Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/517 E. 2019/523 K. 09.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :
TARİHİ :
NUMARASI :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ :
G. KARAR YAZIM TARİHİ :
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile karşı yan arasında 14/07/2015 tarihli Konya/Selçuklu’da bulunan … Projesine ilişkin sözleşme akdedildiğini, taraflar arasında akdolunan bu sözleşme gereği davalı firmanın sorumluluklarına aykırı hareket ettiği aşikar olup bu sebeple davacının zarara uğradığı açık olduğunu, ayrıca davalı firma haklı ve makul sebep olmaksızın 30/11/2015 tarihinde ihtar edene is proğramı vermeyerek fiili olarak iş durdurma yoluna gittiğini, bu sebeple bahsi geçen akit gereği yatırım ve harcama yapan müvekkilinin haklarının korunması amacıyla Çorum … Noterliğinin 10/12/2015 tarih … yevmiye nolu ihtarı çekildiğini, bu ihtara davalı yanın dava konusu sözleşmenin feshi konulu Beyoğlu … Noterliğinin 14/12/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarıyla cevap verdiğini, yine davalının Beyoğlu … Noterliğinin 31/12/2015 tarihi ve …yevmiye nolu ihtarıyla bu kezde bizim ihtarımıza olumsuz cevap verdiğini, sonuç olarak davacı müvekkilinin de zarara uğratıldığı kalemlerin bedellerinin tespiti ve ilerde açılacak sözleşmeye aykırılık nedeniyle alacak davasına dayanak teşkil etmesi bakımından delil tespiti isteme yoluna gidildiğini, müvekkilinin yükümlendiği elektrik tesisat işlerinin fesih tarihine kadar ki müvekkili tarafından yapılan tüm imalatların bedelleri ve söz konusu keşif mahallindeki müvekkil tarafından alınan demirbaş malzemelerin bedelleri tespiti ve ayrıca müvekkilin fili olarak işi bırakmak zorunda bırakıldığı tarih itibariyle hak edişinin değerinin ne olacağının tespiti istemli Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş nolu dosyası ile tespit yapıldığını, bu tespit dosyasında; a)Müvekkilinin yükümlendiği iş sebebiyle hak ettiği hak ediş tutarı ve yapılan işin fesih tarihine kadarki maliyeti ve fesih tarihi itibariyle müvekkiline ait olan demirbaş malzemelerin fatura bedellerinin tespitini, b)Bu haksız fesih sebebiyle müvekkilinin uğradığı işçilik zarar bedeli ve SGK kurumuna olan borcun tespitini, c)Bahsi geçen iş sebebiyle müvekkiline atfedilen kalitesiz imalatların yapılmakta olması, personel yetersizliği ,ve mevcut personelin beklenen düzeyde kalifiye olmaması gibi kusurlara bakılarak keşif konusu şantiye gezilerek fesih tarihine kadar ki olan işçilik ve kalite kontrolü yapılarak bu kusurların mevcut olup olmadığı ve kimden kaynaklandığı hususlarında ayrıntılı bir rapor tanzimi istemekteyiz. ayrıca müvekkilinin personeline kalifiyesiz diye sözleşmeyi fesheden karşı taraf her nedense yaklaşık 15 kişiyi müvekkilinden kendi uhdesine geçirdiğini, bu15 kişinin de halihazırda karşı taraf uhdesinde çalışmakta olduğunu, d)Muhatap İşveren tarafından yapılması gereken malzeme tedarikleri zamanında yapılmamıştır, bu durum davacıya iş gücü olarak yansıdığını, e)İşveren tarafından görevlendirilen saha montaj şefinin makine mühendisi olarak tayin edilmesi ve aynı zamanda proje müdürü gibi görev alması, imalat hatalarının yaşanmasına sebep olduğunu, imalat durumunda amir konumunda kim olacağını, bu hususun tespiti elzem olduğunu , zira başarılı imalat için ehil kişi seçimi zaruri olacağını, f)İşveren teknik ofis biriminin mekanik imalat projeleri ile gerekli süperpoze işlemlerinin yapılmadan müvekkiline imalat için verildiğini, imalat için gerekli prosedürlerin tespitini, g) Müvekkili tarafından onaylanmamasına rağmen, diğer firmalarla yapılan anlaşmalar yapım işi aşamasında haksız rekabetler oluşmasına sebep olduğunu, bu firmaların hali hazirda imalat yapıp yapmadıklarının tespitini istemiş olduklarını, yukarıda ifade edilen hususlarda Konya … Asliye Hukuk Mahkemesi … D. İş sayılı dosyası ile keşif yapıldığını, keşifte bu hususların irdelenerek davacının uğramış olduğu zarara atıflar yapıldığını, ancak bazı zarar kalemlerinin atlandığını, örneğin bazı işlerin birim fiyatları eksik hesaplandığını, yargılama safahatında yeni bir keşif heyeti ya da bilirkişi heyetinden alınacak rapor sonrası bu hususlara da açıklık getirileceğini, kaldı ki davacıya haksız fesih sonrası yapılması gereken stopaj bedellerinin de iade edilmediğini, tespit dosyasında kullanılan her bir demirbaş eşyanın faturası mevcut olmasına rağmen maalesef demirbaş malzemeler keşifte eksik bedelli olarak tespit edildiğini, sonuç olarak davalı yanca yapılan haksız fesih sonrası davacı müvekkilinin uğradığı zarar kalemlerinin bedellerinin tespit edilerek taraflarına ödenmesi istemli iş bu davayı ikame ettiklerini, öte yandan keşifte belirtilen raporda taraflar arasında mutabık kalınan bedel belirli olsa da dava konusu sözleşmenin davalı yanca haksız ve geçerli sebebe dayanmayacak şekilde feshi nedeniyle yapılacak yeni bir keşif ile belirlenecek rapor doğrultusunda hak ve nesafet ölçülerine göre davacının uğradığı zarar kaybının belirlenme ihtimali karşısında davalarını dava değerinin belirsiz olacağı gerekçesi ile şimdilik dava değerini 20.000.00 TL olarak tayin ettiklerini, aynı şekilde talep ettikleri alacak miktarının da yargılama aşamasında hak ve nesafet ölçülerine göre tespit olma ihtimali karşısında davamızın belirsiz alacak davası olarak değerlendirilmesinin gerektiğini belirterek; tensiple öncelikle davamızın vasfı itibari ile dava konusu belirlenecek alacaklarının tahsil kabiliyetinin bertaraf edilme riskine karşı davalı yanın tapu kayıtları üzerine her türlü tasarrufi işleme karşı üçüncü kişilere devrine engel olunmak üzere ihtiyati haciz, mahkemeniz aksi kanaatte ise ihtiyatı tedbir konulmasına, yargılamının icrası ile belirtilen nedenlerle davanın kabulü ile uğranılan zarar miktarının bilirkişi incelemesi sonucu tayin ve tespit olunan miktar nazara alınarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile talepleri gibi taraflarına yasal faiziyle ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Ortaklığı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin davada görevli olmadığını, zira müvekkili ve davacı tarafın tacir olduğunu, tacirler arası davalar da görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olması sebebi ile davanın görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacı tarafın davasını adi ortaklığa karşı açtığını, adi ortaklığın kendisine ait bir tüzel kişiliği olmadığından davada taraf olma ehliyeti de bulunmadığını bu sebeple davanın müvekkili açısından taraf sıfatı yokluğu sebebi ile reddi gerektiğini, öncelikle davacı taraf ile müvekkili arasında akdedilen 14.07.2015 tarihli Elektrik ve Enstrümantasyon Tesisat İşçilik Yüklenici Sözleşmesinin işin feshi hükümlerini düzenleyen 17. Maddesinin 2. Fıkrasına göre müvekkili şirketin sözleşme süresi içerisinde dilediği zaman hiçbir gerekçe belirtmeksizin sözleşmeyi tek taraflı feshetme hakkının bulunduğunu, diğer hususlara ilişkin beyanlarımız nazara alınmadan evvel sadece bu hükme göre müvekkili şirketin yapmış olduğu feshin geçerliliğinin tartışmasız olduğnu, Kaldı ki davacı taraf tacir olup basiretli tacir hükümleri gereğince taraflar arasında akdedilen sözleşmenin içeriğinde yer alan hükümlerin kendisine yüklediği sorumlulukların bilincinde olduğu/olması gerektiğini, bu sebeple davacı tarafın sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasının yersiz olduğunu, davacının Konya … Asliye Hukuk Mahkemesinin …D.İş. Sayılı dosyasından yokluklarında yaptırmış olduğu tespit talebi sonrasında hazırlanan bilirkişi raporuna ilişkin 04.02.2016 tarihli dilekçemizin içeriğini aynen tekrar ettiğimiz ayrıca ve açıkça bildirdiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinin 4/c maddesinde uhdesinde çalışan ve kalifiyesiz denilen işçilerin müvekkili tarafından rızası dışında işe alındığını iddia ettiğini, davacının bu iddialarını asla kabul etmediklerini bu hususun işçi beyanları ile ispatlanacağını, yine davacı tarafın dava dilekçesinin 4/d maddesinde kendisine malzeme tedariği yapılmadığını iddia ettiğini, oysa ki bu hususun tamemen gerçek dışı olduğunu, 2015 yılı Kasım sonu itibari ile idareden onaylanan 4A ve 4B malzeme hakedişleri incelendiğinde, işin başından itibaren şantiyeye getirilen malzemenin 8.562.000,00 TL olduğunun görüleceğini, yine aynı dönemki hakedişte, sahaya getirilen malzemenin 6.042.000,00 TL lik kısmının monte edilmediğini ve depoda beklediğinin görüleceğini, bunun nedeninin de davacının yetersiz işgücü ve düşük performansı sebebiyle, sahaya intikal eden malzemeleri zamanında monte edemeyip, depoda atıl olarak bırakması olduğunu, aynı zamanda ana işveren … firması tarafından tedarik edilerek sahaya getirilmiş yüklü miktarda malzeme özellikle de kablonun davacının eleman ve işgücü yetersizliği sebebiyle monte edilemediğini, dolayısıyla müvekkilinin zor durumda kaldığını, bu konuda müvekkili ana işveren … tarafından defaatle uyarılar aldığını, kaldı ki taraflar arasında yapılan görüşmeler de dönemsel işlere dair bünyelerinde bulunması gereken işçi sayıları hususunda davacı tarafın yükümlülüklerini hiçbir zaman yerine getirmediğni, örneğin en son Aralık 2015 te hedeflenen işçi sayısı 265 iken, gerçekte 107 kişi ile çalışıldığını, bu duruma ilişkin davacı tarafın defalarca uyarılmasına rağmen işçi sayısını artırmamyarak dönemsel işin süresinde tamamlanamadığını, davcının dava dilekçesinin 4/e maddesinde müvekkil tarafından görevlendirilen saha montaj şefinin yetersiz birisi olduğu iddia edildiğini, bu durumun da tamamen asılsız olduğunu, zira bahsedilen proje Türkiye’ nin sayılı sanayi yatırımlarından birisi olduğu göz önüne alındığında işin kontrolünün müvekkili tarafından ehil olmayan kontrolörlüğüne bırakılması mümkün olmadığını, davacının projenin kendisine gerekli süperpoze işlemleri yapılamdan verildiğini iddia ettiğini oysa işin yapımı için gerekli her türlü proje, teknik bilgi, detayların davacı tarafa verildiğini, projelerin … tarafından dünyaca ünlü … ve Türkiye’nin en ünlü elektrik tasarım firmalarından biri olan … Teknik tarafından hazırlanmış olup, her türlü detay ve bilgiyi içermekte olduğnu, ayrıca şantiye de müvekkilinin uhdesinde çalışan Teknik ofis mühendisleri hertürlü montaj detaylarını hazırlayarak, herhangi bir belirsizlik bırakmayacak şekilde sahaya aktardığını, asıl sorunun davacının istihdam ettiği tecrübesiz mühendis ve yetersiz saha formenlerinin projelere yeteri kadar vakıf olamayıp kalitesiz imalat yapmalarından kaynaklı olduğunu, davacı tarafın kendisi tarafından onaylanmadığı halde müvekkilinin başka firmalarla anlaşmalar yaptığı ve haksız rekabet oluşmasına sebep olduğunu iddia ettiğini, bu durumun da kabulünun mümkün olmadığını, kaldı ki davacı ile imzalanan sözleşme de müvekkilinin böyle bir yükümlülüğünün bulunmadığını belirtmekle birlikte davacının işe başladığı Temmuz 2015 ten itibaren yetersiz ve deneyimsiz kadro ile çalışmasının, getirdiği ofis ve saha personelinin yetersizliğinin, gerek … şantiye yöneticileri ve gerekse ana işveren … ve proje yönetim firması … A.Ş. tarafından fark edilerek projenin gecikmemesi için davacının mutlaka takviye edilmesi konusunda tedbir alınma gereği doğduğunu, zira … sözleşmesinin de bütün işin kendisine verileceği gibi bir hüküm içermemekte olduğunu, yapılan sözleşmein birim fiyatlı bir sözleşme olup, gerçekleştirdiği iş kadar ödeme kendisine her ay ödendiğini, ancak davacının gösterdiği düşük performans, yetersiz iş gücü, kalitesiz imalatlar nedeniyle takviye zaruriyeti doğduğunu, ayrıca davacının kendisine haksız rekabet uygulandığı iddiası tamamen asılsız olduğunu, iddiaların tamamen gerçeklikten uzak olduğunu, ayrıca davacı tarafın yapmış olduğu tespit talebine yapmış olduğumuz itirazda da belirtildiği üzere Davacı ile sözleşmenin fesih aşamasında karşılıklı oturularak bir kesin hesap çıkartıldığını ve yaptığı işlerin, her türlü hatalarına noksanlarına karşın tam olarak fiyatlandırılmış ve kendisinin de mutabakatıyla kesin hesabı çıkartılarak karşılıklı imzalandığını, davacının nam ve hesabına yapılan SGK harcamaları dahil tüm harcama ve toplam ödemeler hakediş bedelinden fazla olup davacı tarafın 244.164,30 TL müvekkilene borçlu olduğunu, bu sebeple davacının müvekkilinden alacağından ziyade müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu belirterek fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davaya sunulan cevapların kabulüne, davacının davasının usule yönelik itirazlarımız nazara alınarak öncelikle görevsizlik nedeni ile reddine, aksi kanaatte ise davacının davasının müvekkilinin taraf ehliyeti yokluğu sebebi ile reddine, davacının haksız davasının esastan reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “… davacı yüklenicinin TBK nın 484. Maddesi gereğince eserin tamamlanmasından önce yapılmış olan kısma ilişkin talepte bulunabileceği iddiasında bulunulsa dahi bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davacının ifa ettiği kısım bakımından yapılan ödemeler dikkate alındığında ödenmeyen bir meblağın bulunmadığı, kaldı ki sözleşme hükümlerini herhangi bir irade bozukluğu olmaksızın imzalayan davacının zarar talebinin TMK’nın 2. Maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı niteliğinde de olduğu, sözleşmede davalı işveren tarafından, öngörülen şekilde fesih gerçekleştirildiği takdirde davacı yüklenicinin tazminat talebinde bulunamayacağının belirtildiği, bu durumda davacının talebine dayanak teşkil edebileceği tek hususun TBK nın 484. Maddesinin olabileceği, bu madde düzenlemesi bakımından ise bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacının talep edebileceği herhangi bir zararın söz konusu olmadığı, davacının işçilere ve SGK kayıtlarına ilişkin talebinin de sözleşmenin 4. ve 7. Maddeleri gereğince yerinde olmadığı, kanunen de davacının buna ilişkin talepte bulunmasına imkan tanıyacak emredici bir hükmün bulunmadığının gözetildiğine dair gerekçeyle; Davanın REDDİNE,…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirketler arasında 01/07/2015 tarihli elektrik ve enstrümantasyon tesisat işçilik yüklenici sözleşmesi imzalandığını, işin tamamlanma süresi olarak 180 gün öngörüldüğünü, bu süre dolmadan sözleşmenin, davalı işverenler tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğini, davalı taraf sözleşmede yer alan “İşveren sözleşme süresi içinde dilediği zaman hiçbir gerekçe belirtmeksizin 7 gün öncesinden yazılı olarak ihbarda bulunmak şartıyla sözleşmeyi tek taraflı ve tazminatsız olarak fesh etme hakkına sahiptir. Bu halde taraflar sözleşme fesih tarihine kadar üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdürler” maddesine dayanarak sözleşmenin geçerli olarak feshedildiğinini iddia ettiğini, yerel mahkeme de kararında sözleşmenin sıhhatinde sorun olmadığını, feshin sözleşmede belirtilen usule uygun olarak yapıldığına kanaat getirdiğini, ancak fesih ile ilgili bu maddenin, sözleşme hukukunun egemen ilkelerinden olan eşitlik ilkesine açıkça aykırı olduğunu, sözleşmenin taraflarından birini orantısız olarak çok üstün bir konuma getiren böyle bir maddenin yazılmamış sayılması gerekmekte olduğunu, bir an için bu madde hükümlerini geçerli kabul edilse dahi, davalı tarafın maddede öngörülen 7 günlük ihbar süresine uymadığını, fesih tarihi olan 14/12/2015 tarihinden en az 7 gün önce davalı şirketler tarafından yapılması gereken yazılı ihbar yapılmadığın, fesihin bu yönüyle de haksız olduğunu, sözleşmenin 7. Maddesi “ İşveren işin miktarını arttırma veya azaltma hakkına sahiptir. İşin artmasından veya azalmasından ötürü yüklenici, ilave bedel ya da bedel azaltılması talebinde bulunulamaz.” Hükmünü içerdiğini, bunun da eşitlik ilkesine aykırı olup taraflar arasında açık oransızlık söz konusu olduğunu, bu maddeler birlikte değerlendirildiğinde, sözleşme, müvekkili karşı tarafın keyfine ve insiyatifine tabi hale getirmekte olduğunu, müvekkilinin iktisadi hürriyetini kısıtladığını, olayda aşırı yararlanma söz konusu olduğunu, TBK m. 28 burada uygulama alanı bulunmadığını, her ne kadar her iki taraf da tacir olup, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında iseler de, açık oransızlık ve zayıf tarafın zor durumda olması, aşırı yararlanma hükümlerinin uygulanması için yeterli olduğunu, Müvekkili ile davalılar arasında imzalanan 08.12.2015 tarihli hakediş tutanağına göre müvekkilinin o zamana kadar olan alacağı 687.759,82 TL +KDV olduğunu, müvekkilinin sözleşmesi 14.12.2015 tarihli ihtarname ile haksız feshedildiğini, taraflarca üzerinde anlaşılan 687.759,82 TL miktar müvekkilinin imza tarihine kadar olan alacaklarını kapsamakta olup, bakiye alacağı ve sözleşmenin haksız feshinden dolayı uğradığı zararları kapsamadığı için kısmi ibra olduğunun açık olduğunu, olayda müvekkilinin zararlarının giderilmemiş olduğunu, üzerinde anlaşılan bedelin, o ana kadar olan alacaklarla ilgili olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararların tespiti ve müvekkiline ödenmesi gerekmekte olduğunu, bilirkişi raporuyla da sabit hale gelen, müvekkilinin fesih tarihine kadar yaptığı işin bedeli 793.794,19 TL olduğunu, bunun 687.579,82 TL ‘sinde tarafların mutabık olduğunu, kalan 106.214,37 TL + KDV müvekkilinin bakiye alacağının içerde kaldığını, sözleşmede işin yapımı için gerekli alet ve ekipmanların yüklenici firma olan müvekkilin karşılayacağının belirtildiğini, demirbaş paraları müvekkilince ödendiğini, ancak davalı taraf söz konusu demirbaşları kendisi ödemiş gibi müvekkiline hitaben fatura keserek, müvekkilinin hakedişinden kestiğini, müvekkilinin bedelini ödediği bu demirbaşlara davacı haksız fesihle birlikte el koyduğunu, buna ilişkin de bir ödeme yapmadığını, müvekkilinin bundan kaynaklanan alacağının 49.134,05 TL olarak bilirkişi raporunda belirtildiğini, Bilirkişi raporu ile 106.2014,37 TL + KDV bakiye alacak ile 49.134,05 TL demirbaşlardan kaynaklanan alacaklarının sabit hale geldiğini, belirli hale gelen bu miktar için ıslah etme haklarının bulunduğunu, ıslah için kendilerine süre verilmesi gerektiği halde yerel mahkemenin herhangi bir süre tanımamış ve davayı ıslah etmelerine engel olduklarını, eksik tahkikat ve inceleme sonucu, deliller bütünüyle değerlendirilmeden verilmiş bu kararın hukuka açıkça aykırı olduğu gerekçeleriyle; yerel mahkeme tarafından verilen kararın kaldırılmasını ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ortaklığı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının istinaf başvurusunun reddi ile usul ve yasaya uygun Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Ve … K. Sayılı ilamının onanmasını, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … Mühendislik ve Taah. Hizm. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Vekilinin istinafa cevap dilekçesinden özetle; davacı yanın haksız ve mesnetsiz istinaf taleplerinin reddi ile usule ve yasaya uygun yerel Mahkeme kararının onanmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden (TBK m.470) kaynaklanan sözleşmenin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespiti, imalat bedeli ile menfi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı taraf davasını belirsiz alacak davası olarak açıklamıştır. 6100 sayılı HMK’nin 107.maddesine göre, (1) davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. 177. maddesinde ise ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, davasını belirsiz alacak davası olarak açmış olan davacı ıslah hükümlerine kıyasla talebini tahkikatın sona ermesine kadar artırabilecektir. Somut olayda, davacı vekili bilirkişi raporunun sunulmasından sonra süresinde sunduğu itiraz dilekçesinde işçilik zararı ve SGK borcu bedelinin tespiti açısından SGK kayıtlarının getirtilerek diğer itirazları ile beraber ek rapor alınmasını talep etmiş, buna göre zararı açık olarak ortaya çıktığında ıslah hakkını kullanacağını belirtmesine rağmen mahkemece, ara kararı ile talebin reddine karar verilerek taraflara söz verilmeden sözlü yargılama aşamasına geçilmiştir. Dolayısıyla davacının, delil toplanması talebi reddolunduktan sonra mevcut delil durumu itibariyle alacak talebine yönelik beyanda bulunma hakkının elinden alınması, hukuki dinlenilme hakkını (HMK.md.27) zedeleyen usuli bir hata olarak ortaya çıkmıştır.
Gerekçeli karar başlığında iş ortaklığını oluşturan ve davaya dahil edilen şirketlerin gösterilmemesi ve taraf sıfatı bulunmayan “ihbar olunan şirketin” karar başlığına eklenmesi mahallinde giderilebilir hata olarak görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, istinaf edenin tarafın sıfatına göre ve 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/04/2019 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4.maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-) Davacı tarafından yatırılan 44,40TL İstinaf Karar Harcının (maktu) talep halinde davalı vasisine iadesine,
4-)Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-)İstinaf kararının ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
6-)İstinaf yargılama sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/07/2019


Başkan

¸e-imzalıdır.

Üye

¸e-imzalıdır.

Üye

¸e-imzalıdır.

Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸