Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/1133 E. 2021/1384 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ (birleşen Konya …Asliye Hukuk Mahkemesi … E. … K.)
TARİHİ : 26/05/2021
NUMARASI : … Esas – …Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … – Av. … – Av. … – Av. …

BİRLEŞEN KONYA … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN
… E. … K. SAYILI DOSYASINDA;
DAVACI : … KONUT YAPI KOOPERATİFİ
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … KONUT YAPI KOOPERATİFİ
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … – Av. … – Av. … – Av….

DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Yükleniciden İşyeri Alımına Dayalı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 03/11/2021
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 11/11/2021
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik asıl ve birleşen dosya davacısı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Asıl ve birleşen dosya davacısı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … Kooperatifi ile davalı … Kooperatifi arasında 01/10/1996 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılarak davalı … Kooperatifi’ne ait Konya ili, Selçuklu ilçesi, Sille Mahallesi, … ada … parsel sayılı taşınmaz ile aynı yer … ada .. parsel sayılı taşınmazlar üzerine davacı yüklenici … Kooperatifi tarafından inşaat yapılmasının kararlaştırıldığını, davalı … Kooperatifi’nin davacı kooperatife karşı 2 ayrı parselden dolayı 2 ayrı dava açarak 01/10/1996 tarihli sözleşmenin feshini istediğini, davalı kooperatif tarafından davacı kooperatife gönderilen Konya … Noterliğinin 06/09/2013 gün ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle de davacı kooperatife herhangi bir taahhütlerinin kalmadığını, taşınmazlarda istedikleri gibi tasarruf edeceklerinin bildirildiğini, TMK.’nın 724. maddesine göre yapı değerinin arsa değerinden fazla olması halinde arsa bedelinin ödenmesi karşılığında arsaların tapularının iptali ile yüklenici inşaat sahibi adına tesciline verileceğinin düzenlediğini, arsa ve inşaatın değerinin tespiti için Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…D.İş dosyası üzerinden tespit yaptırıldığını ileri sürerek, TMK’nın 724. maddesine dayalı olarak dava konusu Konya ili, Selçuklu ilçesi, Sille Mh., … ada, … parsel sayılı taşınmazın davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile keşfen belirlenecek arsa bedelinin kararın kesinleşmesinden sonra davalı tarafa ödenmek kaydıyla bu arsanın tapu kaydının davacı … Kooperatifi adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen dosya davalısı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkilinin 01.10.1996 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını ancak yapılan bu sözleşmenin geçersiz olduğunun kesin hüküm ile belirlendiğini, davacının taahhüt ettiği 102 dairenin ancak 48 tanesini %70 oranında bitirdiğini, yıllardır hiçbir faaliyet yapmadığını, bu 48 dairenin davacının üyeleri tarafından işgal edildiğini, … ve … nolu parsellerin ayrı parseller olduğunu … nolu parsel üzerinde hiçbir yapılaşma olmadığını, müvekkiline verilmesi gereken 33 dairenin hiçbirinin verilmediğini, yaptığı harcamanın günün şartlarına uyarlanması ile ancak 1.000.000,00 TL kadar olduğunu, hakettiği daire sayısından fazla üye alan davacının bu üyelerden aidat topladığını, davacı kooperatife iyi niyetli olarak 06.09.2013 tarihinde 17197 yevmiyeli ihtarı çekerek üzerinde hiçbir bina olmayan 1 nolu parsel üzerinde inşaat yapmamalarını, 48 dairenin olduğu ( üyelerince işgal edilen) … nolu parsel için ise 1.680,00 TL arsa bedeli ile toplam arsalar için 900.000,00 TL kullanım bedeli, 100.000,00 TL proje şantiye binası ve mühendislik hizmetleri ücreti istendiğini ancak davacının buna yanaşmadığını ve yanlış ifadeler ve idialar ile müvekkilini mağdur etmeye devam ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “… 4721 s. TMK.’nın 724. maddesi gereğince temliken tescil istenebilmesi için davacı yapı sahibinin başkasına taşınmazına kendi malzemesi ile yapı yaparken iyi niyetli olması, dava tarihi itibariyle yapının değerinin arsanın değerinden açıkça fazla olması ve arsa değerinin depo edilmesi gerekmektedir. Mahkememizce dava konusu her iki taşınmaz yönünden 3 adet keşif yapılmış, 4 adet rapor alınmış, ayrıca aynı taşınmazlara ilişkin Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı tespit dosyasıyla değer tespiti yaptırıldığı belirlenmiştir. Dava konusu taşınmazlardan … parsel sayılı taşınmaz üzerinde tamamlanmış binaların bulunduğu, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ise sadece atılan temele ilişkin emarelerin bulunup temel üzerinde herhangi bir yapı olmadığı keşfen belirlenmiştir. Davacı yüklenici kooperatif her iki parsel sayılı taşınmazdaki bu yapıları taraflar arasındaki sonradan geçersiz olduğu tespit edilen 01/10/1996 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yaptığından, başkasının arsasına bu yapıların yapılması davacının yönünden iyi niyetli olduğu ve temliken tescil yönünden ilk şart olan iyi niyet şartının gerçekleştiği belirlenmiştir. Taraflar arasındaki 01/10/1996 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/05/2013 gün ve … E…. K. sayılı ilamı ile geçersiz olduğunun tespit edildiği, bu kararın 06/06/2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış, taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğunun ortaya çıkmasından sonra taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi son bulmuş, davacı yüklenici kooperatif başkasının arsasına iyi niyetli olarak kendi malzemesi ile inşaat yapmış konumuna gelmiştir. Temliken tescilin 2. şartı olan yapı bedelinin arsa bedelinden açıkça fazla olması şartı yönünden yapılan incelemede, yapılan 3 keşif ve alınan 4 rapor ile ek raporlar ve Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı tespit raporu birlikte değerlendirildiğinde en son yapılan 19/02/2020 tarihli keşfe dayalı 16/03/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunun dosya kapsamına uygun olduğu belirlenerek hükme esas alınmıştır. Buna göre birleşen her iki davanın dava tarihi olan 17/09/2013 tarihi itibariyle dava konusu … parsel sayılı taşınmaz yönünden yapı değerinin 100.000 TL. ve arsa değerinin ise 1.990.747,25 TL olduğu, … parsel sayılı taşınmaz yönünden ise yapı değerinin 2.313.517,18 TL, arsa değerinin ise 1.697.111,98 TL. olduğu sonucuna varılmıştır. Birleşen davaya konu olan … parsel sayılı taşınmaz yönünden yapı değerinin arsa değerinden açıkça fazla olma şartı gerçekleşmediğinden, … parsel sayılı taşınmaz yönünden herhangi bir depo kararı verilmemiş, yasal şartları oluşmayan birleşen davaya konu …parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Asıl davaya konu olan … parsel sayılı taşınmaz yönünden, yapı değeri, arsa değerinden fazla olduğundan, … parsel yönünden temliken tescile ilişkin ikinci şartın da gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. Asıl davaya konu olan … parsel sayılı taşınmaz yönünden, son şart olan arsa bedelinin depo edilmesi şartı yönünden yapılan değerlendirmede ise; 02/12/2020 tarihli duruşmada davacı tarafa, … parsel sayılı taşınmaz yönünden arsa bedeli olan 1.697.111,98 TL.nin Mahkememizin dosya numarası adına … Adliye şubesine depo edilmesi için gelecek celseye (13/01/2021 tarihine) kadar süre verilmiş, paranın yatırılmaması üzerine, 13/01/2021 tarihli duruşmada aynı şekilde bedelin depo edilmesi için gelecek celseye (28/04/2021 tarihine) kadar yatırılması için 2. kez süre verilmiş, 2. sürenin kesin süre oluğu, aksi halde davanın reddine karar verileceği ihtar edildiği halde … parsel arsa bedeli depo edilmemiştir. Davacı taraf ısrarla, Kooperatif bütçesinin sınırlı olduğunu, genel kurul toplanmasının gerektiğini, bu amaçla uzun süre verilmesi gerektiğini, bedelin de karar kesinleştikten sonra depo edilme şartıyla tescil hükmü kurulması gerektiğini iddia etmiştir. Dava, 2013 yılından beri 8 yıldır devam eden bir dava olup, yukarıda yazılı Yargıtay emsal içtihatları gereğince arsa bedelinin de karara en yakın tarih itibariyle değil, dava tarihi itibariyle belirlenmesi gerekmektedir. Dava tarihinden bedeli depo edileceği tarihe kadar da bu bedele herhangi bir faiz vs. işletilmesi ya da bedel güncellenmesi mümkün değildir. Davacı Kooperatif’in, 8 yıldır devam eden bir davada zamanında genel kurullarını yaparak, depo bedeli konusunda gerekli kararlarını alması ve hazırlıklarını yapması mümkün iken bunu yapmayıp, yeni genel kurullar için süre istemesi ve ayrıca depo bedelinin de karar kesinleştikten sonra yatırılmasına karar verilmesini istemesi usule ve hakkaniyete aykırı görülerek reddedilmiştir. Davacı taraf, asıl … parsel sayılı taşınmaz yönünden son şart olan bedelin depo edilmesi şartını yerine getirmediğinden, dava konusu … parsel sayılı taşınmaz yönünden de davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasındaki tespit masrafları ile davacı tarafın bir kısım belgelerin getirtilmesi için mahkememiz haricinde yaptığı ve belgelediği 60,00 TL.’lik bedel yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmiş, Mahkememizin … D.İş sayılı tespit dosyası ise doğrudan davamızla ilgili görülmediğinden hükme esas alınmadığı gibi, bu tespit masrafları da yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmemiştir. Yargıtay 15. HD.nin 18.10.2017 gün ve 2016/1777 E. 2017/3491 K. sayılı emsal içtihadına göre, “6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Mahkemece, davanın reddi nedeniyle davalı lehine nispi vekâlet ücreti taktir edildiği halde ayrıca Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı nedeniyle, davalı lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi doğru görülmemiştir.” Birleşen her iki davanın reddi nedeniyle davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedildiğinden, yukarıda yazılı Yargıtay emsal içtihadı gereğince görevsizlik kararından dolayı davalı lehine ayrıca vekalet ücretine hükmedilmemiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …” gerekçesiyle; davacının … (öncesi: Konya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. ) sayılı asıl davasının REDDİNE, davacının birleşen (öncesi: Konya… Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı) davasının REDDİNE karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Asıl ve birleşen dosya davacısı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarına itiraz olunduğu ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin davanın reddine karar verildiğini, buna dair gerekçede yazılmadığını, müvekkili kooperatifin genel kurulundan kaynak oluşturulmasına fırsat verilmeden sabit olan davanın reddine karar verildiğini, kaynak oluşturma görevinin yasal olarak kooperatif genel kuruluna ait olduğunu, genel kurulun toplanmasına ve ara kararda yazılı miktarda kaynak oluşturulup oluşturulmayacağına ilişkin mahkemece yeterli süre verilmediğini, dava konusu arsalardan … parsel sayılı taşınmaza ilişkin müvekkilinin ödeme zorluğu sebebiyle kesin hükümden sonra verilecek bir kaç aylık kesin mehil içinde ödenmesinin yasal olarak mümkün olduğunu bu hususun iki tarafın da yararına uygun olduğunu, … numaralı parsel de ciddi miktarda yapılaşma da bulunmasına rağmen daanın reddine karar verilmesinin de yasal dayanağının bulunmadığını, doğru belirlenmeyen arsa bedelinin teminat olarak bankaya yatırılmasında ısrar edilmesinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, Kooperatifler Kanunun emredici hükümlerine aykırı olan kararın kaldırılması talep olunmuştur. talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak istinaf edenin sıfatına göre yapılan inceleme neticesinde;
Dava; TMK’nın 724.maddesine dayalı yapı sahibi tarafından açılan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öngörülen süreler, nitelikleri bakımından, taraflar için konulmuş süreler ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Mahkemeler için konulmuş olan süreler hak düşürücü nitelikte değildir. Mahkemelerin süresinden sonra yapmış oldukları işlemler de (örneğin, mahkemenin vermiş oldukları kararlar da (HMK, m. 294/4) geçerlidir (Kuru, B./Aydın, B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, s. 614, İstanbul 2020). Eş söyleyişle hâkim, gecikmeli de olsa süreye bağlanmış olan işlemi yapabilir. Dolayısıyla, gecikmeli de olsa yapılan işlem, oluşturulan karar hukuken geçerlidir ve süresinde yapılmış gibi hukukî sonuç doğurur.
6100 Sayılı HMK’da süreye ilişkin normların kabulüyle medeni usul hukukunda gerçekleştirilmek istenen amaçlar; adaletin bir an önce sağlanması, keyfiliğin önlenmesi, mahkemenin aynı işle uzun süre meşgul olmasının, başka ifadeyle diğer dava ve işlere yeterince zaman ayıramaz duruma düşürülmesinin önlenmesi; uluslarüstü ve ulusal nitelikteki emredici normlar uyarınca davanın makul sürede sonuçlandırılmasının sağlanması, yargılamanın belli bir düzen ve kestirilebilir bir sürede yürütülmesi, başka bir anlatımla yargılamanın adil şekilde yapılmasının sağlanması olarak özetlenebilir. Sürelerin önemli bir kısmı ise taraflar için konulmuş sürelerdir. Taraflar, bu süreler içinde belli işlemleri yapabilirler veya yapmaları gerekir. Bu süre içinde yapılamayan işlemler, tekrar yapılamaz ve süreyi kaçıran taraf aleyhine sonuç doğurur (Kuru/Aydın, s. 612). Taraflar için konulmuş süreler, kanunda belirtilen süreler ve hâkim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır;
Kanunda belirtilen süreler, kanun tarafından öngörülmüş sürelerdir (Cevap süresi, temyiz süresi gibi). Bu süreler kesindir ve bir işlemin kanunî süresi içinde yapılıp yapılmadığı, mahkemece re’sen gözetilir. Başka bir ifadeyle, kanunî süreler hak düşürücü niteliktedir (Kuru/Aydın, s. 613).
Hâkimin tespit ettiği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hâkim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, HMK’nın 90/2. maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir (HMK m. 94/2; HUMK m. 163).
Yukarıda da belirtildiği üzere ilke olarak hâkimin verdiği süre kesin değildir. Kesinlik için şu iki durumdan birinin varlığı zorunludur: İlk hâl, hâkimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hâkimin verdiği ikinci sürenin kesin olması, bu kesinliğin yasadan kaynaklanmasıdır (HMK 94/2; HUMK m. 163, c. 4). Bu hâlde, ikinci kez verilen sürenin kesin olduğu belirtilmemiş ve ihtar edilmemiş olsa dahi sonuç değişmez. İkinci hâl ise, yasaya göre hâkimin, tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna karar verebilmesidir (HMK m. 94; HUMK m. 163/3 c. 3;). Ancak, böyle bir durumda kesin sürenin hukukî sonuç doğurabilmesi için buna ilişkin ara kararının yasaya ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının da ilgili tarafa ihtar edilmiş olması gerekir.
Kesin süreye ilişkin ara kararın verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu, yargısal kesin süreyle sadece tarafların değil, hâkimin de bağlı olduğu ve dolayısıyla hâkimin bu tür bir ara kararından dönmesinin hukuken geçersiz bulunduğudur.
Kısaca belirtmek gerekirse; ister kanun, ister hâkim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir.
Somut olayda davacı yapı sahibi olarak davalı adına kayıtlı taşınmazlardaki kendisi tarafından inşa edilen yapılar nedeniyle arazi mülkiyetinin kendisine verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince son olarak yapılan 20/01/2020 Tarihli keşif neticesi alınan bilirkişi heyet raporunun yöntemine uygun ve denetime elverişli olması nedeniyle her iki taşınmazın dava tarihindeki değerleri belirlenmiştir. TMK’nın 724.maddesindeki iyiniyet, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olması koşulundan sonra üçüncü koşul ise yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir. Bu üçüncü koşulda da ancak karardan önce ödenmesi gereken bedel var ise depo kararı verilmesi gerekir (Yargıtay (K) 14.H.D. 29/03/2018 T. 2017/6191 E. 2018/2467 K.)
Buna göre eldeki dava da birleşen dosyadaki dava konusu .. parsele ilişkin kanunda belirtilen koşullara ilişkin tüm bilirkişi raporlarında yapı değerinin arazinin değerinden fazla olmadığı anlaşıldığından arazi mülkiyetinin edinimi koşulları oluşmamış olup birleşen dosya yönünden davanın reddine dair verilen karara karşı yapılan istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Asıl davaya konu … parsele ilişkin ise mahkemece 02/12/2020 tarihli duruşmada davacı tarafa bilirkişi raporunda belirlenen arazi değerinin depo edilmesi için süre verildiği, müteakip 13/01/2021 Tarihli duruşmada davacı vekilinin de rapora itirazlarının reddine karar verildiği, ayrıca daha önce verilen süredeki bedelin depo edilmesi için tekrar süre verilip verilen sürenin kesin süre olduğu, kesin sürenin sonuçlarının da ihtar edildiği anlaşılmaktadır. Dava tarihi ile kesin sürenin verildiği tarih arasında geçen zaman da nazara alındığında davacı kooperatifin depo kararı verilen bedelle ilgili genel kurul toplanması için yeterli süre istemi yerinde olmadığı gibi, her ne surette olursa olsun kararın kesinleşmesinden sonra arazi bedeline ilişkin depo kararı infaza elverişli nitelikte de değildir. Kooperatifin içinde bulunduğu ekonomik duruma ilişkin ileri sürülen husus subjektif nitelikte olup davalıya ait taşınmazın arazi değeri ödenmeden yapı sahibi davacıya arazinin mülkiyeti de verilemez. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle asıl dava yönünden de davanın reddine karar verilmesi usul yasaya uygun olup asıl ve birleşen dosya davacısı vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dosya davacısı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/05/2021 tarihli, … Esas – …Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan asıl ve birleşen dosya davacısı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1.maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Asıl ve birleşen dosya davacısı tarafından alınması gereken 2 adet 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Asıl ve birleşen dosya davacısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince resen yatıran tarafa iadesine,
İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/11/2021


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸