Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/987 E. 2020/965 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2020
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACILAR : 1-… –
2-… – …

VEKİLİ : Av. … –
(İstinaf yoluna başvuran)
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –

DAVANIN KONUSU : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/12/2020
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2021
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalı arasında gayrimenkul alım-satım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile davalı şirketin … ili.. ilçesi … mahallesi … ada . parselde bulunan … numaralı bağımsız bölümleri müvekkili …’ e satmayı taahhüt ettiğini, sözü geçen bağımsız bölümlerin karşılığı olarak yine sözleşmenin üçüncü maddesinde ödeme şeklinin düzenlendiğini, müvekkilinin belirtilen ödemelerin bir kısımını yaptığını, diğer kısımları için de ileri tarihli çekler verildiğini, buna rağmen davalı şirketin sözü geçen taşınmazları 3. Kişilere satarak sözleşme hükümlerine aykırı hareket ettiğini, müvekkilinin bu durumu öğrenmesi üzerine haklı olarak ödemeleri yapmaktan imtina ettiğini, davalı tarafın sözleşmeye aykırı yaptığı hareket nedeniyle sözleşmenin hükümsüz kaldığını, davalı tarafa verilen çeki müvekkilinin ödememesi üzerine Konya .. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, başlatılan icra takibi nedeniyle müvekkilinin icra tehdidi altında 364.122,23 TL lik ödeme yapmak zorunda kaldığından bahisle dava konusu sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespiti ile Konya .. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasına yapılan 364.122,23 TL nin müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; mahkemece harç eksikliği için verilen kesin sürenin dolmasına rağmen davacıların harç eksiğini tamamlamadığını, bu nedenle dosyanın işlemden kaldırılmasının gerektiğini, ayrıca sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespiti yapılmadan istirdat davasının görülemeyeceğini, müvekkilinin inşaat işi ile iştigal ettiğini, davacı …’ ın müvekkilinin yapmış olduğu AVM den 12 adet taşınmazı 14.000.000,00 TL bedelle almak istediğini beyan ettiğini, müvekkilinin tapuları davacının gösterdiği kişilere yaptığını, tüm bu nedenlerle davacının davasının öncelikle usulden, esasa girilmesi halinde esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Mahkememizin 11/12/2019 tarihli tensip tutanağının 10. maddesinde aynen; “Eksik harçla ilgili davacı vekiline; dava değeri (sözleşme değeri) 14.000.000,00 tl olduğundan bu miktarın % 6,831 ‘inin 1/4 ‘ü karşılığı olan 239.085 tl peşin alınması gereken karar ve ilam harcı olduğundan buna karşılık dava açılırken sadece 6.218,30 tl karar ve ilam harcı peşinen alındığından eksik olan 232.866,70 tl harcı tamamlamak üzere davacı tarafa tebliğden itibaren iki hafta kesin süre verilmesine aksi halde bundan sonraki hiç bir işleme devam olunmayacağının ve dava dosyasının işlemden kaldırılacağının ve nihayet üç ay içinde yenileme dilekçesi verilmez ve belirtilen eksik harç da tamamlanmazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin davacı tarafa ihtarına (işbu tensip tutanağının tebliği suretiyle ihtarın yapılmış sayılmasına).” şeklinde karar verilmiştir. Mahkememizce 09/03/2020 tarihli ara kararı ile aynen; “Mahkememizce tensip tutanağı verilen ara kararının 10. maddesinde belirtilen harç eksikliğinin adli yardım talebinin kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde ikmal edilmediğinden dosyanın 22/01/2020 tarihinden itibaren HMK 150. maddesi gereğince işlemden kaldırıldığının tespiti ile; 22/01/2020 tarihinden itibaren 3 aylık kesin süre içinde dava yenilenmediği takdirde hmk 150/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılacağının ihtarına (ihtarın ara kararın davacılar vekiline tebliği ile yapılmış sayılmasına).” şeklinde karar verilmiştir. Davacılar vekilince tensip tutanağı ile kendisine verilen iki haftalık kesin süre içerisinde 232.866,70 TL eksik harcın tamamlanmadığı için mahkememizce 09/03/2020 tarihinde verilen karar gereğince davanın 22/01/2020 tarihinden itibaren davanın işlemden kaldırıldığı davacılar vekiline tebliğ edilmiştir. Davanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren geçen üç aylık yasal süre içinde taraflarca harç eksiğinin ikmal edilerek yenileme talebinde bulunulmadığı anlaşılmıştır. Bu durumlar karşısında Harçlar Kanununun 30 ve 32. maddeleri ile HMK nun 150. maddesi gereğince işbu davanın açılmamış sayılmasına dair gerekçe ile;
HMK nun 150. maddesi gereğince dava dosyasının işlemden kaldırıldığı 22/01/2020 tarihinden itibaren üç aylık sürenin dolduğu (COVİD-19 salgını nedeniyle 26/03/2020 tarih, 31080 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 7226 Sayılı bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1. Maddesi ile 30/04/2020 tarih 31114 Sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi amacıyla getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına dair 2480 Sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı gereğin süreler, 13/03/2020 (bu tarih dahil) tarihinden 15/06/2020 tarihine kadar uzatıldığı, sürelerin bu tarih aralığına denk gelmesi durumunda durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılacağı ve sürenin yasal olarak 30/06/2020 tarihine kadar uzadığı da gözetilerek) 01/07/2020 tarihi itibariyle DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA ve davanın kaydının kapatılmasına …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “Dava konusu “icra takibinden kaynaklı yapılan ödemenin istirdatı”dır. Bu nedenle harca esas değer de icra dosyasına yapılan ödeme miktarı olan 364.122,23 TL’dir. Her ne kadar gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmış olsa da sözleşme resmi şekilde yapılmamış olup, sadece taraflar arasında akdedilmiştir.Bu nedenle sözleşmenin hükümsüzlüğünün incelenmesine de gerek olmayacaktır. Eldeki sözleşme, sadece tarafları bağlamakta olup, aralarındaki ilişkinin delili olarak kabul edilmelidir. Bahsi geçen sözleşme kat karşılığı inşaat sözleşmesi niteliğinde değildir.Bu nedenle dava harcı “istirdat talep miktarımız üzerinden ” hesaplanmalıdır. Şayet tüm bunlar gözardı edilip aksi kanaatte olunur ise davanın tefrik edilerek, istirdat davası ve sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespiti davası olarak ayrı ayrı görülmesi talebimiz makul ve hukuka uygundur. Zira sözleşme feshedilmiştir ve açılan istirdat davamızda incelenecek hükümsüz kalan bir sözleşme bulunmamaktadır. Ayrıca tarafımızca hükümsüzlük talebimiz atiye bırakılmış olup, işbu dosya nezdinde hükümsüzlüğü doğuracak iddiamızda kalmamıştır. Zira Borçlar Hukukunda sözleşmenin hükümsüzlük halleri açık olup, “aşırı yararlanma, aldatma , korkutma, yanılma”dır. Bizim bu yönde iddiamız bulunmamakta olup, talebimiz “istirdata” ilişkindir. Tüm bunlara rağmen ilk derece mahkemesince “davanın açılmamış sayılması” yönünde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” gerekçeleriyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf talebine cevap dilekçesinde özetle; “HMK 150. Maddede de dosyanın işlemden kaldırılması prosedürü düzenlenme altına alınmıştır. Yine dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildikten sonra 3 ay içerisinde yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği belirtilmiştir. Mahkemenin 22/01/2020 tarihli ara kararından sonra davacılar tarafından dosya yenilenmediğinden; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Mahkeme hükmü usule uygun olup, davacıların istinaf taleplerinin bir mesnedi bulunmamaktadır. Davacılar istinaf dilekçesine de yanlış ve yanıltıcı beyanlarını aktarmıştır. Öncelikle davacılar iş bu davayı ikame etmişler, yargılama esnasında mahkeme verilen hükümleri yerine getirmemek adına, çeşitli işlemlere tevessül etmişledir. Sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespitinin ve feshinin hukuki sonuçları farklı şekilde düzenleme altına alınmıştır. Keşide edilen ihtarname mahkeme ara kararının yerine getirmemek adına düzenlendiğinden herhangi bir hükmü de bulunmamaktadır. Davacı tarafça, olaylar ve olayların silsilesi gerçeğe aykırı bir biçimde aktarılmaktadır. Davacı her ne kadar sözleşmenin incelenmesine gerek olmadığını ifade etmiş ise de sözleşmenin incelenmesi dava konusunu oluşturduğundan, istinaf taleplerinin reddi gerekmektedir. Davacı, hem mahkemeden sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespitini isteyerek, bu sözleşmeye dayalı istirdat talep etmekte, hem de sadece istirdat talep ettiği bedel üzerinden harç yatırmayı amaçlamaktadır. Oysaki istirdat talebinin incelenebilmesi için davacının öncelikle sözleşme ile alakalı hukuksal problemleri çözmesi zorunludur. Zira sözleşme davacının istirdat talebi açısından ön sorun niteliğindedir. Bu nedenle de davacının istinaf taleplerinin bir mesnedi yoktur.” gerekçeleriyle istinaf isteminin reddine karar verilmesi istenmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin davalı taraftan kaynaklanan nedenlerle hükümsüz olduğu gerekçesiyle İİK’nın 72.maddesi gereğince davacı tarafça sözleşmeden kaynaklı olduğu ileri sürülen takip dolayısıyla icra dairesine ödendiği belirtilen bedelin istirdatı istemine ilişkindir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde taraflar arasında 14,000,000,00 TL bedelli adi yazılı şekilde düzenlenen gayrimenkul alım satımına dair sözleşmenin yapıldığı satıcı olan davalının sözleşmeye konu taşınmazları üçüncü kişilere satarak sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, davacının haklı olarak sözleşmedeki ödemeleri yapmaktan imtina edip davalının taşınmazları üçüncü şahıslara satması nedeniyle sözleşmenin imkansız hale geldiği ve hükümsüz kaldığı, sözleşmeye istinaden düzenlenen 298000.00 TL tutarlı bir çekin ise Konya ..İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasında icraya konulup 27/12/2018 tarihinde icra zoruyla 364122,23 TL olarak ödeme yaptıklarını ileri sürerek netice talep kısmında; sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespiti ile ödenen 364,122,23 TL’nin istirdatı isteminde bulunmuş istirdat istemine konu bu miktarla ilgili de gerekli harcın yatırıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince 11/12/2019 tensip .. nolu ara kararı gereğince dava değerinin sözleşme değeri olduğu gerekçesiyle sözleşmede yazılı değer olan 14,000,000,00 TL üzerinden 239,085,00 TL harcı tamamlamak üzere davacı vekiline kesin süre verilmiş, 25/12/2019 tarihli davacı tarafça sunulan dilekçeyle sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespiti yönünden davayı atiye bıraktıkları belirtilmiş ne var ki mahkemece, davanın geri alınmasına muvafakat edilip edilmediği hakkında davalı tarafın beyanlarına başvurulmadan dilekçe üzerine; talebin davalının muvafakatına bağlı olduğu bu dava yönünden sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespitinin ön sorun niteliğinde olduğundan davacı vekilinin atiye bırakma talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece 09/03/2020 tarihli dosya üzerinden kurulan ara kararla da tensip tutanağı .. nolu maddesi gereğince davacının adli yardım talebinin kesinleştiği tarihten itibaren verilen iki haftalık kesin süre içinde harç ikmal edilmediğinden 22/01/2020 tarihinden itibaren dosyanın işlemden kaldırıldığının tespitine üç aylık kesin süre içinde dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılacağı ihtarına karar verilmiş, 17/07/2020 tarihli dosya üzerinden verilen kararla da sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespiti istemi yönünden nispi harç yatırılmadığından işlemden kaldırılan dosyayla ilgili üç aylık yasal süre içinde harç eksikliği ikmal edilip yenileme talebinde bulunulmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK’da da belirlendiği gibi, HUMK’nın 74, 75 ve 76. maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re’sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. HMK’nın 24/1, 25, 26. madde hükümlerinde de aynı yönde düzenleme getirilmiştir.
Davacı tarafça dava dilekçesi ve netice talebinde; dayanak adi yazılı tarihsiz 14.000.000,00 bedelli gayrimenkul alım satım sözleşmesinin davalı edimini yerine getirmeyip sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği gerekçeleriyle sözleşmenin hükümsüz olduğu gerekçeleriyle sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespitiyle sözleşme nedeniyle davalıya verildiği ileri sürülen ve icra işlemine konu edilen çekle ilgili de icra zoruyla ödemede bulunduğunu ileri sürdüğü bedelin istirdatını istemiş olmakla tespit ve eda davalarının niteliğinin ne olduğunun açıklanması gerekmektedir.
Dava tarihinde yürürlükte olan HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır ve eda davasının öncüsü durumundadır. Henüz koşulları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerdeki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası güncel bir yarar var ise açılabilir. Tespit davasının konusu maddi vakıalar değil, yalnız hukuki ilişkiler olabilir ve hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespitinde davacının güncel bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden gözönünde tutulur. Dava, hakkın ihlâli nedeniyle mahkemeden hukuki korunma istemidir. Dava hakkı da, hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlâl edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada (davada), zorunluluk olmalıdır. Tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur. Îdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Eda davası ile aynı zamanda davanın dayandığı hakkın veya hukuki ilişkinin var olduğunun tespiti de hüküm altına alınır ve buna bağlı olarak eda emrini kapsar. O halde eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Bu da, üç şartın birlikte varlığına bağlıdır. a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.(Yargıtay 23.H.D. 2015/299-6288 E.K.).
Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının saptanmasına ilişkin davalardır. Bu tespit işlemi eda davalarında da vardır. Bundan başka eda davalarının ikinci bir eda bölümü vardır ki, bu bölüm tespit davalarında yoktur. Bu nedenle eda davası, aynı konudaki tespit davasını (talebini) de içeren daha geniş kapsamlı bir davadır (B.Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001-6. Baskı, 2.Cilt, Sayfa 1412-1417).
Somut olayda; her ne kadar davacı neticei talebinde sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespitini de istemiş ise de dava yoluyla elde etmek istediği belirlenebilir ve eda hükmünü içerir istem İİK 72.maddesi çerçevesinde istirdat talebidir. Sözleşmenin hükümsüzlüğü veya geçerli olup olmadığı ön sorun olmadığı gibi davacı, aynı dilekçede asıl istem olan ve tespit hükmünü de içeren eda talebinde bulunmuştur. Tespite dayanak olan vakıalar eda davası niteliğindeki istirdat isteminin değerlendirilmesi esnasında zaten incelenmesi gereken ve her dava da olduğu gibi somut olayda da sözleşmenin hukuki durumunun belirlenerek davacının eda talebinin çözümünde irdelenecek bir husus olup aynı zamanda eda isteminin gerekçelerini de oluşturmaktadır. Nasıl ki davacı dava dilekçesinde tespit talebinde bulunmadan sadece istirdat isteminde bulunsaydı davacıya sözleşmenin feshi/geçersizliği/hükümsüzlüğü gibi öncelikle bir istemde bulunması gerektiğine dair mahkemece bir koşul ileri sürülmeden veya bu durum davanın görülebilmesi için ön şart olarak kabul edilmeden istirdat isteminde haklı olup olmadığı değerlendirilecek ise eldeki dava da tespit ve istirdat istemli iki ayrı dava konusunun bulunduğundan söz edilemez. Davacı zaten sözleşmenin hükümsüzlüğünü gerekçe göstererek eda davası niteliğindeki istirdat isteminde, öncüsü niteliğinde aynı konudaki tespit hükmü de barındırdığından, tespit isteminin ayrıca değerlendirilmesi davanın tamamen ayrı bir konusunu teşkil etmediğinden davanın istirdat istemine ilişkin olduğu kabul edilmeli, istirdat istemine konu davada da icra dosyasına yatırıldığı ileri sürülen 364,122,23 TL miktar üzerinden Harçlar Kanun’nun 28. maddesi uyarınca nispi harç alınması yeterlidir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince taraf iddia ve savunmaları doğrultusunda sözleşmenin niteliği de irdelenerek işin esasına girilmesi gerekirken anılan gerekçelerle mahkemece dava olarak da nitelendirilmeyip ön sorun kabul edilen tespit istemiyle ilgili dosyanın işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsiz olup kararın bu nedenle kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeninden sayılan hallerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6.maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 54,40-TL istinaf karar harcının (maktu) ilk derece mahkemesince talep halinde yatırana iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı leline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
7-Dosya da davacı … adına menkul ve gayrimenkul malı olmadığından bahisle 30/12/2019 tarihli … … Mahallesi Muhtarlığınca “Fakirlik İlmühaberi” belgesinin aksine ilk derece mahkemesince aynı tarihli UYAP sorgulamasında davacı adına kayıtlı araçlarla on bir adet aktif taşınmaz kaydı bulunması nedeniyle söz konusu belgenin düzenlenmesinin suç teşkil edip etmediğine yönelik gereğinin takdir ve ifası için Konya Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 23/12/2020


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸