Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/208 E. 2019/309 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … GIDA İNŞAAT MAKİNE SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLLERİ : Av. ….
(İstinaf yoluna başvuran)
DAVALI : … İNŞ. TAAH. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLLERİ : Av.
(İstinaf yoluna başvuran)
İHBAR OLUNANLAR : 1-… SAN. VE TİC. A.Ş.
VEKİLLERİ : Av.
: 2-
: 3-
BİRLEŞEN KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
… ESAS … KARAR SAYILI DOSYASINDA;
DAVACI : … GIDA İNŞAAT MAKİNE SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLLERİ : Av.
(İstinaf yoluna başvuran)
DAVALI : … SAN. VE TİC. A.Ş.
VEKİLLERİ : Av.
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser sözleşmesinden kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : …
G. KARAR YAZIM TARİHİ : …
Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesi uyarınca dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili esas dosyaya ilişkin 25/10/2013 tarihli dava dilekçesinde davalı … Şirketi ile müvekkiline ait kurulu çelik silo, fabrika çatısı ve fabrika cephesinin karelajının yapılarak panel döşenmesi işinde anlaşıldığını; ancak davalının 22/06/2010 tarihinde işi teslim etmesi gerekirken geç ve ayıplı ifada bulunarak 05/01/2011 tarihinde teslim ettiğini; bu nedenle geç izolasyon yaptırıldığından rutubet sebepli elde edilen un miktarında düşüş olduğunu, geç fatura düzenlenmesinden kaynaklı gider yazma hakkının ve KDV indiriminden yararlanma haklarının engellendiğini, davalının BK 96 ve 360 maddeleri gereğince sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere işin geç teslimi sebebiyle 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile ayıplı ifadan doğan zararın tazmini için de 10.000 ABD dolarının fiili ödeme günündeki satış kuru üzerinden, dava tarihinden itibaren 3095 s. Kanun’un 4/a fıkra maddesi gereğince işleyecek döviz faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir
Davalı … Şirketi süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, davacının yapılan işin zamanla aralandığını belirttiği; ancak bunun aksesuar olup sözleşme dahilinde olmadığını, delil tespitinin aciliyeti olmamasına rağmen müvekkiline tebliğ edilmeden yapıldığını, işçilik hatasını kabul etmediklerini, malzemenin … tarafından üretildiğini, davanın … firmasına ihbar edilmesini talep ettiklerini, davacının işin ayıplı olduğunu iddia ettiğini, tüketici mahkemeleri görevli kabul edilirse davanın 2 yıllık zamanaşımına uğradığını, ayıbın gizli değil açık ayıp olduğunu, müvekkiline işin süresinde bitirimediği ya da ek süre verildiğine dair ihtar yapılmadığını; bu nedenle işin zamanında yapılmadığını kabul etmenin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu yönündeki iddialarının reddi gerektiğini, somut olayda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında bir tüketici işlemi söz konusu olmadığını, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun eser sözleşmesini düzenleyen hükümlerinden. 357. madde, eser sözleşmesinde malzeme bakımından yüklenicinin sorumluluğunu açık bir şekilde ortaya koyduğunu, müvekkil ile davalı arasındaki ‘‘montajlı teklif mektubu’’ başlıklı anlaşmanın 3 nolu maddesinde geçen ‘’Cephe paneli full aksesuar ile cephe teslimi işçilik, nakliye, vida, aksesuar dahil fiyatlarımız…’’ ibaresinden, yine aynı anlaşma metninin 5 nolu maddesinin çatı malzemelerinin sevki ve döşenmesi ile ilgili diğer hususları düzenleyen kısmının 3 nolu bendinde geçen “makas alınları ile sandiviç panelin birleşim yerine üst metalden üretilmiş kenar kaplama aksesuarı monte edilecektir’’ ifadesinden, 05.01.2010 tarihinde yapılan … kesin hesap tablosunun içeriğinden, … tarafından düzenlenen 21559 nolu fatura içeriğinde geçen “aksesuar farkı” ibaresinden de anlaşılacağı üzere ilgili aksesuarların takılmasının da bu sözleşme kapsamında olduğunu, karşı tarafa tebligat yapılmaksızın delil tespiti yapılabileceğini, böyle bir rüzgarda şişen bu panellerin her an yerinden sökülme riski bulunduğunu, davalının acil bir durum olmadığı ve kendilerinin yokluklarında tespit yapılamayacağı yönündeki iddialarının reddi gerektiğini, davalının hatalı üretimin kabul edildiğini iddia ettiğini, dikkat edilmesi gereken hususun ayıplı malzemelerin kullanılmasının müvekkilince sonradan fark edilmesi ve bu ayıbın giderek artması olduğunu, kullanılan malzemelerin müvekkilce ilk aşamada ayıplı olduğunun fark edilemediğini, ayıplı ifanın kabul edildiği yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, söz konusu ayıplar açık ayıp olsaydı buna rağmen müvekkilin kayıtsız şartsız teslim almış olsaydı ayıbı kabul etmiş olacağını, ancak ortada açık ayıp olarak nitelendirilebilecek bir durum mevcut olmadığını, talepleri konusunda 2 yılık değil, 10 yıllık zaman aşımı söz konusu olduğunu, bu nedenle de davalının zaman aşımı yönündeki iddialarınının reddi gerektiğini, davalının sözleşmenin geç ifa edilmediği yönündeki iddialarının da reddi gerektiğini, kendilerine yapılmış olan bir ihtar olmadığı yönündeki iddialarının da kabulünün mümkün olmadığını beyan etmiştir,
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde; Davacı tarafın görev yönünden itirazları yersiz olduğunu, müvekkil şirketin yaptığı iş “İŞÇİLİKTİR” malzemeyi üreten farklı bir firma olduğunu , davacı tarafın sözünü ettiği hususun sözleşmede yer almayan “AKSESUAR” olduğunu, öncelikle yapılan tespitin davalı şirkete tebliğ edilmesi gerektiğini, delil tespitinde aciliyet sözkonusu olmadığını, bu nedenle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı tespitini kabul etmediklerini belirterek cevap dilekçesini tekrarlamıştır.
Davacı vekili 28/02/2018 tarihli talep artırım dilekçesiyle; ayıplı ifadan doğan zarara ilişkin tazminat taleplerini 10.000 ABD dolarından 178.732,54 ABD dolarına yükselttiklerini beyan ederek, bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 s. Kanun’un 4/a maddesi gereğince döviz faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili birleşen … esas sayılı dosyaya verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile … İnş.Taah.San. ve Tic.Ltd.Şti.arasında 20/05/2010 tarihli Montajlı Teklif Mektubu adında sözleşme yapıldığını, sözleşmeye göre yapılacak işin Konya’da kurulu bulunan çelik silo ve çatının ve fabrika cephesinin karelajının yapılması ve cephe paneli ve çatı paneli döşenmesi işi olduğunu, 05/01/2011 tarihinde ölçümler yapılarak tarafların kesin hesap mutabakatına vardıklarını, bu mutabakata göre toplamda 4.925 m2’lik malkeme kullanıldığını, müvekkilinin yapılan işlerle ilgili tüm ücretlerinin davalıya ödendiğini, ancak … Ltd.Şti.sözleşme konusu edimleri zamanında yerine getirmediği gibi ayıplı ifada bulunduğundan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunan iş bu dosya ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının birleştirilmesine ve yargılamanın Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden devam edilmesine karar verilmesini, ayıplı ifa nedeniyle oluşan zararın fiili ödeme günündeki döviz satış kuru üzerinden zarar tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili birleşen … esas sayılı dosyaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkil şirket arasında bir sözleşme imzalanmadığını, mal alışverişinin olmadığını, davacının dava dışı … İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti. (“…”) ile sözleşme yaptığını ve bu şirket tarafından işin yapılarak teslim edildiğini, müvekkil şirketin sipariş edilen ürüne, yapılan işe, montaja herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını, sipariş edilen spekte uygun üretim yapmış ve ürünü teslim ettiğini, bu sebeple ortaya çıkan bir zarar varsa sorumlusunun dava dışı … şirket olduğunu, müvekkil şirketin bu zararda bir kusurunun bulunmadığını, bu sebeple davanın dava dışı … şirketine yöneltilmesinin gerektiğini, karşı husumet itirazında bulunduklarından davanın reddine karar verilmesini, davacının işbu dava dosyasının Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine dair talebinin ise kabulünün mümkün olmadığını, söz konusu dosyanın yokluklarında 4 yıldır süren bir dava olup, tüm usuli işlemlerinin sona erdiğini, karar aşamasına geldiğini, birleştirme kararı verilmesi halinde müvekkil şirket açısından hukuka uygun olmayan bir sonuç ortaya çıkacağından bu talep yönünden ve haksız davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Birleşen her iki dava, eser sözleşmesinden doğan alacak davasıdır.
Somut olayda; davacı ile davalı … Ltd. Şti. arasında 20/05/2010 tarihli eser sözleşmesinin yapıldığı, davacının temin edeceği cephe karelajındaki profiller, kesici taş ve elektrotlar hariç, yapılacak işin diğer malzeme ve işçiliğinin davalı … Ltd. Şti. tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığı görülmüştür.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olup davacı işveren, hatalı işçilik ve ayıplı imalat nedeniyle uğradığı zararın tazminini istemektedir.
Her ne kadar davacı tarafından, birleşen davada eser sözleşmesine konu malzemenin davalı … A.Ş. tarafından ayıplı ve hatalı üretildiği gerekçesi ile … A.Ş. aleyhine de alacak davası açılmış ise de; davacı ile birleşen davanın davalısı … A.Ş. arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi yoktur. Tüketici Kanunu’nda açıklandığı üzere üreticinin doğrudan sorumluluğunu gerektirir ve dava konusu ihtilafa uygulanacak bir yasa hükmü bulunmadığı gibi, taraflar arasındaki ihtilafın tüketici ihtilafı da olmadığı, eser sözleşmesinden doğan zarardan sözleşmenin tarafı olan … Ltd. Şti.nin sorumlu olabileceği, eseri yapan … Ltd. Şti.nin de şartları varsa malzemeyi temin ettiği şirkete rücu davası açabileceği, davacı ile birleşen davanın davalısı … A.Ş. arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından ve … A.Ş.nin sözleşme dışı (haksız fiil veya sebepsiz zenginleşme gibi) sorumluluğunu gerektirir bir durum da tespit edilemediğinden, davalı … A.Ş. aleyhine açılan birleşen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
… A.Ş. tarafından ayrıca zamanaşımı itirazı ile ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı yönünde itirazlar da yapılmış ise de; kendileri yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerekmesi karşısında bu itirazlar usul ekonomisi gereğince değerlendirilmemiştir. Birleştirme kararının kesinleştirilmediği yönündeki itirazları da aynı yerdeki ve aynı sıfat ve düzeydeki mahkemeler arasındaki birleştirmelerde kesinleştirme aranmayacağından, birleştirme kararının kesinleştirilmediği yönündeki itirazları da kabul edilmemiştir.
… Ltd. Şti.ye karşı açılan davanın değerlendirilmesinde ise; davalı şirket öncelikle görev itirazında bulunmuş ise de; davacı ile davalının şirket olup, ihtilafın da aralarındaki sözleşmeden doğması nedeniyle, görev itirazı reddedilmiş, mahkemenin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı … Ltd. Şti. tarafından pasif husumet yokluğu itirazı da yapılmış ise de; Tespit raporu dahil, mahkememizde alınan keşfe dayalı rapor ve ek rapor ile talimat yoluyla alınan diğer heyet raporunda da belirtildiği üzere, taraflar arasındaki 20/05/2010 tarihli eser sözleşmesine istinaden yapılan işin malzeme ve işçilik yönünden ayıplı olması ve ihtilafın aralarındaki sözleşmeden doğması nedeniyle, davalı … Ltd. Şti.nin bu ayıptan sorumlu olduğu sonucuna varılmış, davalı … Ltd. Şti.nin pasif husumet yokluğu itirazları reddedilmiştir.
6098 s. T.B.K.nin 477. maddesine göre, “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder.
İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.
Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.”
Her iki bilirkişi heyeti raporlarından, işin fiilen 30/11/2010 tarihinde teslim edildiği, yapılan eserdeki ayıbın gizli ayıp olduğu tespit edilmiş, davacı şirket tarafından davalıya gönderilen Konya … Noterliği’nin 03/03/2011 gün ve … yevmiye ihtarnamesi ile de (gizli) ayıp ihbarının süresinde yapıldığı sonucuna varılmış, aksi yöndeki itirazlar kabul edilmemiştir.
6098 s. TBK.nin 478. maddesine göre; “Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.”
Davalı … Ltd. Şti. zamanaşımı itirazında da bulunmuş ise de; yapılan eserin, taşınmaz yapılara ilişkin olduğu ve 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu sonucuna varılarak, eserin 30/11/2010 tarihinde teslim edilmesi ve davanın 24/10/2013 tarihinde açılması karşısında 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği görülmüş ve zamanaşımı itirazı da reddedilmiştir.
6098 s. TBK.nin 475. maddesine göre de, “Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.”
Bilirkişi heyetinin 21/07/2014 tarihli raporunda ayıplı ifadan doğan zarar hesap edilirken yapılan işin bedelinin 98.257,72 ABD doları olduğu ve yapılan işin sökülüp yeniden yaptırılması maliyetinin ise 178.732,54 ABD doları olduğu açıklanmış, 2. bilirkişi heyeti tarafından da 21/07/2014 tarihli rapordaki bedellerin yerinde olduğu belirlenmiştir. Davacı tarafından 28/02/2018 tarihli talep artırım dilekçesiyle, diğer alacaklarının dışında, ayıplı ifa zararı olarak 178.732,54 ABD dolarının tahsili istenilmiş ise de;
21/07/2014 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, Konya … Noterliği’nin 03/03/2011 gün ve … yevmiye ihtarnamesi ile sözleşmeden dönülmediği, bu durumda seçimlik haklardan bedelden indirim isteme hakkının kullanıldığının kabul edilip edilmeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir. Mahkememizce de bu ayıp ihbarına ilişkin ihtarname ile sözleşmeden dönülmediği, bedel indirimi istenildiği sonucuna varılmıştır. Kaldı ki eserin sökülüp kaldırılmasının aşırı zarar doğurduğu da görüldüğünden, sözleşmeden dönme hakkının da kullanılamayacağı (m. 475/son) anlaşılmıştır.
Davacının 6098 s. TBK.nin 475/1-2. maddesine göre, davalı … Ltd. Şti.den isteyebileceği bedel indiriminin eserdeki ayıp oranında olacağı anlaşılmıştır. Eserin tamamının ayıplı olması ve yeniden sökülüp yapılmasının gerekmesi karşısında da, davacının bedel indirimi olarak yaptığı ödemelerin tamamının iadesini isteyebileceği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki 05/01/2010 tarihli kesin hesap mutabakatına göre, davacının davalıya 99.542,62 ABD doları ve 13.538 TL. ödediği, bu mutabakattan sonra 8.000 ABD doları ve 3.490 ABD doları tutarında daha ödeme yaptığı, davacının davadan önce yapmış olduğu toplam ödemelerin 111.032,62 ABD doları ve 13.538 TL olduğu, davacının bedel indirimi olarak bu miktarları isteyebileceği belirlenmiştir.
111.032,62 ABD dolarına talep gibi dava tarihinden itibaren döviz faizi işletilmesi gerektiği, 13.538 TL. yönünden ise açıkça faiz türü bildirilmediğinden talep gibi dava tarihinden itibaren ancak, yasal faiz yürütülmesi gerektiği sonucuna varılmış, davacının ayıplı ifaya yönelik fazlaya ilişkin alacak talebi reddedilmiştir.
Davacı 1.000 TL.lik un üretim kaybı zararı ve KDV indirim muafiyeti zararına ilişkin tazminat talebinde de bulunmuş ise de; bu zararlarını her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispat edemediğinden bu zararlara yönelik alacak (tazminat) talebi de reddedilmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle;
“1-Davacının birleşen (Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı) davasının PASİF HUSUMET YOKLUĞU nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının … Ltd. Şti.’ye karşı açtığı (asıl) davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
a) 111.032,62 ABD Dolarının, dava tarihi olan 24/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek, 3095 s. Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Dolar cinsinden mevduat hesaplarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte ve ayrıca,
b) 13.538 TL.’nin de, dava tarihi olan 24/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … İnşaat Taahhüt San. Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
c) Davacının 1.000 TL.’lik un zararı ve KDV indirim muafiyeti zararına ilişkin tazminat talebinin ve fazlaya ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,…”şeklinde hüküm kurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde ;davanın ayıplı imal edilen yüzey panelleri nedeniyle uğranılan zararın tazmin edilmesine yönelik olduğunu, davalı … Şirketinin haksız fiil sorumluluğu kapsamında sorumluluğu cihetine gidilmesi gerekirken davanın tümüyle eser sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle … Şirketi aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirket tarafından gönderilen 03.03.2011 gün ve … yevmiye numaralı İhtarname ile ayıp İhbarında bulunulduğunu, söz konusu ayıbın gizli ayıp mahiyetinde olduğu tüm tarafların, bilirkişilerin ve mahkemenin kabulünde olduğunu, kaldı ki bu gizli ayıbın günden güne artan bir halde olduğu ,uğranılan zararın söz konusu yere doğru ve ayıpsız panel takmak suretiyle giderilebileceğini, aksi halde müvekkil ayıplı, işlevsiz ve söküme muhtaç hurda olan panellere mahkum şekilde ticari hayatına devam etmek zorunda kalacağını, hiçbir olumlu yönü olmayan imalatların müvekkil şirket tarafından kullanılması söz konusu olmayıp bu duruma müvekkili zorlayacak bir kanun hükmü de bulunmadığını, TBK 475/son maddesinin olayda uygulama alanı bulunmadığını. Zira söz konusu panellerin sökülmesi aşırı zarar doğurmak bir tarafa zararı bertaraf etmek için elzem olduğunu, müvekkil şirketin bir un fabrikası ve yalıtımın aşırı derecede ehemmiyet arz ettiğini, olayda yeniden imal söz konusudur ki sökülmeden yeniden imalin mümkün olmadığını, kabule göre hatalı karar verildiğini, zira panellerin ayıplı olmasından dolayı dava dilekçesinde ve en nihayet talep artırım dilekçesinde abd doları talep edildiğini, mahkemenin 13.538,00 TL’nin tazminine karar verdiğini ve hatalı olduğunu, ayrıca vekalet ücretini dava tarihine göre belirleyen mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira yabancı para birimi ile ikame edilen davalarda hesaplamanın tahsilat gününe göre belirleneceğini, avukatlık ücretinin ise karar tarihindeki yabancı para birimi kuruna göre hesaplanması gerektiğini veyahut bizzat yabancı para birimi üzerinden hükmün kurulması gerektiğini, mahkeme tarafından verilen kararda un zararı ve KDV Muafiyeti zararına ilişkin tazminat taleplerinin reddine karar verilmişse de dava dilekçesinde ve harç tamamlama dilekçesinde bu yönde her hangi bir talep olmadığını, talebin edimlerin zamanında yerine getirilmemesi nedenine dayalı olup mahkemenin değerlendirme hatasına düştüğünü, gerekçeli kararda işin gecikmeli şekilde yapıldığının açıkça kabul edildiğini, TBK 50/2 maddesi kapsamında bu zararın 1.000,00 TL’den aşağı olmayacağının açık olduğunu, her hangi bir teminat mukabili … Şirketi hakkında HMK 360 delaletiyle İhtiyati Haciz Kararı verilmesini talep ettiklerini, davanın kabulüne, panellerin ayıplı olması nedeniyle toplam 178.732,54 USD’nin asıl davanın davalısı ve birleşen davanın davalısından 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, işin gecikmeli tamamlanması nedeniyle TBK 50/2 maddesi kapsamında 1.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile davalı … Şirketinden alınarak müvekkile verilmesini, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine, ücreti vekaletin yabancı para birimi veyahut hüküm verilen tarihindeki TL değeri üzerinden hesaplanarak karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde, davacının herhangi bir ayıp ihbarı olmadığını, taraflar arasında imzalanan 05.01.2011 tarihli karşılıklı kesin hesap mutabakatına varılmış olup, davacı şirket yetkilisine sözleşme konusu yerin eksiksiz ve hatasız şekilde teslim edildiğini, davacı şirkete iş kapsamında işin %5’lik kesin banka teminat mektubu verildiğini, teminat mektubunun iş süresince davacı şirkette kaldığını ve iş bittiğinde taraflarına iade edildiğini, eğer ki, davacıya teslim edilen işin genelinde yahut bir kısmında, montajdan veya işçilikten kaynaklı problem olsa idi davacının yapılan işi kabul ederek teminat mektubunu iade etmemesi gerektiğini, davacının kendi yaptırdığı delil tespitin bağlayıcılığı olmadığını, ancak davacı bu konuda tespit için kendi yerini gösterirken habersiz yapmasının manidar olduğunu, tespite tüm itirazlarının yapıldığını, tüm bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu, mahkeme dosyasında da hukukçu bilirkişinin süresinde ihbar olmaması halinde davanın tamamen reddi gerektiği görüşünü bildirdiğini, Zira 21.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın 750m2 civarında panelin şiştiği; teslimden ve davalının bakiye bedel isteğini bildiren ihtarından çok sonra 03.03.2011 tarihi itibariyle bildirildiğinin belirtildiğini, ayrıca tanıkların mahkeme huzurundaki ifadelerinde de ihbar külfetinin yerine getirildiğine dair beyanda bulunmadıklarını, davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyerek eseri kabul etmiş sayılması gerektiğini, malzemeye ancak üretici olarak … garanti verebileceğini, bu nedenle husumetin sözleşmeye gerek olmaksızın üretici firma belli olduğu için müvekkil şirkete değil … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye yöneltilmesi gerektiğini, yerel mahkemece müvekkil açısından davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, alınan bilirkişi raporlarında da yapılan işin malzeme yönünden ayıplı olduğunun belirtildiğini, sözleşmede müvekkil şirketin montaj için yazılı bir garantisi bulunmadığını ve yapılan işte de montaj hatası bulunmadığını, ürünü monte edeli 4 yıl olduğunu, ürünlerin montajı sapasağlam yerinde olduğunu, müvekkil şirket çatı montajını belirlenen zamanda bitirdiğini, 19.01.2011, 15.02.2011 ve 09.03.2011 tarihli tutanakların davacı ile hizmet akdi ile çalışmakta olan işçilerin imzasına her zaman düzenlenebilecek nitelikte olduğu, bu belge içeriğinde unun zarar gördüğünden bahsedilmiş olsa da bunun aslında firma tarafından gerekli tedbirlerin alınmadığının göstergesi olduğunu, bu hususta bu tür tutanak yerine ticaret şirketlerin basiretli olma yükümlülüğü kapsamında, delil tespiti yapılmasının gerektiği,bunun ise yaptırılmadığı, unla ilgili zarar açıklanırken ‘yan çatı panellerine verilen zarar’ beyanına rağmen derhal tespiti yapılmasının gerektiği, bunun ise yaptırılmadığını, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, müvekkil şirkete kusur izafe edilemeyeceğini, bu nedenle davacının seçimlik haklarının birini kullanması hukuken söz konusu olamayacağını, oysa gündüz çekilen fotoğraflarda 1-2 panelde üretim hatasından dolayı şişme kabarma sorunu var gibi gözükmekte olduğunu, bunlarda hava sıcak olduğunda paneller ısınıp kabarmakta hava soğuyunca genleşmeden dolayı normal halini almasından olduğunu, ama gece çekilen fotoğraflar flaşlı projektörlü çekim olduğu için bozuk gibi gözüktüklerini, kök bilirkişi raporunda ve ek raporda da hukukçu bilirkişinin; davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini açıkça söylediklerini, müvekkil şirket … San. Tic. A.Ş. den tedariğini yaparak tam ve eksiksiz olarak montajını tamamladığını, kötü ifanın kesinlikle mümkün olmadığını, davacı vekilinin de istinaf dilekçesinde …’in sorumlu olduğu beyan ettiğini, diğer davalı … şirketi ise panellerin kendileri tarafından üretilmiş olduğunu kabul ettiğini, dolayısıyla üretici şirketinin de sorumluluğu olduğunu ve pasif husumet yokluğu nedeniyle reddin hatalı olduğunu, yerel mahkeme yapılan tüm malzemeleri değerini hiç belirlemeden, davacının ödediği paranın tamamının döviz cinsi faizi ile birlikte ödenmesine hükmetmesinin haksızlık olduğunu, çünkü bu malzemelerin bir değeri olduğunu, bu değer hiç belirtilmediğini veya malzemelerin davalıya iadesine bile denilmediğini, davanın döviz cinsinden ve döviz faizini de kabul etmediklerini, ülkenin şu günlerde ekonomik şartları ile yeni yasal düzenlemeler ile döviz cinsi sözleşmeler kısmen yasaklanmış ve TL cinsinden yapılması yasal zorunluluk hale geldiğini, bu durumda döviz cinsinden yapılan tüm hükümlerin geçersiz olduğunu, 06.10.2018 tarihli tebliğ ile de döviz cinsi olması yasaklandığını, kur fiyatlarının sabitlendiğini, davacının 20.02.2019 tarihli İstinaf dilekçesinde sadece ”Dava: AYIPLI İMAL EDİLEN YÜZEY PANELLERİ NEDENİYLE UĞRANILAN ZARARIN tazmin edilmesine yöneliktir.” dediğini, bu durumda sayın mahkemenin talepten fazlasına karar verdiğini, ayrıca bu tür davalar ara buluculuk kurumu ile çözümlenmesi dava şartı olduğunu, istinaf mahkemesi olarak kararın usulden de kaldırılarak ara buluculuk kurumunda görüşülmesi ve çözülmezse karar verilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevabında; ayıp ihbarının yapıldığını ve gizli ayıp niteliğinde ve süresinde olduğunu, ehil bilirkişiler tarafından hükme esas rapor tanzim edildiğini, müvekkil şirketin gizli ayıbı ortaya çıktığı zaman ihtaren bildirdiğini, gizli ayıplı panellerin üreticisi olan firmanın sorumluluk hukuku kapsamında mesul olduğunu, zira tüm üretilen malların iki yıl garantili olmak zorunda olduğunu, montaj hatasının da bulunduğunun mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi raporları ile açıkça ortaya konulduğunu, müvekkil şirkete takılan panellerin gizli ayıplı olduğu ve şiştiği, bu kapsamda tümünün sökülerek değiştirilmesi gerektiğinin saptandığını, dolayısıyla takılı olan panellerin ekonomik değeri bir yana sökülüp atılması gerektiği için ekonomik bir yük olduğunu, tespit dosyasındaki masrafların ise davalıya yükletilmesi gerektiği HMK kapsamında zorunlu olduğunu, müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın; söz konusu panellerin yerinden sökülmesi ve yerine yeniden aynı kalitede yeni paneller takılması olduğunu, devam eden davalarda arabuluculuk diye bir şartın olmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevabında; davacının … panelin sorumlu olduğu beyanı dışındaki istinaf gerekçelerinin tamamen dayanaksız olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının tamamında davacının ihbarın yapıldığını kanıtlayacak belge ve bilginin olmadığını beyan ederek istinaf sebeplerini tekrarlamıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Davacı ile davalı … Şti arasında 20/05/2010 tarihinde davacıya ait çelik silo, fabrika çatı ve cephesinin karelajının yapılması ile fabrika çatı ve cephesine panel döşenmesi işi konusunda sözleşme imzalanmıştır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. İşin 30/11/2010 tarihinde teslim edilip kesin kabulün 05/01/2011 tarihinde yapıldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Sözleşme tarihi ve işin kesin kabul tarihi itibari ile zaman bakımından mülga 818 sayılı yasa hükümleri uygulanmalıdır. Davacı imalatın ayıplı olduğunu iddia etmiştir. Ayıp, eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. İlk bakışta görülebilen veya basit muayene ile anlaşılabilen neviden olan ayıplar açık ayıp; ilk bakışta görünemeyen veya basit muayene ile hemen anlaşılamayan, sonradan kullanılmakla ortaya çıkan ayıplar ise gizli ayıp olarak nitelendirilmektedir. Somut olayda dosya kapsamında sunulan bilirkişi heyet raporlarına göre panellerde meydana gelen bozulmanın kullanılmakla sonradan ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından düzenlenen 03/03/2011 tarihli noter ihtarnamesinde davaya konu edilen ayıpların 05/01/2011 tarihinde kesin hesap yapmaya gelindiğinde davalıya bildirildiği ve iyiniyet kuralları çerçevesinde gereken düzeltmeleri yapacağının bildirilmesi üzerine davalı beklenirken resmi kanallardan alacak tahsili yoluna gidildiği beyan edilmektedir. Davacı taraf noter ihtarnamesinde kesin kabul esnasında gizli ayıbın ortaya çıktığını beyan etmiş; buna rağmen kesin hesabın yapılmasıyla sözleşme bedelinin tamamını davalıya ödeyip sözleşme hükümleri gereği alınan teminat davalıya iade edilmiştir. Davacının tacir olup basiretli bir işadamı gibi hareket etmek zorunda olduğu ve eserin davacı tarafından kabul edildiği davalı tarafından savunulmuş ise de gizli ayıbın zamanla artan niteliği ve derecesi göz önüne alındığında davacı tarafından kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğu anlaşıldığından yüklenici (davalı) sorumluluktan kurtulamaz (BK m.362/1). Bununla beraber ayıp bildiriminin 818 Sayılı BK’nın 362/III. maddesine göre gizli ayıplarda gizli ayıba vakıf olur olmaz (öğrenir öğrenmez) yapılması gerekir. Ancak ayıp ihbarı niteliği itibariyle defi niteliğinde olup ileri sürülmedikçe mahkemece resen dikkate alınamaz. Somut olayda davalı tarafça cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde ayıp ihbarının yapılmadığı yada zamanında yapılmadığı savunmasına dayanılmamıştır. Mahkemece hukuka aykırı olarak ayıp ihbarı konusunda resen araştırma yapılmış olsa da ayıp ihbarına yönelik savunmaların reddedilerek ayıbın niteliğine ve davacının seçimlik haklarına dair yapılan araştırma sonuç itibari ile doğru olmuştur.
Davacının dava dilekçesinde BK 360.maddesindeki seçimlik hakların tümüne dayandığı ;ancak yargılama esnasında sözleşmeden dönmediğini belirterek imalatın sökülüp yeniden imalat için gereken bedeli tazminat olarak talep ettiği anlaşılmaktadır. 818 sayılı BK’nın 360. maddesi hükmü gereğince, yapılan şey iş sahibinin kullanamayacağı ve nısfet kurallarına göre kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşmeye önemli ölçüde aykırı olursa iş sahibi, bu eseri kabulden kaçınabilir. Eserdeki kusur veya sözleşmeye aykırılık, önemli değilse, eser sahibi, eserin değerindeki eksiklik oranında bedeli indirebilir; eğer kusurların giderilmesi büyük harcamaları gerektirmiyorsa, yükleniciyi onarıma zorlayabilir. 360/2.maddesi kapsamında imalatın sökülüp yeniden imali bedeli (giderim bedeli) olarak takdir edilen 178.732,54 USD’lik tutar aşırı masraf niteliğinde olup bu tutarın davalıdan tahsilini istemek iyiniyet kurallarına aykırıdır. Bilirkişi raporları değerlendirildiğinde imalatın, iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olduğu belirlenmiş olup dosya kapsamında davacının (iş sahibinin) eseri kabulden imtina ettiği anlaşıldığından ödediği bedelin kendisine iadesi hakkaniyete uygun düşmektedir. Davacı taraf imalat bedelinin tamamını ödediğini iddia etmiş, mahkemece hükme esas aldığı davacının davalıya toplam ödemesi 111.032,62 ABD doları ve 13.538 TL olarak kabul edilmiş; bu tutar miktar olarak davacı ve davalı tarafından istinafa getirilmemiştir. O nedenle davacının davalıya yaptığı toplam ödeme 111.032,62 ABD doları ve 13.538 TL olarak kabul edilmelidir. Bununla beraber mahkemece ihtarname ile sözleşmeden dönülmediği gerekçesi ile ödenen bedel “bedel indirimi” isteği kabul edilerek hüküm kurulması ve imalatın davacıda bırakılması doğru olmamış ;kısa karar bu yönden düzeltilmiştir.
Diğer taraftan davacı taraf imalatın gecikmesi sebebiyle vergi alacağından yoksun kaldığını, rutubetten dolayı elde edilen buğday miktarının düştüğünü savunmuş olup işin gecikeceği bilinmesine rağmen BK 358/1.maddesinde fesih hakkı olan davacının davalıya gecikme ile ilgili herhangi bir bildirim yapmayarak davalıyı temerrüde düşürmediği de görülmektedir. Dolayısıyla işin teslim süresinin uzatıldığına dair karine davalı lehine olup aksi davacı tarafından kanıtlanamamıştır. Esasen davacının eseri kabul imtina sebebiyle isteyebileceği zarar menfi zarar olup bu şekilde işin gecikmesinden kaynaklı müspet zararını talep etmesi mümkün değildir.
Yine cephe karelajı yapılması bedeli sözleşmede Türk Lirası üzerinden (12.744,00TL) belirlenmiş olup mahkemece Türk Lirası üzerinden hüküm kurulması doğru olup yabancı para üzerinden açılan davalarda T.C. Merkez Bankası’nca belirlenen kura göre dava tarihindeki Türk Lirası karşılığının ,karar tarihindeki tarifeye göre nispi vekalet ücreti hesaplanması gerektiğine göre davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin; ayrıca İstinaf aşamasında ihtiyati haciz talebi mümkün olmadığından davacı vekilinin buna ilişkinin talebinin reddi gerekmiştir. Gerekçeli kararın yazılmasından sonra mahkemesine yapılan aynı talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar ile ilgili de istinaf sebebi ileri sürülmediği görülmektedir.
Davanın, dava şartı niteliğinde arabuluculuk hükümlerine tabi olmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin buna ilişkin ileri sürdüğü istinaf sebepleri yerinde değildir.
Birleşen dosyada ise davacı taraf malzemenin sağlandığı … Şti’nin de ayıplı imalattan sorumlu olduğunu iddia etmişse de eser sözleşmesi davacı ve davalı … Şti arasında yapıldığına göre sözleşmenin nispiliği prensibi uyarınca sözleşme hükümleri ancak tarafları bağlar. Davacı ile davalı … Şti arasında akdi ilişki olmadığına göre birleşen dosya kapsamında mahkemece pasif husumet yokluğu nedeniyle verilen red kararı hukuka uygundur.Davalı … Şti.’den tedarik edilen malzemelerin ayıplı olduğu kabul edilse bile davalılar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğuna göre davalı … Şti’nin BK 41.maddesinde ifadesini bulan haksız fiil hükümlerine dayanarak sorumluluktan kurtulamaz.Bu yönden davacı ve davalı vekillerinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, HMK 355.maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi ile davalı vekilinin “imalatın davacıda bırakılması”noktasına yönelen istinaf sebepleri yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince hükmün gerekçesi ve kısa karar düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-A)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
B)Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin REDDİNE,
2-A)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
B)Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarihli, … Esas – … Karar sayılı kararının DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE;
1-Davacının birleşen (Konya … ASLİYE Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı) davasının PASİF HUSUMET YOKLUĞU nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının … Ltd. Şti.’ye karşı açtığı (asıl) davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
a) 111.032,62 ABD Dolarının, dava tarihi olan 24/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek, 3095 s. Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Dolar cinsinden mevduat hesaplarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte ve ayrıca,
b) 13.538 TL.’nin de, dava tarihi olan 24/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … İnşaat Taahhüt San. Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
c) Davacının 1.000 TL.’lik un zararı ve KDV indirim muafiyeti zararına ilişkin tazminat talebinin ve fazlaya ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
ç) 20/05/2010 tarihli sözleşmeye konu fabrika çatı ve cephesine döşenen panellerin ( ayıplı imalatın ) masrafları davalı … Şti’ ye ait olmak üzere iadesine,
3-Karar tarihi itibariyle;
a) Asıl (… E. sayılı) dava yönünden; (ve dava değerinin 111.032,62 ABD dolarının dava tarihi itibariyle T.C. Merkez Bankası efektif satış döviz kuruna göre (1 Dolar = 1.9826 TL.) karşılığının 220.133,27 TL. olup, 13.538 TL. cinsinden alacak ile birlikte toplam dava değerinin 233.671,27 TL olduğunun kabulü ile) alınması gereken 15.962,08 TL. nispi karar ve ilam harcından, ıslah harcı dahil peşin alınan 11.292,86 TL. harcın mahsubu ile kalan 4.669,22 TL. harcın davalı … İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
b) Birleşen dava yönünden; davacı tarafından yatırılan 65,65 TL. nispi karar ve ilam harcından, alınması gereken 44,40 TL maktu red karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 21,25 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-Asıl (… E. sayılı) dava yönünden; davacı tarafından yapılan (Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/509 D.İş. sayılı tespit dosyasındaki) 705,10 TL. tespit masrafları dahil 5.428,95 TL. yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre ( [111.032,62 ABD doları + 13.533 TL. =] 233.671,27 TL / [178.732,54 ABD doları + 1.000 TL =] 355.354,13 TL.) takdiren 3.569,93 TL. yargılama gideri ile ıslah harcı dahil 11.292,86 TL. peşin harçtan ibaret toplam 14.862,79 TL. yargılama giderinin davalı … İnşaat Taahhüt San. Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Birleşen dava yönünden;
a) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
b) Davalı … San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan 157,00 TL. yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … San. ve Tic. A.Ş.’ye verilmesine,
6-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca;
a) Asıl (… E. sayılı) dava yönünden;
aa) Davanın kabul edilen kısmı (233.671,27 TL.) üzerinden davacı vekilleri için 19.970,28 TL. nispi vekalet ücretinin davalı … İnşaat Taahhüt San. Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
bb) Davanın reddedilen kısmı (355.354,13 – 233.671,27 = 121.682,86 TL.) üzerinden davalı vekilleri için 12.484,63 TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … İnşaat Taahhüt San. Tic. Ltd. Şti.’ye verilmesine,
b) Birleşen dava yönünden; (dava değerinin 178.732,54 ABD doları karşılığı 354.354,13 TL. olduğunun kabulü ile) davalı vekilleri için 2.725,00 TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … San. ve Tic. A.Ş.’ye verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde re’sen ilgili taraflara iadesine,
3-Alınması gerekli 44,40-TL harç peşin alındığından davacı taraftan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti tarafından yatırılan 3.991,00 TL istinaf karar harcının (nispi) talep halinde kendisine iadesine,
6-Davalı … İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Davalı … İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. …


Başkan
….
¸e-imzalıdır.

Üye

¸e-imzalıdır.

Üye

¸e-imzalıdır.

Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸