Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/908 E. 2020/852 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2020
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …

Av. …

DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –
(İstinaf yoluna başvuran)

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 02/12/2020
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 10/12/2020
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; …’da faaliyet gösteren müvekkili şirketin davalı şirketten güneş kollektörlerine ilişkin teklif isteminde bulunduğunu, davalının 10.03.2014 tarihli ve … no.lu teklifi doğrultusunda da müvekkili şirketin davalı şirketten 20 adet … kod no… 20 adet … kod no.lu …, 150 adet … kod no.lu …, …. güneş kollektörleri ile 1 adet … hizmetini satın alması hususunda anlaştıklarını, varılan anlaşmaya istinaden davalının müvekkili şirket adına hizmetine ilişkin 20.310,00 Euro tutarında proforma faturası düzenlendiğini, bu faturaya istinaden müvekkili şirketin 17.06.2014 tarihinde 20.310,00 Euro olan fatura bedelini davalı şirket hesabına havale ettiğini, davalının müvekkiline iletmiş olduğu faturada teslimat süresinin 3 hafta olduğunun belirtildiğini, bu sürenin ticari teamüllere göre ödemenin gerçekleştirildiği tarihten itibaren başladığının kabul edilmesinin gerektiğini, bu varsayımlar altında en geç 08.07.2014 tarihinde müvekkili şirkete teslim edilmesi beklenen ürünlerin teslimatının gerçekleşmemesi üzerine müvekkili şirketin iyi niyetli bir tutum göstererek davalı şirketle ürün tesliminin gerçekleşirilmesi hususunda defalarca görüşüldüğünü, Müvekkilinin davalıya …. Noterliği’nin 11.09.2014 ve … yevmiye no.lu ihtarname göndermek suretiyle ürünleri teslim etmeye davet ettiğini, aksi durumda sözleşmeden dönülerek ödenmiş fatura bedelinin müvekkili şirketin uğramış olduğu zararlarla birlikte tahsil edileceği davalı şirkete ihtar olunduğunu, ihtara rağmen sonuç alınamadığını, ürünlerin teslim edilmemiş olması sebebiyle müvekkili şirketin 17.06.2014 tarihinde ürünlerin bedeli olarak havale etmiş olduğu 20.310,00 Euro’nun ve 50,47 Euro havale ücretinin ticari faizininden mahrum kalması nedeniyle işbu davanın ikame edildiğini belirterek; davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydı ile 20.310,00 EURO’luk satış bedelinin 50,47 Euro havale ücreti ile temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça müvekkili aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, davanın yersiz ve mesnetsiz olduğunu, davacı firmanın sahipleri ile müvekkili şirketin …daki firması arasında senelerdir devam etmekte olan bir ticaretin mevcut olduğunu, bu ticari ilişki içerisinde iken davacı firmanın sahipleri piyasaya pek çok borç takarak ortadan kaybolduklarını, bu esnada müvekkilinin …’daki şirketine de borç taktıklarını, daha sonradan davacı şirketin sahipleri, davacı şirketi kurarak yeniden piyasaya çıktıklarını, lakin bu yeni kuruluş öncesinde ya da sonrasında …daki borçla ilgili olarak herhangi bir ödemede bulunmadıklarını, akabinde müvekkili şirkete bazı taleplerde bulunularak ödeme yaptıklarını, yapılan bu ödemelerin davacı şirketin sahiplerinin …’daki şirkete olan borçlarından mahsup edildiğini, arkasından davacı şirket tarafından çekilen ihtara da müvekkili şirket tarafindan cevap verildiğini ve davacı şirketin kötü niyetli olduğu burada da vurgulandığını, davacı şirketin yetkililerinin kötü niyetli olduklarını, çünkü önceden piyasaya takmış oldukları borcu ödemediklerini, bu sebeple de müvekkili şirkete yapılan ödemenin önceki borçlara saydığını belirterek; yersiz ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “… Davacı firmanın davalı şirketten güneş kollektörleri alımına ilişkin teklifi üzerine davacı ile davalı taraf 20 adet … kod no… 20 adet … kod no.lu …, 150 adet … kod no.lu …. güneş kollektörleri ile 1 adet …, hizmetini satın alması hususunda anlaştıkları, anlaşma uyarınca davalı tarafça 20.310,00 Euro tutarında fatura düzenlendiği, söz konusu fatura bedelinin 17.06.2014 tarihinde havale suretiyle davalı firmaya ödendiği, anlaşma konusu ürünlerin davacı firmaya teslim edilmemesi üzerine davacı tarafından davalı şirketin ürünlerin teslimi hususunda ihtarname keşide edildiği, ihtara rağmen ürünlerin teslim edilmemesi ve ürün bedeli olarak düzenlenen fatura tutarının da teslim edilmemesi üzerine davacı tarafça işbu davanın ikame edildiği, davalı taraf ise taraflar arasında ticari ilişkin bulunduğu, davacı şirketin kendilerine borcunun bulunduğu, davacı tarafın kendilerine ödediği paranın davacının önceki borçlara sayıldığından bahisle davanın reddini talep ettiği, davalı tarafın davacı tarafa yemin teklifinde bulunduğu, davalı talebi üzerine davacı şirket yetkilisine istinabe yolu ile yemin teklifinde bulunularak Alman Mahkemesi tarafından Alman medeni usul hukukuna uygun dava konusu uyuşmazlık hususlarında beyanlarının alındığı, dava konusu edilen ve iade edilmeyen ürünlere ilişkin olarak düzenlenen fatura bedelinin davacı tarafa iade edilmediği, davalı tarafında bu hususu kabul ettiği anlaşılmakla; Davacının davasının kabulü ile; 20.360,47 Euro nun 20.310,00 Euroluk kısmına 17/06/2014; 50,47 Euroluk kısmına 11/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca euro cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair gerekçe ile;
Davacının davasının kabulü ile; 20.360,47 Euro nun 20.310,00 Euroluk kısmına 17/06/2014; 50,47 Euroluk kısmına 11/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca euro cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekilinin tehiri icra talepli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; konuyla ilgili olarak usulen yabancı bir şirket tarafından Türkiye’de bir dava açılmasına rağmen, mahkemece her hangi bir teminat alınmadığını, Türkiye’de dava açılması için HMK gereğince teminat yatırılması gerekmesine rağmen, bu durumun mahkemece gözetilmediğini ve yargılamaya devam edilerek karar verildiğini, kararın ilk önce bu sebeple bozulmasının gerektiğini, esasa yönelik olarak ise öncelikle müvekkili tarafından düzenlenmiş bir fatura bulunmadığını, mahkemece ortada olmayan bir faturaya dayalı olarak karar verilmiş durumda olduğunu, yani müvekkili ile davacı firma arasında bir sözleşme yapılmış, sonrasında bu sözleşmeye istinaden fatura kesildiğini, sonrasında parası tahsil edilmiş, akabinde ise bu malların gönderilmediğini ve parası da iade edilmemiş gibi bir karar verildiğini, oysa ki olayda böyle bir durum söz konusu olmadığını, müvekkili tarafından kesilmiş bir faturanın da olmadığını, bahsi geçen yani davacının iddia ettiği bir proforma fatura olup, bunun resmi bir fatura olmadığını, kararın öncelikle bu sebeple bozulmasının gerektiğini, ikincisinin ise davacı firma ile müvekkilinin …’daki firmasına borçlu olan … arasında organik bağın bulunduğu, dosyadaki belgelerle ispat edildiğini, dosya içerisinde sunduğu 09.Januar.2007 Tarihli belgeye bakıldığında, …’ye ait olduğu, sahibinin … olduğu, adresinin ise … olduğunun görüldüğünü, nitekim davacı …’nin sahibi de … olup, …’un babası olduğunu, ve … adresinde olduğunu, yani diğer … ile davacı firmanın yanı adreste olduğunu, … adresinin zaten ev-ikamet adresi olup aba ile oğulun birlikte kalmakta ve birlikte hareket ettiklerini, … tarafından kurulan … isimli firma ile piyasaya pek çok borç takıldığını ve aldıkları mal ve hizmetleri ödemediklerini, sonrasında aynı adreste bu sefer baba …. adına … isimli firmayı kurduğunu ve faaliyetlernie devam ettiklerini, halen dahi aynı şekilde hareket ettiklerini, … isimli firmanın sahibi …. gibi gözükmesine rağmen, ekte sundukları belgeler ve maillerden de anlaşılacağı üzere, … tarafından yönetildiğini, zaten …’un da verdiği beyanında … isimli davacı firmanın önceki müdürü olduğunu, şu anda olmadığını beyan ettiğini, yeni müdürün kim olduğunun bile araştırılmadan karar verildiğini, ekte sundukların bazı internet çıktıları ve maillerin organik bağı ve davacı firmanın kötü niyetini açıkça ortaya koyduğunu, yapılan işlemlerin ilk önce TMK 2. Maddesi gereğince göz önünde alınması ve dürüstlük kuralına aykırı işlemlere cevaz verilmemesinin gerektiğini, Hakeza dosyada davacı firmaya telif ettikleri yeminin de usule uygun olarak yaptırılmadığının açık olduğunu, Türkiye’de dava açılıyorsa başta HMK olmak üzere Türk Kanunlarının uygulanmasının gerektiğini, oysa davada yaptıkları yemin teklifi üzerine davacı şirketin eski yetkilisi olan …’a yemin ettirilmediğini, tanık olarak ifadesine başvurulduğunu, usulen yeminin tamamlanmadığını, bu sebeple kararın bozulmasının gerektiğini, dava dosyasına giren 04/03/2019 havale tarihli ve Dil uzmanı Bilgi Erben tarafından hazırlanmış Tercümede davacı şirket yetkilisinin beyanı “…’nin e… ile ilgisinin olduğunun doğru olduğu” ve “…’nin … firmasına borcu yoktur” şeklinde olduğunu, burada aslıda gerçeklerin dile getirildiğini, mahkemece bu durum göz önüne alınmadan karar verildiğini, istinaf ve akabinde temyiz süreci sonuna kadar sürecek şekilde icranın geri bırakılmasını/ tehir-i icra kararı verilmesini, davacı firmanın teminat yatırmasını, Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/06/2020 tarih ve … Esas- … Karar sayılı kararının bozulmasını/kaldırılmasını, davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf talebine cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılması taleplerinin reddine, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dairemizce davalı vekilinin tehiri icra talebinin … esas 28/09/2020 tarihli kararla kabul edilerek Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibi yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tazminine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Dosya; istinaf incelemesi için 23/11/2020 tarihinde düzenlenen formla dairemize gönderilmiş, istinaf inceleme aşamasında iken davacı vekilinin dairemize sunduğu 27/11/2020 tarihli dilekçesi ile; davadan, davalı tarafla varılan mutabakat nedeniyle istinaf mahkemesine gelmiş olan iş bu davadan davacı olarak vazgeçmesi/geri alması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına, tarafların masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği, davalı vekilinin de aynı tarihli dilekçe ile; davacı tarafından davasından vazgeçmesine/ davayı geri almasına/ feragat etmesine muvafakatlerinin bulunduğunu, bu hususta açık rızalarının mevcut olduğunu, her hangi bir yargılama gideri- vekalet ücreti taleplerinin de bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Davanın geri alınması” başlıklı 123. Maddesinde “(1) Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/10 md.) Bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
Somut olay bakımından, davacı vekilinin dosya istinaf aşamasında iken 24/12/2019 tarihinde Dairemize sunduğu dilekçe ile davadan vazgeçmiş, (geri alma) davalı vekili Dairemize sunduğu 20/10/2020 tarihli dilekçesi ile; davacının vazgeçme (geri alma) beyanını kabul ettiğini açıklamıştır.
Hükümden sonra ortaya çıkan ve istinaf incelenmesine usulen engel oluşturan bu durumun “Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari İşleri ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliği”n “Karar Verilmiş Dosyalara İlişkin İşlemler” başlıklı 215/1 maddesinde düzenlenen “Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh hâlinde, hâkim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez.” hükmüyle, 6100 Sayılı HMK’nın 310/1-2.maddeleri gereğince kanun yolu incelemesinde bulunan dosyada davanın geri alınmasıyla açık muvafakatin birleşmesi halinde 310/1-2.maddesinin kıyas yoluyla uygulanması gerektiği değerlendirilerek, davanın geri alınması işleminin dosyanın istinaf aşamasında ve dairemizde yapılması nedeniyle 6100 sayılı HMK.’nın 123. maddesi delaletiyle 353. maddesi kapsamında Dairemizce değerlendirilip karara bağlanması, kararın bu nedenle kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
Bu nedenle, davalı vekilinin ilk derece mahkemesine ilişkin istinaf başvurusunun konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın 6100 sayılı HMK.’nın 123. maddesi gereğince geri alınması nedeni ile açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
A-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesine ilişkin istinaf başvurusunun; davanın geri alınması nedeniyle konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
1- 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf aşamasında davanın geri alınması nedeniyle Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/06/2020 tarihli, … Esas -… Karar sayılı kararının HMK.’nın 123. maddesi delaletiyle 353. maddesi kapsamında KALDIRILARAK ESAS HAKKINDA YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA;
a)-6100 sayılı HMK.’nın 123. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Harçlar kanunu uyarınca karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 54,40 TL harcın peşin alınan 1.001,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 947,00 TL harcın talep halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 850,00-TL (Bilirkişi Ücreti) yargılama giderinin beyan gibi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflar lehine vekalet ücreti tayinine beyan doğrultusunda yer olmadığına,
6-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
B-Davalı tarafça yatan 1.001,40-TL istinaf karar harcının (nispi) ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
C-İstinaf eden davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
Ç-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
D-İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/12/2020


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸