Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2020/156 E. 2020/193 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – …

VEKİLLERİ : Av. …
: Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
(İstinaf yoluna başvuran)

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
G. KARAR YAZIM TARİHİ : …
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2014 yılından süregelen cari hesap ilişkisinin mevcut olduğunu, bakiye 39.996,70-TL’nin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Konya … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından takibe haksız olarak itiraz edildiğini, borçlunun itirazlarının yersiz olduğunu, ticari defterlerini incelenmesi sonucu müvekkilinin haklılığının ortaya çıkacağını, bu nedenlerle davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, kötüniyetli borçlunun alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının taraflar arasında imzalanan 20/10/2014 tarihli sözleşme ile kiralanan rekreasyon alanları üzerine sözleşmede belirtilen hizmet bölümlerini kapsayan mekanik tesisat projelerinin hazırlanması ve teslim edilmesi işini üstlenildiğini, davacı firmanın üstlendiği işi tam, zamanında ve gereği gibi ifa etmediğinden müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, eksik imalat nedeniyle davacıya 39.996,70-TL iade faturası kesildiğini, davacının üstlendiği işi tam yapmadığının yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını ve açıkladığı nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacı tarafça düzenlenen … seri numaralı 51.920,00 TL bedelli, … seri numaralı 95.580,00 TL bedelli ve … seri numaralı 165.200,00 TL bedelli faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıt olduğu, nitekim tarafların ticari defterlerine göre 01/01/2017 tarihi itibariyle davacının alacak tutarının 239.996,70 TL olduğu, bu tutar yönünden ve yapılan ödemeler yönünden taraf ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu, ayrıca takip tarihi itibariyle de davacının 39.996,70 TL alacaklı olduğu noktasında da taraf defterlerinin karşılıklı birbirini teyit ettiği, defterler arasındaki uyumsuzluğun davalı tarafça düzenlenen iade faturasından kaynaklandığı, iade faturası davalı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı tarafça düzenlenen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle iade faturasına konu hizmetin davacı tarafça sunulmadığının davalı tarafça kesin delillerle ispatının gerektiği, ancak davalının bu iddianın ispatına yarayan yeterli bir delil sunmadığı, davalının açıkça da yemin deliline dayanmadığı, bu nedenle de iade faturasına konu hizmetin sunulmadığı iddiasının davalı tarafça ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 67/2. Maddesine göre; Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Somut olayda davalının takibe itirazının yerinde olmaması ve alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir. Davalının tazminat talebinin ise anılan yasal düzenlemedeki şartların oluşmaması nedeniyle reddine karar verildiğine dair gerekçelerle;
1-DAVANIN KABULÜ ile; Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile TAKİBİN AYNEN DEVAMINA,
2-39.996,70 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 7.999,34 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının tazminat talebinin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili tehiri icra taleple istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafça müvekkili şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyası ile başlatılan icra takibine müvekkili şirketçe itiraz edilmesi üzerine müvekkili şirketin itirazının kabulü ile söz konusu icra takip dosyasını yetkili Konya’ya göndererek Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası ile yeniden müvekkili şirkete ödeme emrinin gönderildiğini, bu kez de söz konusu borca yapılan itiraz neticesinde davacı tarafça Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, taraflar arasında imzalanan 20/10/2014 tarihli sözleşme ile davacı firmanın Konya İli … İlçesi sınırlarında yer alan … ada ve … parseldeki … m² imarlı arsa ile ilgili ve belediyesinden kiralanmış olan rekreasyon alanları üzerine proje firması tarafından sözleşmede belirtilen hizmet bölümlerini kapsayan mekanik tesisat projelerinin (ruhsat, uygulama) hazırlanması ve teslim edilmesi işini üstlendiğini, taraflar arasında 11/09/2015 tarihli ek protokol de tanzim edildiğini, taraflara arasındaki 20.10.2014 tarihli sözleşmedeki hizmet ve edimlerin mimari proje ile tamamlanması ve bu iş karşılığında 180.000 TL + KDV bedelin ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak 20/10/2014 tarihli sözleşme kapsamındaki projedeki taahhütleri bile yerine getirmemişken ve davacı tarafça projenin tamamlandığı düşünülen ve iddia edilen kısımları bakımından da somut bir sonuca ulaşılmaması sebebiyle müvekkil şirketin ödemeleri durdurduğunu, eksik işlerin tamamlanması için davacıya süre verilmesine rağmen davacı yanın hem projeyi tamamlamadığını hem de ödemelerde eksiklik olduğu iddiası ile müvekkili aleyhine takibe geçildiğini, söz konusu takibe müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, bu nedenle açılan davanın reddinin gerektiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında akdedilen 20/10/2014 tarihli sözleşme kapsamında yapılan eksikliklerin hem cevap dilekçelerinde hem de aşamalardaki beyanlarında belirtildiğini, dava dilekçesinde takibe ve davaya dayanak alacak hakkını ortaya koyan hiç bir açıklama yapılmadığını, sözleşmenin c bendinin (mekanik tesisat uygulama projeleri) 2. maddesinde ısıtma, havalandırma ve klima tesisatı projsi açıkça belirtilmiş olmasına rağmen; daire içi klima tesisatı projeleri 8 blok haricindeki diğer tüm bloklarda teslim edilmediğini, yalı ve villalarda hamam bölümü ısıtma tesisatı projelerinin teslim edilmediğini, sözleşme c bendi (mekanik tesisat uygulama projeleri) 4. maddede (yangınla mücadele tesisatı projesi) gereğince J blok trafo ve elektrik pano odaları ve bunun gibi mahallerde fm200 gazlı söndürme sisteminin çizilmediğini, sözleşmenin c bendi (mekanik tesisat uygulama projeleri) 2. maddesine (ısıtma havalandırma ve klima tesisatı projesi) göre J blok VRF tesisatı izometrik projeleri, bakır çapları ve yoğuşma borusu tesisatının projelendirilmediğini, sözleşmenin c bendi (mekanik tesisat uygulama projeleri) 5. maddesi (bina enerji kimlik belgesinin oluşturulması) gereği enerji kimlik belgesi verilmediğini, sözleşmenin c bendi (mekanik tesisat uygulama projeleri) 7. maddesi gri su arıtma tesisatı gereği gri su arıtma tesisatı projesi alt yapı proje firmasının belirleyeceği noktalara teslim edilmediğini, mahkemece sözleşme bakımından eksik işlerin tespiti açısından keşif günü tayin edildiğini ve keşif gününde mahkemenin mazeret alması sebebi ile keşif yapılamadığını, keşif gününün akabinde mahkemeye sözlü olarak beyanda bulunarak taraflar arasındaki sözleşmenin fiziki bir sonucundan ziyade bilgisayar ortamında bir takım çizimler ve belgeler olduğunu ve bu nedenle de taraflar arasındaki sözleşmenin “3.projenin teslim şekli” başlık maddesi uyarınca davacı yanın projeyi teslim ettiklerine ilişkin belgelerini sunmalarının talep edildiğini, sözleşmede davacı yanın sözleşme ile üstlendiği edimlerin somut bir sonucu olan edimler değil aksine yalnızca bir CD veyahut sanal ortamda teslim alındığına ilişkin müvekkili şirket onayı ile teslimin kabul olabileceği edimlerden olduğunu, mahkemece itirazların değerlendirilmesi açısından duruşma ertelenmişse de söz konusu itirazlarının göz ardı edilerek iş bu davaya yalnızca faturası kesilen meblağların ödenmesi olarak bakıldığını ve hukuka ve hakkaniyete aykırı nitelik taşıyan kabul kararı verildiğini, davacı yanın hizmet sözleşmesindeki hizmetleri ifa etmemesine rağmen davacı tarafa yapılan ödemelerin bulunduğunu, buna karşılık davacının bir hizmet verdiğini ispat edemediğini, davacının 05.11.2016 tarihli yazı ile işin tamamlanmadığını kalan kısım için henüz iş yapılmadan peşin ödeme talep ettiklerini bildirdiğini, davacı tarafa ödemelerin hakediş usulü ile yapıldığını ve bu sebeple de fatura kesilse dahi öncelikle işlerin tamamlanması gerektiğinin bildirildiğini ancak sözleşmede verilen süre içerisinde davacı tarafça sözleşmeye konu edilen hizmetin yerine getirilmediğini, yapmadığı hizmet karşılığında müvekkilin ödediği bedel için alacak hakkı doğduğunu fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sözleşmenin hukuki niteliği ve sonuçlarının davacı tarafın iddialarının aksine; taraflar arasındaki sözleşmenin 6098 sayılı Borçlar Kanunu’muzun 470 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan, yüklenicinin (taraflar arasındaki sözleşmede tek tek sayılan konuları kapsayan) eseri meydana getirme, iş sahibinin de bedel ödemeyi yüklendiği bir eser (istisna) sözleşmesi niteliğinde olduğunu, bu nedenle davacının edim borcunun sözleşme süresinin dolmasıyla değil ancak eserin sözleşmeye uygun olarak teslim edilmesiyle sona ereceğini ve ancak bu şartla alacağın doğduğundan bahsedileceğini, dava konusu ihtilafın esasının davacı yönünden ifanın gerçekleşip bir alacağın doğup doğmadığı ya da eksik veya ayıplı bir ifanın bulunup bulunmadığı olduğunu, davacının salt fatura kayıtlarına dayanarak faturaların vergi hukuku yönünden doğurduğu sonuçlar somut olay bakımından ve maddi hukuk yönünden eserin teslim edildiği anlamına gelmeyeceğini, zira sözleşme konusu işin menkul bir malın teslimi olmayıp belirli bir süre içinde yapılacak çalışmalar sonucunda uygulamaya geçirilebilecek bir proje olduğunu, böyle bir çalışmada dönemsel hakediş sistemi kurulmasının da mümkün olmadığını, sözleşmede belirlenen edimlere ilişkin faturaların teslim keyfiyeti gerçekleşene kadar, avans (ön ödeme) niteliğindeki taksitlerin makbuzu olarak kabul edilebileceğini, kesilmiş olan bu faturaların 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 230. maddesinde düzenlenmiş olan zorunlu unsurlar bakımından da eksik olduğunu, sözleşme konusu işi tam ve gereği gibi teslim ettiğini ispat yükümlülüğünün davacı/karşı davalı tarafa ait olduğunu, davacıya 31.01.2017 tarihinde iade fatura kesildiğini ve davacının taleplerinden önce edimlerini ifa etmesinin istendiğini, davacının fatura bedellerinin ödenmesi talebi ile icra takibine giriştiğini, davacıya iade fatura kesildiğinden ve bu iade fatura neticesinde müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığından müvekkili şirketçe söz konusu icra takibine itiraz edildiğini, mahkemenin yapacağı incelemeyi sadece muhasebe kayıtlarındaki fatura ve ödeme belgeleri bağlamında değil, ifanın ve eserin tesliminin ispatlanması sorunları bağlamında değerlendirmesi gerekirken hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, mali müşavir bilirkişinin hazırladığı hükme esas alınan raporda, dayanak faturaların ticari defterlerdeki kayıtlarıyla ilgili teknik tespitler yapılmış ise de mevcut sözleşmeler ve yürürlükteki kanun (213 Sayılı VUK’nun 230.md) bağlamında gerekli yasal şartların bulunup bulunmadığı hususunda herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılmadığını, somut olayda sıradan bir mal alım-satımı değil, kurumsal bir proje tesliminin söz konusu olduğunu, ilgili Yargıtay içtihatları ve kanunlar gereğince faturaların, akdi ve yasal şartları gereği gibi taşımıyorsa, bu nitelikteki faturalara itiraz edilmemiş olmasının teslime ilişkin olarak davacı lehine bir karine oluşturamayacağını, müvekkilinin, davacının iddialarındaki soyut faturalara karşı taraflar arasındaki ticari ilişkinin en temel kanıtı ve belgesi olan sözleşmelere dayanmakla birlikte davacının sözleşmelerdeki edimlerini tam olarak yerine getirmediğini, HMK m.31’e göre hakimin davayı aydınlatma ödevi mevcut iken somut olayda tarafınca öne sürülen iddiaların araştırılmadığını, bilirkişi raporunda belirtilen davacı tarafın fatura içeriği hizmetin davalı tarafa teslimine ilişkin bir belge sunamadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin bir eser sözleşmesine dayandığından teslim keyfiyeti bakımından salt 6102 sayılı TTK’nun 21. maddesi çerçevesinde fatura kayıtlarının yeterli kabul edilemeyeceğini, bu konuda taraflar arasındaki mevcut sözleşmeler ve 6098 sayılı TBK’nun 470 vd. maddeleri düzenlemeleri çerçevesinde gerekli inceleme ve değerlendirmelerin de yapılmasının zorunlu olduğunu, dayanak faturaların işin ifasından bağımsız olarak sadece sözleşmelerdeki bedel ve ödeme planına göre düzenlenmiş olduğundan, işin ifası ve teslimi bakımından herhangi bir kabul anlamına geldiğini, söz konusu davanın hukuki niteliğinin araştırılması ve hukuki dinlenilme hakkı kapsamında daha kapsamlı olarak davanın aydınlatılması için eksik işlemlerin tamamlanmasının gerektiğini, mahkemece verilen ilamda her ne kadar uyuşmazlık konuları olarak 20.10.2014 tarihli sözleşmenin edimlerinin yerine getirilip getirilmediği hususu tespit edilmişse de davacının sözleşmeden kaynaklanan ve yükümlü olduğu edimlerinin ifa edilip edilmediğine yönelik herhangi bir araştırma, soruşturma yapılmaksızın doğrudan muhasebe kayıtlarına bakılmak sureti ile alacak-verecek hesaplaması yapılarak hükme gidilmesinin hakkaniyete aykırı olup söz konusu ilamın geçerliliğini de etkiler nitelikte olduğunu, davanın müvekkil şirketin karşı davada iddia etmiş olduğu hususların da göz önünde bulundurularak araştırma ve rapor aldırılmasının yalnızca ticari defter kayıtlarındaki alacak tutarları ile bağlı kalınarak hükme gidildiğini, HMK m.31’e göre hakimin davayı aydınlatma ödevi mevcut iken somut olayda taraflarınca öne sürülen iddiaların araştırılmadığını gerekçesiz bir şekilde tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, karşı davada ileri sürülen hususlar ve bu hususlara ilişkin deliller toplanmaksızın ve araştırmalar dahi yapılmaksızın hükme gidildiğini, bu hususun söz konusu gerekçeli kararın geçerliliğini etkilemekle birlikte hukuki dinlenilme haklarının ihlali ile hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenlerle öncelikle hükmün icrasının istinaf incelemesi sonuna kadar durdurulması için tehiri icra kararı verilmesini, kararın müvekkili şirket lehine kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı taraf istinaf talebine cevap vermemiştir.
Dairemizce, davalı vekilinin tehiri icra talebi üzerine 13/02/2020 tarihli ara kararla Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibi yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesi ilişkisine dayalı bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde TBK’nın 470. ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve dosya kapsamından tacir olan taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinin incelenen ticari defter ve kayıtlara göre cari alacak ilişkisi şeklinde olduğu, davacının ticari defterlerine göre davacı tarafın 39.996,70-TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defterine göre de bu miktarda borçlu bulunduğunun tespit edildiği, her iki ticari defterin birbirini doğruladığı, dolayısıyla bu kaydın HMK 222. maddesi gereğince davalı aleyhine delil olmakla kendisini bağlayacağı kabul edilmelidir. Davalı taraf 31/01/2018 tarihli 39.996,70-TL bedelli iade faturası düzenlemişse de; bu faturanın davacı tarafından kabul edilmeyerek noter ihtarnamesiyle iade edildiği, ayrıca davacının alacak kaydından çok sonra ve kendisi aleyhine başlatılan icra takibinden hemen sonra düzenlenmiş olması nedeniyle davalının borçtan kurtulmasının ve alacağı tartışmalı hale getirmesini sağlayıcı vasıta olamayacağından istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırılık yön yoktur. (Ayni yönde Y. 15. HD. 2016/1253 E. – 2017/390 K. sayılı ilamı).
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.732,17-TL istinaf karar harcından (nispi) peşin alınan 683,04-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,13-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde sahibine iadesine,
5-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. …


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

Alınması gereken harç: 2.049,13-TL harç davalıdan
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸