Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/954 E. 2019/967 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … – Tepe
(İstinaf yoluna başvuran)

DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …
(İstinaf yoluna başvuran)

DAVANIN KONUSU : Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
G. KARAR YAZIM TARİHİ : …
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında 14/11/2015 tarihli “Anahtar Teslim GES Yapım Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme konusu santrallerin …, … ve … Güneş Enerji Santralleri olduğunu, söz konusu santrallerden … GES ve … GES’nin 17/05/2016 tarihinde tamamlanarak TEDAŞ tarafından 10/06/2016 tarihinde geçici kabulünün yapıldığını, … GES’in ise 19/07/2016 tarihinde geçici kabulünün yapıldığını, geçici kabul sırasında her 3 santral yönünden herhangi bir eksiklik bulunamadığını, davacı şirketin kusursuz ve çalışır vaziyette 3 adet GES’i teslim etmesine rağmen, davalı şirketin davacıya cari hesap borcunu ödemediği gibi Konya … Noterliği’nin 06/10/2016 gün ve … yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ederek, santrallerin sözleşmeye uygun şekilde tamamlanmadığını ve bir kısım eksikliklerinin bulunduğunu beyan ederek, teminat mektuplarını paraya çevireceğini ihtar ettiğini, davacı şirketin bu ihtar üzerine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası üzerinden teminat mektuplarının paraya çevrilmemesi için ihtiyati tedbir kararı aldığını, davacı şirket tarafından davalıya verilen 3 adet teminat mektubu bulunduğunu, bunlardan 1 tanesinin … Bankası A.Ş. Rumeli Şubesi’nin 20/10/2015 gün ve … nolu ve 285.000 ABD Doları tutarlı avans teminat mektubu olduğunu, sözleşmenin Ek-1 maddesi gereğince bu teminat mektubunun iadesi koşullarının oluştuğu halde iade edilmediğini, bu teminat mektubunun nakde çevrilmesinin hukuka aykırı olacağını, diğer 2 teminat mektubunun ise … Bankası A.Ş. Konya Şubesi’nin 14/07/2016 gün ve … nolu ve 79.660 ABD Doları bedelli teminat mektubu ile aynı banka ve şubenin 14/07/2016 gün ve … nolu ve 79.660 ABD Doları bedelli teminat mektubu olduğunu, bu 2 teminat mektubunun sözleşmenin 6.10 maddesi gereğince üretim değerlerini teminat altına almak için 3 yıl boyunca verilmesi gereken teminat mektupları olduğunu, bu 2 teminat mektubunun da nakde çevrilmesinin hukuka aykırı olacağını beyan ederek, 285.000 ABD Doları bedelli teminat mektubunun nakde çevrilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile iade şartları gerçekleştiğinden bu teminat mektubunun davacıya iadesine ve ayrıca her biri 79.660 ABD Doları bedelli olan diğer 2 teminat mektubunun da davalı tarafça nakde çevrilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunun tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin inşa ettiği Güneş Enerji Santrallerinin geç teslim edildiğini, sözleşmede belirtilen kalite standartlarını yakalayamadığını, Güneş Enerji Santrallerinde ayrıntıları cevap dilekçesinde yazılı eksikliklerinin bulunduğunu, bu yüzden davacı tarafa ihtarname gönderildiğini, geç teslim nedeniyle davalı şirketin zarara uğradığını, 285.000 ABD Doları bedelli teminat mektubunun avans ödemesi karşısında verilmeyip sözleşmenin Ek-1 maddesinde yazılı teminatı sağlaması için verildiğini, Ek-1 madde de yazılı yükümlülükler yerine getirilmediğinden davacının tazmin borcunun doğduğunu, teminat mektubunun nakde çevrilebileceğini, her biri 79.660 ABD Doları bedelli diğer 2 teminat mektubunun ise sözleşmenin 6.10 maddesinde yazılan hususları teminat altına almak için 3 yıl boyunca verilmesi gereken teminat mektupları olduğunu, davalı şirketin bu 2 teminat mektubundan dolayı herhangi bir talebinin olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…Davacı şirket tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin 6.10 maddesi gereğince verilen ve her biri 79.660 ABD Doları tutarında olan 2 ayrı teminat mektubundan dolayı da önce ihtiyati tedbir kararı alınıp, sonra bu teminat mektuplarının nakde çevrilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunun tespiti için bu davayı açmış ise de; Bu 2 teminat mektubunun, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.10. maddesinde belirtilen ve yukarıda yazılı hususları teminat altına almak amacıyla ve 3 yıl boyunca yenilenmek üzere verilen teminat mektupları olması, davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarnamede teminat mektuplarından değil, sadece teminat mektubundan söz edilerek nakde çevrileceğinin ihtar edilmesi, ihtarnamede bu 2 teminat mektubuna herhangi bir atıf yapılmaması, dava açıldıktan sonra da davalı tarafın cevap dilekçesinde bu 2 teminat mektubundan dolayı herhangi bir taleplerinin olmadığını açıkça beyan etmesi göz önünde bulundurularak ve bu 2 teminat mektubunun teminat altına aldığı hususlar değerlendirilerek, davacının bu 2 teminat mektubundan dolayı tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı kabul edilmiştir. Hukuki yarar hususu, dava şartı olup re’sen gözetilmesi gerektiğinden davacının bu 2 teminat mektubuna yönelik davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle (dava şartı yokluğu nedeniyle usulden) reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu 285.000 ABD Doları bedelli teminat mektubu yönünden yapılan incelemede ise; Bu teminat mektubunun, sözleşmenin Ek-1 maddesi gereğince, sistemin TEDAŞ kabulü yapılıp 60 takvim günü onaylı fizibilitedeki değerler kadar elektrik satışı gerçekleştirilmesini teminat altına aldığı ve Tedaş’ın fizibileteye uygun faturalandırılmasıyla da serbest kalacağı, bunun dışında başka bir hususu teminat altına almadığı belirlenmiştir.
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan ve talimat yoluyla yapılan 2. keşfe dayalı bilirkişi heyetinin 29/03/2018 tarihli raporu ile 27/08/2018 tarihli 1. Ek raporu ve 04/04/2019 tarihli 2. Ek raporuna göre, dava konusu 3 adet GES’in öngörülen kapasite değerlerine uygun verimlilikte çalıştıkları belirlenmiş, davalı tarafından da geçici kabulden itibaren 60 gün süreyle öngörülen verimlilikte bir üretim olmadığına dair somut bir delil sunulmamıştır.
2. Bilirkişi Heyetinin raporunda ve ek raporlarında bir kısım imalat eksiklikleri belirlenmiş ise de; bunlar, 285.000 ABD Doları bedelli teminat mektubu ile teminat altına alınan eksiklikler olmayıp, somut olarak hangi hususların teminat altına alındığı sözleşmenin EK-1 maddesinde yazılı olduğundan, davacının bu eksikliklerden dolayı ayrı bir dava açma ve talepte bulunma hakkı saklı kalmak kaydıyla, iade koşulları oluşan 285.000 ABD Doları bedelli teminat mektubunu iade etmesi gerektiği, bu teminat mektubunun nakte çevrileceği ihtarının da bu yüzden hukuka aykırı olduğu sonucuna varılarak, davacının davasının 285.000 ABD Doları bedelli teminat mektubu yönünden kabulüne karar verildiğine dair gerekçeyle;
Davacının davasının kısmen KABUL, kısmen REDDİ ile,
a) … Bankası Rumeli Şubesine ait 20/10/2015 gün ve … nolu ve 285.000 ABD doları tutarındaki teminat mektubunun, davalı tarafından nakde çevrilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunun TESPİTİ ile bu teminat mektubunun iade koşulları oluştuğundan davalı şirket tarafından davacı şirkete İADESİNE,
b) … Bankası Konya Şubesine ait 14/07/2016 gün ve … nolu ve 79.660 ABD Doları tutarındaki teminat mektubu ile, … Bankası Konya Şubesine ait 14/07/2016 gün ve … nolu ve 79.660 ABD Doları tutarındaki teminat mektubuna yönelik talebinin HUKUKİ YARAR YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE, …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararda, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.10. maddesi gereğince müvekkili tarafından davalıya verilen ve her biri 79.660,00 USD tutarında olan iki adet teminat mektubundan dolayı tespit davası açmakta hukuki yararları bulunmadığı gerekçesiyle davanın işbu teminat mektuplarına dair kısmının hukuki yarar yokluğu nedeniyle (dava şartı yokluğu nedeniyle usulden) reddedilmesinin hatalı olduğunu, kararının gerekçe kısmında; müvekkile şirket tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin 6.10. maddesi gereğince davalıya verilen ve her biri 79.660,00 ABD Doları tutarında olan iki ayrı teminat mektubundan dolayı önce ihtiyati tedbir kararı alınıp sonra bu teminat mektuplarının nakde çevrilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunun tespiti için bu dava açılmış ise de bu iki teminat mektubunun, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.10. maddesinde belirtilen hususları teminat altına almak amacıyla ve 3 yıl boyunca yenilenmek üzere verilen teminat mektuplarından olması, davalı tarafından müvekkiline gönderilen ihtarnamede teminat mektuplarından değil, sadece teminat mektubundan söz edilerek nakde çevrileceğinin ihtar edilmesi, ihtarnamede bu iki teminat mektubuna herhangi bir atıf yapılmaması, dava açıldıktan sonra da davalı tarafın cevap dilekçesinde bu iki teminat mektubundan dolayı herhangi bir taleplerinin olmadığını açıkça beyan etmesi göz önünde bulundurularak ve bu iki teminat mektubunun teminat altına aldığı hususları değerlendirilerek taraflarının bu iki teminat mektubundan dolayı tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığının kabul edildiğinin belirtildiğini, davanın bu iki teminat mektubuna yönelik kısmının hukuki yarar yokluğu nedeniyle (dava şartı yokluğu nedeniyle usulden) reddedildiğini, dava şartlarının değerlendirmesinin davanın açıldığı tarihe göre yapılmasının gerektiğini, Medeni Usul Hukukunda dava şartlarının mevcut olup olmadığı hususunın davanın açıldığı tarih esas alınmak suretiyle incelemeye konu edildiğini, her davanın, davanın açıldığı tarihteki şartlara göre hükme bağlandığını, hüküm kurulması bakımından kural olarak davanın açıldığı zamanın dikkate alındığını ve davanın açıldığı zamandaki olayların inceleme konusu olduğunu, davacının bir davayı açmakta, mahkemeden hukuki korunma istemesinde davanın açıldığı tarih itibariyle hukuki bir yararı bulunması, davacı hakkına kavuşmak için mahkemenin kararına muhtaç olması gerektiğini, dava açıldıktan sonra ortaya çıkan olaylar ve taleplerin hüküm anında dikkate alınmasının mümkün olmadığını, davacının menfaatinin davanın açıldığı tarihte var olmasının yeterli olduğunu, dava konusu hakkında sonradan meydana gelen değişikliklerin dava açıldığı tarihte var olan hukuki yararı kesinlikle ortadan kaldırmayacağını, tespit davasının dinlenebilmesi için ortada sadece davacıya zarar verebilecek özellikte bir şüphenin bulunmasının dahi yeterli olduğunu, somut olayda tereddüt değil açık bir tehlike, tehdit, baskının söz konusu olduğunu, taraflar arasındaki dava konusu uyuşmazlığın davalı vekili tarafından müvekkili şirket aleyhine taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince müvekkilinin anahtar teslim olarak inşa ederek geçici kabulleri yapılmak suretiyle davalıya teslim ettiği GES’lere ilişkin teslim süresinin geciktirildiğini, sözleşmeye konu GES’lerin sözleşmeye uygun şekilde tamamlanarak teslim edilmediğini, GES’lerde birtakım eksikliklerin olduğu yolunda iddialarda bulunularak müvekkili şirket tarafından sözleşme gereğince davalıya verilen teminat mektuplarının paraya çevrileceğinin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde Konya … Noterliğinin 06.10.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edilmesi sonucunda doğduğunu, davalının Konya … Noterliğinin 06.10.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde “… sözleşme gereğince teminat mektubunun nakde çevrileceğini …” şeklindeki ifadeyi açıkça kullandığını, ihtarnamesinde müvekkili şirket tarafından sözleşme gereğince davalıya sunulan teminat mektuplarından genel olarak bahsederek sözleşme uyarınca verilen teminat mektubunun paraya çevrileceğini belirttiğini, davalının sözleşme gereğince verilen teminat mektubunun nakde çevrileceğini beyan ettiği ihtarnamesinin tarihi itibariyle davalının elinde sözleşme gereğince müvekkili tarafından kendisine verilen bir adet 285.000,00-USD tutarlı avans teminat mektubu, iki adet 79.660,00’ar USD tutarlı üretim değerleri taahhütlerini garanti eden teminat mektubunun bulunduğunu, davalının ihtarnamesinde haksız ve kötü niyetli iddialarla sözleşme uyarınca kendisine verilen teminat mektubunu herhangi bir ayrım gözetmeksizin ve betimleme yapmaksızın paraya çevireceğini müvekkiline ihtar ettiğini, elinde bulunan ve her biri sözleşme gereğince kendisine verilmiş olan hangi teminat mektubunu nakde çevireceğini ihtarnamesinde hiçbir şekilde açıklamadığını, davalının ihtarnamesinde, müvekkili şirket tarafından sözleşme gereğince davalıya sunulan teminat mektuplarından hangisinin nakde çevrileceğini ayrıca betimlemeyerek müvekkilinin sözleşme gereğince davalıda bulunan tüm teminat mektuplarının paraya çevrilmesi tehdidi ile karşı karşıya bırakıldığını, ihtarnameye müvekkili şirket tarafından ayrıntılı bir şekilde Ankara … Noterliğinin 14.10.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, anılan ihtarnamede davalının iddia ettiği hususların gerçeklikten uzak olduğu, ortada sözleşmeye aykırılık ve/veya eksiklik bulunmadığı, santrallerin geçici kabullerinin yapılması karşısında taleplerin kötü niyetli olduğu ve müvekkili şirketi bağlamadığı belirtilerek müvekkili şirket tarafından davalıya verilen … Bankasının 20.10.2015 tarihli … nolu 285.000,00-USD tutarlı, 14.07.2016 tarihli … ve … nolu 79.660,00’ar USD tutarlı teminat mektuplarının müvekkili şirkete derhal iadesinin davalıya ihtar edildiğini, davalının anılan ihtarnameye cevap vermemesi, talepler doğrultusunda hareket etmemesi ve ihtarnamesinde nakde çevireceğini belirttiği teminat mektubunun hangisinin olduğunu açıklamaması üzerine, davalı tarafından sözleşme gereğince davalıya verilen tüm teminat mektuplarının paraya çevrilmesi tehdit ve baskısı altında bırakılan müvekkili şirketin HMK’nın 390. maddesi hükmü gereğince davalının elinde sözleşme gereği bulunan tüm teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin önlenmesi konusunda ihtiyati tedbir talep ettiğini, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesince … D. İş sayılı dosyadan 19.10.2016 tarihinde ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiğini, sonrasında taraflarınca HMK’nın 397/1. maddesi uyarınca işbu davanın açıldığını, taraflar arasındaki sözleşme gereği elinde müvekkilinin üç adet teminat mektubunu bulunduran davalının işbu dava açılana dek müvekkili şirkete uhdesinde bulunan hangi teminat mektubunu paraya çevireceği hususunda bir açıklama yapmadığını, üstüne üstlük Konya … Noterliğinin 06.10.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde müvekkili şirket tarafından sözleşme gereğince davalıya sunulan teminat mektuplarından bahsederek elinde bulunan tüm teminat mektuplarının paraya çevrilebileceği tehdit ve baskısıyla talepler ileri sürdüğünü, sözleşme uyarınca kendisine verilen teminat mektubu ifadesini herhangi bir betimleme yapıp özelleştirmediğini, taraflarınca Ankara … Noterliğinin 14.10.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde davalıda mevcut tüm teminat mektuplarından söz edilmesine karşı tüm teminat mektuplarının nakde çevrilmek istenmediğine dair herhangi bir itirazı ileri sürmediğini, davalının açıkça somutlaştırmadığı/özelleştirmediği bir talebin neyi kastettiğinin/hangi teminat mektubuna yönelik olduğunun anlaşılmasının/belirlenmesinin, davalının genel talebinin özele indirgenmesinin taraflarınca beklenmesinin hukuk kuralları ile bağdaşan bir durum olmadığı halde mahkemece tüm bu hususların aksi yönünde gerekçe ile Konya … Noterliğinin 06.10.2016 tarihli ihtarnamesinde teminat mektubu denildiğinden, 79.660,00’ar USD tutarlı teminat mektuplarına ihtarnamede atıf yapılmadığından bahsedilerek davalının bu teminat mektuplarına yönelik talebinin olmadığının, bu teminat mektupları bakımından dava açmakta hukuki yararları bulunmadığının kabulünün mümkün olamayacağını, mahkemenin işbu gerekçesi kapsamında Konya … Noterliğinin 06.10.2016 tarihli ihtarnamesi değerlendirildiğinde anılan ihtarnamede 285.000,00-USD’lik teminat mektubuna atıf yapılmadığından bahisle bu teminat mektubunun nakde çevrilmesinin kastedilmediği neticesine ulaşılması gerektiğini, somut olayda davalı, Konya … Noterliğinin 06.10.2016 tarihli ihtarnamesindeki teminat mektubunun hangisi olduğu bakımından muğlak, ancak nakde çevrileceği hususunda müvekkilini tüm teminat mektuplarının nakde çevrilmesi hususunda tehdit ve baskı altında bıraktığını, bu zarar şüphesi tek başına dahi dava konusu 79.660,00’ar USD tutarlı teminat mektupları bakımından tespit davası açmakta hukuki yararlarının bulunduğunu gösterdiğini, davalı, belirsizlik rizikosuna katlanmak mecburiyetinde olduğunu, yani ihtarnamesinde teminat mektubu demişse dahi bu teminat mektubu ifadesinin elindeki hangi teminat mektubuna yönelik olduğunu açıklamadığından her bir teminat mektubu bakımından müvekkilini bir tehlike ile tehdit ettiğinden davalının işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiğinin, müvekkilini korunmaya muhtaç bıraktığının kabulü ile bunun sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu, verildikleri amaç dışında kullanılamayacak teminat mektuplarının garanti etmedikleri bir hususta nakde çevrilmek istenildiklerinin göz önünde bulundurulduğunda müvekkilinden davalı tarafından somutlaştırılmayan bir talebin anlaşılmasının herhangi bir zarar riski almasının beklenemeyeceğini, Konya … Noterliğinin 06.10.2016 tarihli ihtarnamesinde sözde birtakım eksikliklerden/kusurlardan bahsedilerek bu eksikler/kusurlar nedeniyle müvekkili şirket tarafından davalıya verilen teminat mektubunun nakde çevrileceği belirtilmişse de teminat mektuplarının verildikleri amaç dışında kullanılamayacağını, teminat mektuplarının garanti sözleşmesi olarak belirli bir riski garanti ettiklerini, garanti sözleşmesi ve banka garantisinin amacının garanti metninde belirlenen garanti konusu olayın gerçekleşmesi rizikosuna karşı güvence sağladığını, bu nedenle garantiye dayanarak ödeme talebinde bulunulabilmesinin ancak garanti konusu olayın gerçekleşmesi ve garantinin teminat amacı kapsamında yer alması halinde mümkün olduğunu, garanti alanının ödeme talebi, ödenmesini talep ettiği garantinin teminat amacının kapsamında bulunması gerektiğini, garantinin kapsamında yer almayan bir riziko olayına dayanan ödeme talebinin amacına aykırılık oluşturduğunu, somut olayda dava konusu … Bankası Rumeli Şubesinin 20.10.2015 tarih, … nolu ve 285.000,00 USD tutarlı teminat mektubunun 14.11.2015 tarihli sözleşmenin “Ek-1 Ödeme Planı Ve Açıklamalar Tablosu” başlıklı eki gereğince … GES için davalı tarafın %30’luk avans ödemesi karşılığında verildiğini, dava konusu … Bankası Konya Şubesinin 14.07.2016 tarih, … nolu ve 79.660,00 USD tutarlı teminat mektubu ile … Bankası Konya Şubesinin 14.07.2016 tarih, … nolu ve 79.660,00 USD tutarlı teminat mektubunun ise davalıya 14.11.2015 tarihli sözleşmenin “Garanti, Teknik Destek ve Bakım” başlıklı 6. maddesinin 10. fıkrası gereğince … GES ve … GES için üretim değerlerinin taahhütlerini garanti amacıyla verildiğini, dava konusu teminat mektuplarının veriliş amaçlarının belli olduğunu, avans teminat mektubu ve üretim değerlerinin taahhütlerini garanti eden teminat mektuplarının davalının iddia ettiği diğer alacaklarını, sözde eksik/ayıplı işlere tekabül eden miktarları karşılamak fonksiyonunun bulunmadığını, mahkemece gerekçeli kararda eksiklikleri garanti altına almadığı belirtilen 285.000,00 USD tutarlı teminat mektubunun garanti ettiği koşulların yerine geldiğini, bu teminat mektubu bakımından nakde çevrilme ihtarının hukuka aykırı olduğuna dair karar verilirken yine eksiklikleri garanti altına almayan ve de garanti ettiği koşullar ile iade şartları gerçekleşen diğer dava konusu teminat mektupları bakımından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin mahkemenin teminat mektuplarının veriliş amaçlarına dayandırdığı gerekçesinin yerinde olmadığını, kendi içinde dahi çeliştiğini, basiretli bir tacir olan müvekkilinden tedbirli ve öngörülü davranmayarak toplam 444.320,00 USD tutarındaki teminat mektuplarını, davanın reddedilen kısmı bağlamında toplam 159.320,00 USD tutarındaki iki adet teminat mektubunu riske etmesinin beklenemeyeceğini, TTK’da basiretli iş adamı ve basiretli tacir kavramlarına yer verilerek, somut uyuşmazlık çözümlenirken basiretli iş adamı gibi hareket etme ölçüsünün de uygulanması gerektiğini, basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğünün, objektif bir özen ölçüsü getirdiğini, bu ölçünün tedbirli ve ileriyi makul ve mutat bir oranda gören bir tacirin davranışı şeklinde belirlenmesi gerektiğini, davalının haksız ve kötü niyetle teminat mektuplarını paraya çevirmesi halinde müvekkili şirketin hukuken korunan haklarının telafisi imkansız biçimde zarar göreceği, maddi anlamdaki kayıplara ek olarak müvekkilinin teminat mektubunun paraya çevrilmesi suretiyle bankalar nezdindeki ticari itibarının zedeleneceği hususları dikkate alındığında müvekkilinin haklılığı ortada iken davalının uhdesinde bulunan üç teminat mektubunu da kapsayacak şekilde işbu davanın açılmasında hukuki yararın bulunduğunu, davalının elindeki üç adet teminat mektubundan herhangi birinin nakde çevrilmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı alındığında kastettiği teminat mektubunun elindeki bir başka teminat mektubu olduğunu ileri sürmeyeceğinin, tedbir alınmayan/tespit talep edilmeyen diğer mektupları nakde çevirmek istemeyeceğinin garantisi olmadığını, basiretli tacir olan müvekkilinin tedbirli ve öngörülü bir biçimde üç teminat mektubu için de ihtiyati tedbir kararı alarak işbu davayı açmasında hukuki yararı bulunduğunu, müvekkilinden tedbirli ve öngörülü davranmayarak oldukça yüksek meblağlı teminat mektuplarının nakde çevrilmesine göz yummasının beklenemeyeceğini, işbu davada davalı tarafından dosyaya süresinde sunulan bir cevap dilekçesinin bulunmadığını, davalının savunmanın genişletilmesi mahiyetindeki, muvafakat edilmeyen açıklamalarının davanın kısmen reddine dayanak edilmesinin usule uygun düşmediğini, mahkemece 17.07.2019 tarihli kararın 3. sayfasının 4. paragrafında “davalı tarafın cevap dilekçesi” şeklinde ifade kullanılmışsa da işbu davada taraflarında belirtilen ve 26.04.2017 tarihli celsede tespit olunan davalı tarafından dosyaya süresi içerisinde ibraz olunan bir cevap dilekçesi bulunmayıp davalının dosyaya sunduğu 12.01.2017 tarihli dilekçenin cevap dilekçesi olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, bu iddiaların yargılamada dikkate alınmasının, hukuki yararın tespiti için değerlendirilmesinin son derece hatalı, usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının dava açıldıktan çok sonraki beyanının davayı açmaktaki hukuki yarara karar verilirken değerlendirmeye alınmasının hukuka aykırı olduğunu, bir tespit davasında hukuki yararın bulunması için; davacının bir hakkı veya hukuki durumunun güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olması, bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunması, tespit hükmünün bu tehlikeyi elverişli olması şartlarına bağlı olduğunu, mahkemenin müvekkilinin işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu yönündeki 27.05.2019 tarihli ara kararından hiçbir gerekçe göstermeksizin son celsede rücu etmesinin hatalı olduğunu, mahkemece 30.01.2019 tarihli celsenin … nolu ara kararı ile taraflarına davalının 79.660,00 USD tutarındaki iki teminat mektubunun paraya çevrilmesi yönünde henüz bir taleplerinin olmadığı şeklindeki beyanları karşısında dava konusu üç teminat mektubundan 14.07.2016 tarihli ve … ve … nolu ve her biri 79.660,00 USD tutarında olanlar bakımından bu teminat mektuplarının paraya çevrilmemesi yönünde dava açmaktaki hukuki yararın ne olduğunu izah etmeleri için iki hafta süre verildiğini, mahkemenin 30.01.2019 tarih … nolu ara kararı uyarınca dosyaya sunulan dilekçenin … no’lu maddesinde mahkemece istenilen açıklamaların yapıldığını, mahkemece dilekçe de dikkate alınarak 27.05.2019 tarihli celsenin … nolu ara kararı ile dava konusu 79.660,00’ar USD tutarlı iki adet teminat mektubu dolayısıyla da dava açmakta hukuki yarar bulunduğu yolunda karar verildiğini, 17.07.2019 tarihli celsede ise hiçbir gerekçeye yer verilmeksizin 27.05.2019 tarihli celsenin … nolu ara kararından resen dönüldüğünü, dava konusu 79.660,00’ar USD’lik teminat mektupları dolayısıyla dava açmada varlığı tespit edilen hukuki yararın olmadığına hükmedildiğini, 17.07.2019 tarihli gerekçeli kararda bu husustan hiçbir şekilde bahsedilmediğini, hukuki yarar var olduğuna yönelik kurulan ara karardan neden rücu edildiğinin ortaya konulamadığını, mahkemece aynı konu ile ilgili olarak iki ay içerisinde birbirine tamamen zıt şekilde karar verilmesinin tek başına dahi mahkemenin hukuki yarar varlığı konusunda kendi içinde çelişkiye düştüğünü, bu hususun da verilen kararın yerinde olmadığını gösterdiğini, davalının dava konusu avans teminat mektubunu iade koşulları gerçekleştiği halde müvekkiline iade etmemesinin, teminat mektuplarını amaçları dışında nakde çevirmek istemesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, hakkın kötüye kullanımını hiçbir hukuk düzeninin himaye etmeyeceğini, hakkın kullanımı ölçütünü Medeni Kanununa göre dürüstlük kurallarının verdiğini, bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesinin hakkın kötüye kullanımı olduğunu, bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını yasanın korumayacağını, TMK’nın 2.2. maddesinde düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacının, hâkime adalete uygun düşecek şekilde hüküm verme olanağını sağladığını, yargı fonksiyonunun varlık sebebinin iyi niyet ve dürüstlük kurallarının korunması ve hakkın kötüye kullanımının engellenmesi olduğunu, yargı düzeninin hakkın kötüye kullanımına seyirci kalmayacağını, mahkemece davanın kısmen reddine dair karar verilmesi neticesinde bu hükme dayalı olarak müvekkili aleyhine vekalet ücretini de kapsayan yargılama giderlerine hükmedildiğini, davanın kısmen reddine dair kurulan hüküm hatalı olduğundan bu hükme bağlı olarak müvekkili aleyhine fer’i hakların ve alacakların (hükmün ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin) hüküm altına alınmasının da yerinde olmadığını, kararın “Hüküm” fıkrasının 9. maddesinde davanın 79.660,00’ar USD tutarındaki iki adet teminat mektubu bakımından reddedildiği dikkate alınarak “ihtiyati tedbir için yatırılan teminatın kalan 49.437,89 TL’lik kısmının ise, 6100 s. HMK’nın 392/2. maddesindeki şartların oluşması ve talep halinde davacıya iadesine” şeklinde karar verilmişse de işbu istinaf sebep ve gerekçesi kapsamında davanın kısmen reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı dikkate alındığında hükmün bu kısmının da hatalı olduğu, müvekkili şirket tarafından Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasına yatırılan teminatın tamamının işbu dava dosyasından verilen karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde başkaca hiçbir şart aranmaksızın müvekkiline iadesine karar verilmesi gerektiğini, kararının “Hüküm” kısmında dava değerini belirlerken dava tarihi itibariyle USD kurunu 3.1219 $/TL olarak tespit ettiğini, işbu davanın 02.11.2016 tarihinde saat 10:35 itibariyle açıldığını, dava değeri belirlenirken henüz TCMB tarafından 02.11.2016 tarihinin gösterge niteliğindeki kurları açıklanmadığından (Söz konusu kurlar her gün saat 15:30’da açıklanmaktadır.) dava değerine esas olarak 01.11.2016 günü saat 15:30’da belirlenen gösterge niteliğindeki kurun dikkate alınması gerektiğini, TCMB’nin 01.11.2016 günü saat 15:30’da belirlenen gösterge niteliğindeki kurları kapsamında dava tarihi itibariyle esas alınacak kur 3.10 $/TL olması gerektiğini, mahkeme kararındaki işbu maddi hatanın da düzeltilmesini talep ettiklerini; mahkemenin kararının gerekçesinde dosyada mübrez bilirkişi heyetinin raporunda ve ek raporlarında bir kısım imalat eksikliklerinin belirlendiğine yer vermişse de işbu davanın konusu dahilinde bulunmayan sözde eksiklik iddiaları kabul edilmemekle birlikte karar gerekçesinde yer alan söz konusu ifade dolayısıyla ve bu ifadeye karşı dosyaya yargılama esnasında ibraz edilen tüm beyan ve itirazlar ile bu konuya ilişkin açılan davalardaki beyan ve itirazlarını (beyanda ve itirazda bulunma haklarımızı) saklı tuttuklarını, bu nedenlerle ve kamu düzeninden olan hususlar da dikkate alınarak kararda davanın kısmen reddi dolayısıyla müvekkili aleyhine hükmedilen feri hak ve alacaklara (hükmün ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerine) dair bölümlerinin (“Hüküm” kısmının 9. maddesindeki “ihtiyati tedbir için yatırılan teminatın kalan 49.437,89 TL’lik kısmının ise, 6100 sayılı HMK’nın 392/2. maddesindeki şartların oluşması ve talep halinde davacıya iadesine” şeklindeki bölümü de dahil) kaldırılmasına, “Hüküm” fıkrasında USD kuruna yönelik yapılan maddi hatanın düzeltilmesine, yeniden yargılama yapılarak “davanın kabulüne”; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete 14.11.2015 tarihli sözleşmenin “Ek-1 Ödeme Planı ve Açıklamalar Tablosu” başlıklı eki gereğince verilen … GES için … Bankası Rumeli Şubesi 20.10.2015 tarih … nolu 285.000,00-USD tutarlı avans teminat mektubunun davalı tarafça paraya çevrilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunun tespitine ve iade şartları gerçekleşmiş olan teminat mektubunun müvekkili şirkete iadesine, … Bankası Konya Şubesi 14.07.2016 tarih … nolu 79.660,00-USD tutarlı ve … Bankası Konya Şubesi 14.07.2016 tarih … nolu 79.660,00-USD tutarlı teminat mektuplarının davalı tarafça paraya çevrilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunun tespitine, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … D. İş sayılı 19.10.2016 tarihli ihtiyati tedbir kararına esas teşkil eden müvekkili şirketin ihtiyati tedbir talebinde haklı olduğunun belirlenmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.10.2016 gün ve … D. İş. E., … D. İş K. sayılı dosyası için yatırılan/verilen 137.875,00-TL teminatın/teminat mektubunun taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tehiri icra talepli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin 3 tane santral yaptırdığını, her birinin gücünün aynı olduğunu ve her biri için sözleşmenin 6.10 maddesine göre 79.660-USD’lik teminat mektubu verilmesinin gerektiğini, davacının 2 santral için teminat mektubu verdiğini, bir santralinkini vermediğini, müvekkilinin de sunulan maillerden de anlaşılacağı üzere davacı şirketten vermesi gereken 79.660-USD’lik mektubu istediğini, davacı tarafın hiçbir sorumluluğu kalmadığına dair ibra istediğini, müvekkilinin de bunu kabul etmeyince teminat mektubunun süresini geçirmeye çalışmtığını, müvekkilinin de son gün 79.660-USD’lik mektubu garanti etmek ve eksik panel ve ayıplı imalat nedeni ile görülen zarar nedeni ile tazmin talebinde bulunduğunu, mahkemenin taraflar arasındaki hukuki meseleyi tam olarak ele almadığını, eksik incelemelerde bulunduğunu ve en nihayetinde reddedilmesi gereken dava hakkında kısmen kabul hükmü kurduğunu, ayrıca kısmı red hükmü kurarken karşı vekalet ücretini de hatalı belirlediğini, kararında sözleşmenin Ek-1 bölümünün 2. paragrafındaki “Yüklenici firma 20.10.2015 tarihinde sözleşmeye istinaden sözleşme bedelinin % 30 luk kısmını almadan önce alacağı miktar kadar Teminat Mektubu verecektir. Bu teminat mektubu sistemin TEDAŞ kabulü yapılıp 60 takvim günü onaylı fizibilitedeki değerler kadar elektrik satışı gerçekleşip faturalandırmasıyla serbest kalacaktır.” hükmü gereğince TEDAŞ kabulü yapıldığını ve fizilibilite raporu ile onaylanan değerlerde satışın gerçekleştiğini, verilen teminat mektubunun bunun dışında bir hususu garanti etmediğini, bu nedenle eksik imalatlar olsa da eksik imalatları garanti etmediğinden bu 285.000-USD’lik teminat mektubunun iade edilmesi gerektiğini, diğer iki teminat mektubunun ise sözleşmenin 6.10 maddesi uyarınca 3 yıl boyunca üretimi garanti etmesi nedeni ile bu davayı açmakta davacının hukuki menfaatinin bulunmadığının belirtildiğini, üretim teminatı olarak verilen 2 tane teminat mektubu ile ilgili davanın reddinin hukuki olduğunu, ancak red gerekçesinin uygun olmadığını, bu gerekçe ile vekalet ücretinin maktu verildiğini, halbuki kısa kararda vekalet ücretinin nispi olacağının da belirtildiğini, diğer yandan “hukuki menfaat yokluğundan davacının davasının reddi”nin ancak bu teminat mektuplarının dava tarihinde hükümsüz olması halinde verilebileceğini, davacının davasının kabulüne karar verilseydi davacının bu teminat mektuplarını alacağını, mahkeme gerekçesinde davacının davasının haksızlığını vurguladığını, hukuki menfaat yokluğu gerekçesinin; dava açmanın gereksizliğine rağmen dava açılması halinde mümkün olduğunu, olayda davacının kötüniyetle dava açtığını, “bütün edimlerimi yerine getirdiğim halde teminat mektuplarımı vermiyorlar” denildiğini, davacının mahkemeye gerçek dışı beyanda bulunduğunu, geçici kabulü yaptığı halde ve sözleşmenin Ek-1 maddesine göre teminat mektuplarının iadesi gerekmesine rağmen teminat mektuplarımı vermiyorlar dediğini, taraflarınca bu iki teminat mektubunun ek-1 göre değil; sözleşmenin 6.10 maddesine göre 3 yıllık üretim garantisi için verildiğine dair savunmaya rağmen bu ısrarını devam ettirdiğini ve mahkemenin haklı olarak davacının davasını bu mektupların 3 yıllık üretim garantisi için verildiği gerekçesi ile reddettiğini, davacının davasının esastan reddedildiğini, mahkemenin hukuki menfaat yokluğu ile ilgili hukuki durumu yanlış yorumladığından maktu ücrete hükmettiğini, bu çerçevede davanın esastan reddi nedeni ile nispi ücrete hükmedilmesi gerektiğini, 285.000-USD’lik teminat mektubun neden verildiğini mahkemenin net bir şekilde ifade ettiğini, teminat mektubunun sözleşmeye istinaden verildiğini, sözleşme için ödenen bedelin % 30’u kadar teminat mektubu verildiğini, teminat mektubunun iade edilmesi şeklinin de düzenlendiğini, ancak sözleşmeye göre … santralininin teslim tarihi 21.03.2016 tarihi kabul edildiğini, … GES’in geçici kabulünün 19.07.2017 tarihinde yapıldığını, sözleşmenin Ek-1 maddesine göre sözleşmeye istinaden verilen bir teminat mektubunun bu gecikmeyi koruması gerektiğini, sözleşmede Ek-1’in ikinci cümlesine ve mahkemenin gerekçesine göre bu santralle ilgili olarak TEDAŞ kabulünden sonra 60 gün boyunca fizibilite değerlerine göre satış yapılıp yapılmadığının tespitinin de gerektiğini, dosyaya bakıldığında sözleşmenin eki olan ve davacı yüklenici tarafça taahhüt edilen ve bu işin davacıya verilmesinin esas sebeplerinden biri olan fizibilite raporları ile üretilen elektrik enerjisinin karşılaştırılmasına dair bir rapor alınmak istendiği ancak bilirkişi heyetinin bu yönde bir beyanda bulunmadığını, hatta bilirkişi heyetinin bu santralde 97 adet panelin davacı tarafça tamamlanması gerektiği belirtildiği halde üretim eksikliğine dair bir beyanda bulunulmadığını, bilirkişi heyetinin verdiği 12.04.2018 tarihli ana raporlarının 7. sayfasında aynen “..yukarıdaki madde 4 te belirtilen 97 adet eksik panelin Yüklenici firma tarafından yapımcı firmaya bila bedel teslimi hususunun Yüce Mahkemenizin yetkisinde değerlendirilmesini uygun görmekteyiz.” denildiğini, aynı raporun 8. sayfasında … Santrali ile ilgili olarak “Bilindiği gibi İç Anadolu bölgesinde bulunan Karaman ili Kazımkarabekir İlçesi Kızılkuyu köyü sınırları içinde tesis edilmiş olan 3 adet GES tesisinin bulunduğu Coğrafi Bölgede yıl bazında yapılan ölçümler neticesinde 2711,5 saat Güneşlenme Süresi tespit edilmiştir. 365 gülük süre 8760 saat tekabül etmektedir. Coğrafi bölgenin güneşlenme süresi ise 2711,5 saat olduğuna göre ölçülen sürenin yılık süreye oranı % 30 gibi bir oranı oluşturmaktadır. İşte bu oran inverterlerin verimliliğinde dikkat edilmesi gereken bir orandır. Yani tesisteki inverterlerden kaynaklanan bir üretim kaybı söz konusu değildir. İddia edilen üretim kaybı tamamen bölgesel ve çevresel faktörlerden kaynaklanmaktadır.” denildiğini, bu beyanları ile bilirkişilerin fizibilite tabloları ile onaylanan ve davacı tarafça taahhüt edilen üretim taahhüdü ile ilgili bir araştırma yapmadığını, ancak bölgesel ve çevresel etkenler nedeni ile düşük üretim olabilir denildiğini, halbuki davacı tarafın bu yöredeki mevcut ışınım ve bölgesel şartlara göre bu taahhütte bulunduğunu, mahkemenin yapması gerekenin fizibilite taahhütlerine uygun bir üretim yapılıp yapılmadığı olduğunu, bilirkişiler bu hususta bir rapor vermediği halde sanki böyle bir rapor varmış gibi davacının bu değerlere uygun üretim yaptığını belirterek davayı kabul ettiğini, mahkemenin bu hususta da bir inceleme yapmadan sanki TEDAŞ kabulünden sonraki 60 gün boyunca fizibilite değerlerine uygun bir üretim yapılmış gibi bir gerekçe kurduğunu, böyle bir durumun söz konusu olmadığını, mahkemenin sonradan değişen bir heyet olması nedeni ile muhtemelen dosyaya bakmadan karar verdiğini, her halükarda eksik panel olduğunun kesin olduğunu ve bu eksik panelin üreteceği kadar üretim olmadığını, halen daha bu eksik panellerin teslim edilmediğini, bu nedenle üretim kaybı olduğunu, eksik iş olduğunun da kesin olduğunu, bu hususta … Santralinde panellerin eksik olduğu, paratoner sistemin olmadığı vs pek çok eksikliğin bu raporda tespit edildiğini, 285.000-USD’lik teminat mektubunun sözleşmeye istinaden verildiğini, sözleşmeye göre yapılacak iş ve işin ne zaman bitirileceğinin belli olduğunu, sözleşmeye göre yapılması istenen işler için alınan teminat mektubunun elbette ayıplı ve kesik işlerin teminatı olduğunu, geri verilmesine ilişkin şartların sözleşmeye istinaden yapıldığını ve süresinde teslim edilmiş bir santral var ise hüküm doğuracağını, davacı tarafın sözleşmenin 6.10 maddesine göre vermekle yükümlü olduğu üretim garantisine ilişkin 79.660–USD’lik teminat mektubunu vermemek için mahkemeye başvurduğunu, tedbir kararını da alınca müvekkilinden ibra vermesini istediğini, müvekkilinin de haklı olarak genel bir ibra şeklindeki bu belgeyi imzalamak istemediğini, davacının açıkça haksız olduğunu ve dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, müvekkilinin hiçbir eksik iş olmadığına dair imza verdiğini iddia ettiğini, taraflarınca imza itirazında bulunulunca o konuya hiç değinmediğini, görülenin dava dosyasında yer alan bilirkişi heyetinin açıkça usul ve yasalara aykırı davrandığını, davayı aydınlatma görevini alenen reddettiğini, mahkemenin bilirkişilerden eksik işlerin bedelini yazmalarını istediğini, ancak bilirkişilerin mahkemece piyasadan araştırma yapılması gerektiğine benzer bir açıklama ile bu yönde rapor vermediğini, mahkemenin bilirkişilerden fizibilite değerlerine uygun bir üretim yapılıp yapılmadığını sorduğunu, “bölge şartlarına göre değişim olabilir” denilerek eksikliği tespit ettikleri halde bunu raporlarına yazmadıklarını, mahkemenin yok hükmünde saydığı ilk raporun bu hususlarda açıklamalar yaptığını, örneğin eksik panelleri tespit ettiği, üretim kaybını hesapladığını, gecikme nedeni ile zararı hesapladığını, sonraki heyetin mahkemenin istediği hiçbir talimatı yerine getirmediği halde mahkemenin 285.000-USD’lik mektubun TEDAŞ Geçici Kabulünden sonraki 60 gün içinde santralde onaylanan fizibilite değerlerine uygun üretim yapıldığı ve bu mektupların başka bir hususu garanti etmediği gerekçesi ile davayı kabul ettiğini, sözleşmeye göre eksik iş, gecikme, ayıplı imalat nedeni ile eksik üretim vs hususlara bakılmayacaksa o halde mahkemenin bu gerekçenin varlığını araştırmasının gerekeceğini, mahkemenin fizibilite değerlerine göre davacının taahhüt ettiği üretimin yapılıp yapılmadığını ehil bilirkişilere hesaplatması, bunun için anlaşma yapılan yıl ve sonrasındaki yıllarda aynı bölgedeki benzer tesislerin üretim değerlerini de getirterek önemli bir azalma olup olmadığını araştırması, neticede fizibilite raporu ile taahhüt edilen enerjinin üretilip üretilmediğini rapor ettirmesi ve buna göre bir sonuca varması gerekirken bunu yapmadığını, bu nedenlerle 79.660-USD’lik 2 adet teminat mektubu (79.660-USD*2) ile ilgili olarak verilen hükmün gerekçesi ve vekalet ücreti kısmının kaldırılmasına ve davanın esastan reddi ile müvekkiline nispi vekalet ücreti verilmesine, 285.000-USD’lik mektup ile ilgili olarak sözleşme çerçevesinde verilen bir mektup olması ve fizibilite raporlarına uygun bir üretim yapılıp yapılmadığı ile ilgili bir rapor bulunmaması sebebi ile özellikle eksik paneller ve ayıplı imalatlar da nazara alınarak fizibilite değerleri ile üretilen enerjinin karşılaştırılmasına ve 10 yıllık devlet garantisi süresinde ne kadarlık bir eksik üretimin olduğunun tespitine dair başka bir heyetten rapor alınması gerekçesi ile verilen kararın bozulmasına, alınacak mehil vesikasının ardından ilamın icrasının tehirine karar verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dairemizce verilen 16/12/2019 tarihli ara kararla davalı tarafın tehiri icra talebinin reddine karar verilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesi kapsamında verilen teminat mektubunun iadesi ve tespit istemine ilişkindir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde TBK’nın 470. ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Taraflar arasında 14/11/2015 tarihli anahtar teslim GES yapım sözleşmesi bulunduğu, sözleşme konusunun Karaman ili, Kazım Karabekir ilçesi, Kızılkuyu köyünde …, … ve … Güneş Enerjisi Santrallerinin davacı yüklenici tarafından inşaa edilmesi işi olduğu,
Sözleşmenin ödeme planı ve açıklamalar tablosu başlıklı Ek-1/2. maddesine göre “Yüklenici firma 20.10.2015 tarihinde Sözleşmeye istinaden Sözleşme bedelinin %30’luk kısmını almadan önce alacağı miktar kadar teminat mektubu verecektir. Bu teminat mektubu sistemin TEDAŞ kabulü yapılıp 60 takvim günü onaylı fizibilitedeki değerler kadar elektrik satışı gerçekleşip faturalandırılmasıyla serbest kalacaktır” hükmü mevcut olduğu, bu hüküm gereğince yüklenicinin … Bankası Rumeli Şubesi’nin 20/10/2015 tarih … no’lu 285.000,00 USD bedelli teminat mektubu verdiği,
Yine sözleşmenin 6.10 maddesine göre “Yüklenici sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olan ve ekte yer alan aylık ve yıllık sisteme verilen üretim değerlerini belirten fizibilite raporundaki rakamların (Fizibiliteye esas olan güneş ışınının gelmesi koşuluyla) geçici kabul sonrası 60 takvim gününde ve sonraki yıllarda ait oldukları ayların ve yılların değerlerine ulaşacağını taahhüt eder. Bu maksatla proje bedelinin %7,5 oranında teminat mektubunu her yıl yenilenmek kaydıyla 3 yıl boyunca vermeyi taahhüt eder” hükmü mevcut olduğu, bu hüküm gereğince yüklenicinin … Bankası Konya Şubesi’nin 14/07/2016 tarih … no’lu 79.660,00 USD tutarlı ve … Bankası Konya Şubesi’nin 14/07/2016 tarih … no’lu 79.660,00 USD bedelli teminat mektupları verdiği anlaşılmaktadır.
Davacı teminat mektuplarının davalı tarafından hukuka aykırı olarak paraya çevrilmek istendiğini ileri sürülerek teminat mektuplarının iadesini ve hukuka aykırılığın tespitini talep etmiş, davalı ise 79.660,00 USD bedelli iki teminat mektubunun paraya çevrilmesine ilişkin bir girişimlerinin olmadığını, 285.000,00 USD bedelli teminat mektubunun ise iadesinin şartlarının oluşmadığını savunmuştur.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları, toplanan diğer deliller ve dosya kapsamına göre; öncelikle sözleşmenin 6.10 maddesi gereğince verilen 79.660,00-USD bedelli iki teminat mektubunun paraya çevrilmesi yönünde davalı tarafından bir girişim olmadığı, bu teminat mektuplarının yukarıda belirtilen kapsamda her yıl yenilenmek kaydıyla 3 yıl boyunca verileceği, dava tarihinden önce davalı tarafından gönderilen ihtarnameden bu teminat mektuplarının paraya çevrileceği manasını taşımadığı nazara alındığında davacının bu teminat mektupları açısından nakde çevrilme talebinin hukuka aykırılığının tespitinde hukuki yararının bulunduğunu söylemek güçtür. Bu teminat mektupları açısından dava şartı nedeniyle red kararı verildiğine göre davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğrudur.
Sözleşmenin ödeme planı ve açıklamalar tablosu başlıklı Ek-1/2. maddesine göre verilen 285.000,00-USD bedelli teminat mektubunun ise sistemin TEDAŞ kabulü yapılıp 60 takvim günü onaylı fizibilitedeki değerler kadar elektrik satışı gerçekleşip faturalandırılmasıyla serbest kalacağı, başka bir edimi teminat altına almadığı, bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre de buna ilişkin edimin yerine getirmediğinin kanıtlanamadığı, dolayısıyla paraya çevrilmesi talebinin sözleşmeye uygun olmadığı, davacı yükleniciye iadesinin şartlarının oluştuğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı yüklenicinin Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasındaki teminatın tümüyle iade edilmesi talebinin davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle yerinde olmadığı, yine ilk derece mahkemesinin baz aldığı döviz kurunda maddi hata bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırılık saptanmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ilk derece mahkemesince toplanan deliller ve bu delillerin taktiri ile karar gerekçesine göre verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı taraftan alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcı (maktu) peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı taraftan alınması gereken 60.778,24-TL istinaf karar harcından (nispi) peşin alınan 15.194,60-TL harcın mahsubu ile bakiyi 45.583,64-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde talep halinde sahiplerine iadesine,
6-İstinaf kararının Dairemizce taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. …


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

Alınması gereken harç: 45.583,64-TL-davalıdan
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸