Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/942 E. 2020/952 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2020
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI : …

VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVALI : 1 -… – …

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : 2 -… – …

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : 3 -…

VEKİLLERİ : Av. … – Av. …

DAVALILAR : 4-… – …

5-… – …

DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/12/2020
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2021

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı arsa sahibi vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu, … ili, … ilçesi, … Mahallesinde kain tapunun … ada, . parsel sırasında kayıtlı taşınmazın maliki olan davacı ile davalılardan yüklenici … İnşaat firmasının sahibi … ile kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme gereğince müvekkilinin taşınmazın 337,60 m2’sini davalı …’e 09/10/2017 tarihinde devrettiğini, sözleşme süresinin 16 ay olarak öngörüldüğünü ve 15/A maddesinde yapımcı davalı …’in davacı arsa sahibinin muvafakatı olmadan başkasına devir edemeyeceği, satamayacağının belirtilmesine rağmen taşınmazı diğer davalılara 2 ay gibi kısa bir sürede devrettiğini, sözleşmeden bu yana 9 ay geçmesine rağmen yapımcı davalının inşaat için hiç bir iş yapmadığını, davalının sözleşme şartlarına uymaması nedeniyle sözleşmenin geriye etkili olarak feshine, davalılar adına kayıtlı olan hisselerin kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 19/06/2018 tarihli dilekçesi ile harca esas dava değerinin artırılarak 300.00,00 TL olarak kabulü ile davalılardan … … …. ve … adına kayıtlı olan arsa paylarının 3. Şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş ıslah harcını yatırdığı görülmüştür.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında akdedilmiş bir sözleşme bulunmadığını, dava dilekçesi ile sunulan sözleşmeyi kabul etmediklerini, dava konusu hisselerin davacı şirketten, bedeli ödenmek suretiyle satın alındığını, müvekkil tarafından, hukuken iyi niyetli 3. kişi olarak kabul edilen diğer davalılara yapılmış olan devirlerin de geçerli olduğunu, bu devirlere ilişkin müvekkil ile diğer davalılar arasında yapılmış olan sözleşmeler bulunduğunu, davacının açmış olduğu davasının reddi ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile yüklenici müteahhit … arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersiz olduğunu, noterler huzurunda düzenleme şekline yapılmayan sözleşmelerin kanuni dayanağı olmayıp geçersiz olduğunu, yapılan sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığını, bu sözleşmenin iyiniyetle hak iktisap eden 3. Kişilerin hakkına zarara vermek amacıyla her zaman ve istenildiği şekilde yapılabileceğini, tapu payını müvekkiline devredip tescili yapıldıktan sonra danışıklı olarak böyle bir sözleşme yapmalarının mümkün olduğunu, müvekkilinin arsa payını devralırken iyiniyetli olduğunu, davacının açmış olduğu davasının reddi ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı ….’in söz konusu tapu kaydını satın aldığını söylediğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında aldığını dile getirmediğini, söz konusu iptal ve tescilleri istenen tapu kayıtları üzerinde iyi niyetli olarak hak iktisap etmiş olup 3. Kişi konumunda bulunduğunu, davacının açmış olduğu davasının reddine, ihtiyati tedbir talebinin reddi ile yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davada belirtilen tapuyu ….’ten Müvekkili ile davacı arasında akdedilmiş bir sözleşme bulunmadığını, dava dilekçesi ile sunulan sözleşmeyi kabul etmediklerini, dava konusu hisselerin davacı şirketten, bedeli ödenmek suretiyle satın alındığını, müvekkil tarafından, hukuken iyi niyetli 3. kişi olarak kabul edilen diğer davalılara yapılmış olan devirlerin de geçerli olduğunu, bu devirlere ilişkin müvekkil ile diğer davalılar arasında yapılmış olan sözleşmeler bulunduğunu, davacının açmış olduğu davasının reddi ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davada belirtilen taşınmazı davacının beyan ettiği gibi …’ten değil …’dan 27/04/2018 tarihinde tapu dairesinden satışı yapılarak satın aldığını, …’i tanımadığını ve bağlantısının olmadığını, söz konusu dava ile alakasının olmadığını davaya itirazının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; davanın tapu iptali ve tescil davası olduğu kabul edilerek “…Dosyaya hem davacının hem de davalı …’ in ellerinde bulunan sözleşme aslını sundukları, dava dışı … nin ise sözleşme aslının davacı tarafından sunulduğunu beyan ederek dosyaya sözleşme aslını sunmadığı görülmüştür. Mevcut iki adet sözleşme aslı incelendiğinde davalı … in sunmuş olduğu sözleşme aslında davacı … şirketinin kaşesi ve imzasının bulunmadığı, dava dışı … nin imzasının bulunduğu görülmüştür. Ayrıca 09.10.2017 tarih ve … Yevmiye nolu Resmi Senette tapunun … ili, …. ilçesi, … Mahallesi, …. ada, .parsel’de kayıtlı 947,82 m2 yüzölçümlü arsa vasfındaki taşınmazdaki hissesini 175.000 TL bedelle satışının yapıldığı görülmektedir. Yine davacı şirketin ticari defterlerinde davacının 09.10.2017 tarih ve … sıra nolu fatura ile 175.000 TL bedelle arsa satışına yönelik davalı …’ e fatura düzenlediği ve ticari defterlerine de bu faturayı işlediği görülmüştür.
Mahkememizce tüm bu hususlar değerlendirilerek ve Resmi Senetteki alım-satıma ilişkin taraf beyanları da nazara alındığında davacının bahsettiği sözleşmenin davalı ile yapılmadığı ve tapuda satış işlemi suretiyle hissesini 175.000 TL bedel karşılığında davalı …’ e devrettiği kanaatine varılmıştır. Bu sebeple davacının davalılardan … yönünden tüm taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Diğer davalılar ise kendilerine ait hisseleri davalı ….’ ten tapuda satış suretiyle devralan 3. kişilerdir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesinde yer bulan taşınmazların tapu kayıtlarına İYİ NİYETLE dayanarak bir ayni hak kazanan kimselerin dayandıkları tapu kaydı yolsuz olsa bile kazanımlarının korunacağı hükme bağlanmıştır. Dava dosyasında davalıların kötüniyetli olduklarına dair herhangi bir husus tespit edilmediği gibi dava konusu hisselerin davalı ….’ ten bedeli ödenmek suretiyle satın alındığı ve hukuken iyi niyetli 3. kişi olarak kabul edilen diğer davalılara yapılmış olan devirlerin de geçerli olduğu kanaatine varılmıştır…” gerekesiyle “…davanın REDDİNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
*Müvekkili davacı şirket ile davalı yüklenici … arasında aslını dosyaya sunmuş oldukları arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi akdedildiğini ve iş bu sözleşme gereği müvekkili şirket tarafından dava konusu taşınmazın 337,60 m2’si ….’e devredildiğini, müvekkili tarafından sözleşmenin gerekleri yerine getirilmesine rağmen … tarafından sözleşme şartlarına açıkça aykırı davranıldığını, dava konusu taşınmazın hisselerinin diğer davalılara devredildiğini, sözleşme başlangıç tarihinden sonra 9 ay geçmesine rağmen inşaat ruhsatı dahi alınmadığını,
*Davalı … tarafından, müvekkili şirketle imzalamış oldukları bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunmadığı ve dava konusu taşınmazı parasını ödeyerek satın aldıkları iddia edildiğini, taraflar arasında 30.09.2017 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmış imzalanan bu sözleşmeye istinaden de 09.10.2017 tarihinde müvekkili şirkete ait olan taşınmazın 337,60 m2’sinin davalı yüklenici …’e “avans niteliğinde” devredildiğini, davalının kat karşılığı inşaat sözleşmesini müvekkili şirket ile değil dava dışı üçüncü kişi ile akdetmiş olduğunu iddia etmesi karşısında akıllara şu soruların geldiğini, “Davalı sözleşmeyi dava dışı üçüncü bir kişi ile akdetmiş ise sözleşme konusu arsayı neye dayanarak müvekkil şirketten devralmıştır.?
*Davalı …’in dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığı iddiasına yönelik; yerel mahkemece verilen karara gerekçe olarak “tapu kaydında işlemin satış olarak göründüğü ve müvekkil davacının defterlerinde iş bu satışın faturasının işlendiği” gösterilmiş olup, iş bu gerekçe dosyada mevcut olan delillerle tamamen çeliştiğini, Zira 23.05.2019 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında mali müşavir bilirkişice taraflara ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi sonucunda arsa devir bedeli olarak ödendiği iddia edilen 175.000,00TL’ye ilişkin herhangi bir ödeme kaydının ve ödemeyi ispatlayıcı belgenin bulunmadığının belirtildiğini, bu hususun ilk derece mahkemesice verilen kararın “yargılamada toplanan deliller” başlıklı bölümünde “…taraflara ait yapılan ticari defter incelemesi neticesinde dava konusu arsa ile ilgili olarak devir işleminin faturalaştırıldığı ancak arsa devir bedeli olan 175.000 TL’ye ait herhangi bir ödeme kaydının ve ödemeyi ispatlayıcı belgelerin olmadığının tespit ediliği görülmüştür.” şeklinde belirtilmiş olmasına rağmen hükümde ve verilen kararın gerekçesinde neden dikkate alınmadığının taraflarınca anlaşılamadığını,
*Müvekkili davacı şirket ile davalı yüklenici … arasında aslını dosyaya sunmuş oldukları arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi akdedildiğini ve iş bu sözleşme gereği müvekkili şirket tarafından dava konusu taşınmazın 337,60 m2’si …’e avans niteliğinde devredildiğini, … tarafından dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak müvekkili şirkete yapılan herhangi bir ödeme mevcut olmayıp, dosyada bulunan bilirkişi raporu ile de bu husus tespit edildiğini, kaldı ki; davalı tarafça dosyaya herhangi bir ödeme belgesi de sunulamadığını, iddiaları ispat edilemediğini,
*İlk derece mahkemesince diğer davalılar yönünden ise; TMK’nın 1023.maddesi gereğince iyi niyetle ayni hak kazandıkları, kötüniyetli olduklarına dair herhangi bir husus tespit edilemediği ve bu haklarının korunması gerektiğinden bahisle diğer davalılar yönünden de davanın reddine karar verildiğini, yerel mahkemece verilen iş bu karara da katılnın mümkün olmadığını, Yargıtay’ın bir çok kararında kabul ettiği üzere ( 23.Hukuk Dairesi, 09.05.2017 Tarih, 2016/6432 Esas, 2017/1407 Karar, Hukuk Genel Kurulu 25.10.2000 Tarih, 2000/1-1280 Esas, 200/1554 Karar, 15. Hukuk Dairesi 01.03.2007 Tarih, 2005/8104 Esas, 2007/1294 Karar) yüklenicinin kendisine devredilmiş olan paya hak kazanabilmesi için edimini yerine getirmesi gerekmekte olup, edimi ise binayı imal ve teslim olduğunu, yüklenicinin edimini yerine getirmediği takdire arsa sahibine sözleşmenin feshi ve tapunun iptalini isteyebilme hakkının doğduğunu, üçüncü kişinin yani davalıların mülkiyet hakkının doğabilmesi için ise kendisine pay devreden yüklenicinin edimini yerine getirmesi ve mülkiyete hak kazanmasının gerektiğini, somut olayda ise davalı yüklenici … akdedilen sözleşme gereğince üzerine düşen yükümlülüğü ifa etmemiş olduğundan mülkiyete hak kazanmadığını,
*Bu hususta; .Yargıtay’ın 23. Hukuk Dairesi’nin 2013/3213 Esas, 2013/5831 Karar sayılı ilamında “…..mahkemece davaya konu arsaların gerçekte yükleniciye ait olmadığını, yükleniciye bu payların arsa payının devri sebebiyle verildiğini, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi halinde kendisine devredilen arsa paylarında hakkının olmayacağını, arsa maliki davacı tarafından arsa payının iptal ettirilebileceği riskini göze alarak tapuyu devraldıklarını üçüncü kişilerin bilmeleri gerektiğinin kabulü halinde davalı üçüncü kişilerin TMK’nın 1023. maddesinde iyiniyet kuralından faydalanmalarının mümkün bulunmadığı, aynı Kanunun 1024. maddesine göre yükleniciden pay alan bu kişilerin bu alımlarının korunmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmalı ve davalı üçüncü kişiler adına olan tapu kayıtlarının ve davalı bankalar lehine konulan ipoteklerin iptaliyle taşınmazların davacı adına tesciline karar verilmelidir. ” şeklinde belirtildiği üzere davalıların iyiniyetli olduğundan bahisle ilk derece mahkemesince kazanımlarının korunması gerektiği kanaatine varılmasının hatalı olduğunu,
*Son olarak; Yerel Mahkemece karar duruşmasında; dava konusu taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiş olduğundan, haklı davalarının kabulü halinde semeresiz kalma tehlikesi bulunduğunu, telafisi imkansız zararların önüne geçmek adına dava konusu taşınmazın 3. Şahıslara devrini engellenmesi için yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle öncelikle müvekkili davacının mağduriyetinin önlenmesi adına dava konusu taşınmazdaki davalılar adına kayıtlı bulunan arsa paylarının 3. Kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve davanın tüm yönleri ile kabulüne karar verilmesin talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru ve istinafa cevap dilekçesinde özetle;
*Öncelikle, istinafa konu kararın, müvekkili aleyhine veya davacının lehine olan hiç bir kısmını kabul etmediklerini, bu kısımları istinaf etmediklerini, temyize ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını,
*İlk Derece Mahkemesince, “davalılardan …, … ve … kendilerini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 29.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine” şeklinde hüküm tesis edildiğini, mahkemece tesis edilen hüküm açıkça hukuka aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 29.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine karar verildiğini, ancak müvekkilinin dava konusu taşınmazın üzerinde müvekkili ve diğer davalıların belli bir hisse oranının bulunduğunu, bu nedenle hükmedilecek vekalet ücretinin hisse oranlarına göre tespit edilerek hüküm tesis edilmesinin gerektiğini, HMK’nun 326. maddesinin 2. fıkrasında mahkemenin yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracağının düzenlendiğini, vekalet ücreti yargılama gideri kapsamında olup, söz konusu hüküm gereğince müvekkilin tapudaki hisse oranı da göz önünde bulundurularak müvekkili lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiğini,
*Her ne kadar AAÜT göre davanın reddi halinde davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedileceği düzenlenmiş olsa da yerleşmiş Yargıtay kararlarına göre, davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilirken davalıların taşınmaz üzerindeki hisse oranlarının göz önünde bulundurulmasının gerektiğini, söz konusu kararların mefhumu muhalifinden anlaşılacağı üzere davalıların taşınmaz üzerindeki hisse oranlarına göre davalılar lehine yargılama ve vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiğini,
Davacının istinafına karşı cevaplarında ise;
*Davacı ile müvekkili arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmaması nedeniyle dava konusu taşınmazın 337,60 m2’sinin müvekkil şirkete “avans niteliğinde” devredildiği iddiasının asılsız olduğunu, tüm bunların yanında İlk Derece Mahkemesince tesis edilen kararda, arsa vasfındaki taşınmazın 175.000 TL bedelle satışının yapıldığı, dava konusu taşınmazın satışına ilişkin müvekkil tarafından fatura düzenlendiği ve ticari defterlerine işlendiğinin belirtildiğini, bununla birlikte söz konusu kararda da belirtildiği üzere, resmi senetteki alım-satıma ilişkin beyan müvekkil ile davacı arasında yapılan satış işleminin gerçek bir satış işlemi olduğunu ortaya koyduğunu, kaldı ki tapu senedi resmi delil niteliğinde olup aksi taraflarca yazılı delil ispatlanabildiğini, bu sebeple davacının, 175.000,00TL’ye ilişkin herhangi bir ödeme kaydının ve ödemeyi ispatlayıcı belgenin bulunmadığına ilişkin iddialarının asılsız olduğunu, bu nedenle davacının istinaf başvurusunun ve ihtiyati tedbire ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini,
Bu nedenlerle ve re’sen göz önüne alınacak nedenlere: davacının istinaf başvurusunun ve ihtiyati tedbir talebinin reddi ile işbu istinaf başvurularının kabulüne, Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – …. Karar sayılı kararının vekalet ücreti yönünden ortadan kaldırılarak yargılama ve vekalet ücretinin her bir davalının hisse oranına tekamül eden miktarın tespit ile her davalı için ayrı ayrı yargılama ve vekalet ücreti yönünden hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf talebine cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf talebine cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; yüklenicinin temerrüdünden kaynaklanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili feshi ve tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili feshi halinde arsa sahibi, yükleniciye bırakılıp onun tarafından üçüncü kişiler ya da onun talimatıyla arsa sahibi tarafından üçüncü kişilere devredilen ya da yükleniciye devrettiği tapu payları veya bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptâl ve tescilini talep edebilir. Arsa sahibinin kendisine ait tapu payı ya da bağımsız bölümleri üçüncü kişiye satıp devretmesi halinde yaptığı muamele, kendi mülkiyetinde bulunan pay veya bağımsız bölümle ilgili feshedilen sözleşme dışında satış suretiyle yapılan tasarruf işlemi niteliğinde olduğundan sadece kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin feshedilmiş olması sebebine dayanarak arsa sahibi kendisinin sattığı bağımsız bölüm ya da arsa paylarıyla ilgili tapu iptâli ve tescil isteminde bulunamaz.
Az yukarıda da açıklandığı üzere arsa sahiplerince yükleniciye, onun talimatıyla üçüncü kişilere veya yükleniciye devirden sonra onun tarafından üçüncü kişilere intikal ettirilen tapu paylarının yüklenici ya da üçüncü kişilere tescili kural olarak yüklenici ve üçüncü kişilere aynı hak sağlamaz. Sadece bu tescil işleminin yapılması, mülkiyet hakkının doğması için yeterli olmayıp ayrıca geçerli bir hukuksal nedenin de varlığı gerekir. Arsa sahipleriyle ilgili yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, geriye etkili olarak feshedildiğine göre, dava tarihnde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 61 ve devamı maddeleri gereğince ve haksız iktisap kuralları uyarınca yüklenici ile onun devrettiği ya da yüklenicinin talimatıyla arsa sahiplerince üçüncü kişilere yapılan pay devirlerinin edinme sebebi hukuksal dayanaktan yoksun kalır.
TMK’nın 1023. maddesi hükmü gereğince tapu kütüğündeki tescile iyiniyette dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu iktisabı, yasal olarak korunur ise de; aynı Yasa’nın 1024. maddesi hükmü gereğince, bir ayni hak, yoksun olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.
TMK’nın 692. maddesi hükmüne göre de; paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korunmasının ya da olağan şekilde kullanılmasının gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi ya da paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması oybirliği ile aksi kararlaştırılmadıkça bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için TMK’nın 692. maddesi gereğince, sözleşmenin konusu olan taşınmazın tüm paydaşlarıyla sözleşme yapılması veya diğer paydaşların yapılmış olan sözleşmeye muvafakat etmiş olması gerekmektedir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden gözetilir.Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi davası da, olağanüstü tasarruf işlemleri ve önemli işlerden olduğundan, geçerli sözleşmenin varlığı halinde feshinin de tüm paydaşlarca talep ve dava edilmesi gerekir.
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay incelendiğinde davacı vekili tarafından ibraz edilen ve dava dışı diğer arsa sahibinin de kabul ettiği sözleşme içeriğine göre sözleşmenin diğer tarafı olan arsa sahibi şirketin davada taraf olarak yer almadığı, TMK’nın 692. maddesi uyarınca paylı maliklerin birlikte davaya konu sözleşmenin feshini talep edebilecekleri, bu bağlamda davada yer almayan arsa sahibi şirketinin muvafakâtını sağlayarak davada yer alması için davacı vekiline süre ve imkan verilmesi, muvafakâtin sağlanamaması halinde bu hissedar aleyhine de dava açtırılıp, davalar birleştirilmek suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra taraf delilleri değerlendirilerek yeniden karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında hüküm tesisi yerinde olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzeninden sayılan haller ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüyle HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına ve kararın niteliğine göre sair istinaf sebepler incelenmeksizin davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-) Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/09/2020 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının (maktu) talep halinde davacıya iadesine,
4-) İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının (maktu) talep halinde davalı …’e iadesine,
5-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-) İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
😎 İlk derece mahkemesi kararı kaldırıldığından davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca, kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/12/2020


Başkan

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸