer aldığı, 12 adet 15.000,00-TL, 11 adet 75.000,00-TL, 4 adet 80.000,00-TL olmak üzere toplam 1.325.000,00-TL tutarında senetlerin teslim edildiğini, 12 adet 15.000,00-TL tutarındaki senetlerinin 3’ünün elden ödendiğini, senetlerin müvekkili tarafından teslim alındığını, kalan 9 adet 15.000,00-TL tutarındaki senetlerin alacaklıları tarafından ayrı ayrı icra takibine konu edildiğini, icra dosya borçlarının müvekkili tarafından ödendiğini, 11 adet 75.000,00-TL tutarındaki senetlerin altısının müvekkili tarafından elden ödendiğini, senet asıllarının müvekkili tarafından teslim alındığını, kalan beş adet senede karşılık, davacı müvekkili tarafından, davalı arsa sahibi ve diğerlerine kooperatif üye senetlerinin verildiğini, bu senetlerin alacaklıları tarafından tahsil edildiğini, 4 adet 80.000,00-TL tutarındaki senete karşılık, davacı kooperatif tarafından yine üye senetlerinin alacaklara teslim edildiğini, ayrıca elden nakit ödeme yapıldığını, ödenmiş senet suretlerinin teslim edilen üye senet dökümü, elden nakit yapılan ödemelere ilişkin belgelerin suretlerinin dosya kapsamında bulunduğunu, müvekkili davacı kooperatifin, davalı alacaklı ve diğer arsa sahiplerine olan borçlarının tamamını ödemiş olmasına rağmen, müvekkili kooperatif hakkında, davalı tarafından Konya.. İcra Müdürlüğü’nün ../… esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, senet bedellerinin tamamı ve yine imzalı belge karşılığı teslim edilen kooperatif üyelerinin senetlerinin davacı müvekkili tarafından, davalıya imzalı belge karşılığı elden, eksiksiz olarak ödendiğini, hem protokol hem de, davaya konu senetlerin, ilgili protokol gereği davalıya teslim edildiğinin davalının da kabulünde olduğunu, bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, yine davalının davacı müvekkili tarafından kendisine imzalı belge ile teslim edilen ödemelerin bir çoğunu kabul ettiğini, davalının kabul etmediği bir kısım tahsilatlar için ise ”işbu ödemeler daire satışı, emlak borcu için yapılmıştır.” şeklinde itirazlarda bulunduğunu, davalının ödemelerinin başka bir hukuki ilişki nedeniyle aldığı savunmasına karşılık olarak “daire satışı, emlak borcu” iddialarını ispatlanması istendiğini ancak bu konuda herhangi bir belge ibraz edilmediğini, takibe konu senetlerinde yer alan toplam 27 adet senetin (toplam tutarı 1.325.000-TL) taraflarca imzalanan protokol kapsamında davalıya aynı anda birlikte teslim edildiğini, davalı tarafında kabulünde olduğu üzere taraflar arasında protokolden başkaca alacak-borç ilişkisi doğuran bir ilişkinin olmadığını, takibe konu senetleri protokolden ayrı tutmayı düşünmek mümkün olmadığından, davacı müvekkili tarafından da ödemelerin toplam protokol tutarı esas alınarak yapıldığını, davalının ödemelerin büyük bir kısmını kabul ettiğini, yalnızca bir kısım ödemenin başkaca borç için alındığını iddia ettiğini, ancak bu iddiasını da ispatlayamadığını, bilirkişi raporlarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tarafların 04/2008 tarihinde bir araya gelerek geç teslimden dolayı davacı müvekkili tarafından davalı arsa sahibine toplam 1.325,00-TL geç teslim nedeniyle kira bedeli ödemesi konusunda anlaşmaya varıldığını, anlaşma hükümleri gereğince davacı kooperatif tarafından davalıya, davaya konu bono senetlerininde yer aldığı davacı kooperatif keşideli 1.325,00-TL tutarlı senetlerin teslim edildiğini, taraflar arasında borç doğumuna sebep olacak başkaca ilişki bulunmamasına rağmen bilirkişi tarafından davalı …’ın kooperatiften 160.898,00-TL alacaklı olduğu neye dayanılarak tespit edildiğinin anlaşılamadığını, davacı müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun olmadığının dosyada mevcut olan ödeme makbuzlarından da anlaşıldığını, her ne kadar bilirkişi heyeti tarafından davalının 91.157,52-TL dava konusu yapılan arsalarla ilgili olarak emlak vergisi ödemiş olduğu tespit edilmiş ise de davalı tarafça dosyaya sunulan cevap dilekçesinin 3-b bendinde 24.000,00-TL, 24.000,00-T, 23.000,00-TL, 1.000,00-TL ve 63.000,00-TL tutarındaki senetleri daire alım satımı ve emlak vergileri için teslim aldıklarını ikrar ettiğini, bu durum karşısında müvekkilinin 91.157,52-TL tutarındaki emlak borcu olduğu hususunu kabul etmediklerini, eksik düzenlenmiş raporlara göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme mahkemenin karar gerekçesinde ”Davalının ödeme belgelerinde yer alan toplam 133.487,00 TL tutarındaki ödemenin davaya konu bono bedellerine istinaden yapılmadığını, başkaca borcun tasfiyesine istinaden yapıldığını savunmuştur. Bu hususta ispat yükü davalının üzerinde olup bu ödemelerin başkaca borcun tasfiyesi için yapıldığını ispat etmek zorundadır. Ancak davalı bu savunmasını usulünce ispatlayamadığından davalının bu savunmasına itibar edilmemiştir.” kabulünde bulunduğunu, bu kabulün delillere, yasaya hukuka aykırı olduğunu, davacı ile müvekkili arasındaki tek ilişkinin “PROTOKOL” başlıklı belgeden kaynaklı ilişki olmayıp, ayrıca müvekkili ile davacı arasında daire alım-satımından ve KKİS ve PROTOKOL başlıklı belgeden kaynaklanan emlak vergilerinin ödenmesine ilişkin başkaca alacak ve borç ilişkilerinin olduğunu, davacı tarafın bahsi geçen bu diğer ilişkileri saklayarak yapılan ödemelerin dava dilekçesinde ortaya koyduğu PROTOKOL başlıklı belgeden yani bahsedilen bonolardan kaynaklanan borç için yapıldığı şeklinde iddia ile mahkemeyi yanılttığını, mahkemenin de hatalı kabul kararı verdiğini, dayanak yapılan 28.09.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda b fıkrasının 6 nolu bendinde “Dava Konusu olamayan 10 bin USD tutarındaki senede istinaden verildiği için hesaba dahil edilmemiştir” başlığı altında davacı tarafça dosyaya sunulan toplam bedelin 5.000,00-TL bedelli senetlerin hesaplamaya dahil edilmediğini ifade ettiğini, bu tespiti iki açıdan önemli olduğunu, taraflar arasında tek ilişkinin PROTOKOL başlıklı belgeden kaynaklı ilişki olmayıp, ayrıca müvekkili ile davacı arasında daire alım-satımından ve KKİS ve PROTOKOL başlıklı belgeden kaynaklanan emlak vergilerinin ödenmesine ilişkin başkaca alacak ve borç ilişkilerinin var olduğunu gösterdiğini ve davacı tarafın başkaca alacak-borç ilişkinden kaynaklanan ödeme belgelerini PROTOKOL başlıklı belgeden yani orada bahsedilen bonolardan kaynaklanan borç için yapıldığı şeklinde iddia ile mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını gösterdiğini, davacı kooperatifin ödemelerini hep üye senetlerini cirolayarak verdiğini, bu şekilde borçlarını ödeme yolunu seçtiğini, yani davacı kooperatifin borcunu öderken kendisinin keşidecisi olduğu bono ile hiç ödemesinin bulunmadığını, zaten bu durumun yani keşidecisi olduğunu bononun borcunu yine bono keşide edip ödeme yolunu seçmenin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, ancak mahkemenin başkaca alacak-borç için verilen davacının keşidecisi olduğu ve miktar, keşide ve vade tarihleri farklı olan bonolardan kaynaklı yapılan ödemeleri davaya konu bonolara istinaden yapıldığı yönünde kabulde bulunulduğunu, aslında 28.09.2020 tarihli ek bilirkişi raporunun b fıkrasının 1 nolu başlığı altında cevap dilekçesinin EK-5 olarak gösterilen belge içeriğinde‘”İş bu 13.411,00 TL evrak 21.12.2010 keşide tarihli 25.04.2011 vade tarihli 23.000,00 TL bedelli borçlusu S.S Umutevler Yapı Koop. olan senede istinaden alınmış olup bakiye 553,00 TL ödendiğinde 23.000,00 TL bedelli senet iade edilecektir.” denildiğini, ek bilirkişi raporunun b fıkrasının 5 nolu başlığı altında cevap dilekçemize EK-6 olarak gösterilen belge içeriğinde “21.12.2010 keşide tarihli, 25.04.2011 vade tarihli alacaklısının Ayfer Özsoy, borçlusunun SS Umutevler Konut Yap.Koop. olan 23.000,00-TL bedelli senede mahsuben yukarıda ayrıntısı yazılı 6 adet senet teslim alınmıştır….” denildiğini, ek bilirkişi raporunun b fıkrasının 3 nolu başlığı altında cevap dilekçesinde EK-7 olarak gösterilen belge içeriğinde “25.03.2011 vade tarihli, 21.12.2010 tanzim tarihli alacaklısı …,borçlusu S.S Umutevler Konut Yapı Kooperatifi olan 24.000,00-TL bedelli senede istinaden yukarıda ayrıntısı verilen 13 adet senet ve 15 TL elden alınmıştır…” denildiğini, ek bilirkişi raporunun b fıkrasının 2 nolu başlığı altında cevap dilekçesinde EK-8 olarak gösterilen belge içeriğinde “25.03.2011 vade tarihli, 21.12.2010 tanzim tarihli alacaklısı …, borçlusu S.S Umutevler Konut Yapı Kooperatifi olan 24.000,00-TL bedelli senede istinaden yukarıda ayrıntısı yazılı 18 adet senet ve 1.500,00-TL nakit para alınmıştır….” denildiğini, ek bilirkişi raporunun b fıkrasının 4 nolu başlığı altında cevap dilekçesinde EK-9 olarak gösterilen belge içeriğinde “Yukarıda belirtilen senetlere binaen 25.02.2011 vade 24.000 TL bedelli 21.12.2010 tanzim tarihli KEŞİDECİSİ S.S. Umutevler Yapı Kooperatifi, lehdarı … olan senedi elden Av. …’dan teslim aldım.” denildiğini, karara dayanak gösterilen ek bilirkişi raporunda yapılan ısrarla itiraz ettikleri hatayı mahkemenin kararında sürdürdüğünü ve hatalı bir karar verdiğini, davacı tarafın sanki nakden ödenmiş de geri alınmış gibi dosyaya sunduğu ve cevap dilekçelerinde EK-13’te sunulan bonoların yine davacı tarafça dosyaya sunulan belgeler karşılığında ödendiğini ve karşılığında bonoların davacı tarafa iade edildiğini, ek bilirkişi raporunda hesaplama yapılırken bu bonoların nakden ödenmiş gibi hesaplama yapıldığını, davacı tarafın her seferinde üye senetlerini cirolayarak müvekkili davalıya verdiğini, bu şekilde borç ödemesi yoluna gittiği halde mahkemece itiraz ettikleri bu hatanın gözden kaçırılmasının usule yasaya, delillere hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle ve resen belirlenecek nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı borç için yüklenici tarafından arsa sahibine verilen bonolardan dolayı borçlu bulunulmadığının tespit talebine ilişkindir.
Davacı kooperatif ile arsa sahiplerinden olan davalı arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğu, sözleşme gereğince teslim edilmesi gereken dairelerde gecikme yaşanması ve eksiklikler bulunması gibi nedenlerle arsa sahipleri lehine doğan tazminata mukabil olarak taraflar arasında sulh ve tasfiye mahiyetinde Nisan 2008 tarihlinde protokol yapıldığı, bu protokole göre arsa sahiplerinin alacağının 1.325.000,00-TL olarak belirlendiği, protokol gereği davacı kooperatifin ödemeleri vadeli olarak yapacağının ve bu konuda 12 adet 15.000,00-TL bedelli, 11 adet 75.000,00-TL bedelli, 4 adet 80.000,00-TL bedelli bono düzenlenip verileceğinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
Davacı, davalı alacaklı tarafından Konya.. İcra Dairesi’nin ../… Esas sayılı (yenilenmekle ../.. Esas) dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takibe konulan ve yukarıda belirtilen protokol gereği davalıya verilen her biri 23/05/2018 düzenleme tarihli ve 75.000,00-TL bedelli sırasıyla 30/09/2010, 30/10/2010, 30/11/2010 ve 30/12/2010 vade tarihli toplam 300.000,00-TL bedelli bono bedellerinin davalıya ödenmiş olduğunu ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunmuş, davalı ise protokol gereği bir kısım ödemenin yapıldığını ancak dava konusu bonolara ilişkin ödeme yapılmadığını savunmuştur.
İlk derece mahkemesince bononun bedelsiz olduğunun ispat yükünün davacı borçluda olduğu, dava konusu bonoların ödendiğine ilişkin davacının yazılı delil sunmadığı gibi hatırlatılmasına rağmen yemin deliline başvurmadığı gerekçesiyle 04/03/2019 tarihli, …/. Esas – ../… Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dairemizin 20/06/2019 tarihli, ../… Esas – ./. sayılı kararı ve “…icra takibine konu bonoların taraflar arasında düzenlenen Nisan 2008 tarihli protokolden ayrı olarak değerlendirilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Nitekim icra takibine konulan bonoların vade tarihleri protokolden farklı olarak düzenlenmiş ise de düzenlenme tarihleri ile protokol gereği davalıya verilen diğer bonoların düzenleme tarihlerinin aynı olduğu açıktır. Ayrıca davalı tarafından da cevap dilekçesiyle söz konusu bonoların protokol kapsamında düzenlenip davacı tarafından verilen bonolar olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle icra takip tarihi itibariyle protokol gereği davacının takibe konu bonolar dolayısıyla borçlu bulunup bulunmadığının anlaşılması için davacı tarafından protokol kapsamında yapılan ödemeler ve bu konudaki davalının itirazları nazara alınarak bilirkişi marifetiyle hesaplama yapılarak çözüme ulaşılması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının her birinde birbiriyle çelişkili miktarda alacak hesabı yapıldığı gibi hüküm kurmaya elverişli olmadıkları görülmektedir. Dolayısıyla, dosyanın 1 hesap, 2 de mali müşavir bilirkişisinden oluşan heyete tevdii ile dava konusu hakkında önceki raporlardan ayrılınan yönü gerekçesiyle belirtir denetimi mümkün hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu aldırılması gerekmektedir” gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Konya .. İcra Dairesi’nin ./.. Esas sayılı (yenilenmekle ./.. Esas) dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takibe konulan bonoların taraflar arasında düzenlenen Nisan 2008 tarihli sulh protokolünden kaynaklı borcun ödenmesi kapsamında düzenlendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, protokol gereği ödemesi gerekli olan borcu tamamıyla ödediğini iddia etmiş, davalı ise borcun ödenmediğini savunmuştur. Davacı borçlu ödeme iddiasında bulunduğuna göre, ödeme iddiasını davalının edilenden sadır olan yazılı belgelerle ispat etmelidir. Davacı, borca ilişkin olarak bir çok ödeme belgesi sunmuş, ilk derece mahkemesince de bu belgeler üzerinden ödeme iddiasına dayalı olarak bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Çelişkileri gidermeye yönelik olarak alınan son bilirkişi heyeti raporunda davacının protokol nedeniyle halen 177.582,00-TL tutarında borçlu olduğu saptanmıştır. İlk derece mahkemesince, bilirkişinin ödeme olarak rapora esas aldığı 09/03/2011 tarihinde yapılan 8.000,00-TL, 23/06/2009 tarihinde yapılan 5.000,00-TL, 13/07/2009 tarihinde yapılan 2.500,00-TL, 02/06/2009 tarihinde yapılan 23.900,00-TL, 21/07/2009 tarihinde yapılan 15.000,00-TL, 03/05/2010 tarihinde yapılan 5.000,00-TL, 30/04/2010 tarihinde yapılan 5.000,00-TL, 28/06/2010 tarihinde yapılan 15.000,00-TL ve 01/07/2010 tarihinde yapılan 15.000,00-TL tutarındaki toplam 94.400,00-TL ödemeye ilişkin olarak davalının adını ve imzasını içerir yazılı belge sunulmadığı gerekçesiyle bu bedel düşülerek 300.000-TL üzerinden başlatılan icra takibinde davacının halen 28.018,00-TL borçlu olduğuna hükmedilmiştir. Davacı istinaf başvurusunda daha fazla ödemede bulunduklarını ileri sürmüşse de, ödemeye ilişkin ispat yükü kendisinde olmasına rağmen buna ilişkin yazılı delil ibraz edememiştir. İstinaf sebepleriyle bağlı olarak yapılan inceleme neticesinde davacının fazlaya ilişkin ödeme iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı tarafın istinaf sebepleriyle bağlı olarak yapılan incelemede ödeme iddiası inkar edilmişse de, davacının ödemeye ilişkin sunduğu evraklardan kabul edilen kısma yönelik ödeme iddiasının ispatlandığı, davalının istinafının da yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konya…. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/12/2020 tarihli, ../.. Esas – ../… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf nedeniyle davacı taraftan alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcı (maktu) peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf nedeniyle davalı taraftan alınması gereken 1.913,90-TL istinaf karar harcından (nispi) peşin alınan 479,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.434,90-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
6-İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/03/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

Alınması gereken harç: 1.434,90-TL davalıdan
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸