Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/1101 E. 2021/1443 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2021
NUMARASI :… Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …

Av. …

Av. …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 17/11/2021
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 19/11/2021

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP, DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesap alacağı meydana geldiği ve davalı şirketin borcunu ödemediğini, davacı şirketin alacağını tahsil edebilmek için Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasıyla takip başlattığını, davalı şirketin ise bu takibe itiraz etmek suretiyle takibi durdurarak müvekkil şirketin alacağını sürüncemede bıraktığını, itirazın haksız hukuki mesnetten yoksun ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacı şirket ile davalı şirket arasında birden fazla taşeron sözleşmesi yapılmak suretiyle cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, bu sözleşmeler kapsamında sözleşmeden kaynaklı hak ve alacakların eksik iş tespitlerinin ve iş yapılan asıl iş sahibinin kesintileri olmak üzere bu işlemler dikkate alınmadan ve hesap mutabakatı yapılmadan alacağın muaccel hale gelmediğini, ayrıca müvekkili şirketle cari hesap ilişkisinde Ekim 2015′ te yapılan “… Kültür Merkezi Yapım İşi” şeklinde adlandırılan sözleşmede yer alan projeye ve şartnameye uygun olmayan, eksik ve ayıplı işlerin olması nedeniyle müvekkil şirkete ödenmeyecek olan bedelden indirim tutarlarının da olduğunu, takibe konu borç için öncelikle eksik ve ayıplı yapılan işlerin tespit edilmesi gerektiğinin ve TTK’nun 97. Maddesinde de yer aldığı üzere cari hesaba geçirilen alacak ve borç kalemlerinin ayrılmaz bir bütün oluşturduğunu ve cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbirinin, alacaklı veya borçlu sayılamacağını, tarafların hukuki durumunun ancak sözleşmenin sonundaki hesabının kesilmesi ile belirleneceğini, davacı taraf veya taraflar arasında kesilmiş ve kesinleşmiş bir cari hesap olmadığından dava tarihi itibariyle alacak talebinde bulunamayacağını davalının ayıplı ve eksik işleri kendisinin başka yüklenicilere yaptırdığını savunarak davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Taraflar arasındaki ihtilaf; eser sözleşmesi niteliğine haiz …/10/2015 tarihli … Kültür Merkezi Yapım İşi sözleşmesinden kaynaklanan edim yükümlülüğünün davacı tarafça ayıpsız olarak yerine getirilip getirilmediği, davacının cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, varsa bu alacağın yine varsa ayıplı ifa nedeniyle davalıdan tahsilinin mümkün olup olmadığı hususlarından ibarettir.
Somut olayda ayıp iddiası yönünden ispat yükü davalı üzerinde, cari hesap alacağı yönünden ise ispat yükü davacı üzerindedir. Davacının alacak iddiası süregelen ticari ilişkiye dayandığından ve davalı tarafça ayıp iddiasında bulunulduğunda eserin teslimi hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu bakımdan öncelikle davacı alacaklı olduğunu ispat etmeli, sonrasında ise davalı ayıplı ifa iddiasını ispat etmelidir.
17/01/2020 tarihli bilirkişi bilirkişi raporu ile davalıya ait ticari defter ve belgelerin usul ve yasaya uygun olarak tutulduğu, ticari ilişkinin açık hesap şeklinde yürütüldüğü, davalı defterlerine göre davacının davalıdan 56.679,74 TL tutarında alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
04/09/2020 tarihli bilirkişi bilirkişi raporu ile davacıya ait ticari defter ve belgelerin usul ve yasaya uygun olarak tutulduğu, ticari ilişkinin açık hesap şeklinde yürütüldüğü, davacı defterlerine göre davacının davalıdan 66.018,62 TL tutarında alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Taraflara ait ticari defter ve belgelerdeki kayıtların karşılaştırılması neticesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 56.679,74 TL tutarında alacaklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bu kapsamda ispat yükü davalıya geçmiş olup, davalı davaya konu sözleşmeden kaynaklanan imalatın ayıplı olduğunu ispat yükü altındadır.
22/01/2020 tarihli bilirkişi raporu ile …/10/2015 tarihli sözleşme ile davacının mantolama işçiliği hususunda yükümlülük altına girdiği, davacının bu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getirdiği ve herhangi bir ayıbın bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporundaki tespitlerden yola çıkılarak 25/02/2021 tarihli celsede davalı vekiline, taraflar arasında imzalanan …/10/2015 tarihli … Kültür Merkezi Yapım İşi sözleşmesine ilişkin olarak, bu sözleşmeyle edim yükümlülüğü altına giren davacının hangi işleri yapmadığını ve yaptığı işlerden hangilerinin ayıplı olduğunu belirtmesi, bir başka deyişle eksik ve ayıplı iş iddiasını somutlaştırması ve hangi iddiaların hangi vakıalarla ispatlanacağını açıklaması için 2 hafta kesin süre verilmiş, davalı vekili de 18/08/2015 tarihli sözleşmeden kaynaklanan işlerin ayıplı olduğunu bildirmiştir.
Her ne kadar davalı vekili, 05/02/2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi ve 02/03/2021 tarihli beyan dilekçesi ile 18/08/2015 tarihli sözleşmeye konu işin ayıplı olarak ifa edildiğini iddia etmiş ise de cevap dilekçesinde açıkça ../10/2015 tarihinde imzalanan sözleşmeye dayanılması, ön inceleme duruşmasında davalı vekiline ayıp iddiasının hangi sözleşmelere dayandığını açıkça belirtmesi için kesin süre verilmesine rağmen 10/12/2019 tarihli dilekçede 18/08/2015 tarihli sözleşmeden bahsedilmemesi, davalının iddiası doğrultusunda tanzim ettirilen bilirkişi raporu sonrasında bu sözleşmenin dosyaya sunulması, eldeki davanın basit yargılamaya tabi olması karşısında uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 318 ve 319. Maddelerine göre bu sözleşmenin yasal süre içinde sunulmaması, davacı tarafça da bu sözleşmenin dosyaya sunulmasına ve değerlendirilmesine açıkça muvafakat edilmemesi, sözleşmenin bilirkişi raporu alındıktan sonra sunulması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 145. Maddesinin de uygulanmasının mümkün olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davalının 18/08/2015 tarihli sözleşmeye konu işin ayıplı şekilde ifa edildiği iddiası yönünden araştırma yapılmasına gerek görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; tarafların ticari defter ve belgelerinin usul ve yasaya uygun olarak tutulduğu, davacı defterlerine göre davacının 66.018,62 TL tutarında alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre ise davacının 56.679,74 TL tutarında alacaklı olduğu, davalı defterlerinde gözükmeyen bakiye alacak yönünden ispat yükünün davacı üzerinde olduğu ancak davacının 56.679,74 TL’nin üzerinde alacaklı olduğuna yönelik bir delil sunmadığı gibi bu yönde bir iddiasının da bulunmadığı, bu bakımdan davacının davalıdan 56.679,74 TL tutarında alacaklı olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davalının ayıp iddiasını usulünce ispatlayamaması karşısında bu tutarın davalıdan tahsilinin gerektiği sonucuna ulaşıldığından ve davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğü usulünce ispatlanamadığından davalının takibe itirazının asıl alacak üzerinden iptaline karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK’nın 67/2. Maddesine göre; Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Somut olayda, davacının alacağının açık hesaba dayalı olması, taraflar arasında birden fazla eser sözleşmesi niteliğinde ilişkinin bulunması, her ne kadar ispatlanamasa da davalının ayıplı ifa iddiasında bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde alacağın likit olmadığı kabul edilmiş ve davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davalı da tazminat isteminde bulunmuş ise de takibin kötüniyetli olduğunun kabulü mümkün olmadığından davalının tazminat isteminin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle “…Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 56.679,74 TL asıl alacağın davalıdan tahsili yönüyle devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, tarafların tazminat istemlerinin ayrı ayrı reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik araştırma yapıldığını, cevap dilekçesini ıslah etme imkanının verilmediğini, savunmanın genişletilmemiş olmasına rağmen sunulan sözleşmenin savunmanın genişletilmesi olarak değerlendirildiği belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dairemizce Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak istinaf edenin sıfatına göre yapılan inceleme neticesinde;
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı; 56.679,74 TL asıl alacak ile 9.795,89 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptali istemli eldeki davayı ikame etmiş, mahkemece asıl alacak yönünden dava kabul edilmiş, işlemiş faiz ve inkar tazminatı talebi yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, davalı ticari defterlerine göre takip konusu asıl alacak tutarı kadar davacının alacaklı olduğunun bildirilmesine, eser sözleşmesi ilişkisinin ihtilafsız olduğu halde karine olarak işin tamamının yüklenici tarafından yapıldığının kabul edilmesine, eksik ve ayıplı işleri tamladığını iddia eden iş sahibinin bu iddiasını yöntemine uygun delillerle isat etmesi gerekmesine göre mahkemece davanın asıl alacak yönünden kabulü kararı verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.04.2021 tarihli,… Esas – … Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Davalıdan alınması gereken 3.871,79 TL harçtan peşin alınan 968,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.903,79 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Karar tebliğ, avans iadesi ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.17/11/2021


Başkan

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸