Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/1816 E. 2022/665 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2021
NUMARASI :…Esas – …. Karar

DAVACI :

VEKİLLERİ :

DAVALI :

VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 28/04/2022
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 29/04/2022
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … Büyükşehir Belediyesi’nin 20/11/1990 tarihli …. sayılı belediye encümeni kararı ile …. ili …. Mahallesi’nde taksit ile ödenmek koşulu ile aylık 1.815,000,00 TL karşılığında ihale sonucu taşınmaz satın aldığını, müvekkilinin söz konusu taşınmazın üzerine 07/01/1991 de akaryakıt istasyonu inşaatına başlandığını, bu arada …. ile müvekkili arasında bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin borç ödemede sıkıntıya düşmesi nedeniyle müvekkilinin belediyeye olan bakiye borcunun …. tarafından ödenmesi. Karşılığında ise bir yıl süre ile taşınmazın mülkiyetinin şirket tarafından yed’inde tutulacağı konusunda inanç sözleşmesi yaptıklarını, müvekkilinin bu konuda muvafakatname düzenlediğini, daha sonra taşınmazın mülkiyetinin belediye tarafından şirket adına tescil ettirildiğini, inanç sözleşmesinin süresi dolmasına rağmen … tarafından taşınmazın mülkiyetinin kendisine devredilmediğini, açtıkları davalardan da sonuç alamadıklarını ileri sürerek, davalıya ihale bedeli olarak ödenen şimdilik 9.000,00 TL’nin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımından dolayı reddini talep ettiklerini, davacının müvekkili belediyeye daha önce de açılan davalar bulunması nedeniyle davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının belediyeden hiçbir alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Mahkememiz dosyası arasına celp edilen Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas, …. Karar sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde; davacısının …., davalısının …. Büyükşehir Belediye Başkanlığı olduğu, davanın konusunun Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklı) olduğu, dosyanın 13/04/2011 tarihinde red kararı verilerek hükme bağlandığı, hükmün temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay 13. HD’ye gönderildiği, Yargıtay 13. HD’nin 2011/10674 Esas, 2012/2228 Karar sayılı 07/02/2012 tarihli karar üzerine hükmün onandığı ve kesinleştiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili davalı aleyhine alacak davası açmıştır, 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesinde ” (1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.
(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.
(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.
(5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.” hükmünün bulunduğu görülmüştür.
Yine 6100 sayılı HMK’nın 114/i maddesinde ise “i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.” hükmünün bulunduğu görülmüştür.
Maddi anlamda kesin hüküm olabilmesi için (Yargıtay içtihatları ve öğretilerdeki görüşlere baktığımızda) üç (3) koşulun gerçekleşmesi gerekir;
1-İki davanın konusunun aynı olması,
2-Dava sebeplerinin aynı olması,
3-Tarafların aynı olması,
Somut olayımızda; yukarıda sayılan üç koşulun gerçekleşmiş olduğu, kesin hükümde dava şartı olduğu” gerekçesiyle; 6100 Sayılı HMK’nın 114/i maddesi gereğince kesin hüküm bulunduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararda bahsi geçen dava ile bu davanın içeriklerinin aynı olmakla birlikte, bu davanın talep kısmında ihale bedelinin geri ödenmesinin talep edildiğini, 2010 yılındaki davada ise belediyeden alacağın talep edildiğini, davaların aynı olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde;
Dava, ihale bedelinin iadesi talebine ilişkindir.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminatı talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1. maddesi uyarınca ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde belirtildiği üzere her iki tarafın “Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, kanun gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. Dolayısıyla TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır. TTK’nın 19/2. maddesi gereğince, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmez.
Somut olayda, dava, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davalı belediye tacir olmadığından nispi ticari dava da değildir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu halde davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, ilk derece mahkemesince, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için bu sefer görevli mahkeme olan Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/09/2021 tarihli, …. Esas – …. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın HMK’nın 353/1-a. maddesi gereğince görevli Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

Davacı taraftan alınan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
İstinaf karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 28/04/2022

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸