Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/884 E. 2019/907 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACILAR : 1 -… – …
: 2 -… SAN VE TİC LTD ŞTİ – …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … HAYVANCILIK TARIM GIDA SANAYİ
(İstinaf yoluna başvuran) VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
G. KARAR YAZIM TARİHİ : …
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına yönelik davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … San. Tic. Ltd. Şti. ile davalı şirketin besihane inşaatı için 06/07/2013 tarihli 48.000,00-TL + KDV bedelli, 02/08/2014 tarihli 93.000,00-TL + KDV bedelli, 07/03/2015 tarihli 78.000,00-TL + KDV bedelli sözleşmeler imzalandığını; sözleşmelerde KDV’nin davalı tarafından ödeneceğinin açıkça kararlaştırıldığını; iş bitim tarihi olan 01/08/2017 tarihinde toplam bedel olan 219.000,00-TL. bedel ve 39.420,00-TL KDV olmak üzere toplam 258.420,00-TL. tutarında fatura kesildiğini; davalının asıl borcu ödediğini ancak KDV’yi ödemediğini; bunun üzerine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini; bu arada müvekkillerinden … San. Tic. Ltd. Şti.’nin ortaklar kurulu kararı ile bölünmeye gittiğini; bölünmeye ilişkin şartların Konya … Noterliği’nin 01/04/2016 tarih ve … yevmiye sayılı bölünme sözleşmesi ekinde kararlaştırıldığını; davalı tarafla yapılan sözleşme gereğince yapılacak işlerin diğer müvekkili olan … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılarak fatura edilmesine karar verildiğini ve bölünme sözleşmesinin ekindeki bu kararla birlikte 01/04/2016 tarihinde Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescil edildiğini; müvekkili … Şirketi tarafından davalıyla yapılan sözleşmedeki işlerin tamamlanarak davalıya fatura tebliğ edildiğini; davalının fatura borcunu ödemediği gibi yukarıda anılan takibe de borcu olmadığından bahisle itiraz ettiğini; yapılan itiraz üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verdiğini; davalının itirazının hukuka aykırı olduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, alacaklarının likit olması nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap dilekçesinde özetle; davaya konu besihanenin yapılmasında mimar …’ın proje müellifi olduğunu, … Mimarlık Müh. Şirketinin de yapı müellifi olduğunu; inşaatın tüm sorumluluğunun müellif şirkete ait olduğunu; Çumra Belediyesi’nin 04/01/2017 tarihli yazısı ile söz konusu besihanenin ruhsat projesine uygun yapılmadığını ve bu firmanın yapı işlerini … Şirketi’nin teslim ettiği prefabrik yapı elemanları ile tamamladığını öğrendiklerini; bu işle şantiye şefi inşaat yüksek mühendisi …’ın ilgilendiğini, 06/03/2015 tarihli sözleşmede imzası bulunan …’ın henüz inşai işler başlamadan İstanbul’da başka bir işte çalışmak üzere şantiye şefliği görevinden istifa ettiğini; bu kişinin sözleşme tarihinde yetkili olmadığını ve imzasının geçersiz olduğunu; Vergi usul Kanunu’nun 231/5 maddesine göre faturanın malın teslimi yahut hizmetin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içerisinde düzenlenmesi gerekiğini, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağını; davacı tarafça düzenlenen faturanın işin yapılmasından yıllar sonra düzenlendiğini, şirket merkezine gönderilmediğini ve yetkili kimselere tebliğ edilmediğini; bu nedenle faturaya ve muhteviyatına itiraz ettiklerini; taraflar arasında yapılan eser sözleşmesinde işin bedeli ve ödeme şeklinin belirlendiğini; bu sözleşme uyarınca işin başında ödemeler yapıldıktan, iş tamamlanıp teslim edildikten sonra yıllarca herhangi bir talepte bulunulmadığına göre artık bedelin KDV dahil tamamının alındığının kabulü gerektiğini; kendilerinin davacı tarafın imalatların bedelinin ödendiğine dair iddialarını kabul ettiklerini ve ödenen bu meblağın KDV dahil tutar olduğunu; düzenlenen faturanın KDV’si olarak herhangi bir borçlarının bulunmadığını; davacı tarafın kötü niyetli olarak icra takibi yaptığını beyanla davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “…taraflar arasındaki 06/07/2013 tarihli sözleşme bedelinin 48.000,00 TL. + KDV, 02/08/2014 tarihli sözleşme bedelinin 93.000,00 TL. + KDV ve 07/03/2015 tarihli sözleşme bedelinin 78.000,00 TL. + KDV olarak belirlendiği; sözleşmelerin ifa edildiğinin ve iş karşılığı belirlenen anaparaların ödendiği hususunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf olmadığı; davalı tarafın belirlenen ve ödemesi yapılan ücretlere KDV’nin dahil olduğunu iddia ederek davacı tarafın düzenlediği faturalardaki 39.420,00 TL. KDV tutarını ödemeyi kabul etmediği, ayrıca faturaların tebliğ edildiği …’ın tebliğ tarihinden önce işten ayrıldığından ve kendilerini temsil etmediğinden bahisle usulüne uygun olarak kendilerine tebliğ edilmiş herhangi bir fatura da bulunmadığını ileri sürdüğü; ancak taraflar arasındaki sözleşmelerde KDV tutarlarının fiyata dahil olmadığı, belirlenen fiyatlara ilave olarak tahsil edileceğinin açıkça belirtilmiş olduğu; davalı şirket adına faturaları tebellüğ eden …’ın Kadıköy … Noterliği’nin 28/01/2013 tarih ve … yevmiye sayılı istifanamesiyle davalı şirketin davacıya ilişkin şantiyesindeki “şantiye şefliği” görevinden istifa ettiği; sonrasında şirket müdürlüğü görevinden de istifa etmiş olmakla birlikte davalı şirkette çalışmaya devam ettiği; kendisinden sonra şirket müdürlüğü görevini devralan kişinin de oğlu … olduğu; bu kişinin şirketin 2010 yılında kuruluşu sırasında şirket ortağı sıfatını haiz olduğu, ancak bu tarihte henüz reşit olmadığı için resmi belgeleri velisi sıfatıyla …’ın imzaladığı; bu durumda davalı tarafın şirkete ait adreste … tarafından teslim alınan faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ileri sürmesinin iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı; böylelikle faturaların usulüne uygun olarak davalı tarafa tebliğ edildiğinin kabulü gerekeceği; buna rağmen faturanın yasal süresinde ve sonrasında yapılan icra takibi üzerine ödenmediği anlaşılmış; davacı şirketlerin sözleşme tarihlerinde … San. Tic. Ltd. Şti. adı altında tek bir şirket iken şirket ortakları arasında yapılan sözleşmeyle … San. Tic. Ltd. Şti. ve … San. Tic. Ltd. Şti. adı altında iki ayrı şirket haline geldiği ve buna dair sözleşmede davalı ile olan işlerin davacı … San. Tic. Ltd. Şti. uhdesinde bırakıldığı ve yapı-inşaat işlerinin de bu şirket tarafından tamamlandığı ve faturalandırıldığı anlaşılmakla, adı geçen davacı yönünden davanın kabulüne, diğer davacı yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerektiğine dair gerekçeyle;
Davacı … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
Davacı … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan DAVANIN KABULÜ ile; davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline; 39.420,00 TL. asıl alacak ve 2.245,32 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 41.665,32 TL. alacağın asıl alacak kısmına takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle takibin aynen devamına,
Asıl alacağın % 20’si oranındaki 7.884,00 TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı şirket yetkilisi istinaf başvuru dilekçesinde özetle; … firması ile imzalandığı iddia edilen sözleşmelerin 06/07/2013, 02/08/201 ve 07/03/2015 tarihlerine ait olduğunu, davalı şirketin 28/10/2010 tarihinde kurulduğunu ve şirketin ortağı …’ın münferiden şirketi temsilen yetkili müdür olarak atandığını, …’ın ise 18/02/2015 tarihinde 18 yaşını doldurarak reşit olduğunu ve 28/12/2015 tarihinde şirket müdürü seçilerek münferit imzası ile şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğunu, sözleşmelerde münferiden imzası olduğu iddia edilen …’ın bu tarihlerde hiç bir zaman münferiden imzaya, şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür/kişi olmadığını, onun imzaladığı iddia edilen sözleşmenin firmayı bağlamadığını, … şirketi ile binanın prefabrik betonarme sistemi ile fabrika üretilerek binanın yapımı konusunda dosyaya sunulan sözleşmede şirket adına 07/03/2015 tarihinde imzası bulunduğu iddia edilen …’ın sözleşmelerin imzalandığı tarihte şirketi temsile yetkili ya da şirket çalışanı olmadığını, 18/01/2013 tarihinde şantiye şefliğinden istifa ettiğinden dolayı inşaatta ve şantiyede sorumlu yetkili biri olmadığını, bu nedenle yapılan sözleşmenin firmayı bağlamadığını, hukuken geçerli olmadığını, faturanın tebliğ edildiği iddia edilen …’ın o tarihlerde şirketi temsile yetkili kişi olmadığını, bu yüzden faturanın şirketine tebliğ edilmediğini, faturanın tebliğ edildiği tarihte kesinlikle şirketi temsile yetkili bir kişi olmayan …’ın bu faturayı almışsa bile kararda belirtildiği üzere şirkete ait adreste teslim almadığını, şirket merkezi olan adresin 2017 yılında tüm yıl boyunca kapalı kaldığını, fatura kesim tarihi olan 01/08/2017 tarihinde şirketin ofisinin kapalı olduğu ve ofiste hiç kimse olmadığı için herhangi bir belgenin, bahsi geçen faturanın bu adreste teslim alınmış olmasının mümkün olmadığını, faturanın şirket adresinde tebliğ alındığı hükmüne nereden varıldığını anlamadıklarını, mahkemenin kararında “İyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, böylelikle faturaların davalı tarafın şirkete ait adreste … teslim alınan faturanın usulüne uygun olarak davalı tarafa tebliğ edildiğinin kabulü gerekecektir.” şeklindeki tespitine itiraz ettiklerini, davalı şirketin kuruluşunda …’ın reşit olmaması nedeniyle şirketin kuruluş aşamasında sadece şirket ortaklığının tescili için adına velisinin imza attığını, bu tarihten yaklaşık 8 yıl sonra sadece bu imza nedeniyle …’ın kendi almadığı bir faturanın şirkete tebliğinin uygun olduğu şeklindeki hükmün geçersiz olduğunu, reşit olmadığı dönemde velisinin attığı bir imzanın yılar sonra reşit bir kişinin hem de kendisinin almadığı bir faturanın tebliğine dayanarak yapıldığını ve bundan hareketle fatura tebliğinin usulüne uygun yapıldığı şeklinde karar verilmesinin hukuken geçerli olmadığını, faturada bahsi geçen 2.207 m² bina arazisinin mevcut olmadığını, dolayısıyla şirketin kendi arazisinde bulunmayan bir bina için fatura kesildiğinin iddia edildiğini, bu konudaki itirazların dikkate alınmadığını, kendilerine ait olmayan bina için bir faturanın firmaya kesilmiş olması ve bundan dolayı taahhütleri olmayan bir KDV bedelinin talep edilmesi dolayısıyla mahkemenin kararının hukuken geçerli olmadığını, VUK’nun 231/5.maddesi gereğince faturanın geçerli bir fatura almadığını, davacıların yapıldığı iddia edilen sözleşmeler gereğince firma adına … ada … parsel sayılı yerde prefabrik betonarme binalar yaptıklarından bahisle imalatların yapıldığı tarihlerden yıllar sonra kesilen 01/08/2017 tarihinde kesilen faturada belirtilen yapıların bedellerini aldıklarını, ancak sonradan kesilen fatura nedeniyle iş bu faturadaki KDV bedelinin alınmadığından bahisle Konya … İcra Müdürlüğünde … esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, VUK’nun 231/5.maddesinde “Faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı” nın hükme bağlandığını, bu nedenle yedi gün içinde düzenlenmesi gerektiği halde yıllar sonra kesilen faturaların şirket merkezine veya şirketi temsile yetkili kişilere teslim edilmemiş olması, firma ile irtibata geçilmeden bir bildirimde veya tebliğde bulunmadan icra takibine geçilmesinin davacıların kötü niyetli davrandıklarını gösterdiğini, ödemesi alınıp işin teslimi yapıldıktan yıllar sonra KDV talebinde bulunmanın ticari teamüllere aykırı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 2013, 2014 ve 2015 yılında yapılan inşaatın parası alındığı için hiç bir hukuki işlem, ihtarname, dava konusu yapılmamış olmasının taraflar arasında bir anlaşmazlık olmadığına ve anlaşılan bedelin tamamının alındığına delalet ettiğini, açılan davadaki söz konusu faturadan iş bu takip ile haberdar olduklarını, davacıların imalatların badelinin ödendiğine dair iddiasını kabul ederek kesilen faturanın KDV’si olarak talep edilen miktarda bir borcun olduğunu kabul etmediklerini, reddettiklerini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa bırakılmasını ve karşı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, bu nedenlerle ve resen belirlenecek nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili istinaf talebine cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın istinaf talebinin alacağı sürüncemede bırakma çabası olduğunu, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesi ilişkisine dayalı bakiye iş bedelinin tahsili talebine ilişkindir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde TBK’nın 470. ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık iş bedeline KDV eklenip eklenmeyeceği noktasındadır.
Taraflar arasındaki besihane yapımı için 3 adet eser sözleşmesi yapıldığı, sözleşmelerde iş bedeline KDV bedelinin ekleneceğinin düzenlendiği görülmektedir. Davacı taraf sözleşmelerde şirket temsilcisi olarak imzası bulunan …’ın temsil yetkisi bulunmadığı için sözleşmelerin kendilerini bağlamadığını, faturanın da bu şahsa tebliğ edilmesi nedeniyle kendilerine usulünce fatura tebliğinin sağlanmadığı ileri sürmüştür. Ancak sözleşmelerde kararlaştırılan işin yapıldığı, KDV haricindeki iş bedellerinin de ödendiği davalının da kabulünde olduğuna göre, sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Dolasıyla sözleşmede belirtildiği üzere iş bedelinin KDV hariç olarak kararlaştırıldığı kabul edilmelidir. Bundan ayrı olarak davacı yüklenici şirketin KDV alacağına ilişkin ticari defterlerini ibraz ettiği, davalı iş sahibi şirketin ise kesin süre içerisinde ticari defterlerini ibraz etmediği de ortada olduğundan davalı tarafın istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı yön bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafı ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ilk derece mahkemesince toplanan deliller ve bu delillerin taktiri ile karar gerekçesine göre verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/04/2019 tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinafa başvuran davalı taraftan alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansı olması halinde ilk derece mahkemesince karar kesinleştiğinde sahibine iadesine,
5-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; 6100 HMK’nın 362/1-a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle kesin olarak karar verildi. 28/11/2019


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸