Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/301 E. 2019/363 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … SAN.VE TİC.AŞ.
VEKİLİ : Av. … (İstinaf yoluna başvuran)

DAVALI : …

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : …

Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesi uyarınca dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili 24/05/2016 tarihli dilekçesiyle; taraflar arasında imzalanan 27/05/2015 tarihli sözleşme ile davacı şirketin davalının Konya il merkezinde inşa ettiği “… Konutları’nın” mutfak dolaplarının imalat ve montajını yapması karşılığında davalı şirketin davacıya 3.245.000 TL. ödeme yapmasının, iş bedelinin 1.480.000 TL’lik kısmına mahsuben … ve … nolu dairelerin tapusunun davacıya verilmesinin, kalan 1.765.000 TL.’nin de 25/07/2015 tarihinden başlamak üzere 10 eşit taksit halinde davacının hesabına ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacı şirketin azami özeni göstermesine rağmen davalı şirketin temerrüdü ve kusurlu davranışları nedeniyle işin sürekli aksadığını, davalının iki dairenin tapusunu davacıya devretmediği gibi, nakit ödemeleri de eksik bıraktığını, davacıya ancak 879.000 TL. ödenmiş olduğunu, davalıya gönderilen ihtarnamenin de sonuçsuz kaldığını beyan ederek, davacının yaptığı işin karşılığı olarak Konya ili Meram ilçesi, … Pafta, … ada, 1 parsel sayılı taşınmazdaki … ve … nolu dairelerin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline ve davacının ücret alacağı ile gecikmeden doğan zarara ilişkin alacağına ilişkin olarak şimdilik 50.000 TL. alacağın dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili süresinde ibraz ettiği cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin 6.1 maddesine göre, işin 120 takvim gününde bitirilmesinin kararlaştırıldığını ve 24/09/2015 tarihi itibariyle de tamamlanması gerektiği halde işin bitirilmediğini, davacının yaptırdığı tespite ilişkin Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı tespit dosyasındaki rapora göre de sözleşme hükümlerine göre tamamlanmış tek bir mutfak dolabının bulunmadığının anlaşıldığını, davacının sözleşme hükümlerine uymadığını, yine davacının yaptırdığı tespite ilişkin Bozüyük … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasının tespit tarihinin 17/03/2016 olup bu tarihin teslim için belirlenmiş son montaja başlama tarihinden 4 ay sonrasına ilişkin bir tarih olduğunu, davalının ödemeler yaptığını ve yapılan ödemelerin işin takvimine uygun olduğunu, davacının teknik şartnameye uymayan ve kabulü mümkün olmayan bir kısım imalatlar yaptığını, her iki tarafın görevlilerinin 19/01/2016 tarihinde toplantı yaparak, işin yapımının iş programına uygun hale getirilmesi ile eksik noksan ve kusurlu imalatların düzeltilmesinin davacıdan istenildiği ve bunlar tamamlanıncaya kadar davacıya diğer ödemelerin yapılmayacağının bildirildiğini, davacının da bunun üzerine işin yapımını durdurduğunu, eser sözleşmesinden doğan alacağa hak kazanabilmek için davacının eseri eksiksik olarak tamamlayıp teslim ettiğini ispat etmesinin gerektiğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; davanın eser sözleşmesinden doğan tapu iptali ve tescil ile alacak davası olduğu ve taraflar arasında 27/05/2015 tarihli eser sözleşmesine ilişkin (taşeronluk) anlaşmanın yapılmış olduğu, işin bedeli, süresi, teknik şartların taraflar arasında ihtilaflı olmadığı kabul edilerek ” Taraflar arasındaki ihtilafın eser sözleşmesinden doğduğu, davacının yaptırdığı 2 tespit ile davalının yaptırdığı 1 tespit ve Mahkememizde alınan heyet raporuyla birlikte dava konusu ihtilafa ilişkin 4 adet rapor alındığı, işin ayıplı olup olmadığının, süresinde bitirilememesinin kusurunun kimde olduğunun, işin yapılan kısmı için davacının ücrete hak kazanıp kazanamadığının ve ödemeye ilişkin gecikmeden doğan zarar nedeniyle davacının alacak talebinde bulunup bulunamayacağının ihtilaflı olduğu anlaşılmıştır.
Davacının eser sözleşmesinden doğan alacağa hak kazanabilmesi için eserin, eksiksiz olarak tamamlanması gerekmektedir. İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında, eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur. (6098 s. TBK madde 479)
Taraflar arasındaki sözleşme ve ekli protokole göre, davalının bedel ödeme borcu yönünden 2 dairenin tapusunu devretmesi ve kalan bedel yönünden 10 eşit taksit halinde nakden ödeme yapması kararlaştırılmış ise de; bu husus eserin bedelinin parçalara göre belirlendiği anlamına gelmeyip, sadece davalının ödemelerini taksitler halinde yapmasının kararlaştırıldığı anlamına geldiği sonucuna varılmıştır. Kaldı ki taraflar arasındaki sözleşmenin 27/05/2015 tarihinde imza edilmesi ve eserin tamamlanması için 120 takvim gününün kararlaştırılması karşısında işin bitirilme tarihi 27/09/2015 olduğu, taraflar arasındaki hak ediş ve ödeme protokolüne göre, eksik, kusur ve ayıplı olmayan imalatların hak edişe esas alınacağı, eksiklik, kusur, ayıp ya da problem tespit edildiği takdirde yüklenicinin bunları gidereceği, aksi halde hak ediş ödemesi yapılmayacağı, nakden yapılacak ödemelerin 25/07/2015 tarihinden başlayıp 25/04/2016 tarihine kadar 10 eşit taksit halinde yapılmasının kararlaştırıldığı görülmüş, dolayısıyla bu düzenlemeden de ödemelerin takvimi de gözetilerek işin yapılan kısmına göre ödeme değil, işin tamamı için ancak taksitlendirilmiş bir ödemenin kararlaştırıldığı, ödemelerin iş devam ederken başladığı ve işin bitmesinin ön görüldüğü süreden sonra da devam ettiği anlaşılmıştır. Davacının dava dilekçesindeki açıklamalarından da, davalının bu iş nedeniyle 879.000 TL.’nin ödendiği belirlenmiştir.
Davacı, davalının dava konusu dairelerden 1 tanesinin tapusunu işin başında davacıya devretmesi gerekirken devretmediğini beyan etmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1. maddesine göre davacının aldığı … nolu dairenin tapusunu aldığında işin tutarının %10’u kadar 6 ay süreli kesin teminat mektubu vermesinin kararlaştırıldığı, davalının cevabına göre bu teminatı vermek yerine, bu dairenin tapusunu iş bitinceye kadar davalıda kalmasının taraflarca sözlü olarak kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Davacı, davalının bu savunmasının aksini delillerle ortaya koyamamış, teminat mektubu vermeye hazır olduğunu, tapunun derhal devrini istediğini işin başında davalıya ihtar etmeyip, işe başlamak suretiyle … nolu dairenin tapusunu işin başında kendilerine devri yönündeki sözleşme hükmünden zımni olarak vazgeçtiği, karşılığında da davalıya işin %10’u oranında 6 ay süreli ve kesin teminat mektubu vermediği, taraflar arasında … nolu dairenin tapusunun işin başında davacıya devrini öngören sözleşme hükmünün sözlü olarak değiştirilmiş olduğu, bu yönde mutabakata vardıkları, dolayısıyla … nolu dairenin tapusunun işin başında davacıya devredilmemesinin işin süresinde bitirilmemesi yönünden davalıya bir kusur atfedilmesine sebebiyet vermeyeceği sonucuna varılmıştır.
Davacı eksikliklerin giderilmesi için davalıya ait şantiyeye işçilerin alınmadığını bildirmiş ise de; dinlenen tanık anlatımlarından bu hususun taraflar arasında anlaşmazlık çıktıktan sonra gerçekleştiği, daha önce yapılan toplantı ve taleplere rağmen eksiklik ve ayıpların zamanında giderilmediği, bu nedenle de işin zamanında ve eksiksiz bitirilememesinde ve ayıpların giderilmemesinde davalıya atfı kabil bir kusur bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Konusu mutfak dolabı olan eserin, seri üretim nedeniyle yapılan kısmından dolayı davacı yüklenicinin yapılan kısmın bedeline hak kazanabilmesi için, eserin yapılan kısmının sözleşmedeki teknik şartname ile işin genel tekniğine uygun olarak eksiksiz ve ayıpsız olarak yapılması gereklidir. Oysa gerek Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasındaki rapordan, gerekse Mahkememizde alınan bilirkişi heyetinin rapor ve ek raporundan, davacının yaptığı mutfak dolabı işlerinin süresinde yapılmadığı ve tamamlanmadığı gibi, yapılan kısmın mevcut haliyle tadilat ve onarımının mümkün olmadığı, ancak yeniden imal edilmesinin gerektiği belirlenmiş, işin (eserin) mevcut haliyle de davalı tarafından kullanmasının beklenemeyeceği veya davalının hakkaniyet gereği eseri kabule zorlanamayacağı (6098 s. TBK madde 475/1) ölçüde ayıplı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yüklenicinin eseri zamanında ve ayıpsız olarak teslim edememesi, eserin imal edilmiş kısmının da tadilat ve onarımla giderilemeyecek kadar ayıplı olması nedeniyle her hangi bir ücrete hak kazanamayacağı ve ayrıca gecikmeden doğan zararı isteyemeyeceği sonucuna varılarak davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili son duruşmada, işin yapılan kısmının bedelinin tespiti ve gecikmeden doğan zararın tespiti için rapor aldırılmasını istemiş ise de; yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere, işin yapılan kısmının bu haliyle kabul edilmesinin hakkaniyete göre davalıdan beklenemeyecek olması, eserin yapılan kısmının hatalı ve ayıplı olup, bu hata ve ayıpların tadilat ve tamiratla da giderilemeyeceğinin anlaşılması ve davacının hiç bir ücrete hak kazanamayacağı sonucuna varılması nedeniyle bu yönde rapor aldırılması talebi de kabul edilmemiştr” gerekçesiyle “…Davanın REDDİNE…” karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde özetle; davacının davalı ile aralarındaki sözleşme uyarınca mutfak dolabı üretip monte ettiğini, bir kısım mutfak dolaplarının ise tamamlanmamış inşaat kısmı nedeniyle davalının iş yerinde bekletildiğini, mahkemenin yapılan bu işlerden dolayı hiç hak talep edilemeyeceğinin kabulü yönündeki kararının anlaşılmaz olduğunu, dosya kapsamında mevcut 06/12/2017 tarihli ve 19/06/2018 tarihli raporlarda özetle davacının davaya konu işin %50 oranında yaptığının kabul edildiğini, mahkemenin davacının hak arama özgürlüğünü kısıtladığını, davacının ücret alacağının belirlenmesi için dosyanın hesap bilirkişisine tevdi edilmesi gerekirken mahkemenin bu usulü uygulamadan karar verdiğini, mahkemenin davacının yaptığı imalattaki kusurların giderilemeyecek düzeyde olduğunu kabul ettiği ancak dosyadaki raporların bunun tam tersini ifade ettiğini belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacıyla alacak ve iş bedeli olarak verilmesi kararlaştırılan taşınmazların tapusunun iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Davalının yüklenicisi olduğu Park Mahal Konutları yapım işinde davacının alt yüklenici olarak konulardaki mutfak dolaplarını yapma işini üstlendiği, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunduğu işin bir kısmının yapıldığı ve iş bedeli olarak 879.000,00 TL ödendiği ihtilafsız olup uyuşmazlık yapılan imalatların ayıplı olup olmadığı ve ayıpların giderilemeyecek türde olup olmadığı ve davacı yüklenicinin eser bedelini hak edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece davacı yüklenicinin eseri zamanında ve ayıpsız olarak teslim edememesi, eserin imal edilmiş kısmının da tadilat ve onarımla giderilemeyecek kadar ayıplı olması nedeniyle her hangi bir ücrete hak kazanamayacağı ve ayrıca gecikmeden doğan zararı isteyemeyeceği sonucuna varılarak davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yetersiz olup alınan bilirkişi raporu ve ek rapolarınında dosya kapsamına uygun olduğu söylenemez. Taraflar arasında imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde öngörülen “eser sözleşmesi” ilişkisi kurulmuş olup, yüklenicinin edimi eseri iş sahibinin amacına uygun fen ve tekniğine uygun olarak teslim etmek, iş sahibinin edimi ise iş bedelini ödemektir. İş sahibinin seçimlik hakkını düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 475/1. maddesinde eser kabule icbar edilemeyecek şekilde ayıplı olur ise sözleşmeden dönme ve bedel iadesi, 2. fıkrada ise eseri alıkoyup ayıp oranında bedelde indirim isteme hakkı mevcut olup, son fıkrasında aşırı zarar doğuracaksa iş sahibinin sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağına dair düzenlemeler mevcuttur. Mahkemece bu madde ve anılan fıkraları uyarınca değerlendirme yapılmamıştır. Bu haliyle alınan rapor ve ek raporlar hükme esas alınamaz. Bu nedenle esasa etkili delillerin yöntemine uygun olarak toplandığı kabul edilemez.
Bu nedenle mahkemece yapılacak iş; eserin reddini gerektirir derecede ayıplı olduğunu belirten raporun tespit dosyasındaki tek bilirkişiden alınmış olup yargılama aşamasında alınan kök ve ek raporda bu hususa değinilmemiş olması nazara alınarak konusunda uzman bilirkişi kurulundan yeniden rapor almak suretiyle TBK’nın 475/1. madde uyarınca eserin kabule icbar edilemeyecek şekilde ayıplı olup olmadığı hususunda değerlendirilme yapılmalı, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa dönme hakkını kullanamayacağı nazara alınmalı ve bu halde TBK’nın 475/2. maddesi uyarınca ayıp oranında bedelden indirim konusunda inceleme yapılmalıdır. Gerek eser sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıkların temyiz mercii olan Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin gerekse Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatlarına göre bedel indiriminde ise “nisbi metod” uygulanmalıdır. Nisbi metod; kararlaştırılan ücret ile eserin ayıplı değerinin çarpılması sonucu elde edilecek bedelin, eserin ayıpsız değerine oranlanması suretiyle indirilecek bedelin belirlenmesidir. Bu şekilde alınacak rapora itirazlar varsa karşılanmalı iş bedeli ve ödendiği ihtilafsız olan bedel belirlenip buna göre karar verilmelidir.
Ayrıca davalı vekilinin cevap dilekçesinde gösterilen ihtarnamelerin de celp edilmediği anlaşılmakla bu eksiklikler giderildikten sonra karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-) Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL İstinaf Karar Harcının (maktu) talep halinde davacıya iadesine,
4-) Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-) HMK’nın 359/3 maddesi uyarınca karar tebliğinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca, kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi….


Başkan

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Üye

¸e-imzalıdır.


Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸