Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/807 E. 2020/775 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2020
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI-KARŞI DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVALI-KARŞI DAVACILAR :

VEKİLİ :
(İstinaf yoluna başvuran)

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 11/11/2020
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2020
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı-karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Asıl davada davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkili şirket ile davalılar arasında akdedilen anlaşmaya nazaran müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini ve yapılan işlere ilişkin olarak fatura düzenleyerek ilgili firmaya gönderdiğini, faturaların bir kısmının ödenmediğini, bunun üzerine Konya .. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, davalının itirazın üzerine takibin durduğunu ve açıkladığı nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı-karşı davacılar vekili cevap ve karşı dava dilekçesiyle özetle; davacının müvekkilinin alt taşeronu olduğunu, davacının sözleşmeye uygun olarak iş yapmadığı için işveren olan Konya Büyükşehir Belediyesi’nce işin bir kısmının hiç dikkate alınmadığını, bir kısmını da kusurlu kabul ederek kabul edilen bölümler için nefaset farkı olarak hakedişten 90.182,40 TL kesinti yaptığını, davacının icra takibine konu ettiği fatura bedelinin bu nedenle ödenmeyerek takibe itiraz edildiğini, davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının hakedişten kesinti yapıldığını iddia ederek davayı açtığını, davacı karşı davalının yaptığı ve hiç kabul edilmeyen 3,5 km yol bulunduğunu, kabul edilmeyen bu yol nedeniyle müvekkilinin büyük zarara uğradığını, müvekkilinin tahmini olarak 381.000,00 TL zararının bulunduğunu, uğranılan bu zararın bilirkişi aracılığıyla belirleneceğini ve açıkladığı nedenlerle karşı davalarının kabulü ile şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı karşı davacının 70.129,57 TL fatura bedelini ödemediğini ikrar ettiğini, davacı karşı davalının müvekkillerince taahhüt edilmemiş işleri müvekkilleri yapacakmış gibi dilekçesine yansıttığını, müvekkilinden iş teslim alındıktan sonra karış tarafça gerekli tedbirler alınmadığından asfaltlanmayan yolun çevrede bulunan köylüler tarafından kullanıldığını, asfalt işi yapılana kadar kullanılmaması gereken yolun karşı tarafın tedbirsizliği ve dikkatsizliği nedeniyle müvekkilinin ilgisi ve sorumluluğu dışında kullanıldığını, bunun neticesinde müvekkili tarafından yapılan işlerde deformasyon olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, yapılan işi karşı taraf ve ilgili kurumlarca kabul edildiğini, kabul neticesinde de müvekkilinden fatura kesilmesinin istenildiğini ve karşı tarafça hakedişlerin yapıldığını, kendilerinin açtığı davaya kadar davalı-karşı davacı tarafça hiçbir aşamada müvekkiline ihtarda bulunulmadığını, dava açmadıklarını, bu durumun karşı tarafın kötüniyetli olduğunu gösterdiğini ve açıkladığı nedenlerle karşı davanın reddine, açmış oldukların davanın ise kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi’nin 14/11/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı davanın reddine ilişkin verilen kararının istinaf edilmesi üzerine, dairemizin 26/02/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına karar verilmekle; ilk derece mahkemesince dosya … Esasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Mevcut dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 26/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, her ne kadar ihaleye konu yolun bir kısmının ayıplı olduğu noktasında duraksama bulunmamakta ise de bu ayıbın davacı karşı davalının yükümlendiği serme ve sıkıştırma işinden kaynaklandığına dair bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca TBK’nın 474. Ve 477. Maddesi uyarınca yapılan işin ayıplı olduğu iddiasında bulunan davalı karşı davacı yükleniciye ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edemediği gibi iddia da etmemiştir. Bu bakımdan ispat yükü üzerinde olan davalı karşı davacı, ayıplı ifanın yüklenicinin kusurunda kaynaklandığını ve süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispatlayamadığından karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl dava yönünden ise yukarıda da belirtildiği üzere, takibe konu asıl alacağın ödenmediği noktasında taraflar arasında ihtilaf bulunmadığından ve davalı karşı davacı tarafça ayıplı ifa iddiası ispatlanamadığından takibin asıl alacağın tahsili yönüyle devamına, borçlunun takipten önce temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından takip öncesi işlemiş faiz yönünden ise talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı karşı davalı icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden davacı nkarşı davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına dair gerekçe ile;
1-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
a)DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile Konya .. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 70.129,57 TL asıl alacağın tahsili yönüyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
b)Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
a)DAVANIN REDDİNE, …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı karşı davacılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ana dava yönünden; davacıya alt taşeron olarak imalatını vermiş oldukları yolun mesafesinin 50 km olduğunu, bu yolun 3.5 km kısmının hiç kabul edilmediğini ve geriye kalan 46.5 km lik kısmı için 90.182.,40-TL para nefaset farkı olarak belediye tarafından kesildiğini, bu kesinti yapılan kısımdan 70.129,57-TL kısmının davacının hataları sebebi ile hissesine düşen kısım olarak davacı karşı davalının hesabından müvekkili tarafından mahsup edilerek verilmediğini, davacıya yaptırılan bu yerlerden 3.5 km lik kısmın tamamen kazınarak sıfırdan yeniden inşa edildiğini, yeniden inşa edilen bu kısmın ise belediye tarafından sıcak asfalt yaptırıldığını, sıcak asfalt yapılan bu yer için müvekkilinin kaplama asfalt için vermiş olduğu malzemelerin tamamen zayi olduğunu, yeniden inşa edilen kısma yönelik olarak davacı karşı davalıdan her hangi bir kesinti yapılmadığını, karşı davalarının bu kısımla alakalı olduğunu, sıfırdan inşa edilen kısım için müvekkilinin yaklaşık olarak 381.000,00-TL harcama yaptığını, davacının yapmış olduğu imalatın arızalı kabul edilen 46.5 KM lik kısmı için müvekkilinden nefaset farkı olarak alınan paranın bir kısmı olup 70.129,57-TL olduğunu, aslında müvekkilinden kesilen nefaset farkının toplamda 90.182.,40-TL olduğunu, davacı karşı davalı dava dilekçesinde ısrarla bir kısım iddialarda bulunduğunu, bu iddiaların daha önce cevap dilekçelerinde açıklandığını, müvekkilinin reklaj işini yaptığını ve davacıya P.M.T. Yapması için zemin teslim edildiğini, bu teslim öncesi asıl iş veren … Başkanlığı elemanlarınca kontrol edildiğini ve zeminin daha sonra P.M.T. işi yapılmak üzere davacıya teslim edildiğini, davacının P.M.T. Yaptığı yerin asfaltı aradan 24 saat geçince derhal yapıldığını zaten 24 saat geçmesinin zaruri olduğunu, çünkü zemine serilen malzemelerin kurumasının gerektiğini, bunun dışında bir gecikmeden bahsedilmesinin art niyetli bir tavır olacağını, böyle bir gecikmeye zaten asıl iş veren … Belediye Başkanlığının izin vermeyeceğini, bu gerçeklere rağmen davacı karşı davalının ısrarla hatanın kendisinde olmadığını iddia ettiğini, bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, eğer davacı karşı davalının iddia etmiş olduğu gibi alt temel inşaatın yapımında hata olsa bunun düzeltilmesinin mümkün olmadığını, tamamen hatalı olan kısmın ise belediye tarafından cezalı (nefaset farkı kesilerek) dahi kabul edilmediğini, bu sebeple mahkemenin bu hususları dikkate almadan karar verdiğini, kararın esastan kaldırılarak yeniden davanın yargılamasının yapılıp hüküm kurulmasını ve davanın reddine karar verilmesini; karşı dava yönünden; davacı karşı davalının yaptığı yolun 46.5 km lik kısmın 30 km sinde yer yer ondüle olduğunu, bu kısmın yaklaşık 30 km lik kısım içinde olduğunu, imalatın diğer bölümünde nefaset farkını gerektirecek bir hata olmadığını, ancak yolun 3.5 km lik kısmının ise belediye tarafından nefaset farkı dahi öngörülmeden kabul edilmediğini, davacının bunu yakinen bildiğini, bu kısmın yeniden ve sıcak asfalt yapıldığını, ancak bu kısmın kaplama astarlı asfalt yapılması için pek çok malzeme verildiğini ve bu malzemelerin tamamının zayi olduğunu, çünkü kabul edilmeyen bu 3.5 km lik kısmın tamamen yeniden kazındığını ve sıfırdan imal edildiğini, karşı davalarının bu kısımlarla alakalı olduğunu, her iki davanın birbirlerinden farlı olduğunu, müvekkilinin davasının ise, sonradan sıcak asfalt atılarak 3.bir firmaya yaptırılan 3.5km yerle alakalı olduğunu, bu yerin davacının kötü imalatı sebebi ile gerek davacının ve gerekse müvekkilinin yaptığı önceki imalatın hiç dikkate alınmadığını ve hiçbir ödeme yapılmadığını, ancak müvekkilinin bu 3.5 km yere yapmış olduğu tüm imalat ve malzemelerin zayi olduğunu, bu zararın davacının bu 3.5km yerde yapmış olduğu P.M.T işinin teknik şartlara uyulmadan yapılmış olmasından kaynaklandığını, bu yerde uğramış olduğukları zararları talep ettiklerini, davacı k davalının hatalı imalatının bu zarara sebebiyet verdiğini, davacı karşı davalının yaptığı işin bir eser sözleşmesi olduğunu, bu yerler de sorumluluğun eser sözleşmesi hükümlerinin öngördüğü 5 yıllık zaman aşımına bağlı olduğunu, bu sebeple yapılacak bir imalatta ayrıca taşeronun uyarılması bahis konusu olamaşacağını, imalatın yapılma şekli Kara yolları teknik şartnameleri çerçevesinde imalatın yapılması gerektiğini, davacı karşı davalının hatalı imalatı sonrası müvekkilinin büyük zararlara uğradığını, yasa ve sözleşme hükümleri gereğince imalatın kesin kabulü yapılıncaya kadar çıkacak her türlü hata ve arızanın giderilmesinin yapımcının sorumluluğunda olduğunu, bunun içinde imalat sonrası bir deneme süresi öngörüldüğünü bu sürenin duruma göre 5 yıla kadar uzayacağını, ancak davacı karşı davalı olan taşeronun ise imalatın 3.5km lik kısmında hatalı imalat yapmış ve bu imalatın tamamı kabul dışında tutulduğunu, bu yerin kaplama asfalt yapılması için müvekkilinin malzeme verdiğini, verilen malzemenin tamamının zayi olduğunu, zayi olan bu malzemenin değerinin 381.000,00TL civarında olduğunu, bu zarara yapımcı davacı … firmasının hatasının sebebiyet verdiğini, bu sebeple davalarının kabul edilmesi gerekirken ret edilmesinin haksız olup adil olmadığını ve zararlarının karşılanmasının gerektiğini, mahkeme kararına esas alınan bilirkişilerce tanzim edilen raporun karar vermeye ve denetime elverişli olmadığını, çünkü yapılan imalat arızalı yerle sınırlı olmadığını, imalatın mamamı 50 km olduğunu, bunun 30 km sinde nefaset farkı bulunduğu kabul edildiğini ve imalatın kabul edildiğini, 16.5 km sinin ise hatasının bulunmadığı görülerek kabul edildiğini ve hizmete açıldığını, ancak bu imalatın ise 3.5km sinin hiç kabul edilmemiş ve tamamen kazıttırıldığını, bu 3.5km yer için müvekkilinin vermiş olduğu malzemelerin tamamının zayi olduğunu, bu malzemelerin zayi olmasının sebebinin davacı karşı davalı … firmasının hataları olduğunu, bu sebeple davalı firmanın hatasının karşılığı ödemesinin gerektiğini, ancak bilirkişiler ayın sözleşme kapsamında yapılan bir kısım imalatın doğru olup geriye kalan kısımlarda hata olmasını görmezden geldiğini ve bu hususta hiçbir açıklama yapma gereği dahi duymadıklarını, bilirkişilerden bu eksikliğin giderilmesi için ek rapor alınması yönündeki talepleri kabul edilmeden davalarının reddi yoluna gidildiğini, bu şekilde hatalarla dolu olan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının yanlış olduğunu, mahkeme kararının kaldırılmasını ve esastan davamızın incelenerek kabul kararının verilmesini istediklerini, henüz davacı karşı davalı iş imalat mahallinde iken belediyenin kontrol ettiğini ve işin bu hali ile kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek ancak nefaset farkı kesilmek sureti ile kabul yoluna gidileceğinin müvekkiline bildirildiğini, bu bildirimin yapıldığının bizzat davacı karşı davalı tarafından bilindiğini, bu seple ayıp ihbarı yoluna gidilmediğini, bu sebeple mahkemenin ihbara yönelik düşüncelerine iştirak etmenin mümkün olmadığını, bu nedenlerle kararın yeniden ele alınarak esastan incelenmesi ve davacının açtığı davanın esastan reddine karar verilmesini, açtıkları karşı davanın da hatalı imalat yaparak müvekkiline büyük zarar veren davacı karşı davalının bu zararlarını ödemesine dair taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf talebine cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı ödenmediği ileri sürülen bakiye yüklenici alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, karşı dava; yüklenici davacı/karşı davalı tarafça ayıplı iş yapıldığı iddiasıyla maruz kalındığı ileri sürülen zararın tazminine ilişkindir.
Davalıların dava dışı asıl işveren idare …nin yüklenicisi olup davacı alt yüklenici ile davalıların oluşturduğu adi ortaklık arasında 31/05/2016 tarihli; “İşverenin … Başkanlığına karşı taahhüdü altında bulunan” (… İlçesi Mhalle Yolları Yapım İşi bünyesinde olmak üzere işbaşına nakliyesi ve üretimi işveren tarafından yapılacak PMT (Plentmix temel/malzemenin Karayolları Teknik Şartnamelerine Uygun olarak … Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı Kontrol Teşkilatı ve İşverenin yetkili elemanlarının (sorumlu yönetici) onaylı doğrultusunda serimi sıkıştırılması için gerekli olan her türlü makine personel araçlar alt yüklenici tarafından karşılanmasına” dair eser sözleşmesinin aktedildiği, davacı tarafça sözleşmeden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla davalı iş sahibi hakkında takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Davacıya sözleşme kapsamında hak edişi olan takibe konu bedelin ödenmediği noktasında uyuşmazlık yoktur. Davalı tarafça; davacının yapmış olduğu işin ayıplı olduğu ileri sürülmüş, dava dışı kendi iş sahibi olan idare tarafından 20/10/2017 tarihli düzenlenen geçici kabul tutanağına göre davacının da edimini yerine getirdiği yolda yer yer ondülasyon meydana geldiği toplamda 2200 metreye tekabül ettiği yapılması gereken imalat tutarı 90182,40 TL nefaset olarak kesilmesinin uygun görüldüğü belirtilerek, söz konusu ayıp olan ondülasyonun davacının ayıplı ifası sonucu oluşup davalının kendisinden kesinti yapılan bu miktar kadar zarar gördüğü belirtilerek mahsup savunmasında bulunulmuştur.
İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan dosya ve asıl işe ilişkin dosya arasına alınan eklerininde yapılan incelemeyle 26/08/2019 tarihli rapor çerçevesinde; davalının idare hakedişinden ve davacının yaptığı işten kaynaklandığı savunulan ondülasyon tabir edilen bozulmaların özellikle sıcak havalarda tekerleklerin de mekanik etkisi ile ötelenerek yol eksenine dik ya da paralel olarak oluşan yüzey bozulmaları olduğunu, buna sebep olarak asfalt karışım stabilizesinin yetersizliği, karışımın serilmesi sırasındaki serme ve sıkıştırma hatalarının, temel tabakasındaki stabilitie bozukluğunun yüzeye yansımasının ve raporda belirtilen diğer etkenlerin sebep olabileceği, serme sıkıştırma işinin davacı tarafından yapılıp, davacının kullandığı malzemenin teminin ise davalı iş ortaklığı tarafından yapıldığı, yolda meydana gelen ondülasyonların serme ve sıkıştırmadan kaynaklandığına dair herhangi bir tespit ve ihtarın bulunmayıp davacı tarafından yapılan serme sıkıştırma imalatının eksiksiz yapıldığı görüş ve kanaatine varıldığı tespit görmekle 2200 metredeki bu alanla ilgili davacı yüklenicinin edimi olan serme ve sıkıştırma işinin ayıplı olduğu dosya kapsamına göre ispatlanamadığından davalının mahsuba yönelik savunmasıyla buna dair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp, imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir. Ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumluluğunun düzenleyen TBK’nın 474. maddesi uyarınca açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde, gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca da, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğu bulunmaktadır. Ayıbın bildirilmemesi halinde eser kabul edilmiş sayılır. Ayıp ihbarı yapılması vakıasından lehine sonuç çıkaracak olan iş sahibi olduğundan ayıp ihbarı yapıldığını HMK 190 ve TMK 6. madde gereğince iş sahibi ispatlamalıdır. Ancak ayıp ihbarı niteliği itibariyle defi niteliğinde olup ileri sürülmedikçe mahkemece resen dikkate alınamaz.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; karşı davaya ilişkin değerlendirmede davalı karşı davacı tarafça, davacı karşı davalı olan yüklenicinin sözleşmeye konu edimi içinde bulunan yolun 3.5 km’lik kısmının kabulünün idare tarafından yapılmadığını, kendisinden kesinti yapılan 90182,40-TL ondülasyon nedeniyle kesintiyle birlikte, tamamen kaldırılıp yeniden davalı/karşı davacı tarafından yapılan 3.5 km’lik alanla ilgili tahmini olarak 381000,00 TL zarar gördüğü ileri sürülmüş fazlaya dair haklar saklı tutularak zararın 10000.00 TL’sinin tahsili talep olunmuştur. Davacı/karşı davalı savunma olarak kendi sorumluluğunda olan PMT işlemi sonrasında farklı bir firma tarafından asfalt işinin yapıldığını, asfaltlama işi yapılmadan kendi tesliminden sonra asfalt işi yapılana kadar kullanılmaması gereken yolun davacının tedbirsizliği nedeniyle fiili olarak bir yıl kadar kullanıldığını, müvekkiline icra takibi yapılıp itiraz sonrası dava açılıncaya kadar hiçbir aşamada herhangi bir ihtarda bulunulmadığını dava açılmadığını işlere ilişkin tespit yaptırılmadığı savunulmuştur. Asıl yüklenici davalılarca oluşturulan ortaklık ile dava dışı idare arasındaki işin geçici noksansız kabulü 09/08/2017 tarihinde yapıldığı, ondülasyona ilişkin ayıpların bulunduğu kesintiyi içerir son ve kesin hakedişinde asıl yüklenici tarafından 19/10/2017 tarihinde imzalandığı eldeki karşı davanın ise cevap süresi içinde 27/03/2018 tarihinde açıldığı görülmekle karşı davaya dayanak kabulünün yapılmadığı ileri sürülüp ispatlanamayan 3.5 km’lik alanla ilgili davacı/karşı davalının sorumluluğunda olup ayıplı olduğu ileri sürülen işle ilgili 6098 Sayılı TBK’nın 477/son maddesi gereğince ihbar ve ayıbın ispatlanamadığından karşı davanın reddine yönelik davalı karşı davacının istinaf isteminin de esastan reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeninden sayılan hallerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı karşı davacının davalı olduğu ana dava yönünden ve davacısı olduğu karşı dava yönünden yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/07/2020 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararı usul yasaya uygun bulunduğundan davalı karşı davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı karşı davacıdan ana dava için alınması gereken 4.790,55-TL istinaf karar harcından (nispi) peşin alınan 1.198,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.592,55-TL harcın davalı karşı davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı karşı davacıdan karşı davası için alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcı (maktu) peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davalı karşı davacının yaptığı istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
6-İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi 11/11/2020

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

Alınması gereken harç: 3.592,55-TL davalı karşı davacıdan
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸