Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/407 E. 2020/463 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHLERİ : … – …
NUMARASI : … Esas

DAVACI : …

VEKİLİ : Av. …
(İstinaf yoluna başvuran)

DAVALI : …

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
G. KARAR YAZIM TARİHİ : …

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen ara kararlarına yönelik davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; öncelikle, taraflar arasındaki yazılı iş sözleşmesinin bulunması, davacının üzerine düşen tüm edimleri yerine getirmiş olması, alacaklarının muaccel bulunması, alacağın para alacağına ilişkin olmasına rağmen herhangi bir rehinle teminat altına alınmamış bulunması ve tahsil kabiliyetinin kalmaması için davalı adına kayıtlı bulunan menkul ve gayrimenkuller üzerinde alacağımıza yetecek oranda yargı teamüllerine uygun olarak İİK 277 vd. maddeleri gereğince mümkünse teminatsız olmadığı takdirde makul ve uygun bir teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesine ve davalarının kabulü ile taraflar arasındaki sözleşme nedeniyle davacı tarafından yapılmış olan iş ve imalatlar için 1.601.000,00 TL alacaklarının ilk ihtarname tarihi olan 24.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle beraber davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen … tarihli ara karar ile “…davanın konusu alacak olup, henüz vadesi gelmiş bir alacak olup olmadığı veya miktarı belli olmadığı gibi, vadesi gelmemiş alacak yönünden de İİK’nın 257/2. maddesinde yazılı şartların oluştuğu tespit edilmemiştir. Dosyaya sadece ihtarname ve tespit raporları sunulmuş olup, sunulan mevcut deliller, çok ağır sonuçları olan ihtiyati haciz talebi karşısında ihtiyati haciz kararı vermek için yeterli görülmemiş, tarafların hak ve menfaat dengesi de gözetilerek, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle “…Davacının … tarihli dava dilekçesindeki İHTİYATİ HACİZ TALEBİNİN REDDİNE…” karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen … tarihli ara karar ile de “…davanın konusu alacak davası olup ihtiyati tedbir konulması istenilen malvarlığı dava konusu olmadığından, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. …” gerekçesiyle “…Davacı vekilinin 20/06/2020 tarihli İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz taleplerinin reddinin, eksik araştırma ve bilgiye dayalı olarak verildiğini, mahkeme kararının matbu ve somutlaştırma yapılmadan yazıldığını, vadesi geldiği ve miktarının belli olmadığı gerekçesinde; davalları 1.600.000-TL üzerinden kısmi olarak açıldığını, yani net ve belli olduğunu, bunun yanında taraflar arasında sözleşme ilişkisinin fiilen ve hukuken sona erdiğini, dolayısıyla alacağın tamamen muaccel hale geldiğini, yaklaşık bir yıldır beklemekte olup daha ne zaman muaccel hale geleceğini, en kötüsünden bile dava açılmakla uyuşmazlık çıkacağını ve alacağın muaccel hale geleceğini, dosyaya sadece ihtarname ve tespit raporları sunulmuş olduğu gerekçesiinde; ret kararı veren hakimlerin dosyalarını incelemediğini, zira taraflar arasında bir iş sözleşmesi olup bu dosyaya sunulduğunu, mahkemenin bu sözleşmenin damga vergisinin alınması yönünde tensiple birlikte ara karar kurduğunu ve Vergi Dairesine ihbarda bulunduğunu, burada ise sözleşmenin olmadığını sadece ihtarneme ve tespit raporlarının sunulduğunu yazarak çelişkiye düştüğünü, dosyada taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan bir yazılı iş sözleşmesinin bulunduğunu, çok ağır sonuçları doğuracağının gerekçesi; bu gerekçeyi tam olarak anlamadıklarını, zira ihtiyati haciz kararı verilirken her iki tarafın özellikle de davacı tarafın hak ve menfaatlerinin zedelenmemesinin dikkate alınacağını, davacı müvekkili şirketin, dava konusu imalatlar için iki milyona yakın bir harcamayı cebinden yaptığını ve tek kuruş para alamadığını, ekonomik olarak çok kötü duruma düşmüş olup tek umudu olan bu dava ve alacağından da mahrum olması halinde batmasının muhtemel olduğunu, ihtiyati haciz kararının çok ağır sonuçları olan bir karar olmayıp geçici bir hukuki himaye tedbiridir ve hüküm gibi ağır sonuç doğurmayacağını, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi, hem yazılı sözleşmenin varlığı hem de mahkeme içi ikrar yoluyla sabit olduğunu, zira davalı tarafın yaptırdığı tespit dosyalarındaki kendi dilekçelerinde bu imalatların taraflarına yapıldığının açıkça ifade edildiğini, yaklaşık değil neredeyse tam ispat bulunduğunu, üç ayrı D.iş ve tespitin, ikisi davalı tarafça yaptırıldığını, dava açılmadan önce konuyla ilgili üç ayrı değişik iş tespit raporu alınmış olup bu raporların üçünün de anlaşılan işin yarısının fiilen yapıldığını belirttiğini, bunlardan ikisinin davalı tarafça yaptırılmış olup, sonuçta 1.684.000-1.950.000-TL arası rakamlar çıktığını, kendilerinin ise alt sınırdan 1.600.000-TL’den dava açmış olup talepleri ile raporlar arasında uyum bulunmadığını, tespit raporlarındaki bilirkişiler Konya Adliyesinin sürekli çalıştığı bilinen ve saygın bilirkişilerden olduğunu, en az 7 ayrı uzmanın imzasıyla fiili imalat ve alacağın olduğunun belirtildiğini, davalı tarafın ödeme savunması ya da belgesinin de bulunmadığını, davacı müvekkili şirket 30.000,00-TL harç yatırarak bu davayı açtığını, delillerine ve dosyalarına güvenlerinin tam olduğunu, somut kanıtların fazlasıyla bulunduğunu, alacakları paraya ilişkin olup herhangi bir teminata ya da rehne de bağlanmadığını, bir başka deyişle bu tür bir alacak davasında yazılı sözleşme, noter ihtarnamesi, üç ayrı ve uyumlu d.iş mahkeme tespit ve bilirkişi raporları, davalı tarafın işin yapıldığına dair kabulü, fiili imalatlar, davalı grup şirketlerle ilgili aleyhe somut uyuşmazlıkların yoğunluğu vs. dikkate alındığında ihtiyati haciz şartlarının fazlasıyla oluştuğunu, davalı şirketin sahiplerinin kardeşine ait olan ve grup şirketi olan … Ltd.Şti. yakın zamanda battığını, davalı şirkette inşaatlarını fiilen sona erdirmiş olup piyasada ekonomik olarak zor durumda olduklarına ve malvarlıklarını kaçırdıklarına dair güçlü duyumların bulunduğunu, Konya Adliyesi tevzi bürosu ve zabıtadan basit bir araştırma yapılması halinde dahi anlatılan durumun doğrulanacağını düşündüklerini, ayrıca tapudan pasif sorgu yapılması halinde davalı şirketin son altı ay ki devir sayısı dahi durumu anlatmaya yeteceğini, davalı taraf ve grup şirketleri, sürekli D.iş tespit, tapu iptal ve tescil, icra takibi, tasarrufun iptali vs benzer uyuşmazlıkların tarafı bulunmadığını, bu halde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, ihtiyati haciz kararının verilmemesi halinde borçlu davalı tarafın mal kaçırmasına fırsat ve zemin oluşturulmuş olacağını, böyle bir halde de, mahkemelerin çözüm merci olması sıfatı yerine yeni uyuşmazlıklar ve sorumluluklara yol açılmış olacağını, somut olayda yaklaşık ispatın hatta tam ispatın olduğu bile ortada olup yüksek mahkemece uğradıkları mağduriyet kapsamında ivedi olarak lehlerine ihtiyati haciz kararı verilmesini istemediklerini, eser sözleşmelerinde tespit raporlarının bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilmesine yönelik çok sayıda içtihat olup dava dilekçelerinde örneklere atıfla yetindiklerini, bundan ayrıca dava dilekçesi içindeki ihtiyati haciz talep ve gerekçelerimizi de aynen tekrar ederek ve istinaf incelemesinde gerekçe tuttuklarını, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2020 gün … Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz verilmesine yönelik taleplerinin reddine ilişkin ara kararının, istinaf incelemesi ile kaldırılarak yeniden dava dilekçesindeki talepleri/itirazları hakkında olumlu yönde kabulüne şekilde hüküm kurulmasına, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece talep ettikleri ihtiyati tedbir taleplerinin tedbir konulması istenilen malvarlığı dava konu olmadığından reddine karar verildiğini, mahkemenin hem ihtiyati haciz hem de ihtiyati tedbir talepleri reddettiğini, her iki dilekçelerinde, dava dilekçelerinde ve eklerinde bu geçici hukuki himaye tedbirlerine neden ihtiyaç duyduklarını uzun uzun açıkladıkları, tüm taleplerinin somut bilgi ve belgelere (yazılı sözleşme, üç ayrı d.iş ve tespit raporu, mahkeme içi ikrar, noter ihtarnamesi, tapu kayıtları vs.) dayanmakta olup bundan ayrıca davalı borçlunun aile grup şirketlerinin ekonomik olarak battığına dair yine çok sayıda somut kanıt ve iddialarını (Konya adliye dava ve icra tevzii bürosu araştırması, zabıta araştırması vs.) da ortaya koyduklarını, bu tedbir kararlarının verilmemesi nedeniyle alacakalırının tahsil kabiliyetinin kalmaması gibi bir durumun ortaya çıkmasından endişe duyduklarını ancak bu talepleri ayın mahkemeye sunmaktan başka yapacak bir şeylerinin olmadığını, davaya konu alacaklarının bulunduğu imalatlar, şu an tedbir istediğimiz bağımsız bölümlerin üzerinde/içinde olup bu bağımsız bölümlerde aynı parselde davalı üzerinde bulunduğunu, haliyle HMK 289-391 gereğince uyuşmazlık konusu mal ya da hakkın gerçekleştiğini düşündüklerini, ayrıntılı açıklamalarını tedbir istemi içeren dilekçeyenihre somutlaştırmış bulunduklarını, bu nedenle davalı adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazlar hakkında ihtiyati tedbir verilmesinin hukuka uygun olacağını değerlendirdiklerini, bir başka deyişle davalarındaki alacaklarının dayanağı olan hak ve mal, davalı adına kayıtlı bulunan bu bağımsız bölümler üzerinde olduğunu, mahkeme gerekçesine göre davalının başka bir taşınmaz ya da bağımsız bölümleri üzerinde ihtiyati tedbir istemiş olsalardı o zaman uyuşmazlık konusu olmayan bir taleplerinin olduğunun düşünülebileceğini, ancak şu halde mahkemece dava konusu … parselle ilgili ihtilyati tedbir verilmesinde bir sakınca ya da engelin bulunmadığını, bu nedenle alacakları yetecek oranda olmak üzere davaya dayanak … parseldeki mülkiyeti davalı tarafa ait bağımsız bölümler üzerinde, bunların üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi ve üzerlerine davalıdır şerhinin konulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini (gerekli görülecek teminat tarafılarınca yatırılmaya hazır bulundukları) talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen ara kararların usul ve yasalara uygun olduğunu, davacı yanın istinaf sebeplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğundan davacının¥ istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsiline ilişkin olup talepler ise ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İhtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesine göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Davacının amacı para alacağını güvence altına almak olup davalıya ait bağımsız bölümler davanın konusu olmadığına göre mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair hükmünde hukuka aykırı yön görülmemiştir.
İhtiyati hacze ilişkin İİK’nın 257. Maddesinde ise “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” hükmü düzenlenmiştir.
İİK’nın 258. maddesinin 1. fıkdasının 2. cümle hükmü uyarınca; ”Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.” Bu hükümdeki yaklaşık ispat kuralından hareketle, mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken husus, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir.
Somut olayda, davacı taşeron ile davalı yüklenici arasında eser sözleşmesinin feshedildiği ve davacı tarafından bir takım imalatların tamamlandığı çekişmesizdir. Dosyada mevcut delil tespiti dosyaları da değerlendirildiğinde davacı tarafın tazminat taleplerine yönelik yaklaşık ispata yeterli delilin ibraz edildiği anlaşılmakla ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun reddine,ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun teminat karşılığında kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen … tarihli ara karar usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından verilen … tarihli ara kararın 6100 sayılı HMK.m.353/1-b-2 gereğince KALDIRILARAK AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
A-) İİK’nın 257 ve devamı maddeleri gereğince talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin KABULÜ ile; dava değeri olan 1.601.000,00 TL’lik alacağın tahsili için alacağın %20’si oranında 320.200,00 TL (ilk derece mahkemesi veznesine yatırılmak veya sunulmak üzere) nakdi veya kayıtsız şartsız, süresiz ve kat’i banka teminat mektubunun alınmak suretiyle davalı … Ltd.Şti’nin menkul ve gayrimenkul malları üzerine İİK’nun 257 ve müteakip maddeleri uyarınca 1.601.000,00 TL’lik alacak miktarınca İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
B-) Kararın gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
3-) İhtiyati tedbir talebinin reddine yönelik verilen ara karara karşı istinaf yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı (maktu) peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-) İhtiyati haciz talebinin reddine yönelik verilen ara karara karşı istinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının (maktu) talep halinde yatırana iadesine,
5-) İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince esas hakkınnda verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-) Dairemiz kararının tebliğ işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
7-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, 6100 HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi….


Başkan

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸