Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/936 E. 2020/880 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN D. İŞ KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2020
NUMARASI : D. İş Esas – D. İş Karar

REDDİ HAKİM TALEP EDEN
DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. …
(İstinaf yoluna başvuran)

KARŞI TARAF
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Reddi Hakim/Hakimin Çekinmesi İncelemesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 09/12/2020
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 17/12/2020
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen D. İş kararına yönelik reddi hakim talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı …vekilinin Konya ..Asliye Ticaret mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına sunduğu reddi hakim talepli dilekçesinde özetle; Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının 11.03.2020 tarihli celsesinde dosya kapsamı ve dosya arasındaki bilirkişi raporu ve davalının ve davacının defterlerine göre dava konusu takip tarihi itibariyle davalının davacıdan alacaklı gözüktüğü anlaşıldığından ve yemin deliline de dayandığı anlaşıldığı gerekçesiyle taraflarına yemin metni sunmak üzere 2 hafta süre verildiğini, mahkemece verilen ve dosya kapsamından son derece kopuk bu ara karar ve gerekçesinin hangi somut vakıa ve gerekçelere dayandığını halen anlayamadıklarını, tarafların ticari defter ve kayıtları ile tarafların karşılıklı olarak keşide ettikleri faturalara yapılan itirazların süresinde olup olmadığı da incelenmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporları ve tarafların sunmuş olduğu delil ve belgeler incelendiğinde, davalının ve davacının defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalının davacıdan alacaklı gözüktüğü şeklinde bir kabule ulaşılmasının nesnel olarak mümkün olmadığını, bu yöndeki kabulün dosya kapsamı itibariyle külliyen somut gerçeğe aykırı olduğundan bahisle; 11.03.2020 tarihli celsede oybirliği ile karar alan heyet başkanı ve üyelerinin tamamının HMK.md.36/1 hükmü uyarınca reddi ile heyetin tamamının dosyadan çekilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf davalı … vekilinin davacının mahkeme heyetini reddine ilişkin talebine karşı sunduğu beyan dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanacağını beyan ettiğini, başka bir deyişle, davacının dava dilekçesinde her türlü delil gibi bir açıklamada bulunmuş olması sebebiyle mahkemenin yemin delilini hatırlatmasının söz konusu olmadığını, Yargıtay İBGK’nun 2015/2 Esas 2017/1 Karar sayılı 03.03.2017 tarihli kararında da açıklandığı üzere sayın mahkemenin davacıya davalı tarafa yemin teklif edip etmeyeceğini sormasının davacının delilleri arasında her türlü yasal delil v.s.açıklamalarından değil, açıkça yemin deliline dayamış olması sebebiyle bir hatırlatma olup, 6100 sayılı kanunun 25, 31, 119, 129, 194, 225, 227 ve 318 maddelerine aykırılık söz konusu olmadığını, kaldı ki, davacının sair delil olarak delil tanık deliline dayanılmış olsa bile bu hususun yemin deliline dayanan tarafa sorulmasında hukuken bir engel olmadığını (Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 28.01.2015 tarih 2014/2054 Esas 2015/481 K.), ayrıca yemin deliline dayanan tarafın bu delilini kullanma isteğini açıklamazsa, hakimin yemin deliline dayanan tarafın karşı tarafa yemin teklif edip etmeyeceğini davanın hangi aşamasında sorması gerektiğinin belli olduğunu, bu yönüyle de mahkemenin ara kararında hakimin reddini gerektiren bir hususun bulunmadığından bahisle; davacının mahkeme heyetinin reddi isteğinin reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından reddi hakim talebinde bulunanın ileri sürdüğü bir kısım sebeplerin Covid 19 tedbirleri kapsamında 7225 Sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi ve 30/04/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı’nın 2480 Sayılı Kararı ve Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun kararları gereğince esnek çalışma kapsamında olduğu, ileri sürülen bir kısım sebeplerin ise ileride esas hakkında karar verilmesi halinde kanun yolu incelemesi aşamasında ileri sürülebilecek nitelikte olduğu, Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesi’nin Mahkeme Başkanı …, Mahkeme Üye Hakimi …, Mahkeme Üye Hakimi …’nın tarafsızlıktan ve objektiflikten uzaklaştıkları ve taraflı davrandıklarına yönelik herhangi bir delil bulunmadığı, reddi hakim talebinin kötüniyetle yapıldığına dair de mahkememizce herhangi bir kanaatin oluşmadığı anlaşılmakla Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi Mahkeme … Mahkeme Üye Hakimi … Mahkeme Üye Hakimi … hakkındaki reddi hakim talebinin HMK’nun 36 ve 38. maddeleri gereğince reddine, HMK’nun 42/4.maddesi gereğince disiplin para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına dair gerekçeyle;
1-Davacı ….’nin Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Es.sayılı dosyasından Mahkeme Başkanı … Mahkeme Üye Hakimi … Mahkeme Üye Hakimi …. hakkındaki reddi hakim talebinin HMK.nun 36, 38 ve 42. maddeleri gereğince REDDİNE,
2-Reddi hakim talebinde bulunan hakkında disiplin para cezasına hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Reddi hakim talebinde bulunan davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin 11.03.2020 tarihli celsede “dosya kapsamı ve dosya arasındaki bilirkişi raporu ve davalının ve davacının defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalının davacıdan alacaklı gözüktüğü anlaşıldığından ve yemin deliline de dayandığı anlaşıldığından” gerekçesiyle taraflarına yemin metni sunmak üzere 2 hafta süre verdiğini, söz konusu ara kararın dosya kapsamı, taraf defterleri, dosyadaki diğer deliller, dosyada mevcut bilirkişi raporlarına ve özetle maddi gerçeğe tamamen aykırı olduğunu, tarafların ticari defterlerindeki kayıtların, maddi vakıalar ve dosyada mübrez bilirkişi raporlarındaki tespitlerin aksi yöne çevrilmek suretiyle bir alternatif gerçeklik yaratılması ve bu alternatif gerçekliğe istinaden maddi gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan bir ara karar oluşturulmasının, “hâkimin kanunu uygulamasında hukuki yorum” yahut “maddi hata” olarak nitelendirilemeyeceğini, söz konusu ara kararda “dosya kapsamı ve dosya arasındaki bilirkişi raporu[na] … göre takip tarihi itibariyle davalının davacıdan alacaklı gözüktüğü” gibi bir iddia ortaya atılmış ise de gerçekte yapılan yargılamada müvekkili şirket defterlerinin incelenmesi için … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazıldığını ve bilirkişi … tarafından müvekkili şirket defterleri üzerinde, tarafların faturalara itirazlarının süresinde olup olmadığı da irdelenerek yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 04.12.2017 tarihli rapor ile müvekkili şirketin takip tarihi itibariyle davalıdan 5.398.514,55-TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, yargılamanın devamında takip tarihi itibariyle tarafların borç-alacak durumlarının tespiti yönünden bilirkişi …’ya tevdi edilerek her iki tarafın ticari defterleri üzerinde muhasip bilirkişilerce yapılan inceleme ve düzenlenen raporlar irdelenerek kaleme alınan ve dosyadaki en yeni tarihli (25.12.2018 tarihli) raporda “Sonuç olarak, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, faturalara ilişkin iade işlemleri süre açısından değerlendirildiğinde (içerikle ilgili değerlendirme yapılmadan ve sözleşmenin 13. maddesinde yer alan uyuşmazlıkların çözümünde – giderler ve kesilen faturalara ilişkin … kayıtlarının esas alınacağı hususu dikkate alınarak, 326.514,63-TL lik uyuşmazlık konusu tutarın davalı lehine dikkate alınması halinde) davacının davalıdan 23.02.2016 tarihi itibariyle 2.728.870,52-TL alacaklı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Söz konusu 326.514,63-TL tutarın davacı lehine dikkate alınması halinde ise davacının davalıdan alacağı 3.055.385,15-TL olacaktır.” denildiğini, bu hesaplamanın davalının süresi içinde itiraz ettiği 15 faturanın davalı lehine dikkate alınarak ve bu faturalara ilişkin hukuki itirazlarının mahkemenin takdirine bırakılmak üzere yapıldığını, taraflarınca bu 15 adet faturaya yapılan itirazın da taraflar arasındaki sözleşme ve süregelen ticari ilişkiye aykırı olduğunun dosyaya sunulan deliller ve e-posta yazışmalarıyla ispat edildiğini, bu nedenle bu 15 adet faturanın da müvekkili şirket lehine hesaba katıldığında esasen müvekkili şirketin takip tarihi itibariyle alacak tutarının 4.739.145,44-TL olduğunu, dosyada yalnızca Mümtaz Bahri Şeflek tarafından düzenlenen 04.7.2017 tarihli raporda, davalı şirket defterlerinde takip tarihi itibariyle davalının 1.105.590,25-TL alacaklı olduğu yönünde görüş bildirilmiş ise de bu raporda davaya konu ve taraflar arasında karşılıklı olarak iade edilen faturaların tamamı, bu faturaların davalı yanca yasal 8 günlük süre içinde itiraz edilip edilmediğinin hiç incelenmeksizin, davalı lehine düşünüldüğünü, müvekkili şirket tarafından sözleşme uyarınca keşide edilen Ağustos- Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2015 ayına ait faturaların birçoğu davalı tarafından defterlerine kaydedildiğini, davalının bu faturaları defterine kaydetmesinin üzerinden aylar geçtikten sonra 25.01.2016 tarihinde tüm bu faturalara ilişkin iade fatura keserek ertesi gün teminat mektuplarını nakde çevirdiğini, TTK md. 21/2 hükmü gereği bu iadenin faturaların davalı lehine hesaba katılması mümkün olmadığı gibi HMK’nın 222/2. maddesi gereği, usulüne uygun tutulmayan bu ticari defterlerin davalı lehine delil olabilmesinin de mümkün olmadığını, bu rapora itiraz ettiklerini, dosyada “davalı defterlerine göre davalının alacaklı olduğunu” belirten tek bir bilirkişi raporu mevcut olup bu raporun da açık bir şekilde TTK md. 21/2 hükmü tamamen göz ardı edilerek, süresinde itiraz edilen faturaların davalı lehine hesaba katılarak düzenlendiğini, dosyadaki taraf defterlerinin incelendiği her iki bilirkişi raporunun birlikte değerlendirildiği … tarafından düzenlenen raporda ise müvekkili şirketin alacaklı olduğu sonucuna ulaşıldığını, bunun dışında dosyada “davacı defterlerine göre davalının alacaklı olduğunu” ortaya koyan hiçbir bilirkişi raporunun olmadığını, müvekkili şirketin defterleri incelenmek suretiyle … tarafından düzenlenen raporunda da müvekkili şirketin alacaklı olduğunun tespit edildiğini, dosyadaki üç ayrı bilirkişi tarafından düzenlenen raporların ikisinde takip tarihi itibariyle müvekkili şirketin davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmişken, mahkemenin “davalı ve davacı defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalının davacıdan alacaklı gözüktüğü” yönündeki kabulünün dosya kapsamı ile hiçbir ilgisinin olmadığını, netice olarak alacak miktarları farklılık göstermekle birlikte, dosyada mevcut üç bilirkişi raporunun ikisinde (… ve … tarafından düzenlenen raporlar) tarafların defter kayıtları, faturalara itirazı düzenleyen TTK md. 21/2 hükmü çerçevesinde değerlendirildiğini, bu iki raporunda da müvekkili şirketin takip tarihi itibariyle alacaklı olduğunun tespit edildiğini, … tarafından düzenlenen ve davalının müvekkil şirketten alacaklı olduğu belirtilen diğer raporda ise faturaya itiraz süresinin hiç dikkate alınmadığını, davalının defterlerine altı ay önce kaydedip iade faturası düzenlediği faturaların dahi davalı lehine hesaba katıldığını, Yargıtay kararlarında faturayı defterlerine kaydettikten 43 gün sonra iade faturası düzenlenmesinin dahi “hakkın kötüye kullanılması” olarak nitelendirildiğini, bir an için bu faturalara yasal itiraz süresini aylarla ifade edilen sürelerle geçiren davalının bu faturalara ilişkin ispat yükünü üzerine aldığı, bu yüzden faturaların sözleşmeye aykırı olduğunu ispat etmesi halinde bu faturaların davalı lehine hesaba katılabileceği söylenebilecekse de davalının bu faturaların sözleşmeye aykırı olduğunu ispat yönünden davanın başından beri hiçbir delil sunamadığını, dosyada müvekkili şirketin alacaklı olduğunu ortaya koyan iki rapordan sonuncusu olan ve …. tarafından düzenlenen 25.12.2018 tarihli raporun dosyaya sunulmasını müteakip yapılan 06.03.2019, 17.06.2019 ve 09.10.2019 tarihli celselerde heyetin dosyayı tam inceleyemediği; takip eden 13.01.2020 tarihli celsede ise mahkeme başkanının raporlu olduğu gerekçesiyle tarafların dosyaya mazeret sunmasının istendiğini, bu sebeple son bilirkişi raporunun dosyaya sunulmasının üzerinden geçen 1 yıldan da fazla bir süre boyunca mahkemece dosyada hiçbir işlem yapılmadığını, dosya esasına yönelik hiçbir ara karar oluşturulmadığını, mahkeme heyetinin dosyada haklarını ortaya koyan ikinci bilirkişi raporunun sunulmasını müteakip çeşitli sebeplerle tam 4 celse üst üste duruşmalara çıkmamasının başlı başına hayatın olağan akışına aykırı olup böyle bir durum aynı zamanda sağlıklı ve tarafsız bir yargılama sürecinde oldukça ender rastlanacak cinsten olduğunu, reddi hâkim taleplerini inceleyen Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesince bu yöndeki açıklamalarına karşılık olarak, heyetin duruşmalara çıkmadığı tarihlerin koronavirüs salgını nedeniyle yargıda sürelerin durmasına ilişkin 7226 sayılı yasanın geçici 1. maddesi ile 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararında belirtilen süreler içinde kaldığına ilişkin tesis edilen gerekçenin de tamamen mesnetsiz ve haksız olduğunu, atıf yapılan mevzuat hükümleri uyarınca yargıda sürelerin 13.03.2020 ile 15.06.2020 tarihleri arasında durmasına karar verildiğini, mahkeme heyetinin bu tarihlerden önce yapılan ve sırasıyla 06.03.2019, 17.06.2019, 09.10.2019 ve 13.01.2020 tarihli duruşmaların hiçbirine katılmadığını, dolayısıyla mahkeme heyetinin yaklaşık 1 yıl boyunca katılmadığı duruşmaların tamamının, yargıda sürelerin durmasına karar verildiği tarihlerden önce olmakla Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bu yöndeki ret gerekçesinin de haksız ve mesnetsiz olduğunu, dosyada mübrez üç ayrı bilirkişi tarafından düzenlenen üç ayrı rapordan ikisinin müvekkili şirketin alacaklı olduğunu tespit etmesine rağmen “dosya kapsamı ve dosya arasındaki bilirkişi raporu ve davalının ve davacının ticari defterlerine göre davalının davacıdan alacaklı gözüktüğü ve davacının iddialarını kanıtlayamadığı” ve yine müvekkili şirketin ticari defterlerinde müvekkili şirketin davalıdan alacaklı gözükmesine rağmen davalının ve davacının ticari defterlerine göre davalının alacaklı gözüktüğü yönünde maddi gerçeğe taban tabana zıt ara karar tesis edilmesi ve dosyada müvekkili şirketin alacaklı olduğunu ortaya koyan iki rapordan sonuncusu olan ve …. tarafından düzenlenen 25.12.2018 tarihli raporun dosyaya sunulmasını müteakip yaklaşık 1 yıl içinde yapılan toplam 4 celseye heyetin tamamının mazeretleri nedeniyle katılamaması, HMK’nın 36/1. maddesi mucibince hakimlerin reddi sebebini oluşturduğunu, buna rağmen heyetin reddine yönelik taleplerinin açık yasa ve mevzuat hükümlerine aykırı olarak reddedildiğini, bu nedenlerle Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından tesis edilen bu ret kararının kaldırılmasını ve HMK md. 36 vd hükümleri uyarınca reddi hakim taleplerimizin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf istinaf talebine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, hakimin reddi talebine ilişkindir.
HMK’nın 36. maddesinde hakimin red sebepleri düzenlenmiştir. Buna göre; Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir:
a)Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması.
b)Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması.
c)Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması.
ç)Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması.
d)Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması.
Hakimin reddi usulünü düzenleyen HMK’nın 38/1. maddesine göre ise hâkimin reddi sebebini bilen tarafın, ret talebini en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç öğrenmeden sonraki ilk duruşmada, yeni bir işlem yapılmadan önce bu talebini hemen bildirmek zorundadır. Yine aynı maddenin 2. fıkrasına göre reddi hakim dilekçesinde, ret talebinin dayandığı sebepler ile delil veya emarelerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekmektedir.
Somut olayda, hakimin reddi talebinde bulunan tarafından ilgili hakimlerin yargılama sırasında gerçekleştirdiği iddia edilen usul hatalarının ancak esas hükümle birlikte kanun yoluna müracaat ile incelenebileceği, hakimin yargılama sırasında sunulan talepler hakkında verdiği kararların; tek başına hakimin reddi sebebi kabul edilmeyeceği, aksi düşünce halinde yargılamaların aynı hakimler tarafından sona erdirilmesinin mümkün olmayacağı açıktır. Davanın sürüncemede bırakıldığı yönündeki ve diğer ret gerekçelerine ilişkin iddiaların hiç biri reddi haklı görülecek mahiyette değildir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2020 tarihli, … D. İş Esas – … D. İş Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan reddi hakim talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Reddi hakim talep eden davacıdan alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcı (maktu) peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Reddi hakim talep eden davacının yaptığı istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince talep halinde sahibine iadesine,
5-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 09/12/2020


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸