Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/809 E. 2020/794 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2020
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI-KARŞI DAVALI : … – …

VEKİLİ : Av. … –
(İstinaf yoluna başvuran)

DAVALI-KARŞI DAVACI : – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 11/11/2020
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 17/11/2020
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 30/03/2015 tarihinde taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirerek, inşaatı sözleşmeye göre istenilen seviyeye getirdiğini, müvekkilinin fesih tarihine kadar yaklaşık 1.500.000,00-TL harcama yaptığını, davalının hem ana sözleşme hem de ek sözleşme ile belirlenen sürelere uymadan sözleşmeyi sebepsiz ve keyfi olarak feshettiğini, müvekkilinin bu haksız fesih nedeniyle zarar gördüğünü, sözleşmeden beklediği ve elde edeceği kardan mahrum kaldığını ve açıkladığı nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25.000,00-TL giderler masrafı ile 25.000,00-TL beklenen menfaat ve kar mahrumiyeti olmak üzere toplam 50.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında taşeronluk inşaat yapım sözleşme imzalandığını, müvekkili firma tarafından davacı karşı davalıya ödenen miktarın yapılan imalatın çok üzerinde olduğunu, kat karşılığı yapım sözleşmesi ile arsa sahiplerine karşı süre taahhüdü nedeniyle cezai soruşturma ve maddi manevi tazminat ödeme riskleriyle karşı karşıya kalan müvekkilinin Konya .. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak … D. İş Esas sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunduğunu ve delil tespiti ile birlikte sözleşmenin feshedildiğinin sözleşme ile taraflarına verilen hakla bildirildiğini, bütün bunların yanında davacı-karşı davalının ve tüm işlerle ilgilenen vekaletname ile yetkilendirilen eşi …’in piyasaya ciddi borçları olduğu için ve aynı zamanda kendilerine ait olmayan daireleri de piyasa fiyatının neredeyse üçte birinden daha düşük fiyatlarla birden fazla kişiye sattıkları için haklarında dolandırıcılık ve sahtecilik suçlamasıyla çok sayıda savcılık soruşturmasının bulunduğunu, müvekkili firmaya sürekli olarak alacaklılar ve dolandırılan insanların geldiğini, müvekkili firmanın davacı karşı davalıdan alacaklı bulunduğunu, bu hususun yargılama aşamasında ortaya çıkacağını ve açıkladığı nedenlerle müvekkili aleyhine açılan davanın reddi ile fazlaya ilişin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı karşı davalıya fazladan ödenen 360.000,00-TL üzerinde olan alacağın şimdilik 8.000,00-TL’lik kısmının, sözleşmenin 9/D maddesi uyarınca temerrütten kaynaklanan ödenmesi gerekli olan 144.000,00-TL (50.000,00-USD) tutarındaki tazminat bedelinden şimdilik 1.000,00-TL’sinin ve davalının sözleşmeye aykırı olarak kendisinin sebep olduğu ve yeniden belirlenecek eksik ve hatalı imalat bedelleri toplamının şimdilik 1.000,00-TL’sinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “..13/02/2020 tarihli duruşmada davacı vekiline ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesi için mahkememiz kalemine eksiksiz sunması veya bilirkişinin bu ticari defter ve belgelerde inceleme yapabileceği yerin adresini, telefon numarasını ve bilirkişinin inceleme yapabileceği gün ve saatleri bildirmesi için 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı karşı davalı vekilince belirtilen adreste defterler üzerinde inceleme yapılması amacıyla dosya SMMM bilirkişi …e tevdi edilmiş ise de; ilgili bilirkişi tarafından belirtilen adresi gidildiği, …’in ticari defterlerinin kendisine teslim edildiğinin bildirildiği beyan edilerek vekili ile yapılan görüşmelerde de sonuç alınamaması üzerine dosya mahkememize iade edilmiştir.
Taraflar arasında 30.03.2015 tarihli taşeronluk sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmenin davacı karşı davalı … tarafından yüklenici sıfatıyla, davalı karşı davacı tarafından ise iş sahibi sıfatıyla imzlandığı anlaşılmıştır. Anılan sözleşme ile; hakedişlerin karşılığı olmak üzere iş sahibine ait daire ve dükkanların taşerona verilmesinin kararlaştırıldığı, taşerona verilecek daire ve dükkanların toplam değerinin 2.670.000,00-TL olduğu, sözleşmenin 8. Maddesinde taşeronun iş sahibine başkaca sözleşmelerden kaynaklı 110.101,00-TL tutarında borçlu olduğu, bir diğer işten ötürü de taşeronun 29.540,00-TL iş sahibinden alacaklı olduğu ve neticede sözleşme tarihi itibariyle başkaca işlerden ötürü işsahibinin taşerondan 80.601,00-TL tutarında alacaklı olduğu hususunda tarafların mutabık oldukları, sözleşmenin işin süresi başlıklı 9. Maddesine göre taşeronun sözleşmeye konu işi en geç 13 ay içinde teslim etmesinin kararlaştırıldığı aksi takdirde 50.000-USD nin tazminat olarak ödeneceğinin hüküm altına alındığı anlaşılmıştır.
Konya .. Noterliği’nin 07.10.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesinin davalı karşı davacı … Ltd. Şti. tarafından feshedildiği anlaşılmıştır.
Asıl davada davacı …, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı karşı davacı tarafından haksız olarak feshedildiğini iddia ederek menfi ve müspet zararların davalı karşı davacı … Ltd. Şti’den tahsilini istemiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/269 E 2019/2018 K sayılı ilamında;”….Yüklenicinin sözleşmenin feshi nedeniyle kâr kaybı alacağı talebinde bulunabilmesi için fesihte tamamen kusursuz olması gerekir. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına (15. HD, 06.12.2006 gün, 2006/4522 esas, 2006/7157 karar, 15. HD 26.05.2016 gün, 2016/1062 esas, 2016/3002 karar, 15. HD 01.06.2016 gün, 2015/5760 esas, 2016/3130 karar) göre fesihte taraflar birlikte kusurlu olmaları halinde müspet zarar kapsamında kâr kaybı, gecikme nedenli cezai şart istenmesi ve iş sahibi tarafından da teminat mektubunun irat kaydedilmesi mümkün değildir. Her iki taraf kusurlu ise (ortak kusur) birbirlerinden tazminat talebinde bulunamazlar ve sadece birbirlerinin mal varlıklarına kazandırdıkları artı değeri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilirler…” şeklindeki içtihadında da belirtildiği üzere sözleşmenin feshi nedeniyle tazminat talep edilebilmesi için talep edenin sözleşmenin feshinde kusursuz olması gerekmektedir.
Dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 27.05.2019 tarihli bilirkişi raporu ile davacı karşı davalı tarafından yapımı üstlenilen işin 07.10.2015 tarihi itibariyle yaklaşık % 30 – 35 lik kısmının tamamlandığı, tamamlanan kısmın yaz mevsimini de içine alan 6 aylık bir süreçte yapıldığı, geriye kalan kısmın kış ayını da içine alan 7 aylık süreçte tamamlanmasının mümkün olmadığı, yapılan imalatların bir kısmının ise ayıplı olduğu ve ayıp bedelinin 9.381,39 TL olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmeye konu işin yapımı için 13 aylık sürenin belirlendiği, davacı karşı davalının belirlenen süre içinde sözleşme konusu işi tamamlamasının mümkün olmadığı, bu bakımdan sözleşmenin feshinde davacı karşı davalı kusurlu olduğundan sözleşmenin feshi nedeniyle tazminat talebinde bulunamayacaktır. Anılan nedenle davacı karşı davalının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı karşı davacı karşı davasında 8.000,00 TL’nin istirdadını, 1.000,00 TL tazminat ile 1.000,00 TL ayıplı iş bedelinin tahsilini istemiştir. Yukarıda da ayrıntılı olarak belirtildiği üzere ayıplı imalat bedelinin 9.381,39 TL olduğu anlaşılmakla davalı karşı davacının ayıplı iş bedelinin tahsiline yönelik davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı karşı davacı sözleşmenin 9. maddesi uyarınca 1.000,00 TL tazminatın tahsilini istemiştir. Sözleşmenin incelenmesinde 9. maddede yer alan bedelin ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/236 E 2019/3412 K sayılı ilamına göre; Davacı yan sözleşmeyi feshettiğine göre artık sözleşme hükümleri uygulanamaz. Davacının ifaya ekli gecikme cezasını isteyebilmesi için sözleşmede fesih halinde de gecikme cezasının istenebileceğine dair bir düzenleme bulunması gerekmektedir. Bu doğrultuda bir sözleşme hükmü yoktur.
Somut olayda taraflar arasındaki sözleşme feshedilmiş olup davalı karşı davacının bu sözleşme hükümleri gereğince ifaya ekli cezai şart alacağı talebinde bulunması mümkün görülmediğinden bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının 8.000,00 TL tutarındaki fazla ödemenin istirdadı talebi yönünden yapılan incelemede; davalı karşı davacı … Ltd. Şti.’nin sözleşme tarihi itibariyle davacı karşı davalıdan 80.601,00 TL alacaklı olduğu, sözleşme gereğince devredilen daire ve dükkanların değerinin 830.000,00 TL olduğu, davalı karşı davacı defterlerinde kayıtlı ödemeler tutarının ise 635.447,41 TL olduğu, özetle davalı karşı davacının alacak tutarının 1.546.084,41 TL olduğu, davacı karşı davalının yaptığı işin ayıplı iş bedeli düşüldükten sonraki değerinin 1.092.199,54 TL olduğu (davalı karşı davacının şantiyesinde bulunan ve davacı karşı davaıya ait olan mallar dava konusu olmadığından bu malların bedeli yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır.) bu bakımdan davalı karşı davacının 1.546.084,41-1.092.199,54=453.848,87 TL tutarında davacı karşı davalıya fazla ödeme yaptığı anlaşılmakla talep bağlılık ilkesi de dikkate alınarak davalı karşı davacının istirdat davasının kabulüne karar verildiğine dair gerekçeyle;
1-DAVACI KARŞI DAVALI …’İN DAVASININ REDDİNE,
2-DAVALI KARŞI DAVACI … LTD. ŞTİ.’NİN DAVASININ KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile fazla ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL ayıplı iş bedeli ve 8.000,00 TL fazla ödeme olmak üzere toplam 9.000,00 TL’nin karşı dava tarihi olan 25/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalı …’den alınarak davalı karşı davacı … Ltd. Şt.’ye verilmesine, davalı karşı davacının gecikme tazminatına ilişkin talebin reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı-karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin kararının usul ve yasalara aykırı olduğunu, müvekkiline ait defter ve ticari kayıtlarının incelenmesi için mahkemeye müvekkilinin SMM …ın adresinin verildiğini, dosya bilirkişisinin bu şahsı telefonla aradığında kayıt ve belgelerin kendisinde olmadığını beyan ettiğini, mahkemenin 18.06.2020 tarihli duruşmasında defter ve belgeleri sunmaları için süre talep ettiklerini ancak mahkemece taleplerinin reddedildiğini, sonrasında SMM …nın defter ve belgeleri teslimden kaçındığını öğrendiklerini, SMM … 19.08.2020 tarihinde müvekkilini arayarak defter ve belgelerin hazır olduğunu söylemesi üzerine müvekkilinin muhasebecinin ofisine giderek devir teslim tutanağı ile defter ve belgeleri teslim aldığını, müvekkilinin teslim tarihini incelediğinde ise 31.10.2015 günü olduğunu öğrendiğini, müvekkili tarafından tarihin değiştirilmesi istenmiş ise de, muhasebecinin bunu kabul etmediğini, bunun üzerine müvekkilinin hem karakola hem muhasebeciler odasına şahsı şikayet ettiğini, soruşturmaların devam ettiğini, mahkemenin usule aykırı olarak defter ve kayıtların taraflarınca ibrazı için istenen süre taleplerinin reddedildiğini, mahkemeden karşı tarafa yemin teklif talepleri olmasına rağmen bu taleplerinin de usule aykırı olarak reddedildiğini, müvekkilinin makbuzlardaki imzayı hatırlamadığını imzayı kabul etmediğini beyan etmesine rağmen mahkemenin bu konudada araştırma yapmadığını, kararda dosyada, hükme esas alınan 27.05.2019 tarihli ve diğer Bilirkişi Raporlarına göre davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalıya olan borcun 1.092,54-TL’si düştükten sonra 453.848,00-TL’nin fazla ödendiği, bu fazla ödeme toplamın ise 635.447,00-TL’lik kesilen makbuzlardan kaynaklandığının belirtildiğini, mahkemenin belirttiği bu makbuzların usul ve yasaya aykırı olduğunu, tamamen düzmece belgeler olduğunu, davalı-karşı davacının 07.10.2015 tarihinde taşeronluk sözleşmesini feshettiğini, bu tarihten ortalama 3 Ay öncesinden itibaren 2 ay içinde anılan makbuzlarla müvekkiline neden 830.000,00-TL nakit para ödendiğinin, bu tahsilat makbuzlarının faturalara karşı keşide edildiğinin iddia edildiğini, öyle bir faturanın da dosyada bulunmadığını, tahsilat makbuzlarını muhasebe denkliği için keşide ettiklerini beyan ettiğini, davalı-karşı davacının banka hesaplarından veya çek hesaplarından böyle bir ödemenin olmadığını, kesilen her bir makbuzun miktarının 1.000,00-TL ile 49.000,00-TL arasında değiştiğini, makbuzla ödemelerin, büyük çoğunluğunun bir ay içinde gerçekleştiğini, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca VUK‘na göre geçersiz ödeme olduğunu, bankadan ve çekle ödenmeyen 10.000,00-TL’yi geçen ödemeleri davalı-karşı davacının ispatla mükellef olduğunu, taraflar arasında yapılan 20.03.2015 tarihli TİP Taşeronluk Sözleşmesinin 8. maddesine göre “Taşeron işi, KDV hariç %100 daire karşılığı hak ediş usulü ile almıştır.” denildiğini, sözleşmenin bu açık hükmüne rağmen davalı-karşı davacının müvekkiline 830.000,00-TL’lik fazla ödemeyi neden yaptığını ispatlamasının gerektiğini, bu nedenlerle ve resen nazara alınacak nedenlerle kararın kaldırılarak açtıkları davanın kabulüne, karşı davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili istinaf talebine cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, kararın onanmasını, davacı-karşı davalının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan yüklenicinin açtığı haksız feshe dayalı müspet ve menfi zarara dayalı alacak, karşı dava ise fazla ödenen iş bedeli, cezai şart ve ayıplı işe dayalı alacak talebine ilişkindir.
Taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğundan uyuşmazlığın çözümünde TBK’nın 470. ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Davacı-karşı davalı yüklenici, davalı-karşı davacı ise iş sahibidir.
Taraflar arasında 30/03/2015 tarihinde imzalanan Tip Taşeron Sözleşmesi başlıklı sözleşmeye göre, davacı yüklenicinin davalının yapımını sürdürdüğü inşaatın proje ve şartnamelere uygun şekilde demir alımı+beton alımı+montalama yapımı+alçı+kara sıva+demir işçiliği+duvar yapımı+şap+çatı yalıtım+harfiyat+kepçe+iç dekorasyon işlerini yükümlendiği, hak edişlerin hesabında sözleşmede belirtilen birim fiyatlarının esas alınacağı görülmektedir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve dosya kapsamından, sözleşmenin feshinde yükümlendiği işi gereği gibi ve süresinde yerine getirmeyen yüklenicinin kusurlu olduğu, yüklenicinin kusurlu olması nedeniyle müspet ve menfi zarar talep edemeyeceği, karşı dava açısından ise yüklenicinin gerçekleştiği imalat değerinin sözleşmedeki birim fiyatlar üzerinden; 9.381,39-TL ayıplı iş bedeli düşüldükten sonra 1.092.199,54-TL olduğu, yükleniciye ifa amacıyla verilen bağımsız bölümlerin sözleşmeye göre değerinin ise 830.000.000-TL olduğu, davalının ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davalının iş bedeli olarak 635.447,41-TL ödediği, ayrıca sözleşmede kabul edildiği üzere yüklenicinin iş sahibine 80.601-TL borcu bulunduğu, bu şekilde iş sahibinin 453.848,87-TL fazla iş bedeli ödediği, davanın kısmi olarak açıldığı anlaşılmıştır. Davacının ticari defterleri kendisine verilen kesin süre içerisinde sunmadığı, bilirkişi incelemesine engel olduğu, bu nedenle defter ibrazından kaçınmış sayıldığı, davalı-karşı davacının ise belirtildiği şekilde iddialarını ispat etiği nazara alınarak istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı yön bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/07/2020 tarihli, … Esas -… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı-karşı davalıdan kendi açtığı asıl dava için alınması gereken 54,40-TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, karşı dava için alınması gereken 614,79-TL harçtan peşin alınan 153,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 461,09-TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
5-İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/11/2020


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

Alınması gereken harç: 461,09-TL davacı-karşı davalıdan
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸