Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2019/132 E. 2019/137 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 5. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI :

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ :
KARAR YAZIM TARİHİ :

Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olmakla dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili yüklenici ile davalı iş sahibi arasında Konya ve Ankara ilinde olmak üzere iki ayrı okul yapımı için iki ayrı sözleşme imzalandığını, davacı yüklenicinin okul binalarının yapımını tamamlayarak teslim ettiğini, her iki okulda da eğitim öğretimin devam ettiğini, davalı şirketle işlerin tamamlanmasından sonra hesap yapıldığını, kesin hesap kesintisi hariç olmak üzere borç ve alacaklarının kalmadığı hususunda 23/10/2017 tarihinde ibraname başlıklı protokol sözleşmesinin imzalandığını, davalı tarafın okul yapım ücretlerini değişik kalemlerde ödediğini ancak kesin kabul kesintisine yönelik olarak 207.000,00TL borcun halen ödenmediğini, davalı tarafın defter ve kayıtlarının incelenmesinde de borcun ödenmediğinin anlaşılacağını, taraflar arasında düzenlenen ibranamenin kesin kabul olarak sayılması gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle dava konusu alacağın tahsil kabiliyetinin kalmaması adına davalı tarafın menkul ve gayrimenkullerine ihtiyati tedbir konulmasını, davanın kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı bakiye alacak 207.000,00TL’nin 23/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın işi zamanında bitirmediğini ve sözleşmeden doğan geç teslim etme tazminatlarının olduğunu, bu haklarının saklı olduğunu, taraflar arasında düzenlenen ibranamede kesin kabul kesintisi hariç olmak üzere sözleşmede geçen muaccel bir alacağın olmadığının belirtildiğini, ibraname ile kesin kabulün gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, sözleşmeye göre işin geçici kabulünden 1 yıl sonrasına kadar süre içerisinde doğacak tamir ve masrafların giderilmesi için kesin kabulün henüz yapılmadığını, sözleşme gereğince kesin kabulün karşılıklı yazılı biçimde yapılması gerektiğini, sözleşme gereğince kesin kabulün henüz yapılmadığının açık olduğunu, kaldıki sözleşme gereğince işlerinde zamanında teslim edilmediğinin açık olduğunu bu nedenlerle davanın reddini, %20 oranında kötüniyetli olan davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece davacının talebinin incelenmesi neticesinde; “…Davacının davasının REDDİNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından süresinde yapılan istinaf dilekçesinde özetle;
1-) Eldeki davanın sözleşmenin yorumlanmasından kaynaklanan hukuki bir uyuşmazlık olmasından dolayı 6100 sayılı HMK hükümlerine göre bilirkişi incelemesinin yapılamayacağını, mahkemece dava dosyasında bilirkişi incelemesi yapıldığın, raporda tarafların ticari defter ve belgeleri arasında çelişki oluştuğunu, davacı defterlerinde davalının borcu olduğu, davalı defterlerinde ise davacının borçlu olduğunun ortaya çıktığını, rapora itiraz edilmesine rağmen yeniden rapor alınmadığını ve rapordaki çelişki giderilmediğini,
2-) Eldeki somut uyuşmazlıktaki sorun kesin kabulün yapılıp yapılamadığı noktasında olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre okul inşaatlarının bitirilmesiyle birlikte tarafların, sözleşmenin ilgili hükümleri uyarınca kesin hesap görmek üzere bir araya gelmiş olup 23.10.2017 tarihli ‘İBRANAME’ başlıklı protokol sözleşmesini imzaladıklarını, bu ibranameye göre, tarafların Ankara ve Konya’daki Mektebim Okullarının yapımıyla ilgili kesin hesabın yapıldığını ve kesin kabul kesintisi hariç olmak üzere tarafların birbirlerinden alacağının kalmadığını kabul ettiklerini, bu ibranamenin kesin kabul olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve bu ibranameye göre kesin kabul kesintisinin davacı yükleniciye ödenmediğinin sabit olduğunu, bu ibranamenin taraflar arasında yeni bir irade beyanı ve ek sözleşme hükmünde olup bu değerlendirmenin hukuki bir değerlendirme olması nedeniyle mahkemece yapılması gerektiğini, ibraname ile taraflar arasındaki sözleşmenin taraflarca bir bütün olarak değerlendirilerek geçici kabul tutanağı düzenlenmeden kesin hesaba geçildiğini,
3-) Davalı tarafın eksik imalat ya da hatalı imalat iddiası bulunmadığını, dolayısıyla teminat iadesi için gerekli tüm şartlar mevcut olduğunu,
4-) Davaya dayanak olan yazılı ibranamenin sahteliği, geçersizliği vs. davalı tarafından iddia edilmemiş olup HMK 183. maddesi kapsamında mahkeme önünde ikrar edilmiş bir belge/sözleşme olduğunu, Yargıtay içtihatları da taraflar arasındaki sözleşmenin çekişmesiz olması ve iş sahibi tarafından yazılı bildirim yapılmaması halinde, yüklenicinin kesin kabul kesintisine hak kazanacağının kabul edildiğini, belirterek istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf talebine cevap bilekçesinde; yargılama aşamasındaki yazılı beyanlarının tekrarı mahiyetindeki ifadelerle istinaf talebinin reddedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı teminat iadesine yönelik alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasında iki adet Mektebim isimli okullun yapımına ilişkin eser sözleşmesinin varlığı noktasında bir ihtilaf bulunmadığı, davacı yüklenicinin işi yaptığı, işe ilişkin sözleşme hükümleri çerçevesinde geçici ve kesin kabulün yapılmadığı ancak taraflar arasında ihtilafsız olan ibraname başlıklı belgeye göre davaya konu kesin kabul teminatı haricinde davacı yüklenicinin davaya konu işten bir alacağının kalmadığı belirtilerek davalının ibra edildiği, uyuşmazlığın sözleşmenin 16. maddesinde tanzim edilen kesin kabul teminatının iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı açıktır.
Davacı vekili taraflarca yapılan kesin hesabın ve sonrasında imzalanan ibraname belgesinin kesin kabul mahiyetinde olduğundan teminatın iadesinin gerekeceğini bildirmiş, davalı vekili ise sözleşmeye göre yapılmış yöntemine uygun geçici kabul ve kesin kabul olmadığından teminatın iadesinin istenmeyeceğini ileri sürmüştür.
İbranamenin incelenmesinde ibraname tarihi itibariyle yapılan iş nedeniyle yüklenicinin kesin kabul kesintisi teminatını almadığının ve fakat iş bedeline ilişkin bir alacağının kalmadığının belirtildiği, içerik itibariyle davalı iş sahibinin eser bedeli edimine yönelik ibrası mahiyetinde olduğu, ibranamede kesin kabul kesintisi olarak adlandırılan teminatın ayrık tutulmakla kesin kabul kesintisi teminatının sözleşmenin 16. maddesine uygun olarak iadesinin gerekeceği, nitekim Yargıtay 15. HD’nin dosya kapsamında da ekli olan 13/11/2014 tarih, 2014/376 esas ve 2014/6554 karar sayılı ilamında teminatın iadesine ilişkin olarak taraflar arasındaki sözleşmenin iade koşulları düzenleyen maddesinde belirlenen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması, bu koşulların dava tarihi itibarıyla gerçekleştiğinin anlaşılması halinde davanın kabulüne, gerçekleşmediğinin anlaşılması halinde ise erken açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, eldeki davada sözleşme hükmüne göre geçici kabulün yapılıp bu kabulden 12 ay sonra teminatın iadesinin gerekeceği, tarafların ibranamedeki iradesinin sözleşmenin 16. maddesini ortadan kaldırmak mahiyetinde olmadığından ve böylece sözleşme hükümleri cari olduğundan davanın erken açılması nedeniyle reddi kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/11/2018 tarihli, … Esas – … sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Alınması gerekli 44,40 TL harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-) Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) Kararın mahkememizce taraflara tebliğine,
5-) Artan gider avansının yerel mahkemece taraflara iadesine,
6-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/02/2019

.
Başkan
.
¸e-imzalıdır.

.
Üye
.¸e-imzalıdır.

Üye

¸e-imzalıdır.

Katip

¸e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında Elektronik İmza ile imzalanmıştır.¸