Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/645 E. 2020/605 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … İNŞ. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
(İstinaf yoluna başvuran) …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 24/09/2020
G. KARAR YAZIM TARİHİ : 25/09/2020
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Konya ilinde inşaat yalıtım işi ile iştigal ettiğini, davalı şirketin … Üniversitesi’ne yapmış olduğu inşaatın bazı safhalarında yalıtım işleri için müvekkili ile anlaşmaya vardığını, istenen işlerin yapılarak eksiksiz olarak teslim edildiğini, toplam iş bedeli olan 56.191,91-TL bedelli 22/01/2016 tarihli ve … nolu faturanın iadeli taahhütlü posta yoluyla davalı şirkete gönderildiğini, ancak davalı tarafından faturanın kötü niyetli olarak iade edildiğini, davalı şirket ile defalarca görüşmeler yapılmasına rağmen müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, davalı şirketin sözleşmeyi işveren sıfatı ile imzalayan …’in şirket yetkilisi olmadığını, dolayısıyla taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme olmadığını iddia ettiğini, davalının itirazının haksız olduğunu, davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı alacaklı ile müvekkili arasında herhangi bir sözleşme veya ticari bir işin olmadığını, araştırmalarına göre davacının alacağının… Ve Turz. Tic. A.Ş.’nin almış olduğu ihale işine ilişkin olduğunu, müvekkili şirket ile ilgisinin olmadığını, davacı tarafın işi geç teslim etmesi ve iş alanında çevre düzenlemesine zarar vermesi nedeniyle… Ve Turz. Tic. A.Ş.’ne ceza kesildiğini ve hak edişlerinin bu gecikme nedeniyle ödenmediğini, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, davacının asıl sözleşme yaptığı şirketin iflas edeceğini bilerek 2014 yılında yapıldığı gözüken iş için aradan 1,5 yıl geçtikten sonra 2016 yılında müvekkiline fatura düzenlemiş olduğunu, müvekkili şirketin de faturayı usulüne uygun bir şekilde iade ettiğini, müvekkili şirketin itirazının haklı olduğundan bahisle davanın reddi ile alacağın % 20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Her nekadar davalı, taraflar arasındaki sözleşmede imzası bulunan …’in sözleşmeyi kendi adına imzaladığını söylese de sözleşmede davalı şirketin isminin bulunduğu, bu hususun tesadüfi olmadığı, yine dosya içerisine celbedilen … Üniversitesi Kafeterya Yapım İşi’ne ait sözleşme ve ekli evraklar incelendiğinde; davacı taraf ile davalı taraf arasında imzalanan 15.11.2014 tarihli sözleşmede imzası bulunan …’in şirketi temsile yetkili olmadığı iddia edilse de dosya içerisine celbedilen … Üniversitesi Kafeterya Yapım İşi’ne ait sözleşme ve ekli evraklar incelendiğinde alacağın devrine ilişkin iki adet devir sözleşmesinde, … İnş. Mühendislik A.Ş. Ni temsilen … ile davalı şirketi temsilen devir alan olarak …’in adı ve imzasının bulunduğu, yine devir sözleşmelerine ekli vekaletnamelerde de davalı şirketin …’e vekalet verdiği, dolayısı ile …’in davalı şirket adına iş ve işlemlerde bulunduğu anlaşılmış, davalı şirketin savunmaları bu nedenlerle Türk Medeni Kanunu’nun 2 ve 3. maddesinde ifadesini bulan dürüstlük ve iyiniyet ilkelerine de aykırı olarak kabul edilmiştir. Yine ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasını düzenleyen HMK. 222/3 maddesi; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünü içermektedir. Dolayısı ile davacı taraf defterleri sahibi lehine delil olma vasfını haiz bulunmaktadır. Neticeten davalı şirket ile yapılan sözleşme gereği dava konusu işin davacı tarafından yapıldığı ve icra takibinde talep edilen bedelin bilirkişi raporları da dikkate alınarak kadri marufunda olduğu kanaatine ulaşılmakla davanın kabulü ile davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının icra takibine itirazında haksız olduğu anlaşılmakla takip tutarının %20’si oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verildiğine dair gerekçeyle;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE,
Davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 56.191,91-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına,
2-Hükmolunan bedelin %20’si olan 11.238,38-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının müvekkili aleyhine haksız olarak icra takibi başlattığını, müvekkilinin süresinde itiraz ederek, takibi durdurması nedeniyle iş bu davanın açıldığını, yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafın iddiasını ispatlayamamasına ve davanın haksızlığının kesin delil niteliğinde olan yemin delili ile açıkça ortaya konulmasına rağmen, mahkemece hukuka aykırı şekilde davanın kabulüne ve müvekkili aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedildiğini, öncelikle davacı taraf ile müvekkili arasında herhangi bir sözleşme veya ticari bir işin olmadığını, müvekkili şirketin ticari defterlerinin incelendiğini, davacı şirket ile ilgili herhangi bir kaydın bulunmadığının anlaşıldığını, yine sözleşmeyi imzalayan …’in sözleşmenin yapıldığı tarihte şirketi temsile yetkili olmadığının da Ticaret Sicil kayıtları ile sabit olduğunu, mahkemenin “…dosya içerisine celbedilen … Üniversitesi Kafeterya Yapım İşi’ne ait sözleşme ve ekli evraklar incelendiğinde alacağın devrine ilişkin iki adet devir sözleşmesinde, … İnş. Mühendislik A.Ş. Ni temsilen … ile davalı şirketi temsilen devir alan olarak …’in adı ve imzasının bulunduğu, yine devir sözleşmelerine ekli vekaletnamelerde de davalı şirketin …’e vekalet verdiği, dolayısı ile …’in davalı şirket adına iş ve işlemlerde bulunduğu anlaşılmış, davalı şirketin savunmaları bu nedenlerle Türk Medeni Kanunu’nun 2 ve 3. maddesine ifadesini bulan dürüstlük ve iyiniyet ilkelerine de aykırı olarak kabul edilmiştir…” gerekçesi ile usul ve yasaya aykırı olarak davanın kabulüne karar verildiğini, mahkemenin gerekçesinin kabul edilemeyeceğini, …’in sözleşmenin imzalandığı tarihte müvekkili şirketle herhangi bir bağının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir kişinin vekaletname ile vekil kılınmasının yaptığı her hukuki işlemi müvekkili adına yaptığının kabulünü gerektirmeyeceğini, bu hususta davacı tarafın yemin deliline başvurduğunu, 09/05/2019 tarihli celsede …’in yeminli beyanında “Ben sözleşmenin imzalandığı tarihte davalı şirketin yetkilisi değildim. O tarihte davalı şirket yetkilileri olan … ve … benim amca çocuklarımdır, ben bu sene içinde …’in hissesini alarak şirkete ortak ve şirket yetkilisi oldum, ben o tarihlerde kendime ait kamyon ile … İnş. Mühendislik A.Ş. Tarafından … Üniversitesinde yapılan inşaata kum taşıyordum,… İnş. Mühendislik A.Ş. İşlerini o dönemde … takip ediyordu, o dönemde … Şirketi … Üniversitesinde yapılan yalıtım işlerini yapacaktı fakat davacı şirket … İnş. Mühendislik A.Ş.’nin durumu kötü oludğundan dolayı sözleşmeyi onunla imzalamamış, …’ın söylemesi üzerine ben bana göstermiş olduğunuz sözleşmeye kendi adıma imza attım, ben sözleşmeyi şuan yetkilisi olduğum davalı şirket adına imzalamadım, davacı şirket söz konusu işi yaptıktan sonra alacağını … İnş. Mühendislik A.Ş.den alamayınca benim yetkilisi olduğum şirkete fatura kesmiştir ” şeklinde beyanda bulunduğunu, …’in kesin delil niteliğindeki beyanına rağmen mahkemece kesin delile aykırı olarak davanın kabulüne karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, …’in yeminli beyanında açıkça sözleşmeyi kendi adına imzaladığını, davalı şirket adına imzalamadığını beyan ettiğini, mahkemece alacağın temliki ile işin/ihalenin/sözleşmenin devri konularının karıştırıldığını, sözleşmenin devrinin, 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 16. maddesinde düzenlendiğini, sözleşmenin devrinin madde 16’da “Sözleşme, zorunlu hallerde ihale yetkilisinin yazılı izni ile başkasına devredilebilir. Ancak, devir alacaklarda ilk ihaledeki şartların aranması zorunludur. Ayrıca, isim ve statü değişikliği gereği yapılan devirler hariç olmak üzere, bir sözleşmenin devredildiği tarihi takibeden üç yıl içinde aynı yüklenici tarafından başka bir sözleşme devredilemez veya devir alınamaz. İzinsiz devredilen veya devir alınan veya bir sözleşmenin devredildiği tarihi takibeden üç yıl içinde devredilen veya devir alınan sözleşmeler feshedilerek, devreden ve devir alanlar hakkında 20, 22 ve 26 ncı madde hükümleri uygulanır.” denildiğini, alacağın temlikinin/devrinin ise 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 183 ve devamı maddelerinde düzenlendiğini, madde 183’de “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.” denildiğini, Sonuç olarak müvekkili şirketin ihaleyle ilgili sözleşmeyi devralmadığını, davacı tacirin, basiretli davranma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, sözleşmeye şirketin yetkilisinin imza sirküsünü veya ilgili belgeleri almadan sözleşme yapan davacı tacirin basiretsizliği nedeniyle müvekkili şirketten talepte bulunmasının kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu nedenlerle ve resen nazara alınacak nedenlerle kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilerek, davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş, ayrıca 17/08/2020 tarihli talep dilekçesiyle mehil vesikası sunularak haklarında tehiri icraya karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf talebine cevap dilekçesinde özetle; davalının istinaf talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu reddinin gerektiğini savunmuştur.
Dairemizce, davalı vekilinin tehiri icra talebi hakkında 11/09/2020 tarihli kararla, Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibi yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesi ilişkisine dayalı iş bedelinin tahsili talebine ilişkindir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde TBK’nın 470. ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Davacı alt yüklenici, davalı ise yüklenicidir.
Davacı taraf, davalı şirketin … Üniversitesi’ne yapmış olduğu inşaatın bazı safhalarında yalıtım işleri için alt yüklenici olarak davalı şirketle sözleşme yaptıklarını, işin yapılıp teslim edilmesine rağmen fatura edilen iş bedelinin ödenmediğini öne sürmüş, davalı ise davacı şirketle aralarında sözleşme yapılmadığını, dayanak sözleşmede şirket adına imza atan …’in şirket yetkilisi olmadığını savunmuştur.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ile dosya kapsamından davalı şirket eser sözleşmesinin şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığını savunmuş ise de; …’in aynı tarihlerdeki … Üniversitesi kayıtlarında şirket adına imza attığı, nitekim şirket adına sözleşme yapmasına ilişkin vekaletnamesinin bulunduğu, dayanak sözleşmede de esasen iş sahibi olarak davalı şirket unvanının yer aldığı nazara alındığında taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinin ispatlandığı kanaatine ulaşıldığı, bilirkişi raporuyla da faturaya konu işin yapılıp teslim edildiğinin ve bedelinin mahalli rayiçlerden daha düşük olduğunun ortaya konulduğu nazara alınarak davalı vekilinin icra inkar tazminatı kısmı dışında istinaf talebinin reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. (Emsal HGK’nın 07.06.2006 tarihli ve 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu alacağın mevcut olup olmadığı ile mevcut bir alacağın tespit edilmesi sonucu miktarı, davaya konu işlerin teslim edilip edilmediği hususlarının tespiti yapılan yargılama sonucu bilirkişi raporuyla belirlenmekle bu durumda likit bir alacak bulunduğundan söz edilemeyeceğinden mahkemece icra inkar tazminatının reddedilmesi gerekirken kabulü yönündeki karar yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf başvurusunun icra inkar tazminatı açısından kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca düzeltilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun icra inkar tazminatı açısından KISMEN KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/06/2020 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararının DÜZELTİLEREK ESAS HAKKINDA YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA;
1-Davacının davasının KABULÜ ile,
Davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 56.191,91-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek %9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 3.838,47-TL harçtan peşin alınan 678,66-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.159,81-TL davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, (ilk derece mahkemesince yazılan 25/08/2020 tarih ve 2020/405 nolu harç tahsil müzekkeresinin iptali ile yeniden belirlenen rakam üzerinden harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine, iptal ve düzenleme işleminin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine)
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 8.104,95-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet suret harcı, 678,66-TL peşin harç, 253,80-TL keşif harcı, 186,20-TL posta-tebligat gideri ve 750,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.902,16-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve dosyada bulunan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B-Davalı tarafça yatırılan 959,62-TL istinaf karar harcının (nispi) ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
C-Davalı tarafça yapılan 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 89,60-TL tehiri icra karar harcı olmak üzere toplam 238,20-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Ç-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
D-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
E-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 24/09/2020


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

Alınması gereken harç: 3.159,81-TL davalıdan
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸