Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2020
NUMARASI : Esas – Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
(İstinaf yoluna başvuran)
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 05/11/2020
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 05/11/2020
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu alacağa dayalı 25 adet bonoların vade tarihleri geçmiş olmasına rağmen şimdiye kadar davalı tarafından ödenmediğini, davalı tarafından ödeme yapılmaması sebebiyle davacı vekilinin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu 25 adet 12.030,00 TL bonoların bedellerinin vade tarihlerinden tahsiline kadar 3095 sayılı Kanunun 2/2 maddesinde belirtilen oranda faizi ve %0,3 oranında komisyonu ve protesto masrafı ile birlikte tahsili ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ve …. arasında 31/03/2016 tarihinde imzalanan devre mülk, fesih ve ibra sözleşmesi ile senetlerin hükümsüz ve geçersiz kılındığını, alıcının bu sözleşmeye ilişkin hiçbir hak ve alacak talebinde bulunamayacağını gayri kabili rücu olarak kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, müvekkilinin imzaladığı bankada bulunan tüm senetler çekilerek kendisine teslim edileceğini de ayrıca kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, davacı …. arasında bir borç ilişkisi varsa dahi müvekkille bir illiyet bağı bulunmadığını, bu sebeple davanın …’ye ihbar edilmesi gerektiğini, bedelsiz ve hükümsüz kalan senetlerin tekrar geçerilik kazanamayacağını bu sebeplerle haksız ve mesnetten yoksun davanın reddi ile dava değerinin %40’ından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkile verilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Somut olayda da dava konusu nama yazılı senetler üzerinde yapılan cironun alacağın temliki niteliğinde olması nedeni ile senedi temellük edene karşı, keşideci her türlü defilerini ileri sürebileceğinden, taraflar arasındaki hukuki ilişki tüketici işlemi olduğundan davaya bakmaya Konya Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla davanın usulden reddi gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …” gerekçesiyle “…1-Açılan davada Tüketici Mahkemeleri görevli olduğundan dolayı davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli ve yetkili Konya Tüketici Mahkemelerine gönderilmesine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
*Davaya konu alacağın, davalının dava dışı …. şirketine vermiş olduğu bu şirketin de müvekkili Banka’ya temlik etmiş olduğu bonolara dayandığını, bononun, çek ve poliçe gibi kambiyo senedi olduğunu, kambiyo senetlerinin de Türk Ticaret Kanunu 4. Kısım m. 671 ve devamında düzenlendiğini, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan hukuk davalarının, mutlak ticari dava sayılacağını, Taraflar tacir olmasalar bile aralarındaki ilişki bir bono, poliçe veya çeke dayanıyorsa bu davanın ticari dava sayılacağını, (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz Ejder, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 22. Baskı, Ankara, 2011, s. 177) İş bu davaya konu senetlerin bono olduklarından görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olmayıp asliye ticaret mahkemesi olduğunu, bu nedenle mahkemenin görevsizlik kararının yerinde olmadığını,
** Söz konusu senetlerin nama yazılı senet olma özelliği taşımadığını, nama yazılı senet, belli bir şahıs namına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak olduğunu, (TTK m. 654) bu tanıma göre bir kıymetli evrakın nama yazılı senet olarak işlem görebilmesi için birtakım unsurları ihtiva etmesinin gerektiğini, kanunen emre yazılı senetler, senedin emre yazılı olduğuna ilişkin bir ibareyi içermeseler bile yine de emre yazılı senet olarak kabul gördüklerini, bu senetlerin nama yazılı olduğunun kabulü için emre yazılı olmadıklarının açıkça senet üzerinde belirtilmiş olmasının gerektiğini, (Poroy, Reha/ Tekinalp, Ünal, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 18. Baskı, Arıkan Yayıncılık, İstanbul, 2007, s. 62) dava konusu senetlerin üzerinde emre yazılı olmadığına ilişkin emre yazılı değildir vb. gibi açık bir ibare bulunmadığı gibi TTK uyarınca kanunen emre yazılı senetlerden kabul edilen bono şeklinde düzenlendiği ve bono sözcüğünü senet içeriğinde de ihtiva ettiği görülen senetlerin geçerli birer emre yazılı senet ve bono olduğunu, dava konusu alacaklarına dayanak bonoların vade tarihleri geçmiş olmasına rağmen şimdiye kadar davalı borçlu tarafından ödenmediğini, davalı borçlu tarafından ödeme yapılmaması sebebiyle toplam 12.030,00 TL bono bedelinin, 3095 sayılı Kanununun 2/2 maddesinde belirtilen oranda faizi ve % 0,3 oranında komisyonu ve protesto masrafı ile birlikte borçludan tahsiline karar verilmesinin gerektiğini, bu nedenlerle istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; tüketici işlemi nedeniyle tanzim edilen nama yazılı bonolardan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Uyuşmazlık, davalı ile dava dışı … arasında yapılmış olan devre mülk satış sözleşmesi gereği davalının vermiş olduğu bonoları ciro yolu ile elinde bulunduran davacı bankanın bonolardan kaynaklı olarak dava ikame etmesinden kaynaklanmaktadır. Somut olayda; her ne kadar aralarında hukuki bir ilişki olmayan davacı bankanın elinde davalı tarafından tanzim edilmiş bonolar var ise de bonolara konu borcun davalı tüketici ile dava dışı şirket arasında vaki olan ve tüketici hukukundan kaynaklanan devre mülk satış sözleşmesine dayandığı anlaşılmaktadır. Davalı bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğundan taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir.
Açıklanan gerekçelerle, hükmü istinafa getirenin sıfatına göre HMK 355.maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı yapılan incelemede; ilk derece mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/03/2020 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) Arta kalan gider avansının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
5-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-) İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dair, 6100 HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/11/2020
Başkan
¸e-imzalıdır.
Üye
¸e-imzalıdır.
Üye
¸e-imzalıdır.
Katip
¸e-imzalıdır.
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸