Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/158 E. 2020/194 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI-KARŞI DAVALI : … LİMİTED ŞİRKETİ

VEKİLLERİ : Av. … – Av. … – Av. …
: Av. …

DAVALI-KARŞI DAVACILAR : 1 -…

: 2 -… LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
(istinaf yoluna başvuran)

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
G. KARAR YAZIM TARİHİ : …
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı-karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalılar arasında akdedilen anlaşmaya nazaran müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini ve yapılan işlere ilişkin olarak fatura düzenleyerek ilgili firmaya gönderdiğini, faturaların bir kısmının ödenmediğini, bunun üzerine Konya … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, davalının itirazın üzerine takibin durduğunu ve açıkladığı nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacılar vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının müvekkilinin alt taşeronu olduğunu, davacının sözleşmeye uygun olarak iş yapmadığı için işveren olan Konya Büyükşehir Belediyesi’nce işin bir kısmının hiç dikkate alınmadığını, bir kısmını da kusurlu kabul ederek kabul edilen bölümler için nefaset farkı olarak hakedişten 90.182,40-TL kesinti yaptığını, davacının icra takibine konu ettiği fatura bedelinin bu nedenle ödenmeyerek takibe itiraz edildiğini, davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının hakedişten kesinti yapıldığını iddia ederek davayı açtığını, davacı karşı davalının yaptığı ve hiç kabul edilmeyen 3,5 km yol bulunduğunu, kabul edilmeyen bu yol nedeniyle müvekkilinin büyük zarara uğradığını, müvekkilinin tahmini olarak 381.000,00-TL zararının bulunduğunu, uğranılan bu zararın bilirkişi aracılığıyla belirleneceğini ve açıkladığı nedenlerle karşı davalarının kabulü ile şimdilik 10.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı karşı davacının 70.129,57-TL fatura bedelini ödemediğini ikrar ettiğini, davacı karşı davalının müvekkillerince taahhüt edilmemiş işleri müvekkilleri yapacakmış gibi dilekçesine yansıttığını, müvekkilinden iş teslim alındıktan sonra karış tarafça gerekli tedbirler alınmadığından asfaltlanmayan yolun çevrede bulunan köylüler tarafından kullanıldığını, asfalt işi yapılana kadar kullanılmaması gereken yolun karşı tarafın tedbirsizliği ve dikkatsizliği nedeniyle müvekkilinin ilgisi ve sorumluluğu dışında kullanıldığını, bunun neticesinde müvekkili tarafından yapılan işlerde deformasyon olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, yapılan işi karşı taraf ve ilgili kurumlarca kabul edildiğini, kabul neticesinde de müvekkilinden fatura kesilmesinin istenildiğini ve karşı tarafça hakedişlerin yapıldığını, kendilerinin açtığı davaya kadar davalı-karşı davacı tarafça hiçbir aşamada müvekkiline ihtarda bulunulmadığını, dava açmadıklarını, bu durumun karşı tarafın kötüniyetli olduğunu gösterdiğini ve açıkladığı nedenlerle karşı davanın reddine, açmış oldukların davanın ise kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Asıl dava itirazın iptali isteminden ibaret olup, davacı takibe ve davaya konu 2 adet faturadan doğan alacağın ödenmediğini, davalıların takibe itirazlarının haksız olduğunu iddia ederek itirazı iptalini istemiş, davalılar ise alt yüklenici olarak dvacıya verilen işin sözleşmeye uygun olarak yapılmadığını, ayıplı ifa nedeniyle ihale hakedişlerinden kesinti yapıldığını bu nedenle faturalardan bakiye kalan kısmın ödenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davada her ne kadar adi ortaklık da taraf olarak gösterilmiş ise de bunun maddi hatadan kaynaklandığı kabul edilmiştir.
Karşı dava ise sözleşmenin ihlali nedeniyle tazminat davası olup, davalılar karşı dava ile davacıya verdikleri işin sözleşmeye uygun olarak yapılıp teslim edilmediğini, ayıplı ifa nedeniyle zarara uğradıklarını iddia ederek 10.000,00-TL tazminatın karşı davalıdan tahsilini istemiş, karşı davalı ise alt yüklenici olarak üstlenilen işin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini, ayıplı olduğu iddia edilen işlerden sorumlu olmadığını savunarak karşı davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasında takibe konu faturalardan doğan bakiye alacağın ödenmediği noktasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf; sözleşmeye konu işin yine sözleşme hükümlerine uygun şekilde yapılıp yapılmadığı, ayıplı imalat bulunup bulunmadığı ve ayıplı imalattan kimin sorumlu olduğundan ibarettir.
Taraflar arasındaki ihtilafın çözümü için öncelikle imzalanan sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. 31/05/2016 tarihli sözleşmenin incelenmesinde davacı karşı davalının plentmix temel tabakalarının serilmesi ve sıkıştırılması işini üstlendiği, davalı karşı davacının da bunun karşılığında belirlenen tutarı ödemekle yükümlendiği anlaşılmıştır.
TBK’nın 470. Maddesine göre; Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
TBK’nın 470. Maddesindeki tanımdan yola çıkılarak yapılan değerlendirmede taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
TBK’nın 474. Maddesine göre; İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir.
TBK’nın 477. Maddesine göre; Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.
Mevcut dosya kapsamına uygun olduğundan hükme esas alınan 26/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, her ne kadar ihaleye konu yolun bir kısmının ayıplı olduğu noktasında duraksama bulunmamakta ise de bu ayıbın davacı karşı davalının yükümlendiği serme ve sıkıştırma işinden kaynaklandığına dair bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca TBK’nın 474. ve 477. maddesi uyarınca yapılan işin ayıplı olduğu iddiasında bulunan davalı karşı davacı yükleniciye ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edemediği gibi iddia da etmemiştir. Bu bakımdan ispat yükü üzerinde olan davalı karşı davacı, ayıplı ifanın yüklenicinin kusurunda kaynaklandığını ve süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispatlayamadığından karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl dava yönünden ise yukarıda da belirtildiği üzere, takibe konu asıl alacağın ödenmediği noktasında taraflar arasında ihtilaf bulunmadığından ve davalı karşı davacı tarafça ayıplı ifa iddiası ispatlanamadığından takibin asıl alacağın tahsili yönüyle devamına, borçlunun takipten önce temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından takip öncesi işlemiş faiz yönünden ise talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı karşı davalı icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden davacı nkarşı davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesine dair gerekçe ile;
1-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
a)DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 70.129,57 TL asıl alacağın tahsili yönüyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
b)Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
a)DAVANIN REDDİNE,…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı-karşı davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; asıl dava yönünden; davacıya alt taşeron olarak imalatını vermiş oldukları mesafesi 50 km olduğunu, bu yolun 3.5 km kısmı hiç kabul edilmemiş ve geriye kalan 46.5 km’lik kısmı için 90.182,40-TL para nefaset farkı olarak belediye tarafından kesildiğini, bu kesinti yapılan kısımdan 70.129,57-TL kısmı davacının hataları sebebi ile hissesine düşen kısım olarak davacı karşı davalının hesabından müvekkili tarafından mahsup edilerek verilmediğini, davacıya yaptırılan bu yerlerden 3.5 km lik kısmının tamamen kazınarak sıfırdan yeniden inşa edildiğini, yeniden inşa edilen bu kısıma ise belediye tarafından sıcak asfalt yaptırıldığını, sıcak asfalt yapılan bu yer için müvekkilinin kaplama asfalt için vermiş olduğu malzemelerin tamamen zayi olduğunu, yeniden inşa edilen kısma yönelik olarak davacı Karşı davalıdan her hangi bir kesinti yapılmadığını, karşı davalarının bu kısımla alakalı olduğunu, sıfırdan yeniden inşa edilen kısım için müvekkilinin yaklaşık olarak 381.000,00-TL harcama yaptığını, davacının yapmış olduğu imalatın arızalı kabul edilen 46.5 km’lik kısmı için müvekkilden nefaset farkı olarak alınan paranın bir kısmı olup 70.129,57-TL olduğunu, müvekkilinden kesilen nefaset farkının toplamda 90.182.,40-TL olduğunu, davacı karşı davalı dava dilekçesinde ısrarla bir kısım iddialarda bulunduğunu, bu iddiaların daha önce cevap dilekçelerinde açıklandıklarını, serim işleminin 10 cm yapılması istendiği cümlesinin işin esasına aykırı olduğunu, bu işlemin nasıl kotlanacağı ve yapılacağı teknik tarifede belli olup bunun yapılma şeklini de üst işverenin belirleyeceği ve ona göre yapılacağı, müvekkilinin iddia edildiği gibi bir talimatı olmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber böyle bir talimat olsa dahi müvekkilinin talepleri ve talimatları değil işin imalına teknik şartnamelerin öngördüğü kurallar uygulanacağı, aksi iddianın dinlenmesinin mümkün olmadığı, müvekkilinin yapmış olduğu taban imalatında hata olmadığı, taban dolgu yapıldıktan sonra kullanıma açıldığını, ancak davacıya işin ihale edilmesi sonrası yer yer hasıl olan az miktardaki dalgalı yerlere greyderler ile reklaj yapılarak düzeltildiğini, reklaj yapılmadan kesin olarak plentmix (p.m.t.) işlemi yapılamayıp toprağın serilemeyeceğini, davacı-karşı davalının davasına konu olan hak edişinden yapılan kesintinin sonradan başka bir firmaya yaptırılan sıcak asfalt olan yerle bir alakasının olmadığını, davacı sanki yapılan kesintinin sıcak asfalt yapılan yerin hak edişinden kesilmiş gibi açıklama yaptığını, sıcak asfalt yapılan yer için yapılan harcama miktarının yaklaşık olarak 381.000.00-TL civarında olup davacının dava ettiği ve talep ettiği para yani 70.129,57-TL asfaltı kazınıp yeniden sıcak asfalt yapılan yer olmayıp bunun dışında kalan 46.5 km yerin yaklaşık 30 km yerinde yapılan imalat için kesilen nefaset farkından kaynaklandığını, davacının kazınan yerin dışında kalan 30 km yolda hasıl olan ve düzeltilmeye çalışılmasına rağmen yine istenilen konfora gelmeyen yerlerin imalatı sebebi ile müvekkilinden kesilen 90.182,40-TL hak edişin içerisinde olduğunu, davacı yuvarlak bir anlatım ile iki ayrı talebi aynı imiş gibi gösterip kafaları karıştırmasının doğru olmadığını, sonradan sıcak asfalt yapılan yerde davacının ve müvekkilinin yapmış olduğu imalat için hiçbir ödeme yapılmadığını, ödenmeyen rakam imalatı kabul edilen 30 km yerler için yapılan hak ediş 90.182,40-TL den nefaset farkı adı altında müvekkilinden kesilen rakamdan davacı hissesine isabet eden rakam olduğunu, yol imalatında alt yapı yapılar ve bir süre kendi haline terk edilerek kullanıma açıldığını, böylece yeterli şekilde zeminin oturması sağlandığını, bu arada gelip geçmeler sebebi ile yolda esik-kesik şeklinde arızalar oluştuğunu, alt yapı üzerine P.M.T. yapılacağı zaman yeniden Greyderle reklaj yapıldığını, bundan sonra davalıya ihale edilen P.M.T. işi yapıldığını, müvekkilinin bu reklaj işini yapmış ve davacıya P.M.T. yapması için zemin teslim edildiğini, bu teslim öncesi asıl iş veren Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı elemanlarınca kontrol edildiğni ve zemin daha sonra P.M.T. işi yapılmak üzere davacıya teslim edildiğini, davacının P.M.T. yaptığı yerin asfaltı aradan 24 saat geçince derhal yaptırdığını, zaten 24 saat geçmesinin zaruri olduğunu, çünkü zemine serilen malzemelerin kurumasının gerektiğini, bunun dışında bir gecikmeden bahsedilmesinin art niyetli bir tavır olacağını, böyle bir gecikmeye zaten asıl iş veren Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı izin vermeyeceğini, bu gerçeklere rağmen davacı-karşı davalı ısrarla hatanın kendisinde olmadığını iddia ettiğini, bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, eğer davacı-karşı davalının iddia etmiş olduğu gibi alt temel inşaatın yapımında hata olsa bunun hiç düzeltilmesinin mümkün olmadığın, tamamen hatalı olan kısım ise belediye tarafından cezalı (nefaset farkı kesilerek) dahi kabul edilmediğini, bu sebeple mahkemenin bu hususları dikkate almadan karar verdiğini, kararın esastan kaldırılarak yeniden davanın yargılamasının yapılıp hüküm kurulmasını ve davanın reddine karar verilmesini, karşı davamız yönünden ise; cevap ve karşı dava dilekçelerinde ayrıntılı olarak arz edildiği üzere davacı karşı davalının yaptığı yolun 46.5 km lik kısmın 30 km sinde yer yer ondüle olduğunu, bu kısımın yaklaşık 30 km lik kısmın içinde olduğunu, imalatın diğer bölümünde nefaset farkını gerektirecek bir hata olmadığını, ancak yolun 3.5 km lik kısmı ise belediye tarafından nefaset farkı dahi öngörülmeden kabul edilmediğini, bu kısım yeniden ve sıcak asfalt yapıldığını, ancak bu kısmın kaplama astarlı asfalt yapılması için pek çok malzeme verilmiş ve bu malzemelerin tamamının zayi olduğunu, çünkü kabul edilmeyen bu 3.5 km lik kısım tamamen yeniden kazınmış ve sıfırdan imal edildiğini, karşı davalarının bu kısımlarla alakalı olduğunu, davacı-karşı davalı tarafın taleplerin de ayırt edilmesi gereken husus iddia ve savunmanın kendilerine karşı davalarını içine alacak şekilde izah etmiş olması gerektiğini, her iki davanın birbirlerinden farlı olduğunu, davacı karşı davalının iddialarına yukarıda geniş bir açıklama yapıldığını, müvekkilinin davasının ise, sonradan sıcak asfalt atılarak 3. bir firmaya yaptırılan 3.5km yerle alakalı olduğunu, bu yerin davacının kötü imalatı sebebi ile gerek davacının ve gerekse müvekkilinin yaptığı önceki imalatın hiç dikkate alınmamış ve hiçbir ödeme yapılmadığını, ancak müvekkilinin bu 3.5 km yere yapmış olduğu tüm imalat ve malzemelerin zayi olduğunu, bu zararın davacının bu 3.5km yerde yapmış olduğu P.M.T işinin teknik şartlara uyulmadan yapılmış olmasından kaynaklandığını, bu yerde davacı-karşı davalının hatalı imalatından dolayı uğramış oldukları zararlarını talep ettiklerini, davacı-karşı davalının yaptığı işin bir eser sözleşmesi olduğunu, bu yerler de sorumluluğun eser sözleşmesi hükümlerinin öngördüğü 5 yıllık zaman aşımına bağlı olduğunu, bu sebeple yapılacak bir imalatta ayrıca taşeronun uyarılması bahis konusu olamayacağını, imalatın yapılma şeklinin Kara yolları teknik şartnameleri çerçevesinde imalatın yapılması gerektiğini, davacı-karşı davalının hatalı imalatı sonrası müvekkilinin büyük zararlara uğradığını, yasa ve sözleşme hükümleri gereğince imalatın kesin kabulü yapılıncaya kadar çıkacak her türlü hata ve arızanın giderilmesinin yapımcının sorumluluğunda olduğunu, bunun içinde imalat sonrası bir deneme süresi öngörülüp bu süre duruma göre 5 yıla kadar uzayabileceğini, ancak davacı-karşı davalı olan taşeronun ise imalatın 3.5km lik kısmında hatalı imalat yaptığını ve bu imalatın tamamının kabul dışında tutulduğunu, bu yerin kaplama asfalt yapılması için müvekkilinin malzeme verdiğini, verilen malzemenin tamamının zayi olduğunu, zayi olan bu malzemenin değerinin 381.000,00-TL civarında olduğunu, bu zarara yapımcı davacı … firmasının hatasının sebebiyet verdiğini, bu sebeple davalarının kabul edilmesi gerekirken ret edilmesinin haksız olup adil olmayıp zararlarının karşılanması gerektiğini, mahkeme kararına esas alınan bilirkişilerce tanzim edilen raporun karar vermeye ve denetime elverişli olmadığını, yapılan imalatın arızalı yerle sınırlı olmadığını, imalatın tamamının 50 km olduğunu, bunun 30 km sinde nefaset farkı bulunduğunun kabul edildiğini ve imalatın kabul edildiğini, 16.5 km si ise hatasının bulunmadığı görülerek kabul edilip hizmete açıldığını, ancak bu imalatın ise 3.5km si hiç kabul edilmemiş ve tamamen kazıttırıldığını, bu 3.5km yer için müvekkilinin vermiş olduğu malzemelerin tamamının zayi olduğunu, bu malzemelerin zayi olmasının sebebinin davacı-karşı davalı … firmasının hataları olduğunu, su sebeple davalı firma hatasının karşılığının ödemesi gerektiğini, ancak bilirkişiler ayın sözleşme kapsamında yapılan bir kısım imalatın doğru olup geriye kalan kısımlarda hata olmasını görmezden geldiğini ve bu hususta hiçbir açıklama yapma gereği dahi duymadığını, bilirkişilerden bu eksikliğin giderilmesi için ek rapor alınması yönündeki taleplerinin kabul edilmeden davalarının reddi yoluna gidildiğini, bu şekilde hatalarla dolu olan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının yanlış olduğunu, mahkeme kararının kaldırılması ile davacı-karşı davalın kabul edilen davasının yeniden ele alınarak esastan incelenmesi ve bu incelemenin duruşmalı yapılarak davanın esastan reddine karar verilmesini, karşı davalarının da incelerek hatalı imalat yaparak müvekkile büyük zarar veren davacı karşı davalının bu zararlarının ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı-karşı davalı taraf istinaf talebine cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsiline yönelik yapılan icra takibine itirazın iptali; karşı dava ise ayıplı ifa nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 6. maddesine göre karşılık davalar, müstakil davalar gibi harca tabidir. Somut olayda, karşı davacı tarafından “karşı dava harcı” olarak peşin nispi harç yatırılmışsa da maktu başvurma harcının yatırılmadığı görülmektedir. Anılan Kanunun 30. maddesi uyarınca karşı davacıya süre verilip, re’sen maktu başvuru harcının yatırılması yoluna gidilerek, harç ikmal edildiğinde yargılamaya devam edilmesi; aksi halde dosya işlemden kaldırılarak, üç ay içinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, harç yatırılmadan yargılamaya devam edilerek, uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355. maddesi gereğince yapılan inceleme neticesinde; davalı-karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın 353/1-a-4. maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalı-karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yerinde görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı tarafından yatırılan toplam 1.242,04-TL istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince talep halinde yatırana iadesine,
4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; 6100 HMK’nın 353/1-a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. …


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸