Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/267 E. 2021/380 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ../…
KARAR NO : ../…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2020
NUMARASI : …/… Esas – ../.. Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … -.
(İstinaf yoluna başvuran) .

DAVALILAR : 1 -… – …
: 2 -… .
VEKİLLERİ : Av. .
Av. … – …

DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 10/03/2021
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 12/03/2021
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davacı vekilinin tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile karşı yan arasında 14/07/2015 tarihli Konya/Selçuklu’da bulunan Unilever Vector Projesine ilişkin sözleşme akdedildiğini, taraflar arasında akdolunan bu sözleşme gereği davalı firmanın sorumluluklarına aykırı hareket ettiği aşikar olup bu sebeple davacının zarara uğradığı açık olduğunu, ayrıca davalı firma haklı ve makul sebep olmaksızın 30/11/2015 tarihinde ihtar edene is proğramı vermeyerek fiili olarak iş durdurma yoluna gittiğini, bu sebeple bahsi geçen akit gereği yatırım ve harcama yapan müvekkilinin haklarının korunması amacıyla Çorum … Noterliğinin 10/12/2015 tarih .. yevmiye nolu ihtarı çekildiğini, bu ihtara davalı yanın dava konusu sözleşmenin feshi konulu Beyoğlu … Noterliğinin 14/12/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarıyla cevap verdiğini, yine davalının Beyoğlu … Noterliğinin 31/12/2015 tarihi ve .. yevmiye nolu ihtarıyla bu kezde bizim ihtarımıza olumsuz cevap verdiğini, sonuç olarak davacı müvekkilinin de zarara uğratıldığı kalemlerin bedellerinin tespiti ve ilerde açılacak sözleşmeye aykırılık nedeniyle alacak davasına dayanak teşkil etmesi bakımından delil tespiti isteme yoluna gidildiğini, müvekkilinin yükümlendiği elektrik tesisat işlerinin fesih tarihine kadar ki müvekkili tarafından yapılan tüm imalatların bedelleri ve söz konusu keşif mahallindeki müvekkil tarafından alınan demirbaş malzemelerin bedelleri tespiti ve ayrıca müvekkilin fili olarak işi bırakmak zorunda bırakıldığı tarih itibariyle hak edişinin değerinin ne olacağının tespiti istemli Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ../.. D. İş nolu dosyası ile tespit yapıldığını, bu tespit dosyasında; a)Müvekkilinin yükümlendiği iş sebebiyle hak ettiği hak ediş tutarı ve yapılan işin fesih tarihine kadarki maliyeti ve fesih tarihi itibariyle müvekkiline ait olan demirbaş malzemelerin fatura bedellerinin tespitini, b)Bu haksız fesih sebebiyle müvekkilinin uğradığı işçilik zarar bedeli ve SGK kurumuna olan borcun tespitini, c)Bahsi geçen iş sebebiyle müvekkiline atfedilen kalitesiz imalatların yapılmakta olması, personel yetersizliği ,ve mevcut personelin beklenen düzeyde kalifiye olmaması gibi kusurlara bakılarak keşif konusu şantiye gezilerek fesih tarihine kadar ki olan işçilik ve kalite kontrolü yapılarak bu kusurların mevcut olup olmadığı ve kimden kaynaklandığı hususlarında ayrıntılı bir rapor tanzimi istemekteyiz. ayrıca müvekkilinin personeline kalifiyesiz diye sözleşmeyi fesheden karşı taraf her nedense yaklaşık 15 kişiyi müvekkilinden kendi uhdesine geçirdiğini, bu15 kişinin de halihazırda karşı taraf uhdesinde çalışmakta olduğunu, d)Muhatap İşveren tarafından yapılması gereken malzeme tedarikleri zamanında yapılmamıştır, bu durum davacıya iş gücü olarak yansıdığını, e)İşveren tarafından görevlendirilen saha montaj şefinin makine mühendisi olarak tayin edilmesi ve aynı zamanda proje müdürü gibi görev alması, imalat hatalarının yaşanmasına sebep olduğunu, imalat durumunda amir konumunda kim olacağını, bu hususun tespiti elzem olduğunu , zira başarılı imalat için ehil kişi seçimi zaruri olacağını, f)İşveren teknik ofis biriminin mekanik imalat projeleri ile gerekli süperpoze işlemlerinin yapılmadan müvekkiline imalat için verildiğini, imalat için gerekli prosedürlerin tespitini, g) Müvekkili tarafından onaylanmamasına rağmen, diğer firmalarla yapılan anlaşmalar yapım işi aşamasında haksız rekabetler oluşmasına sebep olduğunu, bu firmaların hali hazirda imalat yapıp yapmadıklarının tespitini istemiş olduklarını, yukarıda ifade edilen hususlarda Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi ../. D. İş sayılı dosyası ile keşif yapıldığını, keşifte bu hususların irdelenerek davacının uğramış olduğu zarara atıflar yapıldığını, ancak bazı zarar kalemlerinin atlandığını, örneğin bazı işlerin birim fiyatları eksik hesaplandığını, yargılama safahatında yeni bir keşif heyeti ya da bilirkişi heyetinden alınacak rapor sonrası bu hususlara da açıklık getirileceğini, kaldı ki davacıya haksız fesih sonrası yapılması gereken stopaj bedellerinin de iade edilmediğini, tespit dosyasında kullanılan her bir demirbaş eşyanın faturası mevcut olmasına rağmen maalesef demirbaş malzemeler keşifte eksik bedelli olarak tespit edildiğini, sonuç olarak davalı yanca yapılan haksız fesih sonrası davacı müvekkilinin uğradığı zarar kalemlerinin bedellerinin tespit edilerek taraflarına ödenmesi istemli iş bu davayı ikame ettiklerini, öte yandan keşifte belirtilen raporda taraflar arasında mutabık kalınan bedel belirli olsa da dava konusu sözleşmenin davalı yanca haksız ve geçerli sebebe dayanmayacak şekilde feshi nedeniyle yapılacak yeni bir keşif ile belirlenecek rapor doğrultusunda hak ve nesafet ölçülerine göre davacının uğradığı zarar kaybının belirlenme ihtimali karşısında davalarını dava değerinin belirsiz olacağı gerekçesi ile şimdilik dava değerini 20.000.00 TL olarak tayin ettiklerini, aynı şekilde talep ettikleri alacak miktarının da yargılama aşamasında hak ve nesafet ölçülerine göre tespit olma ihtimali karşısında davamızın belirsiz alacak davası olarak değerlendirilmesinin gerektiğini belirterek; tensiple öncelikle davamızın vasfı itibari ile dava konusu belirlenecek alacaklarının tahsil kabiliyetinin bertaraf edilme riskine karşı davalı yanın tapu kayıtları üzerine her türlü tasarrufi işleme karşı üçüncü kişilere devrine engel olunmak üzere ihtiyati haciz, mahkemeniz aksi kanaatte ise ihtiyatı tedbir konulmasına, yargılamının icrası ile belirtilen nedenlerle davanın kabulü ile uğranılan zarar miktarının bilirkişi incelemesi sonucu tayin ve tespit olunan miktar nazara alınarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile talepleri gibi taraflarına yasal faiziyle ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin davada görevli olmadığını, zira müvekkili ve davacı tarafın tacir olduğunu, tacirler arası davalar da görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olması sebebi ile davanın görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacı tarafın davasını adi ortaklığa karşı açtığını, adi ortaklığın kendisine ait bir tüzel kişiliği olmadığından davada taraf olma ehliyeti de bulunmadığını bu sebeple davanın müvekkili açısından taraf sıfatı yokluğu sebebi ile reddi gerektiğini, öncelikle davacı taraf ile müvekkili arasında akdedilen 14.07.2015 tarihli Elektrik ve Enstrümantasyon Tesisat İşçilik Yüklenici Sözleşmesinin işin feshi hükümlerini düzenleyen 17. Maddesinin 2. Fıkrasına göre müvekkili şirketin sözleşme süresi içerisinde dilediği zaman hiçbir gerekçe belirtmeksizin sözleşmeyi tek taraflı feshetme hakkının bulunduğunu, diğer hususlara ilişkin beyanlarımız nazara alınmadan evvel sadece bu hükme göre müvekkili şirketin yapmış olduğu feshin geçerliliğinin tartışmasız olduğnu, Kaldı ki davacı taraf tacir olup basiretli tacir hükümleri gereğince taraflar arasında akdedilen sözleşmenin içeriğinde yer alan hükümlerin kendisine yüklediği sorumlulukların bilincinde olduğu/olması gerektiğini, bu sebeple davacı tarafın sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasının yersiz olduğunu, davacının Konya … Asliye Hukuk Mahkemesinin ../. D.İş. Sayılı dosyasından yokluklarında yaptırmış olduğu tespit talebi sonrasında hazırlanan bilirkişi raporuna ilişkin 04.02.2016 tarihli dilekçemizin içeriğini aynen tekrar ettiğimiz ayrıca ve açıkça bildirdiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinin 4/c maddesinde uhdesinde çalışan ve kalifiyesiz denilen işçilerin müvekkili tarafından rızası dışında işe alındığını iddia ettiğini, davacının bu iddialarını asla kabul etmediklerini bu hususun işçi beyanları ile ispatlanacağını, yine davacı tarafın dava dilekçesinin 4/d maddesinde kendisine malzeme tedariği yapılmadığını iddia ettiğini, oysa ki bu hususun tamemen gerçek dışı olduğunu, 2015 yılı Kasım sonu itibari ile idareden onaylanan 4A ve 4B malzeme hakedişleri incelendiğinde, işin başından itibaren şantiyeye getirilen malzemenin 8.562.000,00 TL olduğunun görüleceğini, yine aynı dönemki hakedişte, sahaya getirilen malzemenin 6.042.000,00 TL lik kısmının monte edilmediğini ve depoda beklediğinin görüleceğini, bunun nedeninin de davacının yetersiz işgücü ve düşük performansı sebebiyle, sahaya intikal eden malzemeleri zamanında monte edemeyip, depoda atıl olarak bırakması olduğunu, aynı zamanda ana işveren .. firması tarafından tedarik edilerek sahaya getirilmiş yüklü miktarda malzeme özellikle de kablonun davacının eleman ve işgücü yetersizliği sebebiyle monte edilemediğini, dolayısıyla müvekkilinin zor durumda kaldığını, bu konuda müvekkili ana işveren .. tarafından defaatle uyarılar aldığını, kaldı ki taraflar arasında yapılan görüşmeler de dönemsel işlere dair bünyelerinde bulunması gereken işçi sayıları hususunda davacı tarafın yükümlülüklerini hiçbir zaman yerine getirmediğni, örneğin en son Aralık 2015 te hedeflenen işçi sayısı 265 iken, gerçekte 107 kişi ile çalışıldığını, bu duruma ilişkin davacı tarafın defalarca uyarılmasına rağmen işçi sayısını artırmamyarak dönemsel işin süresinde tamamlanamadığını, davcının dava dilekçesinin 4/e maddesinde müvekkil tarafından görevlendirilen saha montaj şefinin yetersiz birisi olduğu iddia edildiğini, bu durumun da tamamen asılsız olduğunu, zira bahsedilen proje Türkiye’ nin sayılı sanayi yatırımlarından birisi olduğu göz önüne alındığında işin kontrolünün müvekkili tarafından ehil olmayan kontrolörlüğüne bırakılması mümkün olmadığını, davacının projenin kendisine gerekli süperpoze işlemleri yapılamdan verildiğini iddia ettiğini oysa işin yapımı için gerekli her türlü proje, teknik bilgi, detayların davacı tarafa verildiğini, projelerin .. tarafından dünyaca ünlü .. ve Türkiye’nin en ünlü elektrik tasarım firmalarından biri olan … Teknik tarafından hazırlanmış olup, her türlü detay ve bilgiyi içermekte olduğnu, ayrıca şantiye de müvekkilinin uhdesinde çalışan Teknik ofis mühendisleri hertürlü montaj detaylarını hazırlayarak, herhangi bir belirsizlik bırakmayacak şekilde sahaya aktardığını, asıl sorunun davacının istihdam ettiği tecrübesiz mühendis ve yetersiz saha formenlerinin projelere yeteri kadar vakıf olamayıp kalitesiz imalat yapmalarından kaynaklı olduğunu, davacı tarafın kendisi tarafından onaylanmadığı halde müvekkilinin başka firmalarla anlaşmalar yaptığı ve haksız rekabet oluşmasına sebep olduğunu iddia ettiğini, bu durumun da kabulünun mümkün olmadığını, kaldı ki davacı ile imzalanan sözleşme de müvekkilinin böyle bir yükümlülüğünün bulunmadığını belirtmekle birlikte davacının işe başladığı Temmuz 2015 ten itibaren yetersiz ve deneyimsiz kadro ile çalışmasının, getirdiği ofis ve saha personelinin yetersizliğinin, gerek …şantiye yöneticileri ve gerekse ana işveren … ve proje yönetim firması … Proje Yönetim A.Ş. tarafından fark edilerek projenin gecikmemesi için davacının mutlaka takviye edilmesi konusunda tedbir alınma gereği doğduğunu, zira Turkuaz-B&K sözleşmesinin de bütün işin kendisine verileceği gibi bir hüküm içermemekte olduğunu, yapılan sözleşmein birim fiyatlı bir sözleşme olup, gerçekleştirdiği iş kadar ödeme kendisine her ay ödendiğini, ancak davacının gösterdiği düşük performans, yetersiz iş gücü, kalitesiz imalatlar nedeniyle takviye zaruriyeti doğduğunu, ayrıca davacının kendisine haksız rekabet uygulandığı iddiası tamamen asılsız olduğunu, iddiaların tamamen gerçeklikten uzak olduğunu, ayrıca davacı tarafın yapmış olduğu tespit talebine yapmış olduğumuz itirazda da belirtildiği üzere Davacı ile sözleşmenin fesih aşamasında karşılıklı oturularak bir kesin hesap çıkartıldığını ve yaptığı işlerin, her türlü hatalarına noksanlarına karşın tam olarak fiyatlandırılmış ve kendisinin de mutabakatıyla kesin hesabı çıkartılarak karşılıklı imzalandığını, davacının nam ve hesabına yapılan SGK harcamaları dahil tüm harcama ve toplam ödemeler hakediş bedelinden fazla olup davacı tarafın 244.164,30 TL müvekkilene borçlu olduğunu, bu sebeple davacının müvekkilinden alacağından ziyade müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirterek fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davaya sunulan cevapların kabulüne, davacının davasının usule yönelik itirazlarımız nazara alınarak öncelikle görevsizlik nedeni ile reddine, aksi kanaatte ise davacının davasının müvekkilinin taraf ehliyeti yokluğu sebebi ile reddine, davacının haksız davasının esastan reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “… Taraflar arasında 14.07.2015 tarihli elektrik ve enstrümantasyon tesisat işçilik yüklenici sözleşmesi başlıklı .. Sanayi ve Ticaret Türk A.Ş. Tarafından ihale edilen .. Projesi elektrik tesisat montaj işlerine ilişkin olarak sözleşme akdedildiği, sözleşmenin 4. Maddesinde yüklenicinin çalıştıracağı personelin SGK girişleri ile ilgili olarak ek no.3 de bulunan SGK ile ilgili kavramlar birebir uygulanmak ve iş hukuku ve sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan sair tüm yükümlülükleri yerine getirmekle yükümlü olup, işçi SGK giriş ve primler ile her türlü resmi harç ve vergilerin yükleniciye ait olduğunun belirtildiği, sözleşmenin 7. Maddesinde yüklenicinin sözleşme konusu iş için belirlenen toplam bedele, her türlü işçilik, makine, ekipman, işçi maaş, yemek, konaklama, yol ve SGK giderleri, vergiler, genel giderler, yatay ve dikey taşımalar ile tüm sair maliyetlerin dahil olduğunu kabul ve taahhüt ettiğinin, ayrıca yüklenicinin ilave bedel ya da bedel azaltılması talebinde bulunamayacağının belirtildiği, sözleşmenin 17. Maddesinin 2. Fıkrasında ise işverenin sözleşme süresi içerisinde dilediği zaman hiçbir gerekçe belirtmeksizin 7 gün öncesinde yazılı olarak ihbarda bulunmak suretiyle sözleşmeyi tek taraflı ve tazminatsız olarak feshetme hakkına sahip olduğu, bu durumda tarafların sözleşme fesih tarihine kadar üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmekle sorumlu olduklarının belirtildiği, sözleşmede davacının yüklenici davalı konsorsiyumun işveren konumunda olduğu, davalı … ortaklığı tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye ve 14.12.2015 tarihli ihtarnamesi ile yukarıda belirtilen sözleşmenin feshine ilişkin sözleşmenin 17. Maddesinin 2. Fıkrasındaki usule uygun olarak feshedildiğinin davacı şirkete bildiriminin yapıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki vasıflandırma bakımından eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, sözleşmenin imzalanmasında 6098 s. TBK nın 30-38 maddelerinde düzenlenen yanılma, aldatma, korkutma şeklindeki irade bozukluğu durumlarından herhangi birinin söz konusu olmadığı, bu bakımdan sözleşmenin sıhhatinde herhangi bir sorun olmadığı, 17.09.2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda belirtildiği üzere hakediş miktarınında herhangi bir sorun olmadığı, sözleşmenin 10. Maddesi, teknik şartlar başlığının d bendi uyarınca gerekli ekipman yüklenici tarafından kerşılanacak olmasına rağmen demirbaş içim yüklenici tarafından 49.134,05 TL ödeme yapıldığı, bu bakımdan davalı tarafça sözleşmenin, sözleşmede öngörülen usule uygun olarak feshedildiği, davacının sözleşmedeki yükümlülükleri ve davalının haklarını kabullenerek sözleşmeyi imzaladığı, davacı yüklenicinin TBK nın 484. Maddesi gereğince eserin tamamlanmasından önce yapılmış olan kısma ilişkin talepte bulunabileceği iddiasında bulunulsa dahi bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davacının ifa ettiği kısım bakımından yapılan ödemeler dikkate alındığında ödenmeyen bir meblağın bulunmadığı, kaldı ki sözleşme hükümlerini herhangi bir irade bozukluğu olmaksızın imzalayan davacının zarar talebinin TMK’nın 2. Maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı niteliğinde de olduğu, sözleşmede davalı işveren tarafından, öngörülen şekilde fesih gerçekleştirildiği takdirde davacı yüklenicinin tazminat talebinde bulunamayacağının belirtildiği, bu durumda davacının talebine dayanak teşkil edebileceği tek hususun TBK nın 484. Maddesinin olabileceği, bu madde düzenlemesi bakımından ise bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacının talep edebileceği herhangi bir zararın söz konusu olmadığı, davacının işçilere ve SGK kayıtlarına ilişkin talebinin de sözleşmenin 4. ve 7. Maddeleri gereğince yerinde olmadığı, kanunen de davacının buna ilişkin talepte bulunmasına imkan tanıyacak emredici bir hükmün bulunmadığı, taraflar arasında akdolunan sözleşmenin işin feshi hükümlerini düzenleyen 17.maddesinin 2.fıkrasına göre; davalı şirketin sözleşme süresi içerisinde dilediği zaman hiçbir gerekçe belirtmeksizin sözleşmeyi tek taraflı feshetme hakkı bulunduğu, yapılan feshin usulüne uygun olduğu hususunun dosya içerisinde toplanan belgeler ve alınan raporlar ile sabit olduğu, davacı ile sözleşmenin feshi aşamasında karşılıklı oturularak kesin bir hesap çıkarıldığı, yapılan işlerin fiyatlandırıldığı, kendisinin de mutabık kalması ile kesin hesabın karşılıklı imzalandığı, bu nedenlerle taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacının zarar talebinde bulunamayacağı değerlendirilmesine dair gerekçe ile;
Davacının davasının REDDİNE, …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava sözleşmeden kaynaklanan alacak ve haksız fesih sonucu uğranılan zararın tazminine ilişkin olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirketler arasında 01/07/2015 tarihli elektrik ve enstrümantasyon tesisat işçilik yüklenici sözleşmesi imzalandığını, işin tamamlanma süresi olarak 180 gün öngörüldüğünü, bu süre dolmadan sözleşme, davalı işverenler tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğini, davalı taraf sözleşmede yer alan “İşveren sözleşme süresi içinde dilediği zaman hiçbir gerekçe belirtmeksizin 7 gün öncesinden yazılı olarak ihbarda bulunmak şartıyla sözleşmeyi tek taraflı ve tazminatsız olarak fesh etme hakkına sahiptir. Bu halde taraflar sözleşme fesih tarihine kadar üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdürler” maddesine dayanarak sözleşmenin geçerli olarak feshedildiğini iddia ettiğini, mahkeme de kararında sözleşmenin sıhhatinde sorun olmadığı, feshin sözleşmede belirtilen usule uygun olarak yapıldığına kanaat getirdiğini, ancak fesih ile ilgili bu madde, sözleşme hukukunun egemen ilkelerinden olan eşitlik ilkesine açıkça aykırı olduğunu, sözleşmenin taraflarından birini orantısız olarak çok üstün bir konuma getiren böyle bir maddenin yazılmamış sayılmasının gerektiğini, bir an için bu madde hükümlerini geçerli kabul edilse dahi, davalı tarafın maddede öngörülen 7 günlük ihbar süresine uymadığını, fesih tarihi olan 14/12/2015 tarihinden en az 7 gün önce davalı şirketler tarafından yapılması gereken yazılı ihbar yapılmadığını, feshin bu yönüyle de haksız olduğunu, sözleşmenin 7. Maddesi “ İşveren işin miktarını arttırma veya azaltma hakkına sahiptir. İşin artmasından veya azalmasından ötürü yüklenici, ilave bedel ya da bedel azaltılması talebinde bulunulamaz.” hükmünü içerdiğini, bu da eşitlik ilkesine aykırı olup taraflar arasında açık oransızlık söz konusu olduğunu, bu maddeler birlikte değerlendirildiğinde, sözleşme, müvekkili karşı tarafın keyfine ve insiyatifine tabi hale getirmekte olup müvekkilin iktisadi hürriyetinin kısıtlandığını, olayda aşırı yararlanmanın söz konusu olduğunu, TBK m. 28 burada uygulama alanı bulduğunu, her ne kadar her iki taraf da tacir olup, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında iseler de, açık oransızlık ve zayıf tarafın zor durumda olması, aşırı yararlanma hükümlerinin uygulanması için yeterli olduğunu, sözleşme ile deyim yerindeyse büyük şirket olan davalılar, küçük şirket olan müvekkili ezdiğini, müvekkili şirketin, davalı şirket ortaklığına göre çok daha zayıf bir konumda olduğunun açık olduğunu, müvekkili ile davalılar arasında imzalanan 08.12.2015 tarihli hakediş tutanağına göre müvekkilinin o zamana kadar olan alacağı 687.759,82 TL +KDV olduğunu, müvekkilinin sözleşmesi 14.12.2015 tarihli ihtarname ile haksız feshedildiğini, taraflarca üzerinde anlaşılan 687.759,82 TL miktar müvekkilinin imza tarihine kadar olan alacaklarını kapsamakta olup, bakiye alacağı ve sözleşmenin haksız feshinden dolayı uğradığı zararları kapsamadığı için kısmi ibra olduğunun açık olduğunu, TBK m. 484’e göre iş sahibi tamamlanan kısmın karşılığını ödemek ve yüklenicinin tüm zararlarını gidermek koşuluyla sözleşmeyi feshedebileceğini, olayda müvekkilinin zararları giderilmemiş olup, üzerinde anlaşılan bedel, o ana kadar olan alacaklarla ilgili olduğunu, hal böyleyken müvekkilinin uğradığı zararların tespiti ve müvekkile ödenmesinin gerektiğini, bilirkişi raporuyla da sabit hale gelen, müvekkilinin fesih tarihine kadar yaptığı işin bedeli 793.794,19 TL olup, bunun 687.579,82 TL ‘sinde tarafların mutakıp olduğunu, kalan 106.214,37 TL + KDV müvekkilin bakiye alacağı içerde kaldığını, sözleşmede işin yapımı için gerekli alet ve ekipmanların yüklenici firma olan müvekkilinin karşılayacağı belirtilmiş olup, demirbaş paraları müvekkilce ödendiğini, ancak davalı taraf söz konusu demirbaşları kendisi ödemiş gibi müvekkile hitaben fatura keserek, müvekkilinin hakedişinden kestiğini, müvekkilinin bedelini ödediği bu demirbaşlara davacı haksız fesihle birlikte el koyduğunu, buna ilişkin de bir ödeme yapmadığını, müvekkilinin bundan kaynaklanan alacağı 49.134,05 TL olarak bilirkişi raporunda belirtildiğini, haksız fesih sebebiyle müvekkilinin uğradığı işçilik zarar bedeli ve bu iş dolayısıyla yaptığı faydalı ve zorunlu masrafların tutarının tespiti ile SGK kurumuna olan borcunun tespiti için kayıtların SGK’dan celbinin gerekli olduğunu, sözleşme uyarınca işverence yapılması gereken malzeme tedariklerinin zamanında yapılmaması sonucu müvekkilinin uğradığı zararın, müvekkile yansıyan iş gücü kaybının tespitinin gerekli olduğunu, bilirkişi raporunda buna ilişkin bir inceleme yapılmadığını, yine raporda incelenmeyen bir husus olan gerekli süperpoze işlemleri yapılmadan müvekkile imalat için verildiğini, imalat için gerekli prosedürlerin tespiti ile teknik bir mesele olan bu konuda müvekkilinin uğradığı zararların tespiti için bu alanda uzman bir bilirkişice inceleme yapılmasının gerekli olduğunu, bilirkişi raporu ile 106.2014,37 TL + KDV bakiye alacak ile 49.134,05 TL demirbaşlardan kaynaklanan alacaklarının sabit hale geldiğini, belirli hale gelen bu miktar için ıslah etme haklarının bulunduğunu, ıslah için taraflarına süre verilmesi gerektiği halde mahkemenin herhangi bir süre tanımadığını ve davayı ıslah etmelerine engel olduğunu, mahkemece verilen karar bir sürü hata ve eksiklik içerdiğini, eksik tahkikat ve inceleme sonucu, deliller bütünüyle değerlendirilmeden verilmiş bu kararın hukuka açıkça aykırı olduğunu, bu nedenle istinaf yoluna başvurma zorunluluklarının doğduğunu, istinaf taleplerinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilinin istinaf talebine cevap dilekçesinde özetle; mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacının davası reddedilmiş olup redde yönelik kararın hukuka ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı alacak ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacının yüklenici olup davalıların oluşturduğu adi ortaklığın iş sahibi olduğu taraflar arasında asıl işverene ait işe ilişkin tesisat montaj işi nedeniyle 14/07/2015 Tarihli olduğu belirtilen eser sözleşmesinin aktedildiği, 02/12/2015 Tarihli 5 nolu hakediş raporundan sonra 08/12/2015 Tarihli Kesin Hesap Raporu başlıklı belgenin düzenlenip, 10/12/2015 Tarihli davacı tarafça keşide edilen ihtarnamede 30/11/2015 tarihinde ihtar eden yükleniciye haklı ve makul sebep olmadığı iddiasıyla iş programı verilmeyerek fiili olarak iş durdurma yoluna gidildiğini, 376.529,43-TL +KDV hak ediş alacağının kendisine ödenmesinin talep olunduğu, 14/12/2015 Tarihli iş sahipleri tarafından ihtarda ise belirtilen gerekçeler ve sözleşmenin 17.maddesi gereğince sözleşmenin feshine ilişkin ihtarname keşide edilmiştir.
Davacı tarafça 05/01/2016 Tarihli Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesine verilen delil tespiti talepli dilekçeyle mahallinde 08/01/2018 Tarihli tespit icra edilmiş, tespit neticesi alınan bilirkişi raporunda gerek tedarik edilen malzemelerin gerekli özelliklere sahip olmaması gerekse de montajda yapılan hata ve eksikliklerin olumsuzluklara sebebiyet verdiği belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince keşif neticesi alınan 17/09/2018 Tarihli bilirkişi raporunda birim fiyatlı sözleşmede kesin hakediş raporunda imza altına alınan 687.579,82-TL bedelde bir sorun olmadığı, demirbaş masrafı olarak faturalandırılıp talep edilen miktarın zaten alt yükleniciye ait olmasına rağmen 49.134,05-TL’sının da hakedişe işlendiği rapor edilmiştir.
Davacı tarafça sunulan 18/09/2020 Tarihli ıslah dilekçesiyle fesih tarihen kadar işin bedelinin 793.794,19-TL olup bunun 687.579,82-TL’sinde tarafların mutabık olduğu belirtilerek kalan 106.214,37-TL +KDV ile demirbaşlara davalının haksız fesihle el koyduğu belirtilerek bundan kaynaklanan 49.134,05-TL olmak üzere toplam 174.467,00-TL’nin tahsili istenilmiştir.
Taraflar arasında imza edilen sözleşmenin işin feshi başlıklı 17.maddesinde; yüklenici firmanın sözleşme kurallarına uymaması ve işveren firmanın talebi doğrultusunda işi yapmaması halinde, işveren tarafından sözleşme tek taraflı ve tazminatsız olarak feshedilebilir. Bu durumda işveren firma yüklenicinin teminat kesintileri ile teminat senedini kendisine irat kaydeder” düzenlemesiyle ikinci bendinde “ayrıca işveren sözleşme süresi içinde dilediği zaman hibir gerekçe belirtmeksizin 7 gün öncesinden yaızlı olarak ihbarda bulunmak şartıyla sözleşmeyi tek taraflı ve tazminatsız olarak feshetme hakkına sahiptir. Bu halde taraflar sözleşme feshi tarihine kadar üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür” şeklinde kararlaştırıldığı görülmektedir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlıkta öncelikle uygulanması gereken kanuna, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olmayan sözleşme hükümleri olup, davalı tarafça sözleşmede iş sahibine tazminatsız fesih hakkının verilmesiyle işverenin işin miktarını artırma veya azlatma hakkına sahip olduğuna hükükümlere yönelik TBK’nın 28.maddesinin uygulanması gerektiği ileri sürülmüştür. Aşırı yararlanma, bir sözleşmede tarafların edimleri arasında açık nispetsizlik bulunması olarak tarafi edilebilir. bir olayda gabinin varlığından söz edebilmek için objektif unsur; edimler arasında açık bir nispetsizlik olarak tarif edilir. Sübjektif unsur ise, zarar görenin müzayaka halinde olmasından veya işi hafife almasından yahut da tecrübesizliğinden dolayı gabinin gerçekleşmesi ve karşı tarafın bu durumdan bilerek yararlanmış olması olarak açıklanabilir (Turgut Uyar, Açıklamalı-İçtihatlı Borçlar Kanunu, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, Cilt 1, Sayfa 1041 vd). Bu açıklamalar ışığında aşırı yararlanmanın varlığı için objektif ve sübjektif unsurlarının bir arada gerçekleşmiş olması gerekir. Buna göre uyuşmazlık konusu davaya dayanak sözleşmede kararlaştırılan hükümlerin yükleniciye yapılan işlere karşılık bile hiçbir ödeme yapılmayacağı şeklinde mahfına sebep olacak herhangi bir düzenleme de içermediğinden iş sahibine tazminatsız fesih hakkı verilmesi veya iş artışında ödeme yapılmayacağının kararlaştırılmasında aşırı yararlanmanın özellikle tacir olan davacı yönünden subjektif unsurları oluşmadığından TBK’nın 28.maddesi hükmünün uygulanması gerektirmeyecek olup taraflar ve dolayısıyla davacı sözleşme serbestisi içinde imzaladığı sözleşme hükümleriyle bağlıdır. Dolayısıyla davacı tarafça yaptırılan delil tespitinde de montajda yapılan hataların bulunduğu tespitide bir bütün olarak değerlendirildiğinde iş sahibinin sözleşmede ayrıca kararlaştırılan fesih hakkı çerçevesinde sözleşmeyi feshetmesinde aykırılık görülmemiştir. Sözleşmenin “sözleşme bedeli” başlıklı 7.maddesinde; her türlü işçilik vs.ile Sgk giderleri ve vergilerinde tüm maliyetlerin de belirlenen bedele dahil olduğu kabul ve taahhüt edilmiştir. Davacının kabulünde olduğu üzere de iş sahibi tarafından 30/11/2015 Tarihinde yeni bir iş programı verilmemiş 02/12/2015 Tarihli 5 nolu hakedişten sonra işin tasfiyesi niteliğinde 08/12/2015 Tarihli kesin hesap raporu başlıklı belge düzenlenmiş ve yine bu belge davacı yüklenici tarafça herhangi bir çekince konulmaksızın imzalanmıştır. Davacının ıslah istemine konu 491.34,05-TL demirbaş bedelinin yüklenici tarafından karşılanacağı sözleşmede belirtilmesine rağmen bu ödemenin de hakedişe işlendiği bilirkişi raporuyla da belirlenmiştir. Davacının ıslah dilekçesinde de mutabık kalındığı ve bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde de ibralaşma olarak kabul ettiği belirtilen 08/12/2015 Tarihli kesin hesap raporundaki bedelin ödenmediği de uyuşmazlık konusu olmadığından eksik hakediş bedeli ve kesin hakedişin içinde bulunan demirbaş bedeliyle sözleşmeye dahil olan ve zarar kalemi olarak belirtilen işçilik zararıyla SGK borcuna ilişkin kalemler yönünden alacak istemi de yerinde olmadığından açıklanan nedenlerle yazılı gerekçeyle ilk derece mahkemesince verilen karara yapılan istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/10/2020 tarihli, ../.. Esas – ../.. Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekili tarafından alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile kalan 4,90-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesine karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
5-İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/03/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

Alınması gereken harç: 4,90-TL harç davacıdan
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸